Doç. Dr. Murat Yeþiltaþ / SETA, Güvenlik Araþtýrmalarý Direktörü
ABD’nin, Esed rejiminin sivillere yönelik kimyasal silah kullanmasýnýn akabinde Kuzey Suriye’de bulunan hava üssüne cruise (seyir) füzeleriyle saldýrýda bulunmasý; Suriye Ýç Savaþý’ndaki stratejik hesaplarýn yeniden gözden geçirilmesine neden oldu. Füze saldýrýsýný, böylesi kompleks çatýþmada bir seçenek olarak devreye sokmak fayda getirebileceði ölçüde, amaçlanan yahut öngörülen siyasi sonuçlarý üretmeyebilir. Zira istenilen siyasi neticeye ulaþýlabilmesi eylemi icra eden tarafýn bu hamleyle stratejik düzeyde neyi hedeflediði, bizatihi eylemin taktiksel ve stratejik seviyede krizin olaðan seyri baðlamýnda ne türden anlýk ve kýsa vadeli sonuç ürettiði ve eylemin muhataplarýnýn hadiseyi müteakip nasýl bir tutum benimsediði/benimseyeceði son derece belirleyicidir. Kuþkusuz Suriye Ýç Savaþý, özü itibarýyla son derece dinamik, eklektik iliþkili, çok aktörlü ve faktörlü bir karakteristiðe haiz olduðundan Amerikan hamlesinden beklenilen somut siyasi sonucun hemen alýnmasý oldukça zordur.
Stratejik belirsizlik
Bunlarýn haricinde Trump önderliðindeki vurucu gücün, krizin hangi evresinde devreye sokulduðu fazlasýyla kritik bir meseledir. Görünüþte Trump Yönetimi’nin bu hamlesi, selefi Obama Yönetimi’nin Suriye krizinde moral ve stratejik üstünlüðünü kaybettiði, açýkçasý Beyaz Saray’daki yeni idarenin Esed’in gitmesi seçeneðini masadan kaldýrdýðý bir dönemde geldi. Bu bakýmdan sürpriz bir hamle olarak nitelendirilebilir. Diðer taraftan müdahalenin zamanlamasý kadar, hedefinin Esed rejiminin kimyasal silah kullanmasý gerekçesine dayandýrýldýðý dikkate alýndýðýnda Trump Yönetimi’nin, stratejik ve ahlaki düzey olmak üzere iki amaca eþ zamanlý ulaþmak istediði söylenebilir. Öncelikle ABD, Obama Dönemi’nde Suriye rejiminin kimyasal silah kullanmasýna tepkisiz kalýnmasý sonucu kaybettiði “Amerikan ahlâki üstüncülüðünü” yeniden kazanmak için böylesi bir hamlede bulunarak rejimi cezalandýrmayý tercih etti. Böylece, Suriye rejimini kimyasal silah kullanmaktan caydýrmayý hedefleyerek uluslararasý politikaya olan normatif baðlýlýðýný yeniden tahkim etti. Ýkinci hedefi ise, daha stratejik düzeydeydi. Bu baðlamda, Rusya’ya doðrudan bir mesaj vererek; Moskova’nýn rejimin arkasýnda durmak suretiyle gösterdiði “sýnýrsýz destek” politikasýný yeniden deðerlendirmeye tabii tutmasý gerektiði mesajýný verdi. Ancak sanýlanýn aksine ABD’nin fýrlattýðý 59 adet Tomahawk seyir füzesinin, Suriye’deki savaþ sahnesinde askeri ve siyasi düzeyde oyun deðiþtirici bir hamle olarak sonuç ürettiðini düþünmek için henüz çok erkendir.
Bu saldýrýyla birlikte Beyaz Saray, Suriye Savaþý’ný bitirmenin vaktinin artýk geldiðini ve bundan sonra belirsizlik de sergilese, ABD’nin benzer tarzdaki müdahalelerinin devam edeceðini göstermek istedi. Esasen bu fiili durum, bir süredir Washington çevrelerinde sýklýkla zikredilen bir tezdi. Zira ABD’nin tek baþýna Suriye’de DEAÞ’a ‘aþýrý odaklanmýþ’ siyasetinin, örgütü geriletse yahut ortadan kaldýrsa bile Suriye krizinin genelinde bir çözüm ortaya çýkarmayacaðý anlaþýlmýþtý.
En nihayetinde ABD için DEAÞ’a aþýrý odaklanmýþ bir stratejinin iki temel maliyeti vardý. Ýlki, Türkiye’nin PYD konusundaki hassasiyeti ve tavrýna karþý sergilenen göz ardý edilmiþlik gibi, ABD’nin bölgedeki müttefikleriyle var olan geleneksel iliþkisinin zayýflamasý hatta kopma noktasýna gelmesidir. Ýkincisi, ABD’nin DEAÞ’a odaklandýkça rejimin muhaliflere yönelik gücünü saðlamlaþtýrýrken, Rusya’nýn Suriye sahasýnda elinin gittikçe daha fazla güçlenmesine yol açmasý, böylelikle krizin dipte yatan kök nedenlerin çözüme kavuþturulamadan devam etmesidir.
Bu gidiþat ABD’nin birincil düþman ilan ettiði El-Kaide’nin, ilerleyen süre zarfýnda Suriye muhalefetini ‘yutarak’ eskisinden daha güçlü bir tehdit oluþturmasý anlamýna gelecekti. Dolayýsýyla bu hamleyle Washington, bir taraftan kaybettiði ‘moral üstünlüðünü’ yeniden kazanabileceði bir zemin oluþtururken diðer taraftan ABD’yi stratejik düzeyde askeri müdahaleci yönüyle Suriye krizinde etkili ve etkin bir aktör olarak yeniden sahneye çýkardý. Ne var ki, bu durum stratejik belirsizliði ortadan kaldýrmadý.
Rusya ile uzlaþma
Buna mukabil ABD’nin, Þam Yönetimi’nin kimyasal silah kullanýmýna karþýlýk verdiði askeri cevap, moral üstünlüðünü yeniden kazanmak adýna þimdilik iþe yaradý. Kaldý ki bu hamle Trump’ýn gerek ulusal ve gerekse uluslararasý kamuoyu nezdinde elinin daha fazla güçlenmesine vesile oldu. Birincisi, Obama döneminde ABD’nin Ortadoðu’daki geleneksel müttefikleriyle kötüleþen iliþkileri tamir etme fýrsatý yarattý. Ýkincisi, Rusya’nýn tek taraflý müdahaleciliðinin önüne geçebileceðinin sinyalini verdi. Üçüncüsü, bahse konu fýrsatlardan istifade “Amerikan küresel liderliðini” geri kazanma ihtimali ortaya çýkardý. Dördüncüsü, jeopolitik bir kazanç ihtimali olarak bu müdahale Ukrayna iþgalinin ardýndan korkuya kapýlan Polonya ve Baltýk ülkelerinde görüldüðü üzere, Moskova’nýn ‘öngörülemezliði’ karþýsýnda tedirginlik yaþayan Avrupa’yý cesaretlendi. Beþincisi ve belki de en can alýcýsý, Tomahawk müdahalesi, Suriye’de tek büyük aktör olarak kaldýðýný varsayan Rusya’nýn imajýný zedeledi.
Madalyonun diðer yüzüne bakýldýðýnda ise Dýþiþleri Bakanlýðý, Savunma Bakanlýðý ve Beyaz Saray’dan üst üste gelen farklý açýklamalar ve birbiriyle tam olarak örtüþmediði gözlemlenen beyanlar, Trump Yönetimi’nin Suriye konusunda henüz belirsiz bir tutum içinde olduðunu kanýtladý. Bu belirsizliðin nedenin büyük ölçüde Trump idaresinin, Suriye politikasýnýn Esed’in iktidarda kalýp kalmayacaðý yönündeki köktenci bir çözümle deðil bunun yerine Rusya’yla Suriye üzerinden kurulacak yeni angajmanlarla ilgili olduðu söylenebilir.
Daha net ve açýk bir ifadeyle, Washington’ýn Suriye politikasýnýn deðiþiminin merkezinde Esed’in kalýp kalmamasý hususu sadece bir detay olarak iþlev görüyor. Dolayýsýyla buradaki kritik nokta, mevzubahis askeri hamlenin temel olarak Rusya’ya karþý yapýlmasýdýr. Zira Obama Yönetimi ‘fiiliyata geçirilmeyen bir caydýrma politikasý’ takip etmiþ; bu politika, ABD’nin Rusya karþýsýnda elindeki kozlarýný kaybetmesine, böylece Moskova’nýn Suriye’de stratejik üstünlüðü ele geçirmesine sebep olmuþtu. Nitekim füze saldýrýsý, bu sorunu sonlandýracak bir araç olarak devreye sokuldu. Genel itibarýyla yorumlandýðýnda; Trump idaresi, Esad yönetimine yönelik cezalandýrýcý saldýrýnýn, Rusya’nýn Suriye politikasýna bir karþýlýk anlamýna geldiðini biliyor veya bu þekilde okunmasý arzuluyor. Zaten Trump’ýn “Esed’in arkasýnda durmanýn insanlýk adýna çok kötü” ve “Esed’in bir hayvan” olduðunu söylemesi doðrudan Rusya’yý hedef alan bir açýklamaydý.
Keza Trump’ýn Ulusal Güvenlik Danýþmaný McMaster’ýn “Bu, Rusya’nýn ne yaptýðýný yeniden deðerlendirmesi için büyük bir fýrsat sunuyor” þeklinde sarf ettiði cümle; askeri müdahalenin, Kremlin’i merkeze alan ciddi bir hamle olduðunu gözler önüne seriyor. Benzer minvalde, ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley’in “Bu (ABD saldýrýsý), Rusya’ya bir þey söylüyor, ‘ne olduðunu biliyor musunuz? Biz, size rejim için daha fazla koruma vazifesi görmenize izin vermeyeceðiz” ifadesi, Kremlin’e ültimatom mahiyeti taþýyor.
Hâlbuki ABD Dýþiþleri Bakaný Tillerson’un ifadelerine bakýlýrsa Washington, Esed’ýn gitmesi konusunda tam bir kararlýlýk göstermiyor ve önceliðini DEAÞ’a karþý savaþa odaklayarak, Suriye’de halen Rusya’yla birlikte çalýþmaya devam ediyor. Ýlginçtir ki, ayný Tillerson bu açýklamasýnýn hemen ardýndan gerçekleþtirdiði Moskova ziyareti esnasýnda “Washington’ýn Rusya’yla bir güven bunalýmý yaþadýðýný” kaydederek, “Esed’siz bir çözüme” iþaret ediyor. Nitekim bu ve buna benzer birçok farklý açýklamanýn ayný gün içinde Trump Yönetimi tarafýndan verildiðine þahit oluyoruz. Ýþte bu çeliþkiler; bütünsellik içerisinde okunduðunda ortaya çýkardýðý tüm erken sonuçlara raðmen, aslýnda Washington’ýn füze saldýrýsýyla gerçekte neyi hedeflediðine iliþkin doðru ön kestirmelerde bulunmanýn zorluðunu ve muðlaklýðýný vurguluyor.
Öncelik sýralamasý
Mevcut aþamada, Trump Yönetimi’nin Suriye meselesine iliþkin kapsamlý bir strateji geliþtirip benimsemek suretiyle, somut bir yol haritasý takip ettiðini söylemek de mümkün deðil… Þayet Trump’ýn Beyaz Saray ekibi, mevzubahis saldýrýnýn ‘kalýcý bir oyun deðiþtirici misyonu’nu baþarýyla yerine getireceðine dair kendilerinden emin bir algýya sahiplerse; bu hususta Rusya’nýn, Esed’in yanýnda veya arkasýnda olma pozisyonunu deðiþtireceðini düþünüyorlarsa, þimdilik yanýlýyor olabilirler. Eðer ki Trump’ýn kadrosu, Suriye meselesine dair kapsamlý, kararlý ve iyi iþleyebilecek bir stratejiye sahip deðilse; bu durumda Kremlin’in Beyaz Saray’ý memnuniyetle Rusya’nýn gitmek istediði yöne doðru sürüklemesi muhtemeldir. Malum 2013 yýlýnda vuku bulan kimyasal silah saldýrýsý karþýsýnda Rusya’nýn Esed rejimi için geliþtirdiði ‘kimyasal silahlardan arýndýrma planý’ tam da böylesi bir netice üretmiþti. Kýsaca Obama Dönemi’nde Kremlin, Beyaz Saray’ý istediði yöne doðru çekmede gayet güzel muvaffak olmuþtu.
Öte yandan Putin Rusya’sý, hâlihazýrda Suriye’deki hava gücü üstünlüðünün Esed için kýymetinin tartýþýlmaz olduðunu, lakin bu üstünlüðün Esed’in beka problemini ortadan kaldýrýp rejimini korumasý için yeterli olmadýðýný da çok iyi biliyor. Üstelik ABD’nin, askeri müdahale ekseninde caydýrýcý seçeneklerini kullanmaya yönelik ýsrarcý tutumunu sürdürmesi halinde, bu üstünlüðün iþe yaramayacaðýnýn da bilincinde…
Ancak Trump Yönetimi’nin yanlýþ hesaplamalarý, Rusya’nýn kýsa veya orta vadede istediði noktaya gelmesine yol açabilir. Böylesi bir durumun, Suriye’deki kaosu ve belirsizliði daha fazla perçinleyeceði aþikârdýr. Bu belirsizliðin ortadan kalkmasý için öncelikle Trump, ABD’nin Suriye politikasýný Tomahawk müdahalesiyle ne kadar deðiþtirdiðinin, dahasý öncelik sýralamasýnda Esed’in kalýp kalmamasýný ne kadar yukarýya çektiðini netleþtirmesi gerekiyor. Velev ki Trump idaresi, ‘Esed’siz bir çözümü’ dayatma konusunda ýsrarcý olacaksa, o halde Suriye krizinde yeni bir döneme girdiðimizi þimdiden söylemek mümkündür.
Muhtemeldir ki, bu yeni dönemin en önemli deðiþimlerinden birisi; Trump idaresinin, Suriye Ýç Savaþý’ný sonlandýrmanýn bir çýkýþ yolu olarak hazýrlayýp sunacaðý, ancak belirsizliklerle dolu bir ‘güvenli bölgeler’ planýnýn icrasý olacaktýr. Trump’ýn bu minvaldeki bir planý; hangi amaçla, ne zaman ve hangi lokasyonlarda konumlandýrmak üzere yürürlüðe sokacaðý ise belirsizliði daha fazla tehditkâr kýlýyor.
Esed’siz Suriye
Elbette, DEAÞ’a karþý yürütülen mücadelenin bahse konu planlardan ayrý bir þekilde tasarlanmasýný tahayyül etmek, asgari ölçekte Washington’un süregiden mücadelede büyük bir strateji deðiþikliðine gideceðini beklemek hayli zor. Diðer taraftan muhaliflerin ve sivillerin korunmasýna dönük bir ‘güvenli bölge’ planý devreye girerse rejimin hayatta kalma þansýnýn her zamankinden daha az olacaðý da tartýþmasýz bir hakikat. Rusya’nýn bu duruma iliþkin farkýndalýðýndan bahsetmeye gerek bile yok...
Tam bu aþamada, “muhataplarýn, füze saldýrýsýna nasýl cevap vereceði” sorunsalýna yeniden dikkat çekmekte fayda vardýr. Her ne kadar ilgili aktörlerin hâlihazýrdaki yanýtlarý mevzuya netlik kazandýracak seviyede olmasa da Rusya’nýn (ABD’nin tavrýnýn açýklýða kavuþmasýna ve sürdürülebilirliðine baðlý olmakla birlikte) en azýndan bir müddet týrmandýrma siyaseti izleyeceði ve istediðini elde etmek adýna rejimin arkasýnda duracaðý açýk gözüküyor. Bunun en somut göstergelerinden birisi Rusya’nýn geçtiðimiz perþembe günü, Esad rejiminin Ýdlib’de düzenlediði kimyasal silah saldýrýsýný kýnayan ve sorumlularýn bulunmasý için soruþturma açýlmasýný isteyen BM Güvenlik Konseyi’nin karar tasarýsýný veto etmesidir.
Özetle Rusya, Suriye’de iki yýldýr sürdürdüðü avantajlý konumunu kaybetme noktasýnda kendisini köþeye sýkýþtýrýlmýþ hisseder ve mevcut stratejik kazanýmlarýný topyekûn kaybetme riski taþýrsa, Suriye krizinin hesaplarýn dýþýnda çok farklý bir yöne evrilmesi mevzubahis olabilir. Bu nedenle, sadece ABD ve Rusya için deðil, Suriye krizine doðrudan yahut dolaylý müdahil olmuþ herkes için yeniden ‘büyük resme’ bakma zamaný gelmiþtir. Kuþkusuz Türkiye de, bu konuda bir istisna teþkil etmiyor. Yalnýzca PKK-PYD’ye odaklanmýþ bir strateji, Türkiye’nin ‘büyük resmi zamanýnda ve doðru okuyamamasýndan kaynaklý olarak fýrsatlarý kaçýrmasýna yol açacaktýr. Bu ihmalkârlýðýn doðurabileceði olasý ihtimaller karþýsýnda Ankara’nýn, 16 Nisan’dan sonra yeni bir bakýþ açýsý geliþtirmesi zaruridir.