Şehr-i Şerif suya muhtaçken…
ABONE OL
Türkiye Yazma Eserleri Kurumu, medeni külliyatımızı, tevarüs ettiğimiz birikimi, gündeme taşıyor. Unutulmuş kitaplarımızı, çeviri, çeviri yazı ve tıpkıbasım olarak çeşitli şekillerde yeniden yayınlıyor. Hasarlı eserlerin adeta bir hastahane titizliğinde bakım onarımı, restorasyonunu gerçekleştiriyor. İnsanlığın ilim, hikmet ve irfan boyutlarından hiçbirini ihmal etmemiş olan kadim medeniyetimizin bu kıymetli eserlerini milletimizin istifadesine sunmak elbette ki büyük önem taşıyor. 
 
Kütüphane, milli hafıza anlamındadır ve milli hafıza kimliğin kalesini inşa eder… Kütüphanemizdeki her bir kitabımız ise o kalenin sağlam burçlarını ören taşlar mesabesindedir.
 
Edebiyat birikimine dair adeta arkeolojijk bir kazı gibi bin bir emekle günümüz okuyucusuna takdim edilen bu eserler kütüphanemizde çok önemli bir bilinç tazelenmesine sebep oluyor. Sizlere tanıtmaya çalışacağımız Feza’il-i Kuds adlı kitap da bu bakımdan önemli bir hafıza yenilenmesine vesile olacak. Bugün için ancak vize ile gidilen yurt dışında bir şehir gibi gördüğümüz Kudüs-ü Şerif, Osmanlı döneminde bize ırak, bizden gayrı değildi. İstanbul’dan mühendisler kalkıp Kudüs’e gider yollar, köprüler, su yolları yapardı. Edipler aylarca yıllarca Kudüs’te vazife görür, şiirler divanlar kalem alırdı… Eser, Kanuni zamanındaki Kudüs hizmetlerini şiirsel bir dille anlatırken, aslında bir Kudüs tarihi de yazıyor.   
 
BEREKETLİ HİLAL
 
Akdeniz, Aden Körfezi ve Hazar Gölü... Bu üç büyük suyun çizdiği bereketli hilalin tam parantezinde durur Anadolu... Akdeniz, Asya ve Mezopotamya’nın bereketli ticaret yolları, sadece altın, ipek ve baharatı nakletmedi asırlar boyunca... Görgüler, bilgiler, öğretiler, kitaplar, dualar, şarkılar, ilahiler, haritalar, şiirler, kelimeler de taşındı durdu, seyahat etti bu bereketli coğrafyada... 
  
Kervansaraylar ve medreseler, bilginin dolaşımını sağlayan kilometre taşları oldular hep. Bunun bir neticesi olarak ülkemiz dünyadaki en geniş ve en zengin yazma eser koleksiyonlarına sahip… Bu büyük kültürel mirasın değerini hak ettiği ölçüde biliyor muyuz? Ne yazık ki yazılı kültürel mirasımız neredeyse reddedilerek unutulmaya, istifade edilmemeye terkedilmiştir. Agresif bir şekilde geleneğimizle tüm bağlarımızı kopartarak tatbik edilen Türkiye’ye has sert modernleşme projeleri nezdinde, tüm yenilgilerimizden sorumlu tutulmuştur eski harfler ve eski harflerin tuttuğu o geniş medeni hafıza... Biz bugün büyükbabasının kabir taşını okuyamayan evlatlar olarak şiddetli bir kışın, haşin bir yoksunluğun mahkumuyuz ne yazık ki...
 
Feza’il-i Kuds, Kudüs’ün Faziletleri… Bu kitap’ta Kudüs var ve Kudüs, bizim kalbimizdir. 
 
Kitabın müellifi Çeşmecizade Nimetullah Çelebi (vefatı 1567) Kanuni Sultan Süleyman zamanında 20 yıla yakın Kudüs’teki imar işlerinde vazife gören bir devlet büyüğüne katiplik etmiştir. Bu zaman zarfında imar işlerini Fezail-i Kuds başlığı altında şiirleştirmiştir. Tevhid ile başlayan eser, Peygamber Efendimiz’in vefatına naat ve dört halife övgüsünden sonra, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Kudüs’te yapılan hizmetleri anlatır. Bu hizmetleri üç başlıkta toplar: 1. Kudüs-i Şerif’in güvenliği ve selameti için surlarının kuvvetlendirilmesi. 2. Şehrin yaşadığı su sıkıntısının giderilmesi için su yollarının imarı. 3. Başta Kubbetu’s Sahra olmak üzere şehrin genelinde tamir ve tecdit işleri... Nimetullah Çelebi Na’imi, bu uzun divanında Kudüs’ün faziletlerini anlatırken, aynı zamanda Mescid’in ilk yapılışından itibaren kaç kez harap ve ihya olduysa tüm hikayesiyle, tarihini kaleme almıştır.
 
Türkiye Yazma Eserler Kurumu, çok latif itinayla nazım halinde yazılmış bu mesneviyi, günümüz harfleriyle aktarırken, orijinal metniyle birlikte basmış... Kitabın arkasında mütevazi bir de sözlük bulunuyor, Kudüs’ün Faziletlerini okurken istifade etmeye yönelik... Yaz günlerinde Osmanlıca okumayı öğrenmek isteyenler için, ayrıca bir imkan olduğunun altını çizmeliyim.
 
Naimi kendisinden söz etmeyi çok sevmeyen bir edip-katip... Hayatı hakkındaki bilgiler tantanasız ve çok bulutlu. Anlaşılıyor ki ikbal peşinde koşmamış. Ve fakat çok değerli bir iş yaparak hem Kanuni dönemindeki Kudüs’ü hem de Kudüs kadim tarihini bizlere anlatmış.
 
Eserin uzun bir aradan sonra yeniden gündeme gelmesi sürecini hazırlayan Numan Kurtulmuş Hocamız, kitabın kapağını okşayarak, ‘’Allah bizi Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya hizmet edenlerden eylesin’’ dedi... Biz de eseri okurken çok heyecanlandık… Bir kitabı okumanın, o kitabı kaleme almaktan ve o kitabı unutkanlıklar denizinden çıkartıp yeniden kütüphanelere yerleştirmekten çok farkı yok… Hepsi biz okuyalım diye… Sadece okuyalım diye…