Cesur savcılar aranıyor
ABONE OL

28 Şubat postmodern darbe davasında müebbet hapis cezası alan generallerin cezaevi yerine evine gitmesi ve o dönemin mağduriyetlerinin düzeltilmesi için adım atılmaması, kamuoyu vicdanını rahatsız etti. 28 Şubat sürecini iyi bilen hukukçulardan biri olan ve FETÖ’nün TBMM’yi bombalaması ve Marmaris’te kaldığı otele yönelik saldırı davalarında Başkan Recep Tayyip Erdoğan adına müdahil olarak yargılama sürecinde yer alan avukat Mustafa Doğan İnal, ‘cesur savcılara ihtiyaç olduğunu’ söyledi.

Ankara’da görülen 28 Şubat darbe davası, 21 sanığa müebbet ceza verilmesiyle neticelendi. Davanın süreci ve neticesi, 28 Şubat mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik çalışmalar yapan bir hukukçu olarak sizi tatmin etti mi? Darbecilerle hesaplaşıldı diyebilir miyiz?

Ankara’daki 28 Şubat davası Türkiye hukuk tarihinde ilk kez bir darbe yargılaması olduğu için sembolik önemi taşıyor. Darbecilerin aradan zaman geçse de yargı önüne çıkarılması, yargılanması ve nihayetinde cezalandırılması önemliydi. Ancak Mahkemenin darbeden suçlu bulduğu ve ömür boyu hapis cezası verdiği sanıklar hakkında tutuklama kararı vermemesi, verememesi yargılamayı zarar uğrattı. Bu durum ceza kararı veren hakimlerin bile kendi kararlarına gereği gibi inanmadığını gösterdi. Sanıkların yaşlı olması ve hastalığı gerekçe gösterilse de bu gerekçe hiç de makul değil. Darbeden hüküm giyen sanıkların en azından hükümle birlikte tutuklanmaları gerekirdi. Bu karar hakikaten kamu vicdanını da zedeledi. 28 Şubat’ta Batı çalışma Grubunun faaliyetleri nedeniyle bir sürü insan fişlendi, başörtülüler okullardan atıldı, kamudan çıkartıldı, mütedeyyin insanlar TSK başta olmak üzere çalıştıkları kurumlardan ihraç edildi ve haksız yargılamalarla bir sürü insan mağdur bırakıldı. Hükümet düşürüldü, bankalar hortumlandı, velhasıl ülke olarak çok acılar yaşandı. Bu davayla 28 Şubat sürecinin önemli aktörleri yargı önünde de suçlu bulundu ve darbeden mahkum edildiler. Suçlu oldukları tespit edildi, ancak suçun karşılığı olarak müeyyide de uygulanmalı ve cezalarını çekmeleri sağlanmalıydı. Mahkemenin tutuklamama kararı vermesi 15 Temmuz darbe yargılamalarında da karşımıza çıktı, Darbe suçundan yargılanan pek çok sanık ve avukatı mahkemelerde yaptıkları savunmalarda 28 Şubat davasındaki karara atıf yaparak bir nevi alay ederek “bizi de tutuklamayın veya serbest bırakın” demeye başladılar. Bu kararın istinaf sürecinin bir an önce görülmesi ve mahkumiyetine karar verilen sanıkların tutuklanması gerekiyor.

Müebbet alan 21 sanığın mahkeme tarafından hapse değil de evlerine gönderilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sanıklara mahkumiyet kararı verip evlerine göndermek ‘gidip yeni bir darbe hazırlığında bulunun ve bu kez daha iyi yapın, öyle gelin’ demek gibi bir şey. 28 Şubat darbecileri bu süreç bin yıl sürecek diyorlardı, biz de bu davayla birlikte sürecin sonuna yaklaşıldığını düşünüyorduk, ancak tutuklanmama kararı doğrusu bizim açımızdan hayal kırıklığı oldu.

28 Şubat cuntasının sadece askerî kanadı gündeme getiriliyor ama darbenin altyapısını oluşturan, psikolojik olarak halkı darbeye hazırlayan cuntanın diğer unsurlarının, medya gibi, gündeme getirilmemesi, konuşulmamasının size göre sebebi nedir?

28 Şubat davasında sadece Batı Çalışma Grubu faaliyetlerinden sorumlu sanıklar yargılandı. 28 Şubat darbecileriyle hesaplaşmak için darbenin tüm aktörleriyle hesaplaşılması gerekiyor. Asker-sivil ayırt etmeksizin, darbeye aktif destek veren sermaye, yargı, medya, üniversite, sendikalar, bürokrasi ,… Ve sair kim olursa olsun darbenin tüm unsurlarının da yargı önüne getirilmesi ve hesaplaşılması gerekir. Askeri cenahla yeterince hesaplaşılmadığı için sivil unsurlara bir türlü sıra gelmedi. Bir kesim de sürekli bu konuyu erteliyor ve gündemden düşürüyor, çünkü sıranın kendilerine geleceğini biliyorlar. Ancak biz hem 28 Şubat darbecileriyle, hem de 15 Temmuz darbecileriyle hesaplaşmanın ülkemizde bir daha darbe girişimi ihtimalinin önüne geçilmesi için hayati öneme haiz olduğunu düşünmekteyiz.

Mahkemenin 28 Şubat kararı, ne anlama geliyor?

28 Şubat’ın bir darbe girişimi olduğu mahkeme kararıyla da kabul edildi ve tescil edildi. 28 Şubat’la asıl hesaplaşma 28 Şubat’ın tüm mağduriyetlerinin giderilmesiyle mümkün olacak. 28 Şubat sürecinde okullardan atıldığı için hayatı kararan gençlerin hayatlarını kimse geri verebilir mi? Ne yapılırsa yapılsın bu mağduriyetler giderilmez, ancak belki kısmen yaralar sarılabilir. O dönemde yargı eliyle haksız olarak mağdur edilip cezaevlerine atılan gençlerin hayatı ne olacak? 28 Şubat dönemindeki yargı kararları da tam bir faciaydı. Hatırlanacağı üzere 28 Şubatın aktörleri yargıyı hizaya getirmek için brifingler düzenliyordu. Kendi arzuları dışında karar çıkmaması için yargıyı hizaya çekiyorlardı. Pek çok hakim ve savcı da koşa koşa bu brifinglere gidiyor, akabinde dindar, mütedeyyin insanların yargılandığı davalarda acımasız cezalar veriliyordu. Terörle mücadele şube müdürlüklerinde örgütler kuruluyor, o dönem yapılan pek çok faili meçhul eylemlerden dindar muhafazakar kesim sorumlu gösteriliyordu. Sonradan yapılan yargılamalarda bazı sanıkların iddia edildiği gibi aslında bu suçları işlemedikleri de ortaya çıktı.

28 Şubat’ın bir darbe olduğu mahkeme kararıyla da tescillendi. Bu karar doğrultusunda, 28 Şubat’ın asker brifingli mahkemelerinin verdikleri mahkûmiyet kararları hâlen cezaevinde olan 28 Şubat mağdurlarının mağduriyetlerinin giderilmesi hususunda hangi adımlar atılmalı?

28 Şubat davası de darbe süreci tescillendi. Artık bu mağduriyetlerin giderilmesinin zamanı çoktan gelmiştir. Öncelikle cezaevinde haksız yere yatan insanların durumundan başlamak ve dosyalarını yeniden incelemek, infazlarını durdurup özgürlüklerine kavuşturmak gerekir. Bunun en kolay yolu bir yasal düzenleme ile yeniden yargılama yolunun açılmasıdır.