ABONE OL

Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Erdoğan konuşmasının başında vefat eden eski bakanlardan Hasan Celal Güzel'e Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.

Çok önemli gelişmelerin olduğu iki haftanın geride bırakıldığını belirten Erdoğan, Yargıtayın 150. kuruluş yıl dönümü programları vesilesiyle yargı mensuplarıyla bir araya geldiğini, bu kurumun yeni hizmet binasının temel atma törenini gerçekleştiğini aktardı.

Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri çerçevesinde de çeşitli kesimlerden kadınlarla bir araya geldiklerini anlatan Erdoğan, "Kadına şiddet başta olmak üzere bu konudaki tüm tartışmaları etraflıca değerlendirerek, görüşlerimizi kamuoyuyla paylaştık. Bu programlarda ifrat ve tefrit noktasında, yüce dinimizi karalamaya yönelik her türlü yanlış adıma karşı olduğumuzu güçlü bir şekilde ifade ettik." diye konuştu.

 

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Artık çoğunluğu büyükşehirlerde yaşayan, teknolojinin hayatın her anını kuşattığı günümüz dünyasındaki Müslümanların sorunlarına cevap veremeyen görüşlerin, Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimizin sünneti ışığında yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirttik. Tabii bu tartışma esasen bizim işimiz olmamalıydı. Ama konuşması gerekenlerin sustuğu, susması gerekenlerin konuştuğu bir ortamda gönlümüz, yüce dinimize saldırmak için pusuda bekleyenlerin değirmenine su taşıyan sorumsuzluklara rıza göstermedi. İnşallah önümüzdeki dönemde bu tartışma, alimlerimiz, ariflerimiz, abidlerimiz tarafından yerli yerine oturtulacak, İslam adına, Müslümanlar adına bir kazanca dönüşecektir."

Partisinin 9 Mart'ta gerçekleştirilen siyaset akademisinin açılışında diğer konuların yanı sıra bu konudaki görüşlerini de detaylıca ifade ettiğini hatırlatan Erdoğan, aynı hafta Mersin, Antalya, Bolu ve Sakarya il kongrelerinde de partisinin teşkilatları ve vatandaşlarla kucaklaştıklarını söyledi.

 

-"Hedefimiz dönemimiz bitmeden tüm muhtarlarla bir araya gelmek"

Erdoğan, 12 Mart'ta Bakanlar Kurulu toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdiklerini, ertesi gün ise önce il müftüleri, ardından da Türkiye Diyanet Vakfının İyilik Ödülleri Programı'nda Müslümanların meselelerini ele aldıklarını belirtti.

14 Mart'ta 46. defa muhtarlarla bir araya geldiklerini aktaran Erdoğan, "Türkiye'de ilk defa tüm muhtarlarımızı kucaklamaya yönelik böyle bir programı biz başlattık ve bugüne kadar kararlılıkla getirdik. İnşallah hedefimiz cumhurbaşkanlığı dönemimiz bitmeden ülkemizdeki tüm muhtarlarımızla bir araya gelmiş olmaktır." ifadesini kullandı.

Erdoğan, katıldığı Tıp Bayramı etkinliklerine de değinerek, bu alanda son 15 yılda büyük ilerleme kaydedildiğini, bunda AK Parti hükümetlerinin gerçekleştirdiği sağlık reformlarının etkili olduğunu dile getirdi.

15 Mart'ta "Liseliler Destan Yazıyor" programına katıldığını ifade eden Erdoğan, liseli gençlerin 15 Temmuz konusundaki şuuru ve heyecanını karşısında kendilerine olan güvenin bir kez daha arttığını söyledi.

-"Bizim gayemiz yapmak ve yaşatmak"

Erdoğan, Erzurum, Mardin ve Diyarbakır'a gerçekleştirdiği ziyaretleri de anımsatarak, şunları kaydetti:

"Gerek Diyarbakır'da gerek Mardin'de bugüne kadar yaşamadığımız heyecanı, görmediğimiz coşkuyu görmenin bahtiyarlığını yaşadık. Diyarbakır'da gerek kapalı spor salonu dışındaki toplantımız, gerekse Suriçi'nde bölücü terör örgütünün yol açtığı tahribatın sadece izlerinin silinmekle kalmadığını, şehrin geleceği için yepyeni bir dönemin kapılarını aralayacak yatırımların gerçekleştirildiğini gördük. Konutlarıyla, tarihi evleriyle, işyerleriyle, sokaklarıyla, altyapısıyla, camilerinin ve diğer tarihi mekanlarının restorasyonuyla hakikaten çok büyük hizmetler çok kısa bir süre içinde Diyarbakır'a kazandırıldı. Terör örgütünün amacının yıkmak ve öldürmek, bizim gayemizin ise yapmak ve yaşatmak olduğunu Suriçi'nde adeta ete kemiğe bürünmüş olarak görmek mümkündür."

-"İki bayramı bir arada kutladık"

Erdoğan, konuşmasında 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi kutlamalarına katıldığını da anlattı.

O gün, iki bayramın bir arada kutlandığının altını çizen Erdoğan, hem Çanakkale Deniz Zaferi'nin 103. yıl dönümünde şehitleri ve gazileri yad ettiklerini hem de Afrin şehir merkezinin tamamen teröristlerden temizlendiği müjdesini milletle paylaştıklarını kaydetti.

Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Buraya girerken etkisiz hale getirilen terörist sayısı 3647'ye yükseldi. Amerika'dan sözcü açıklama yapıyor; 'Afrin'de kaygılıyız' diyor. Biz kaygılarımızı sizlere ilettiğimizde neredeydiniz? 'Gelin burada bu terör örgütlerini temizleyelim' dediğimiz zaman neredeydiniz? Siz terör örgütleriyle iş birliği yaparak DEAŞ'ı temizleyeceğinizi bize söylemiştiniz. Yanlış yaparsınız, gelin bunu beraber yapalım dediğimizde bize inanmadınız. Buyurun şimdi PYD'sini de YPG'sini de bizim Mehmetçiğimiz, Özgür Suriye Ordumuz nasıl halletti, işte ortada. Bir taraftan Türkiye'ye, 'Siz bizim stratejik ortağımızsınız' diyeceksiniz, ondan sonra gidip teröristlerle iş birliği yapacaksınız. İşte gerçek ortada. Eğer bizimle stratejik ortaksak, bize saygı duyacaksın ve bizimle beraber yürüyeceksin. Ve bizi aldatmaya kalktınız. Öyle bir aldatmaca ki 5 bin tır, fazlası var, azı yok, buraya silah soktunuz. 2 bin kargo buraya silah, mühimmat soktunuz. Biz sizden paramızla silah istedik, bize vermediniz ama terör örgütüne ücretsiz olarak bu silahı, mühimmatı verdiniz. Bu nasıl ortaklık, nasıl dayanışma? Ve şimdi o açılan tüneller, o tünellerin içindeki silah, mühimmat depoları, silah, mühimmat evleri. Bak bunların hepsini şimdi yıkıyoruz. Onlar kaçıyor, biz kovalıyoruz. Bütün o mühimmat da yavaş yavaş bizim elimize geçiyor, geçecek."

"Bundan 103 yıl önce 18 Mart'ta Çanakkale'de verdiğimiz mesaj neyse Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarında verdiğimiz mesaj aynıdır." ifadesini kullanan Erdoğan, "İster kendileri gelsinler ister kuklalarını göndersinler, biz bu ülkeyi, bu vatanı kimselere bırakmadık, bırakmayacağız. Hangi oyunu oynarlarsa oynasınlar, millet olarak birliğimizden, beraberliğimizden, kardeşliğimizden vazgeçmeyeceğiz. Hangi bedeli ödetirlerse ödetsinler inancımızın sembolü ezanımızı susturamayacak, bağımsızlığımızın sembolü bayrağımızı indiremeyecekler." diye konuştu.

Mehmet Akif'in "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırtmasın" dediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz de diyoruz ki bir daha İstiklal Marşı yazmamak için bu marşımızın mesajlarını zihnimizden ve yüreğimizden asla eksik etmeyeceğiz. Allah'ın bizimle birlikte olduğunu bilerek asla korkmayacağız." dedi.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şafaklarımızda yüzen al sancak, inşallah sonuna kadar orada dalgalanacak. Yurdumuzun üstünde tüten en son ocak sönmeden, Allah'ın izniyle bu ülkeye ne kimse el uzatabilir ne de bu millete kimse zincir vurabilir. Hakka tapan milletimizin, anasının ak sütü gibi helali olan istiklalini tehdit edecek kim olursa olsun çiğner geçeriz.

17-25 Aralık'ta, çukur eylemlerinde, 15 Temmuz'da, Cerablus, Afrin'de, işte yaptığımız budur. Akif'in İstiklal Marşımızda milletimize armağan ettiği şu müjdeyi hayata geçirmek için durup dinlenmeden hedeflerimize yürümeye devam edeceğiz: Arkadaş, yurduma alçakları uğratma, sakın. Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana vaat ettiği günler Hakk’ın, kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın. Rabbimizin bize vaat ettiği günlerin yakın olduğu inancıyla, mabetlerimize namahrem eli değmesine izin vermeden, ezanların yurdumuzun üstünde ebediyen inlemesini, şanlı hilalin şafaklarda ebediyen dalgalanmasını sağlamakta kararlıyız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin bu mücadelenin anlamını gayet iyi bildiğini vurgulayarak, "Sahada görev yapan güvenlik güçlerimiz, bu mücadelenin özünü çok iyi kavramış durumda. Bu süreçte görev alan tüm kurumlarımız, meselenin öneminin farkındalar. Sadece bazı gafiller, bazı hainler, hala bu mücadeleyi karalamanın, önünü kesmenin, lekelemenin gayreti içindeler. Hamdolsun onlara en güzel cevabı milletimizin bizatihi kendisi veriyor. Kongrelerimiz vesilesiyle kısa sürede ülkemizin dört bir yanını ziyaret etme imkanı bulduk. Gittiğim her yerde, milletimizin nasıl büyük bir coşkuyla, nasıl büyük bir azimle, kararlılıkla bu meseleye sahip çıktığına bizzat şahit olduk." diye konuştu.

-"Bunların hayatı manevra"

Milletin ve devletin beka meselesi olan bu konuyu asla günlük siyasetin bir parçası haline dönüştürmediklerini vurgulayan Erdoğan, Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Türkiye'nin iktidar partisinin genel başkanı sıfatıyla, yürütmenin başı sıfatıyla elbette görevleri gereği bu konuyu her platformda dile getirdiğini aktardı.

Erdoğan, gelişmeleri milletle paylaştıklarını, ne yaptıklarının ve ne yapacaklarının muhasebesini yine milletle birlikte yaptıklarını belirterek, "Bundan daha tabii ne olabilir? Ama birileri, niyeyse bundan rahatsız oluyor." dedi.

Daha dün "Afrin'e girilmesini asla doğru bulmuyoruz" diyenlerin kim olduklarını çok iyi bildiklerini belirten Erdoğan, "Şimdi ne diyorlar: Ordumuzu tebrik ediyorlar. Öyle mi? Ne oldu? Hani Afrin'e girmemizi doğru bulmuyordunuz? Ne oldu şimdi size? Hep manevra. Bunların hayatı manevra." diye konuştu.

Daha dün "PYD terör örgütü değildir." diyenlerin kim olduğunun, cümle alemin malumu olduğuna değinen Erdoğan, "Ey şu anda ana muhalefetin başı ve yanındakiler, siz 'PYD'yi terör örgütü değildir' diye açıklamadınız mı, yanındakiler bunu böyle açıklamadı mı? Biz, PKK'nın nasıl bunların siyasi yan kuruluşu olduklarını belgelerle her yerde açıkladığımız halde siz aksini savunmaya kalktınız. İşte biz Afrin'de kimlerle savaştık? Afrin'de PKK ile PYD ile ve onların bütün o yandaşlarıyla savaştık." ifadelerini kullandı.

-"Önümüzdeki denklem..."

Erdoğan, şunları kaydetti:

"15 Temmuz'u, terörle mücadelemizi önemsizleştirmek için ellerinden gelen her şeyi yapanları, milletimiz çok iyi takip ediyor ve ana muhalefeti de çok iyi takip ediyor. Ben inanıyorum ki ana muhalefetin Afrin olayında takındığı tavrı, bizim özellikle MHP ile müşterek olarak Afrin'e olan dayanışma noktasındaki ruhtan kaynaklanan o seslenişimizi bunlar hazmedemediler. Bunun için de çılgınca değişik şekilde saldırdılar. Sonuçta, Hakka inananlar, Hakka teslim olanlar, buradan muzaffer çıktı.

Bu çevreler, doğrudan yapılan icraatlara çıkamadıkları için karın ağrılarını kafalarındaki sinsiliklerini, dertlerini bizim nezdimizde şahsileştirerek anlatmaya çalıştılar. Deve kuşu misali kafalarını kuma sokuyorlar ama hakikatlar gün gibi ortada, farkında değiller. Bu ülkede artık emirleri başkalarından alan değil sadece ve sadece milletinden alan bir hükümet var, bir ordu var, bir devlet var. İşte şimdi buradan açıkça söylüyorum: Çatlasanız da patlasanız da Türkiye'yi durduramayacaksınız. 2023 hedeflerimize ulaşmamıza engel olamayacaksınız. Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasının önünü kesemeyeceksiniz. 2053 ve 2071 vizyonlarımızın yükselişini engelleyemeyeceksiniz. Ok yaydan çıktı artık. Türk milleti, üzerindeki asırlık külleri silkeleyerek, kadim medeniyetinin inkişaf ateşini yeniden alevlendirmiştir. Bu yolda milletimizle birlikte olan, büyük Türkiye'deki yerini alır. Kendisine saf olarak milletimizin karşısını belirleyen ise kaderine razı olur. Önümüzdeki denklem işte bu kadar basittir."

Türkiye için durmadan, duraksamadan, usanmadan, azimle, heyecanla ve coşkuyla çalışmaya devam ettiklerini belirten Erdoğan, tüm arkadaşlarının da görev alanlarında aynı şekilde çalıştığını kaydetti.

Türkiye'nin, sınırları ötesinden yönelen terör tehditlerine karşı tepkisiz kalmayacağını, terörü kaynağında yok etmeye kararlı olduğununu 24 Ağustos 2016'da başlatılan Fırat Kalkanı Harekatı ile ilan ettiğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan önce de sınır ötesi operasyonların yapıldığını ancak bunların belirli bir hedefe yönelik nokta operasyonlar şeklinde gerçekleştiğini aktardı.

Fırat Kalkanı Harekatı ile ilk defa belirli bir noktayı değil, iki bin kilometrekarelik büyük bir bölgeyi sorun olmaktan çıkardıklarını anlatan Erdoğan, şunları söyledi:

"Bize sıkıntı veren bu bölgeyi sorun olmaktan çıkararak, bunları kontrolümüz altına aldık ve oranın güvenliğini de şu anda biz sağlıyoruz. 160 bin, Cerablus, Er Rai, Bab, bunun içindeki insanlar artık topraklarına döndü. Bunun resmen sonuçlanması 216 gün sürmüş olsa da aslında ilk 100 günde bölgedeki DEAŞ ve PYD mensuplarından 3 bin kişi imha edilerek bu örgütler tamamen saf dışı bırakılmıştır. Patlayıcıların ve kılıç artıklarının temizlenmesi sebebiyle 7 ayı bulan operasyon bölgesinde huzurun sağlanmasının ardından ülkemizde bulunan tüm bu kardeşlerimiz, kendi evlerine, topraklarına dönmüştür."

Afrin bölgesini PYD ve onların saflarına katılmış olan DEAŞ mensubu teröristlerden temizlemek için 20 Ocak'ta başlatılan Zeytin Dalı Harekatı'nda, iki ay geçmeden şehir merkezinin kontrol altına alındığına işaret eden Erdoğan, patlayıcıların ve kılıç artıklarının temizlenmesi için güvenlik güçleri ile ÖSO mensuplarının operasyonlarına bir müddet daha devam edeceklerini, arama ve tarama çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti.

- "İki ayda Afrin operasyonunun askeri safhasını büyük ölçüde bitirdik"

Orada herhangi bir endişeye mahal bırakılmadan temizliğin yapılması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın orada herhangi bir sıkıntı yaşanmaması gerektiğini ifade etti. Bunun için hassasiyetle sürecin devam ettiğine değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye Afrin'e operasyon başlattığında estirilen havayı hatırlıyorsunuz değil mi? Önce bir şaşkınlık yaşandı. Çünkü kimse bizim Fırat Kalkanı'nın ardından böyle bir operasyona girişebileceğimizi ve öncelikle de Afrin'i hedef alabileceğimizi beklemiyordu. Ardından terör örgütünü sürekli şişiren, sürekli büyüten, bölgede çok kanlı çatışmaların yaşanacağı havasını veren haberler yayılmaya çalışıldı. Bu arada batı ülkeleri de sürekli olarak bize 'Afrin'e girmeyin' demeye utandıkları için olacak, 'Bir an önce operasyonu bitirin' mesajları veriyordu. Tabii biz gerek Sayın Başbakan, gerek Dışişleri Bakanımız hep birlikte kendileriyle 'Yanlış yapıyorsunuz, bizim önümüzü kesmeye kalkmayın, biz yola çıktık, devam edeceğiz' dedik. Zira bu teröristlerle biz bu mücadelemizi bitirecek ve bu terör saldırılarından kurtulana kadar yola devam edeceğiz. Tabii biz onları kırmadık, onların riacalarını yerine getirelim istedik ve iki ayda Afrin operasyonunun askeri safhasını büyük ölçüde bitirdik."

- "Aslanlar meydana çıkınca çakalların payına kaçmak düşer"

"Şunu unutmayın, aslanlar meydana çıkınca, çakalların payına kaçmak düşer" diyen Erdoğan, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

"Askerimiz, polisimiz, jandarmamız, güvenlik korucularımız, istihbaratçılarımız, bölgenin öz evladı olan Özgür Suriye Ordusu mensubu kardeşlerimiz aslan gibi meydana çıkınca PYD'li çakallar da kuyruklarını kıstırıp kaçtılar. Güya bize karşı savaşmak için hazırladıkları mevzileri, korunakları, çukurları gördünüz, onlara mezar oldu. Sivillerin arkasına sığınarak ancak bu kadar dayanabildiler. Kendileri orada yaşayan o masum halka etmediklerini bırakmayanlar, bir de utanmadan, arlanmadan bizi sivilleri zarar vermekle suçlamaya kalktılar. Hamdolsun, tüm iddiaları belgeleriyle, ispatlarıyla, şahitleriyle, görüntüleriyle çürüttük. Bu iftiranın üzerimize yapışmasını da engelledik."

Şimdi bölgeyi oranın asli sahibi olanlar için yeniden yaşanabilir hale getirme çalışmalarına başladıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir şairimiz Afrin operasyonunu şu dizelerle anlatıyor: "Mekke'den iman, Anadolu'dan aşk almışız, elimizde bayrağımız, dilimizde tekbirimiz. Peygamberin kavline fedadır canımız. Korkma buyruğudur rehberimiz, haktan çağrısından korkmayan orduyuz. Sınırlarımızda kanla vatan yazıldı. Böyle bir destan ki bu aşar afakı haykırır Cüdi'den Kandil'ine dağları. Açılır El Bab'ından Afrin'ine ovaları. Ölümü öldürenlere göndeririz selamı. Tek millet, tek bayrak, zülfikar olsun. Tek vatan, tek devlet payidar olsun. Hedef Kılızelma. Herkese aşikar olsun. Akif'in korkma nidası bize didar olsun. Korkusuz ordumuz bunu arşa duyursun. İnşallah bunun gibi daha nice şiirlerle, marşlarla, belgesellerle, filmlerle destanlarımızı gelecek nesillere aktaracağız. Destanı sahada yazan kahramanlarımıza en azından bunu borçlu olduğumuzu haykırmak azım." diye konuştu.

"Biz de işte buna uygun olarak, millet olarak, umudunu bize bağlamış nice dostlarımızla birlikte çözümü kendi coğrafyamızda arıyoruz. Sevr'de bize Anadolu'yu bile çok görenlere cevabımızı İstiklal Harbimizle vermiştik. Şimdi de bize bir parçası haline gelmeye talip olduğumuz Avrupa'yla, asırlara sari geçmişimizin olduğu Orta Doğu'yla, Kuzey Afrika'yla, Kafkasya'yla hatta ata yurdumuz Orta Asya'yla kucaklaşmamızı çok görenlere cevap verme vaktidir. Türkiye'nin tarihin derinliklerine uzanan, kardeşlik ve dostluk ilişkileriyle bağlı olduğu coğrafyalarla tüm ilişkilerini kesmeye çalışanların heveslerini kursaklarında bırakmaya ahdettik. Ahdimiz var. Bunun için her fırsatta Afrika'dayız, Orta Doğu'dayız, Orta Asya'dayız, Avrupa'daki kardeşlerimizin ve vatandaşlarımızın yanındayız. Bizi tecrit etmeye, uzak tutmaya çalıştıkları her yerde, kendi imkanlarımızla, kendi şartlarımızla daha güçlü şekilde olmak boynumuzun borcudur. Bu süreçte bize düşen dik durmak, sağlam durmaktır. Milletimizin desteği arkamızda olduğu müddetçe Allah'ın izniyle biz bu saldırıların hepsinin de üstesinden geliriz."

"Türkiye'yi nasıl vesayetin pençesinden, FETO'nun tuzaklarından, bölücülerin senaryolarından kurtarmışsak, bundan sonrasını da inşallah başaracağız." ifadesini kullanan Erdoğan, 2019 seçimlerinin bu bakımdan çok önemli olduğuna dikkati çekti.

Erdoğan, ülkenin önünü kesmek, milletin zafer yürüyüşünü durdurmak isteyenlerin, umutlarını 2019 seçimlerine bağladıklarını belirterek, yeni yönetim sisteminin devreye girmesiyle işlerinin daha da zorlaşacağını bilenlerin, tüm güçleriyle 2019 seçimlerine asıldığını söyledi.

Siyasi ittifakların önünü açarak bu konudaki hesapları da büyük ölçüde bozduklarını vurgulayan Erdoğan, buna rağmen asla rehavete kapılmadan, en küçük bir boşluğa, en küçük bir hataya yer vermeden çalışmalarını sürdürmek zorunda olduklarını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Allah göstermesin, herhangi bir aksilik durumunda kaybedenin biz değil, Türkiye olacağını kesinlikle aklımızdan çıkarmamalıyız. Mesele siyasi rekabet olmaktan çıkmış, milletimizin ve devletimizin bekası meselesine dönüşmüştür. Şayet Türkiye önündeki bu engelleri aşar, 2023 hedeflerine ulaşırsa işte ondan sonra gençlerimize gönül huzuruyla bırakabileceğimiz bir ülke inşa ettik demektir. O güne kadar bize durmak yok, gece gündüz çalışacağız. Ülkemizin 81 vilayetinde, 81 milyon vatandaşımızın her birine ulaşacak, yaptıklarımızı anlatacak, yapacaklarımız için destek isteyeceğiz. Bizim gibi düşünmeyenleri ikna etmek, varsa yanlış bilgileri düzeltmek, eksik biliyorlarsa onları tamamlamak için tüm gücümüzü, tüm imkanlarımızı kullanacağız. Samimiyetin ve doğruluğun açamayacağı hiçbir kapı, yumuşatamayacağı hiçbir yürek yoktur. 15 yıllık iktidar döneminin yorgunluğu bizim için bahane olamaz, mazeret olamaz, Yunus Emre'nin dediği gibi 'Biz sevdik, aşık olduk. Sevildik maşuk olduk. Her dem yeniden doğarız. Bizden kim usanası.' AK Parti olarak sürekli kendimizi yenileme vasfımız olmasaydı, bunca zaman ayakta kalamaz, bunca saldırıya direnemez, bunca hizmeti milletimize kazandıramazdık. Onun için bizim açımızdan 2019'un şifresi yenilenmedir, tazelenmedir."

Erdoğan, ülkede anamuhalefet partisinin 15 yıldır aynı şeyleri söylediği için bir milim öteye geçemediğine işaret ederek, "Biz ise sürekli kendimizi yenilediğimiz için hep ileriye doğru gitmişiz. Dünya değişirken, Türkiye değişirken, milletimizin imkanları ve ihtiyaçları değişirken biz yerimizde sayarsak CHP'nin durumuna düşeriz." diye konuştu.

Önce mahalli seçimlerde ardından milletvekili seçimlerinde hedeflerinin yüzde 50'nin üzerine çıkmak olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde zaten başka bir şansızım yok, 50 artı 1. Biz, milletimizle birlikte ve işte bu kadroya güvenerek yola çıktık. İnşallah bundan sonra da yine milletimizle birlikte yine bu kadroyla beraber bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız ve hep birlikte Türkiye olacağız. Tüm teşkilatımızdan A'dan Z'ye farklı bir heyecanı farklı bir gayreti bu süreç içerisinde bekliyorum. Partimizin güçlü oluşu bize ne rehavet, ne kibir, ne gurur vermemelidir. Asla gurur ve kibrin içerisinde olamayız. Hele hele kurumsal bir gurur, kurumsal bir kibir bize hiç yakışmaz. Biz tevazu içerisinde olacak ve çalışmalarımızı öyle yürüteceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun."

- Down sendromlu çocuklardan Erdoğan'a kupa takdimi

"21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü" nedeniyle, dünya ve Avrupa şampiyonalarında çeşitli dereceler elde eden down sendromlu çocuklar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasının ardından kürsüye çıkarak, Erdoğan'a kupalarını takdim etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık ve çocuklar ile hatıra fotoğrafı çektirdi.

Çocuklarla sohbet eden Erdoğan, onlara hediye verdi.