Dua yoğun bir ay: RAMAZAN
ABONE OL

Bununla birlikte duaların kabulü için kapıların açıldığı Kadir gecesi, cuma saati, seher vakti gibi özel zamanlar; Kâbe, Arafat ve Mescid-i Nebî gibi müstesna mekânlar da vardır. Buraları dua mekanı olduğu için, toplu tazarru ve niyazlarla kulların hüzünlenip gönüllerinin pozitif enerjiyle yüklenme şansı daha yüksektir. Ama duayı sadece buralara hasretmek olmaz.

Teknolojik hayatın yoğunluğu ile toplumsal hayatın gürültüsü, insanların kendilerine ayırabilecekleri bir ana fırsat vermemektedir. Oysa zihnî, kalbî ve bedenî yorgunluk ve sıkıntıların giderilebilmesi için, iç huzuru sağlayan ortamlara insanların ne kadar da çok ihtiyacı var? Bu gürültü ve dağdağa arasında çok zor da olsa, insanın Rabbıyla buluşmaya ayıracağı bir zamanı ve bir dua, bir hüzün ve bir iltica ânı olmalıdır. Gönül yorgunluğunun dinlenmesi, adalelerin gevşemesi ve stresin yerini sükûnetin alması için bu zaruri görünüyor. 

Duanın müstecab ve makbul olması için gerekli birtakım adabı vardır. Bunun en önemli şartı “huzûr-ı kalb”dir. Duanın kabulünün bir başka temel şartı “helâl lokma” ve “tıyb rızık”tır. Bunlardan başka İmam Gazzalî, İhya’nın dua adabı bahsinde şu şartlara da temas etmektedir:

1. Şerefli vakitleri aramak: Dua için belli bir zaman olmamakla birlikte belli zamanlarda duaların kabulüne dair nass vârid olmuştur. Arefe günleri, Ramazan ayı, cuma ve kandil geceleriyle seher vakitleri bu türdendir.

2. Şerefli hallerden yararlanmak: Oruç, cihad, yağmur yağması gibi içinde güzel hallerin bulunduğu demler dua için teşvik edilen zamanlardır.

3. Kıbleye dönerek ellerini kaldırıp dua etmek: Nitekim: “Rabbınız; kulları ellerini kaldırıp kendisinden bir şey istedikleri zaman onları boş çevirmekten haya eder” buyrulmuştur.

4. Duayı gizlice; yani bağırıp çağırmadan yapmak: Nitekim Allah Rasulü: “Sizin dua ettiğiniz ne gâibdir ne de sağır. Sizin dua ettiğiniz atlarınızın boynu ile sizin aranızda, yani yanınızdadır” buyurduğu gibi Allah Teâla da: “Rabbınıza gönülden ve gizlice dua edin!” buyuruyor.

5. Duada yapmacık sözlerden kaçınmak: Dua eden kimse tekellüfsüz; tumturaklı ifadelerden çok, samimi ve ihlaslı sözlerle tevazu içinde Rabbına iltica ederse Allah bundan daha çok memnun olur.

6. Huşû ve hudû ile Allah’tan sakınarak ve kabulünü umarak dua etmek: Nitekim Allah Teala: “Onlar iyi işlere koşarlar, sevab umarak ve cezadan korkarak Bize dua ederler” buyurmaktadır.

7. Allah’a karşı duanın kabulü konusunda hüsn-i zan sahibi olmak: Nitekim buyrulur: “Dua ettiğiniz zaman kabul olunacağına inanarak dua edin. Bilmiş olunuz ki, gafletle yapılan duaları Allah kabul etmez.»

8. Duada ısrar ve devamlılık: Efendimiz buyurur: “Dua ettim Allah kabul etmedi” diye acele etmedikçe Allah sizin duanızı kabul eder.”

9. Duaya Allah’ın adını anarak başlamak.

10. Duanın bâtınî şartlarına uymak: Duanın bâtınî şartları tevbe, hak sahipleriyle helalleşme ve bütün himmetini Allah’a teksif etmektir.

Bu sayılan şartları taşıyan bir dua, gönül kapılarını da; gök kapılarını da bi-iznillâh açacaktır. Bu ramazan ayında hem kendimiz, hem ülkemiz hem de İslâm âlemi için samimi dualarda bulunalım.