'Sağlam temelli büyüyeceğiz'
ABONE OL

Yurt içinde 86, yurt dışında 89 ayrı ülkede 219 irtibat noktası bulunan Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Türkiye’nin en etkin sivil toplum örgütleri arasında yer alıyor. 60 bine yakın işletmeyi temsil eden dernek, üyeleriyle1 milyon 600 bin kişiye de istihdam sağlıyor. Ülke ve dünya genelinde bu denli etkin olan MÜSİAD’ın Başkanı Abdurrahman Kaan’ı, bu hafta Patron Katı’na konuk aldık. Kaan ile Türkiye ekonomisi ve gelecek yıla dönük hedefleriyle ilgili konuştuk. Türkiye’nin zor bir yıl geçirdiğin belirten Kaan, 2019 yılından umutlu olduğunu söylüyor. Kaan, büyümede kaybedilen ivmenin, ekonomide daha sağlam temellere dönüşeceğini de düşünüyor… 

2018 yılını Türkiye ekonomisi açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?  

Yıla iyi başlasak da, temmuz, ağustos ve eylül aylarında, kur şoklarıyla ekonomiye ‘ayar’ verilmeye çalışıldı. Bunun etkisiyle ekonomik aktivitede önceki dönemlere kıyasla bir ivme kaybı gözlenmişti. Milli ekonomimize yöneltilen bu saldırı ve yürütülen algı operasyonlarına karşın bu dönemde Türkiye ekonomisi dirençli duruşunu önemsiyoruz. Türkiye, yılın ilk iki çeyreğinde sırasıyla yüzde 7.2 ve yüzde 5.3 büyüdü. Üçüncü çeyrekte ise 1.6’lık yine pozitif bir büyüme performansı sergilendi. Aslında bu ‘ekonomide dengelenme’ sürecinin ilk meyvelerinin alındığına işaret ediyor. Dengelenme sürecindeki Türkiye ekonomisi için önümüzdeki dönem, ivme kaybının belirginleştiği ancak çok daha sağlam temelli bir büyüme oranlarından söz ettiğimiz bir dönem olacaktır. 

Ayakları yere basan bir büyüme modelinden bahsediyorsunuz, tüketim değil, üretim odaklı büyüyeceğiz o halde…  

İç talebin yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 1.1 artış kaybetmesi, ‘tüketim merkezli’ büyüyen bir Türkiye ekonomisinden ‘üretim odaklı’ büyüyen bir Türkiye ekonomisine geçiş için önemli bir fırsat olarak görülmesi gerekiyor. Önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13.6 oranında artış kaydeden mal ve hizmet ihracatı, ihracat odaklı büyümenin tesis edilmesi adına önemli bir veri sunmaktadır. Nitekim MÜSİAD olarak birçok vesileyle dile getirdiğimiz gibi, orta ve uzun vadede büyüme performansımızı sürdürmeyi hedefliyorsak ihracatın sürekli olarak artırılması ve dış talebin büyümeye katkısının kalıcı bir şekilde pozitife dönmesi gerekmektedir.   

Yatırım-faiz dengesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Mevcut oranlar yatırımı engellediğini düşünüyor musunuz? 

Yatırımlarda önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3.8 oranında daralma var. Bu da, faiz oranlarına yönelik tartışmaları yeniden gözler önüne serilmesine neden oluyor. Zira ağustos ayı itibarıyla finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalar neticesinde faiz oranlarının önceki dönemlere göre yükselen bir grafik çizdiğini ve buna paralel şekilde yatırımların ciddi oranda azaldığını görüyoruz. Bu vesileyle Türkiye ekonomisinin gerçeklerine uygun ve daha makul faiz oranlarının belirlendiği bir ortamda, yatırımların yeniden artışa geçeceğine dair inancımızı yineliyoruz.  

Asgari Ücret artışı hakkında değerlendirmeniz nedir?  

2019 yılı için önceki yıla göre yüzde 26 oranında bir artışla net 2 bin 20 lira olarak belirlenen asgari ücretin tatmin edici olduğunu düşünüyoruz ve hem işverenlerimiz hem de çalışanlarımıza hayırlı ve bereketli olmasını temenni ediyoruz. 

TÜKETİM AZALTILMALI

Güçlü ekonomilerin olmazsa olmazı üretimdir, son yıllarda trend katma değerli üretime doğru kayıyor. Türkiye’de üretim ve tüketim dengesini nasıl değerlendiriyorsunuz?  

Dünyada en fazla itibar gören ve en çok sözü geçen ülkeler, üreterek zenginleşmiş ülkelerdir. Çünkü bir ülkenin iktisadi sorunlarının çözümü, üretimde gizlidir. O halde ekonominin içinde bulunduğu sorunların çözümü, yalnızca üretimle çözülebilir. Zira, üretim olmadan, Ne büyüme olur, ne zenginlik olur, ne istihdam olur, ne işsizlikle baş edilebilir, ne enflasyonla baş edilebilir, ne ihracat yapılabilir, ne ithalat azaltılabilir, ne kalkınma olur, ne de zenginleşme olur. Ülkemizde uzun bir süredir tüketim, üretimden fazladır. Sorunların çözümü, bu olguyu tersine çevirebilmeyle yakından ilişkilidir. Yani ‘üreterek tüketme’ anlayışına geçiş yaparak, başta ekonomik olmak üzere bütün sorunların üstesinden gelmek mümkündür. Ancak üretmeyi başardığımız ölçüde bu yüzyılın yükselen ülkesi olabiliriz. Aksi takdirde, bugünkü kazanımlarımızı da kaybetmekle yüz yüze kalabiliriz. 

‘KATMA DEĞERLİ ÜRETİM OLMAZSA OLMAZIMIZ’

Ar-Ge ve inovasyon temelli üretim Türkiye için şart, ne dersiniz?  

Üretim, yenilik (inovasyon) odaklı olmalıdır. Yenilik odaklı ekonomi demek, bilgi ve Ar-Ge temelli üretim demektir. Ar-Ge, bilim ve teknolojinin gelişmesini sağlayacak yeni bilgiler elde etmek veya mevcut bilgilerle yeni malzeme, yeni ürün ve yeni araçlar üretmek veya mevcut olanları geliştirmek amacı ile yapılan düzenli çalışmalar bütünüdür. Yenilik,  Ar-Ge çalışmalarının sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Yenilik, bir taraftan firmaların ve ülkelerin rekabet mücadelesinin en kritik unsuru haline geldiği gibi, diğer taraftan da iktisadi gelişmenin en temel belirleyicisi haline gelmiştir. Yenilik, iktisadi büyüme hızını sürdürmek ya da artırmak isteyenler için değil ama iktisadi gelişmenin yönünü değiştirmek ya da yaşam kalitesini iyileştirmek isteyenler için büyük önem taşımaktadır. İstikrarlı ve hızlı büyümeyi gerçekleştirmek, başta cari açığın düşürülmesi ve reel sektörün rekabet gücünün artırılması gibi yapısal bazı sorunların çözümleri de yenilik/yenileşmeyle ilintilidir. Artık yenilik kapasitesini artıracak mikro reformlara ağırlık verme zamanı da gelmiştir. İşletmelerimizin araştırma, geliştirme, yenileşme, tasarım ve markalaşma yeteneklerini ve becerilerini artırmaları için de her türlü yenileştirici açılımlar teşvik edilmelidir.