Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Tüm Yazıları

27 Nisan Zorbalık Kalkışması’nın yıldönümünde, İsmail Kahraman ağabeyle...

-‘Fakir’in, nâçizâne kanaatince- son yüzyılın Müslümanları arasından, cihanşumûl bir İslamî anlayışın en seçkin bayraktarı olarak gördüğü Muhammed İqbâl-i Lahoorî’nin vefatının 80. Yıldönümü dolayısıyla, 27 Nisan Cuma günü öğleden sonra Ensar Vakfı’nın İst.- Süleymaniye’deki merkezinde, iki saati aşkın bir sohbetim vardı; akşam ise, Dolmabahçe Sarayı’nda Meclis Başkanı İsmail Kahraman ağabey’in bir daveti.. 

İsmail ağabeyin davetinin tam da 27 Nisan 2007’de dönemin Gen. Kur. Başkanı bir Org. Y. Büyükanıt’ın -geçmişte olduğu gibi, muhtıralarla hükümetleri devirebileceği hayaliyle- bütün TV ekranlarından, tam da Cumhurbaşkanlığı seçimi krizi etrafında, AK Parti’nin adayı Abdullah Gül’ün seçimine engel olmak için, ‘muhtıra’ yayınladığı güne denk gelmesi planlı değildi ki, İstanbul Üni. Rektörü Prof. Mahmûd Ak hoca hatırlatınca, fark edildi. 

Sahi, hatırlıyor muyuz 11 sene önceki o geceyi... 

Almanya’da idim.. Almanya saatiyle saat 23.00 ve Türkiye saatiyle 24.00 haberlerini dinlemek için, Türkiye televizyonlarını açtığımda, yeni bir ‘askerî muhtıra’ ile karşılaşmıştım. 

Askerî Muhtıra’, yani devletin resmî silahlı güçlerinin, itaati altında olmakla mükellef oldukları Hükûmet’e, ‘Ben seni artık başımda bir Hükûmet olarak tanımıyorum ve sana itaat etmiyorum’ demesiydi. 

27 Mayıs Askerî Darbesi’ tam bir gece baskını idi. Önceden haber alınamamıştı veya önceden Başvekil Adnan Menderes’e bir binbaşı tarafından verilen ciddî bir ihbarın soruşturması, yine askerî mahkemeye havale edilmiş ve o binbaşı ordu içinde fesad çıkarmak suçlamasıyla mahkûm bile olmuştu. O askerî mahkemenin başkanı ise, General Cemal Tural idi ve darbeden sonra rütbe üstüne rütbeler alarak KKK ve sonunda da Genelkurmay Başkanı bile olmuştu. 

‘12 Mart 1971 Askerî Darbesi’, TSK tarafından gün ortası radyodan yayınlanan bir ‘muhtıra’ ile gerçekleştirilmiş, Başbakan Süleyman Demirel, ‘Ne yapayım, benim de elimde tank-top mu var ki, direneyim..’ diye kenara çekilmişti. 

12 Eylûl 1980 Askerî Darbesi ise, 1980 başında C. Başkanı F. Korutürk’e verilen ‘muhtıra’ ile 8-9 ay öncesinden, hemen bütün siyasetçilerin de gerçekleşeceğini beklediği, ‘Geliyorum..’ diyen bir hareket idi. 

‘28 Şubat 1997 Muhtırası’ da, Başbakan Erbakan’ın henüz 8 aylık ‘Refah-D'Yol Hükûmeti’nin iktidardan uzaklaştırılması için verilmişti ve 3,5 ay sonra da hedefine varmış, Erbakan Hükûmeti düşürülmüştü. 

Ve, 27 Nisan 2007 Muhtırası açıklanır açıklanmaz, ekranlarda siyasî yorumcular 10 dakika geçmeden sökün etmişler, AK Pati’nin ve Tayyib Erdoğan’ın hatalarını sayıp dökmeye ve dahası, bazı AK Parti milletvekilleri bile ‘Şu hatayı yapmamalıydık..’ gibi laflarla yakınarak, valizlerini hazırlamaya başlamışlardı 

Ama, o muhtıra, Tayyip Erdoğan’ın çelik iradesine çarpıp parçalanacaktı.. Ama darbeciler 15 Temmuz 2016’da daha kanlısına kalkışmışlar, ve o da aynı şekilde daha çetin bir direnişle bertaraf edilmişlerdi. , 

Evet, işte o 27 Nisan Muhtırası’nın yıldönümünde Dolmabahçe Sarayı’nda İsmail Kahraman ağabeyin dikkat çekici tarih sohbetindeydi.. 

Sanıyorum 40 kadar davetliydik.. Alfabetik sıraya göre oturmuştu davetliler... Benim yanımda da eserleriyle kendisine saygı duyduğum felsefeci Prof.Teoman Duralı vardı.. Şehir Üni’den öğreti üyesi Mustafa Özel, Akıncıların 1980 öncesi meşhur başakanı ismi Mehmed Güney, Gönüllü Teşekküller Birliğ Başkanı Hamza Akbulut, eski Kültür Bakanlarından Atilla Koç, Prof.Husrev Subaşı, Prof.Erman Tuncer, Sibel Eraslan, Prof.Beril Dedeoğlu, Prof.Medaim Yanık, Prof. Hüseyn Hatemî ve refikası Kezban Hanım, Önder Başkanı Halid Bekiroğlu, gibi isimler ve daha diğerleri.. 

İsmail ağabey, konuşmasında, son 100-150 yılımızın bir hülâsasını yaptı ve o tarihî süreçle ilgili kendine has yaklaşımlarının ortaya koydu. Hem İsmail ağabeyin, hem de davetlilerden bazılarının görüşlerinden, kelime kelime olmasa bile, mânâ olarak aktarılmasında fayda gördüğüm noktaları da inşaallah yarınki yazıda..