AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu: PKK Kürtlerin onurunu kırdı Türkiye onarıyor

AK PARTİ MARDİN MİLLETVEKİLİ ORHAN MİROĞLU İLE AFRİN SONRASINI KONUŞTUK

MİROĞLU: PKK, hendek stratejisiyle ona oy verenlerin onurunu kırdı, evlerini başlarına yıktı, bir ekmeğe muhtaç etti. Devlet bölgede sadece inşaat yapmıyor, insan onurunu da onarıyor. PKK’nın ABD hizmetinde olduğunu gördü bölge insanı. 

‘RABİA’ KÜRTLERİN DE VAZGEÇMEYECEĞİ VE VAZGEÇMEDİĞİDİR 

AK Parti’nin Diyarbakır ve Mardin kongrelerine katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin dört tarafında olduğu gibi (tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak demek olan) “rabia”yı tekrarladı ve güçlü karşılık aldı. Zeytin Dalı’nı konuştuğumuz, “Yeni Yüzyıl, Kürtler ve Bağımsızlık” kitabı yeni çıkan Mardin milletvekili Orhan Miroğlu’na sordum: “Rabia, Kürtler’in de vazgeçemeyeceği, vazgeçmediğidir. Kürtler, beka sorunu söz konusu olduğunda daha hassas ve endişeli. Türkiye’nin bekasına yönelik tezgahlanan küresel oyunlar Kürtler üzerinden kurgulansa da Kürtler bu oyuna gelmiyor gelmeyecek. Türkiye onların da vatanı, devletse, -birbirimizi çok üzdük ama- onların da devleti, bu bayrak için Kürtler de kan döktü”. 

- KK-YPG’nin alan tuttuğu Afrin TSK ve ÖSO güçlerince ele geçirildi, halka hemen insani yardım ulaştırıldı ve demokratik yönetim için hazırlıklar başladı. Cumhurbaşkanı sırada Münbiç ve Sincar var diyor. Kandil de hedef. Soru şu; askeri harekatlar ve yaşanan kayıplar Türkiye Kürtlerini nasıl etkiliyor?

Afrin operasyonu başladığında, PKK ve onu Ortadoğu’da kontrol eden küresel ve bölgesel güçler, Kobani’de olduğuna benzer bir sonuç bekliyordu. Kürt siyasi oluşumlarının çeşitli kanatları, Erbil, AB, ABD ve hatta Rusya, Türkiye’ye karşı bir blok halinde karşı çıkacak ve Afrin, Kürtler’in bir çeşit Vietnam’ı olarak bütün dünyaya servis edilecekti. Ki hatırlayalım, Kobani’nin DAİŞ işgaline karşı savunulması biraz böyle bir sonuç yaratmıştı. Kobani Haziran seçimlerinde tek başımıza iktidar olmamıza engel olan başlıca sebeptir. Ama Afrin’de benzer bir gelişme olacağını umanlar, fena halde yanılıyorlardı. Birincisi, Kürtler bu defa vekalet savaşlarının bir enstrümanına dönüşmüş olan PKK/PYD’ye karşı Türkiye’nin verdiği mücadeleyi, kendilerine karşı girişilmiş bir savaş olarak görmediler. Suskunluk kapladı her yanı. Kimileri OHAL’e filan bağlıyorlar bu suskunluğu ama alakası yok. 

PKK EVLERİNİ YIKTI

- Ne ile alakası var? 

PKK, hendek/çukur stratejisinde, ona oy verenlerin adeta onurunu kırdı, evlerini başlarına yıktı, bir ekmeğe muhtaç etti. Devlet şimdi bölgede sadece inşaat yapmıyor, PKK’nın kırdığı insan onurunu yeniden onarıyor. Üçüncüsü, Avrupa soğuk savaş döneminden kalan bir örgüt olan PKK’dan yoruldu artık ve bu örgütün ABD’yle giriştiği maceralar Avrupalıları çok da ilgilendirmiyor, belki de endişelendiriyor. Dördüncüsü, Kürt halkı bilhassa doksanlı yıllarda, bu örgüte duygusal ve belli bir ulusal psikolojinin etkisiyle yaklaşıyordu. 

DUYGUSALLIK BİTTİ 

- PKK paradigmaları çöktü mü diyorsunuz?

Tamamen. Aradan kırk yıl geçti, şimdi PKK’ya karşı duyulan duygusallığın yerini, gerçekçilik alıyor. Sonuç olarak PKK’nın kendince yürüttüğü mücadeleyi, Kürtler kendi mücadeleleri olarak görmüyor. Şapka düştü kel göründü. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın Diyarbakır il kongresinde söylediği gibi, mesele demokrasi talebi olsaydı, çözüm süreci ve AK Partinin hayata geçirdiği demokratikleşme reformlarından sonra, bir tek terör eyleminin olmaması lazımdı. Ama PKK, çözüm süreci dahil, demokratik reformları hep eylemle, sözüm ona, “demokratik halk savaşı” stratejisiyle karşıladı. PKK’nın niyetini hem devlet hem Kürt halkı anlamış bulunuyor… Şunu kabul etmek lazım tabii, Türkiye Kürtleri ve diğerleri, Afrin’in içlerinde şiddetli bir savaşın olmamasına seviniyor elbette -ki olmaması gerçekten hayırlı olmuştur ve şiddetli bir savaşın olmamasının sebebi, Türkiye’nin ortaya koyduğu kararlılıktan ve PYD’nin ummadığı kadar sahipsiz kalmasından başka bir şey değildir. Yoksa Kandil, habire direnme talimatları gönderip duruyordu. Ama daha harekatın başlarında Kanton yönetimi Afrin’i terk etmeye başlayınca, çözülme başladı. 

PKK’NIN BERLİN DUVARI 

- Sincar ve Kandil’de PKK kampları var. Muhtemelen o kamplarda cebinde TC kimliği bulunan çok sayıda Türkiyeli var. Oğlu kızı PKK’da olan Türkiyeli aileler bu harekatlar hakkında ve PKK hakkında ne düşünür ne hisseder?

Kandil coğrafya olarak eski önemini kaybetmiş görünüyor. Lider kadronun korku ve endişeleri arttıkça, daha mobilize bir hareket tarzı gelişiyor. Kandil’in İran kontrolünde olması yine de önemli. PKK’nın asıl sorunu, hiçbir haklı ve meşru yanının kalmamış olması. Çeşitli ülkelerde, kullanışlı bir kart olmaktan çıkıyor PKK. Çünkü Türkiye’de temel paradigması çöktü. Sincar’daki varlığı sadece Türkiye’ye karşı değil, hem bölgesel hükümetin anayasasına, hem Irak anayasasına göre suç. Irak’ta PKK’nın varlığından kimse mutlu ve memnun değil. İçindeki militanların bir kısmı evet Türkiyeli, ama bu zamanda doğru yerde durmuyorlar. Yaşanan bunca tecrübe onlara nerede durmaları gerektiğini çoktan göstermiş olmalıydı. Kanaatime göre, 2004 yılında PKK’dan ayrılan 2000 civarında PKK’lı gibi davranabilir ve PKK’yı terk edebilirlerse, bu örgütün içindeki Berlin duvarının çökmesine katkıda bulunmuş olur ve belki ilerde isterlerse siyasi sürece katılabilirler. Amerikan çıkarları için ölmeyi seçmek, özgürlük mücadelesi vermek demek değil. Ailelerinin içinde bulunduğu endişeleri, acıyı anlamalıyız, bu ailelere her türlü desteği sunmanın gerekli olduğu kanısındayım.

HDP TABANI KARARSIZ

- PKK ile askeri mücadele başından beridir var aslında. Kürt sorunun çözümü ile PKK mücadelesinin birbirine karıştırıldığı da oldu ne yazık ki. Meseleyi iyi bilen biri olarak söyler misiniz, şu an ne olmakta?

Bir kere, tarihi bir kırılma anı yaşanıyor. Mardin’de iki seçim bir referandum yaşadım. Güvenlik açısından sorunlu yerler vardı, çok gidemedik. Şimdi o bölgelerin muhtarlarıyla bir zamanlar giremediğimiz Nusaybin gibi ilçelerimizde buluşuyoruz. Sizinle aramızdaki duvar yıkıldı diyorum, sizi AK Partiye davet etmiyorum, oy da istemiyorum, ama bir muhasebe yapmanızı istiyorum. Nusaybin’in geleceğini yeni maceralara atamayız diyorum. Bu yaklaşımdan etkilendiklerini duyuyorum. Şimdiye dek PKK/HDP’yi destekleyen insanlarda müthiş bir kararsızlık var. AK Parti’ye ve devlete güvenmek istiyorlar. Öte yandan, otuz yıldır peşinden gidip ağır bedeller ödedikleri bir siyasi mecra var. Ama bir yandan da Afrin’den sonra hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağı gerçekliği var. Hala bir “ öbür Mardin” “öbür Diyarbakır” var. 

YENGİ YENİLGİ DEĞİL

- Kastınız ne? 

Dozu yüksek, enerjisi kusursuz siyaset yapma zamanıdır. AK Parti 2019 seçimlerine dışa dönük ve halkı kazanmaya yönelik bir siyaset tarzıyla hazırlanmalıdır. Meseleye yengi, yenilgi mantığıyla yaklaşamayız. Yenilen Kürt halkı ve haklı talepleri değil, PKK ve onun yanlış anlayışıdır. Son kitabımda, PKK paradigması hem Türkiye’de hem Suriye’de çöktü, kantonlar da çöktü. Yerine ne konulacak bu önemli. 

BUNCA KAN VE GÖZYAŞI NİYE AKTI DEMİRTAŞ?

- PKK-KCK’nın eskiden tabanla bir şekilde duygusal ideolojik hegemonik ilişki kurduğu kesimlerde şu an durum ne?

KCK şehirlerde çökertildi. Militan sayısı çok azaldı, eylem kabiliyetleri kalmadı. Afrin’i bu kadar müttefikle elde tutamadılar, kalkmış Şemdinli’yi kuşatacağız diyorlar. Yaşananlar PKK’nın müzakereyle değil mecbur edilerek tasfiye edileceğini gösteriyor. Selahattin Bey geçen mahkemede şunu söyledi, bütün HDP’liler görmeli bu gerçeği: “İster silahlı ister silahsız hiçbir Kürt örgütünün Türkiye’ye karşı savaşmaması lazım.” Eee, yıllardır bunu söylüyorduk zaten. Bunca kan ve gözyaşı dökmek mi gerekiyordu, bunu anlamak için? PKK, çözüm süreci dahil önüne çıkan tüm fırsatların altına bomba koydu. Ortadoğu’da PKK’nın elinde kala kala HDP kaldı. PKK’nın hikayesi bitti bitiyor. 

ABD çıkarı için Kürtleri kullananlar MHP’ye söz edemez

- Cumhur ittifakı bölgede nasıl karşılanıyor?

İnsanlar iyi yönetilmek istiyor, ama kaale alınmak, önemsenmek, sorunun çözümü için anahtar kavramlar. Siyasi temsilde zaten problem kalmadı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi referanduma sunulduğunda şöyle düşündük. Kürtler referandumu destekleyecek çünkü eski sistemden en çok çekenler onlar. Selahattin Bey çıktı ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ dedi. Kaybetti. HDP’yi destekleyen seçmenlerin 2 milyona yakın kısmı, referandumda evet dedi. 

- Ya ittifakın MHP ile olması? 

MHP, Cumhur ittifakının zayıf karnıymış gibi sunuluyor ama değil. HDP eski HDP ama MHP eski MHP değil. Türk milliyetçiliği, Devlet Bey’le beraber yeni ufuklar edindi, kapsayıcı bir milliyetçiliği ifade ediyor. Beka sorunu, Kürtler için, MHP’yle kurulan ittifaktan daha öncelikli. Muhafazakar Kürtler’in eleştirileri olsa da MHP’yi Kürtlerle, Kürtleri MHP’yle korkutmanın siyasi karşılığı yok. Etnik fay hatlarının geçmişte en sert yaşandığı Mersin gibi şehirlere bakın, HDP tabanı ve MHP tabanı arasında sorun yaşamadığını görürsünüz. 

İttifak belki MHP’nin isterse eğer, kendisini Kürtlere yeniden anlatmasına da yol açabilir. Beğenen beğenir. Ama ittifakı felaket gibi sunmak art niyettir. Siz gidip Amerikalılarla iş tutacak, bu uğurda size inanan binlerce Kürt gencinin ölmesine sebep olacaksınız, sonra da son çeyrek yüzyılda, Türk Milliyetçiliğini sokaktan, illegal ilişkilerden ve ihanetten uzak tutmuş bir parti ve lideriyle cumhur ittifakı yapılmasını eleştirip, inandırıcı olacağınıza kanaat getireceksiniz. Boş şeyler bunlar.

Beka riski Kürtleri PKK’dan uzaklaştırdı

“Hendek savaşları 15 Temmuz’a hazırlıktı. Kürtler Nusaybin, Cizre ve Sur’da PKK’yı destekleseydi, Türkiye iki şehir birkaç ilçesini PKK’dan kurtaramadan 15 Temmuz yaşansaydı tablo daha ağır olabilirdi. 15 Temmuz’un da çukurların da patronu aynı. Ama halk tecrübesi ve siyasi hafızası üzerinden baktı. Bölünme kaygıları, Kürt halkını PKK’dan uzaklaştıran en önemli sebeptir. Suriye ve Irak’ta dağılan ortak aidiyet duygusu Türkiye’de hendek ve 15 Temmuz felaketiyle zayıflamak yerine daha da güçlendi”.

Bölgeye bu Newrozda bahar geldi

“Şehirlerde büyük değişim var. Kayyum belediyeleri, HDP yönetiminin 15 yılda yapamadığı hizmetleri birkaç ayda gerçekleştiriyor. Silahların gölgesinde yaşamaktan kurtulduk. Kimse oğlunu kızını dağa yollamıyor artık. GAP gibi büyük milli projeler bitti bitiyor. Bereket artacak, işsizlik azalacak. Bölgenin turizm potansiyeli muazzam, güçlendirilmesi lazım. Erbil’e uçak seferlerinin başlaması çok iyi oldu. Habur’daki sıkıntılar aşılmalı. Yine de yolunda giden çok şey var ve evet bölgeye bahar geldi”. 

RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ