Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Tüm Yazıları

Anadolu’da Allah’u Ekber’in hâkimiyetinin, Malazgirt Zaferi’nin yıldönümünde..

Bugün 26 Ağustos.. 1071’deki büyük zaferin 946’ncı yıldönümü..

Müslümanların tarihinde çok önemli bir gün.. Son yüzyılın hattâ olmayan günlerinden bile uyduruk bazı tarihî günleri, sahte bir resmî tarih icadı için kullanmaya kalkışan mâlum taife, Anadolu’da bin yıla yaklaşan derin kökleri olan tarihimizi görmezlikten gelip, Alparslan’ı ve askerlerini, Mete veya Atilla gibi İslam öncesi bir takım türk kavimlerinin liderleri seviyesinde hatırladılar.

*

Ama bu sene, Cumhurbaşkanı Tayyib Erdoğan, tarihe bakış açısının ölçülerini de vermek istercesine, 26 Ağustos 1071’in bundan sonraki her yıldönümünün resmen kutlanacağını açıklayıp,  kendisi de ilk adımı ona göre attı ve bugün Malazgirt’e olacak..

Dört sene sonra ise, Malazgirt’in 950. Yılı kutlanacak inşaallah..

Hatırlanması gereken bir diğer nokta da, Tayyib Erdoğan’ın,  laikliğe aykırı davrandığı gerekçesiyle mahkûm edilip, İstanbul BŞ. Belediye Başkanlığı’ndan alınarak zindana atılmasına yol açan şiirin konusunun da, Malazgirt Zaferi’ni işlemiş olmasıydı..  O şiirdeki,

‘Minareler süngüdür, kubbeler miğfer,

Câmiler kışlamızdır, müminler asker..’

mısraları laik cenah tarafından elbette kabul edilemezdi..

*

Malazgirt Zaferi, müslümanların tarihinde çok önemlidir. Ama, tarihi şahsî hayatlarını esas alanlar,  , geçmişi bir masal ve hikaye yumağı gibi sözkonusu ettiler.

Halbuki, 26 Ağustos, Müslümanların Selçuklu Devleti’nin,  Bizans İmparatorluğu’nu yenerek  Anadolu’daki hâkimiyetlerini ilan ettikleri bir gün..

*

Müslüman ordusunun başında Sultan Alparslan vardı, Bizans’ın başında da, Romen Diojen(RomenosDiogenes..)

Alparslan,  Horasan (bugünkü Afganistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan’ın bir kısmı ile)  İran coğrafyasında hüküm süren Selçuklu Devleti’nin başındaki hükümdar..  Romen Diogen de merkezi, payitahtı İstanbul’da bulunan Bizans / Doğu Roma İmparatorluğu’nun başında..  Balkanlar’dan ayrı olarak  Anadolu’nun ve Suriye’nin bir kısmının da Bizans’ın elinde olduğu biliniyor.

Diogenes  İstanbul’dan kalkıp, Doğu Anadolu’ya, Alparslan da Türkmenistan’ın Mervşehrinden kalkıp aynı bölgeye geliyor ve iki ordu Malazgirt ovasında karşılaşıyor.

*

O savaştan küçük ve ilginç bir kesit.. Saîd isimli, oldukça zayıf bünyeli bir asker de ön cebhede savaşmak istiyor. Ama, çok zayıf olduğu için geri hizmetlere gönderilmek isteniyor.  Saîd, Alparslan’ın huzuruna ulaşıp, meramını ona da arzediyor.

Alparslan da, ‘Kimbilir, Allah’utealâ, zaferi bize belki de bu zayıf kulunun eliyle sunar’ diyerek izin veriyor.

*

Ve iki saatlik bir meydan savaşından Müslüman ordusu zaferle çıkıyor ve Bizans yeniliyor. Diogenes, esir düşüyor. Esir imparator’u Alparslan’ın huzuruna getiren asker, o zayıf bünyeli asker, Saîd’dir!

*

Sultan Alparslan, mağlub İmparator’a sorar:

- Sana nasıl davranacağımı düşünüyorsun?

- Herhalde öldürtürsün..

- Ben sana esir düşseydim, ne yapardın?

- Gözlerine mil çektirir ve öldürtürdüm.

- Ben bu zaferin şükran-ı nimeti olarak seni cezalandırmayıp affedeceğim. Ve seni, muhafızlarımla, korumalı olarak payitahtına göndereceğim.’

Ve mağlub Bizans İmparatoru, 5 bin kadar muhafızla, taa İzmit’e kadar gönderilir.

Bir imparatoru, kendi halkının karşısında bundan daha da itibarsızlaştırıcı bir durum olur mu?

*

Alparslan’ın Malazgirt’ten sonra dikkatini daha çok Suriye ve Mısır üzerine çevirdiği anlaşılıyor.

Bunu bazı tarih yazarları, onun, İstanbul’un jeo-opolitik ve stratejik önemini kavrayamamış olmasına verirler.

Sultan Alparslan’ın türk kavminden olduğu kesin.. Ama, askerleri çeşitli etnik unsurlardan, İranî ve turanî kavimlerden, türk, fars, efgani vs. idiler.

Alparslan’ın ordusu Anadolu’da geldiğinde,  Bizans’ın hâkimiyetinde yaşayan bazıları küçük beylikler bile oluşturmuş Müslüman toplumlar vardı. Ancak bunlar devlet durumunda değillerdi. -Başta-kürdler olmak üzere, yerli Müslüman halklar, karşılarında bir müslüman ordusu görünce onunla işbirliği yapmışlardır, tabiî olarak..  Yani, o zafer şu veya kavmin değil, İslam’ın ve Müslümanların zaferidir.

*