Atletli poz

İnsan evinde atletle oturur, televizyon seyreder, yemek yer falan… Hele sıcak yaz günlerinde bu tür insanlık halleri normaldir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun atletle verdiği kahvaltı pozu acaba bu kategoriye girer mi? Yani sıradan bir insanlık hali, bir vatandaş pozu mudur?

Kesinlikle hayır…

Değil bir partinin genel başkanı, herhangi bir vatandaşımız evine misafir geldiğinde ona uygun kıyafete bürünür. Hele bir gazeteciyle röportaj yapmak, görüntü vermek başka bir hadisedir. Bunu yapan bir siyasetçi ve genel başkan olursa bunun adı normallik, vatandaşlık ve insanlık hali değildir. En basit ifadeyle özensizliktir, kabalıktır.

CHP’ye yakın isimlerin uzun zaman vatandaşı‘göbeğini kaşıyan adam’ diye aşağıladığını biliyoruz. Seçkinci, elitist, sosyetik beyefendilerin nazarında vatandaş atletle dolaşan ve televizyonun karşısında göbeğini kaşıyan ayrı bir sınıftı.

CHP elitlerinin çizmeye çalıştığı bu karakterle vatandaşlarımız arasında her zaman dağlar kadar fark oldu. Türk milleti tüm katmanlarıyla nezaketi, zarafeti, hikmet ve feraseti kuşanan bir millet olduğunu ortaya koydu.

Kılıçdaroğlu atletli pozuyla bu sınıftan biri haline gelmiyor, kendi üretmeye çalıştıkları çizgi karaktere dönüşüyor.Bizim evinde atletle oturan vatandaşımız, nerede ne giyeceğini, nasıl davranacağını bilecek bir olgunluktadır.

Daha da ötesi Kılıçdaroğlu’nun yaptığı CHP’yi lümpenleştirmek, Alev Alatlı’nın tabiriyle paçozlaştırmaktır. Uyumsuz, özensiz giyinen kimseye‘paçoz’ yakıştırması yapılır.

Kurguladıkları karakterin içini dolduran bir resim bu… Bu pozla Kılıçdaroğlu vatandaş gibi olmuyor, sürekli çizmeye çalıştıkları karakter gibi oluyor.

Dün Cumhurbaşkanımız Erdoğan Kılıçdaroğlu’nun bu pozunu es geçmeyerek taşı gediğine koydu; ‘Atatürk atletle fotoğraf mı çektirdi’ diyerek şu sözleri sarf etti:

“Benim vatandaşım böyle, hele hele bir siyasi partinin, ana muhalefetin başında olacak, çağıracak gazeteciyi, 'Gel, benim bu fotoğrafımı bir çek' ve ondan sonra da 'Ben Atatürk'ün partisinin başıyım.' Sen Atatürk'ü böyle atletle, yemek yerken görüp de resim çektirdiğine şahit oldun mu? Böyle bir şey var mı?”

Bu tespit hem bir genel başkan açısından bunun çok yanlış bir siyasal iletişim çabası olduğunu anlatıyor, hem de bu fotoğrafı ‘vatandaşlık’la özdeşleştirerek sempatik göstermeye çalışan gazeteyi eleştiriyor.

Kılıçdaroğlu’nun Ankara-İstanbul yürüyüşünün üzerinden bir hayli zaman geçtikten sonra bu fotoğraf yayınlanan bir kitap vesilesiyle ortaya çıktı. Bu bir ‘doğallık’ mıdır, ‘özensizlik’ midir? Olayın kahramanı parti genel başkanı olunca özensizlik kısmı daha ağır basıyor.

Bir kişinin iradesine rağmen böyle bir resim belki çekilebilir, siyaset paparazzileri bunu yapabilir, ancak bilinçli bir şekilde bunu poza dönüştürmek hiç mantıklı bir iş değildir.

Siyasal iletişim açısından bu poz, sempati üretecek, olumlu imaj kazandıracak bir poz değildir. Özel halin özensiz bir şekilde siyasallaştırılması bu tür sorunlar üretebilir. Size özel ve normal olan bir durum kamusal alana yansıdığında ‘hoş’ karşılanmayabilir.

Atletle oturmak insanın özelinde sıradan bir hal olarak görülebilir ama gazetecilerin arasında atletle oturmak ve görüntü vermek ‘sıradan bir hal değildir’.

Bir siyasetçi evinin özel hallerini gazetecilere açabilir ama bu hal yine de misafir ağırlama formatında olur. Torunuyla oynayan, eşine yardım eden, bir televizyon programını seyreden siyasetçi görüntüsü kimse yokmuş gibi olmaz. Bir halinizi topluma yansıtıyorsanız o topluma asgari saygıyı da göstermeniz gerekir.

Bu yüzden Ana muhalefet liderinin atletli pozu kendisi açısından talihsiz olmuştur.

Bu poz, CHP’nin seçkinci, elitist karakterde olan bir kısım taraftarlarının saçını başını yolduracak türdendir.