Barzani mi, PKK mı?

Türkiye tercihini Barzani’den yana yapmıştı.

Barzani yönetimiyle Türkiye’nin ilişkileri hem kadim Türk-Kürt kardeşliğini kökleştiren boyutlardaydı, hem de siyaseten ve ticareten her iki tarafa kazandıran nitelikteydi.

Referandumun bu ilişkiyi hazmedemeyip bozmak isteyen güç odaklarının bir tezgâhı olduğunu ne yazık ki Barzani göremedi.

Dahası bu tezgâhın kendi iktidarını da hedeflediğini ve son kertede kendi kazanımlarını berhava edecek bir süreç içerdiğini anlayamadı.

Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin bu yöndeki uyarılarını dikkate almadı.

ABD’ye ve İsrail’e güvendi.

Özellikle ABD’nin kendisini yalnız bırakmayacağına inandı.

Bu öngörüsüzlük ve ham hayal kendisine pahalıya patladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bütün öngörüleri doğru çıktı.

Barzani kendi iktidarıyla birlikte kazanımlarını da bir bir kaybetmeye başladı.

Barzani’nin ABD’ye yönelik “arkamızdan hançerlendik!” ifadesi artık bir anlam ifade etmiyor.

ABD’nin yeni dönemde PKK’yı tercih ettiğini göremedi.

Başka bir deyişle ABD’nin tercihinin PKK’dan değil kendisinden yana olacağını varsaydı.

O yüzden Türkiye’yi karşısına alan, dahası ve en fenası kendisinin emrindeki medya organlarında ABD-İsrail bloğunu memnun edecek Erdoğan düşmanlığını yayan yanlış bir politikaya savruldu.

Erdoğan’ı sadece orada değil, burada bulunan yandaşları üzerinden de “Kürt düşmanı” ve “Türk ırkçısı” olarak ilan eden Barzani yönetiminin bugün içine düştüğü durum içler acısıdır.

O günlerde avazı çıktığı kadar Erdoğan’ı bu haksız söylemler üzerinden eleştiren Barzanicilere soruyorum Barzani’ye ve Kürtlere ne kazandırdılar?

Kocaman bir hüsran!

Derin bir kayıp!

Kazanımların bir bir heba edildiği trajik bir süreç!

Merak ediyorum o ağız dolusu Erdoğan’a hakaretler ve suçlamalar yönelten içimizdeki Barzanici zevat yeni döneme dair niye bir özeleştiri verme gereği duymazlar?

O gün bağırıp çağıran o zevat bugün niye susarlar?

Kerkük kimin elinde şimdi?

Ve bölgesel yönetimin kontrolündeki başkaca topraklarda Peşmerge’nin artık hükmü geçiyor mu?

Erbil’e sıkışıp kalmak, dahası kendi içinde çatışmalı ve sorunlu bir siyasal ve toplumsal yapıya sahip olmak ne menem bir kazanımdır acep?

Referandumun sonuçlarının dondurulduğunu açıklamak neyi çözdü?

Barzani‘nin sırtını ABD-İsrail bloğuna yaslayarak başkalarınca oluşturulan bir tezgâhın aktörü gibi davranmasının trajik sonuçları ortada...

En son bölgesel yönetimin memurları maaşlarını alamadıkları için ayaklandı.

Bölgesel yönetimi elinde bulunduran Barzani ailesine yönelttikleri “kötü yönetim” ve “yolsuzluk” iddiaları bu isyanın arkasında kimlerin olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Bu isyan büyür mü?

Görünen o ki toplumsal tepkileri birileri kullanmak isteyecektir.

Bağdat yönetiminin demokratik gösterilere sert müdahale edilmemesi konusunda bölgesel yönetimi uyarması manidar elbette...

Talabani’nin partisinin boş durmayacağını söylemek bile gereksiz.

Diyeceğim o ki Barzani yönetimini çok daha kötü günler bekliyor.

Bu kaosun ve çatışmanın nereye evrileceğini hep birlikte göreceğiz.

Öngörüm o ki her hâlükârda hiçbir şey Barzaniler için eskisi gibi olmayacaktır.

Ve kaybeden Kürtler olacaktır.

PKK varken Barzani artık ABD için bir anlam ifade etmiyor.

Umarım Barzaniler ABD nezdinde kendilerini tekrar itibarlı konuma getirmek için başkaca yanlış adımlar atmazlar.

Bilsinler ki ABD’den dost olmaz.

Türkiye’nin ipi her zaman için çok daha sağlam ve güvenilirdir.

Keşke vaktinde Cumhurbaşkanı’mızın dediklerine kulak verselerdi...