Batı Baharı'nda esen rüzgâr olmalıyız

Fiili olarak 2010 senesinde başlayan ve adına “Arap Baharı” denilen Arap dünyasında hak arama ve yıllarca süren saltanatlara başkaldırma Batı tarafından heyecanla karşılanmış ve kendi çıkarlarına göre hareketi yönlendirmeye çalışmışlardı. Lâkin, eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton görevini bırakırken, “Arap Baharı”nın kontrol edemediklerinden ve devrimlerin İslâmcılar tarafından çalındığından yakınması da gösteriyordu ki Batı’daki hesap Arap dünyasında tutmadı. Tutmayınca da, Mısır’da olduğu üzere ‘demokratik darbe’ ile demokrasi yoluyla iktidara gelen Muhammed Mursi iktidardan indirildi. Bu tenâkuzu da demokrasi havarileri açıklasın!..

“Arap Baharı” ile iktidara gelen İslâmi kesimin yetersizliği ve basiretsizliği baharı kışa çevirdi. Sloganla, kuru kuru bir karşı oluşla bu işlerin olamayacağı da görüldü...

Buraya bir mim koyup sadede gelelim. Mevzumuz “Batı Baharı”. Başta İspanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesi ve Donald J. Trump’un Başkan seçilmesiyle ABD iyice aşikâr olan iç savaş ve bölünmeyle karşı karşıya. Evlerinden Arap sokaklarını seyredenler şimdilerde kendi sokaklarında “Bağımsızlık” yanlısı veyahut karşıtı slogan atıyorlar.

Gazetemizin yazarlarından Mustafa Kartoğlu dünkü “Batı bölünüyor Doğu birleşiyor” başlıklı yazısında Avrupa’daki mevcut tablo güzel resmetmiş, yazıyı okumanızı tavsiye ederim. Okumaya imkân bulamayacaklar için de yazıdan ilgili bölümü kısaltarak iktibas ediyorum:

“1- İspanya: Katalonya, İspanya GSYH'sının yaklaşık yüzde 20'sini üretiyor. Bağımsızlık talebinin nedeni de bu. Bask bölgesi (...), bağımsızlık talebi milliyetçiliğe dayalı.

2- Belçika: Flamanya bölgesinde bağımsızlık talebi ekonomik.

3- İtalya: Kuzey İtalya/Padanya bölgesi (...), 1990'larda ‘güneyi beslemekten bıktık’ diyerek bağımsızlık isteyen ruh halen canlı.

Güney Tirol, (...) zengin bir başka bölge ve İtalya’nın borcuna ortak olmak istemiyor.

Sardunya ve Sicilya, görece yoksul ancak etnik ve sosyal nedenlerle bağımsızlık taleplerinin yüksek sesle dile getiriliyor.

4- Fransa: Korsika adasında ayrılıkçı hareketler hep oldu. Halen bağımsızlık isteyen Ulusal Özgürlük Cephesi (FLNC) aktif.

Bretonya ve Alsace (Alsas) bölgelerinde şiddete yönelen örgütler olmasa da, bağımsızlık yanlıları güçlü.

5- Almanya: Bavyera eyaletinin resmi adı ‘Freistaat Bayern’ yani ‘özgür devlet’. Her üç kişiden biri Almanya'dan ayrılmak istiyor.

6- İngiltere: İskoçya 300 yıldır Birleşik Krallık'ın parçası, ancak kendi parlamentosu olmasını yeterli bulmuyor.

Galler, 3 milyon nüfusuyla Büyük Britanya'nın en yoksul bölgesi. Ancak, İskoçya’yı takip ediyorlar.

Londra! Şaka gibi ama değil… 8.7 milyon nüfusu ile Londra, ülke gelirinin yüzde 22'sini sağlıyor. Ekonomisi de, Avrupa'nın en büyük yedinci ekonomisi olan İsveç’le aynı. London School of Economics'ten Prof. Tony Travers, “İmkansız değil, uzun vadede böyle bir talep oluşabilir” görüşünde.

7- İrlanda: Kuzey İrlanda’da Katolikler İrlanda ile bütünleşmeyi, Protestanlar Birleşik Krallık’a bağlı kalmayı istiyor.

8- Danimarka: Grönland, Faroe Adaları da bağımsızlık istiyor.

Bu 8 ülkeye bazı Doğu Avrupa ve Balkan ülkelerini de eklemek mümkün.”

Bu tabloya bir de Amerika’daki iktidar kavgasını ve darbe söylentilerini de eklersek Batı’ya bahar hızlı geliyor! Batı’daki baharın etkilerini televizyondan seyretmekten öte bizlerin de yapması gerekenler olduğunu düşünüyorum. İşe de, Abdülhamid Han Hazretleri’nin siyasetini öğrenmekle, anlamakla başlamak gerektiğini acizane tavsiye ederim!..