BM, Erdoğan’ı 'gergin' dinledi

NEW YORK

Görevim gereği birçok ülkeye gittim ama sevenlerimin, son iki seyahatimdeki kadar tedirgin olduğunu hiç hatırlamıyorum.

Bunlardan ilki Kudüs yolculuğuydu ve tedirginlik normaldi.

Ama dünyanın en medeni (!) ülkesine gelirken daha çok “Aman dikkat edin” uyarısı aldım.

Üstelik de tedirginliğin asıl sebebi Cumhurbaşkanı Erdoğan için duyulan endişeydi.

Özgürlükler ülkesi (!) ABD’nin değerli yöneticileri bunu iyi okumalı.

Bu endişe, Türkiye’yi müstemleke yerine koyan tutumlarının ürünüdür.

Batılı liderler, Türk milletini hiç tanımıyor.

“Kılavuzu karga olanın…” hesabı, işbirlikçi FETÖ’nün dümen suyuna kapılarak, “Biz Türk halkını çok seviyoruz, sadece Erdoğan ile anlaşamıyoruz” diyorlar.

Bir kere Türk milleti, onların Erdoğan’a, savunduğu milli politika sebebiyle düşman olduklarını çok iyi biliyor.

İkincisi de, onlar bilmiyor olabilir ama Türkiye’deki yöneticileri millet seçiyor. “Biz Türk halkını seviyoruz ama onları Erdoğan yönetmesin” demek, diktatörlük değil de nedir?

Batı’nın çok sevdiği politikacılar

Bu noktada, bu modern Haçlıların, Türkiye’yi yönetmesini istediği isimlerin, bu isteğin ne anlama geldiğini iyi düşünmesi gerekir.

Şu dönemde “Batı ile iyi geçinen”in gerçek anlamı, “Türk milletinin milli menfaatlerine ihanet eden” demektir.

Uzak ve yakın muhalifler, Erdoğan’a muhalefet hırsıyla “Batı ile uyum” derken, FETÖ ile aynı saflardaki bir “Haçlı İttifakı”nın malzemesi olmamaya çok dikkat etmelidir.

***

Milletimiz, ABD ve Avrupa’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı izlediği bu düşmanca politikayı aynen kendisine yapılmış olarak görmekte ve endişelenmektedir.

Batının bunu iyi anlaması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın burada verdiği önemli mesajların doğru algılanması açısından da çok önemlidir. Çünkü Erdoğan’ın, özellikle BM konusundaki tespitleri, bireysel veya sadece Türk milleti adına değil, bütün İslam coğrafyası hatta bu beşli global çetenin sömürdüğü bütün mağdur coğrafya adına ifade edilen önemli gerçeklerdir.

Bu BM, beşli çetenin fedaisidir

Meslek hayatım boyunca BM’nin, mağdur üyelerini koruyan hiçbir kararını hatırlamıyorum.

Sayın Erdoğan bu gerçeği, 2011’den bu yana izlediğim bütün BM Genel Kurullarında gözlerinin içine baka baka haykırmaktadır.

Dün yine Suriye ve Arakan başta olmak üzere dünyanın her yerindeki mağduriyetleri ve BM’nin vurdumduymazlığını; üzerine basa basa dile getirdi.

Bu gerçeklerin bizzat BM duvarlarında yankılanmasından hiç hoşlanmıyorlar, gerginlikleri suratlarına yansıyor.

***

BM, “insan” mefhumu ile hiçbir ilgisi yoktur.

Sömürdükleri coğrafyalarda, hemen kapısının önünde insanların açlıktan öldüğü bir ortamda lüks içinde yaşayan BM görevlilerinin, dağıtma zahmetinde bulunmadığı yüzlerce ton gıdanın depolarda çürümesi sıradan bir vakadır!

Hatta 2011 yılında, Somalili çocukların, “doku örneği alıyoruz” yalanıyla çalınan organlarının, BM gözetiminde batılı zenginlere aktarıldığını, gazeteci arkadaşım Osman Sağırlı’nın fotoğraflarıyla dünyaya ifşa etmiştik.

Onun için net olarak bilinmelidir ki, BM’nin tek amacı ABD ve müttefiklerinin ulusal çıkarlarını kollamaktır.

 

 

Zulüm payidar olamaz

 

Savaş galibiyetini kalıcı kılmak için kurulmuş bir düzenden başka ne beklenebilir ki?

Ama ebediyen bu böyle gitmeyecektir.

Erdoğan yıllardır bunları dile getiriyor da ne değişiyor” diye düşünenler olabilir?

İnanın çok şey değişiyor.

Bakmayın sömürge coğrafyanın güdümlü liderlerinin, bu gerçekleri Erdoğan kadar yalın ifade edemediğine.

Geçen yılki genel kurul yazımda, “BM güven oylaması yapsın” demiştim. Bu kendiliğinden olmakta ve BM hızla aşınmaktadır.

İsrail’i doğurup büyüten ve bütün zulümlerine karşı “sevimli şımarık çocuk” muamelesinden başka hiçbir adım atmayan ama Kuzey Kore ABD’yi kızdırdı diye dünyadan tecrit etmeye çalışan bir BM asla “Birleşmiş Milletler” teşkilatı olamaz.

BM, bu çelişkiler yüzünden hızla, kimsenin itibar etmediği bir azınlık kulübüne dönüşmektedir.

Dahası, dünyanın bütün kan ve ateşi, sadece İslam coğrafyasında toplanırken, BM’nin 5 patronu içerisinde hiçbir İslam ülkesinin bulunmaması çok ilginçtir.

BM isimli global diktatörlüğün sonu yaklaşmıştır.

Zira, zulüm asla payidar olamaz.