Dünya solu Erdoğan’ı baş tacı yapardı, şayet…

‘’Bugüne kadar kaç cumhurbaşkanı geçti. Bir tanesi de kafa tutmadı ya kimseye. Recep Tayyip Erdoğan’ın o tarafı hoşuma gidiyor. Niye çekinsin ki biz devletiz be, Osmanlı'dan geliyoruz biz. Uygur yazılarını Moğolistan'da çektim. Bütün bunlar var. Onların nesi var? Zavallı Amerika'nın nesi var?"

Bu sözler, dünyanın sayılı foto muhabirleri arasında yer alan ve bugüne kadar çektiği on binlerce fotoğraf karesiyle görsel hafıza oluşturan, tarih yazan adam Ara Güler’e ait. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğraflarını çekti diye ‘Ustayı Ara’ki bulasın’ diye manşet atan (Aralık 2015) Cumhuriyet Gazetesi’ne inat… Usta’nın bakışıyla İstanbul’u anlatan ‘İstanbul’un Gözü’ belgeselini seçkiye almayan İstanbul Film Festivali’nin basiretsiz jürisine inat… 

‘Ara Güler bu sözleri söylediyse yazıklar olsun’ diye sosyal medyadan ‘yardıran’ hazımsızlara inat… 

Büyük usta bu sözleri, Üsküdar Belediyesi tarafından adına düzenlenen "Foto Muhabiri Ara Güler'e Vefa Gecesi’’nde söyledi. Ara Güler’in Erdoğan yorumunu duyunca, Yard. Doç. Dr. Mehmet Yalçın Yılmaz’ın TRT Haber’de izlediğim bir başka ilginç yorumunu çağrıştırdı. Ne diyordu Yılmaz: 

Erdoğan’ın sosyal politikaları, emperyalizme karşı duruşu ve tam bağımsız siyaseti sol dünyayı gizli gizli imrendirmektedir. 68 Kuşağı’nın özlemlerini ve eylemlerini (yerli ve milli bir duruşla) hayata geçiren bir siyasi pratiğe dönüştü Erdoğan.

‘Türkiye’deki solun ve ‘çağdaş yaşamı’ benimseyen kesimin en büyük endişesinin Erdoğan’ın içkiyi yasaklayacağına dair iflah olmaz kanaati var’ diyen Yılmaz’a göre, eğer Erdoğan’ın yaşam tarzı kendilerine benzeseydi, Türk solunun da, dünya solunun da benimseyeceği bir lider olurdu. Onu baş tacı ederler, Erdoğan resimlerini tişörtlerine bastırırlardı. 

‘Sadece dini yaşam tarzından dolayı karşı çıkanların bilinçaltında Erdoğan ezikliği var’ diyen Yılmaz’ın dikkat çektiği bir husus daha var. Sol dünyayı gizli gizli imrendiren Erdoğan, Türk solunun önemli isimlerinden İdris Küçükömer’in (1925-1987) tezlerini doğrulayan bir lider konumuna yükseldi. Ne diyordu Küçükömer? Türkiye'de sağ ve sol kavramlarının ters oturduğunu, CHP'nin aslında sağ bir parti olduğunu iddia ediyordu. 

Bugün gelinen noktaya bakın ki Türk sağı, iktidar partisiyle, milliyetçi-muhafazakar çizgildeki partisiyle ilk kez bu denli yüksek perdeden antiemperyalist, antibatıcı çizgiyi temsil ederken, sol olduğunu zanneden ana muhalefet partisi, ülkesinin antiemperyalist tutumuna çalım atmaya çalışıyor. 

Ne diyordu Devlet Opera ve Balesi’nin yolsuzluktan dolayı görevden alınan eski genel müdürü Selman Ada? 

“Daha öncesinde ülkeyi üst düzey bir azınlık yönetiyordu. A ve K partisiyle yönetim cahil çoğunluğun eline geçti. Bu cahil çoğunluk mayo giyip plaja gitmez, eşiyle restoranda şarap içmez. Tiyatro kültürü olmayan, Batıyı kavrayamamış kasabalılar…’’

Batıyı böyle ‘kavrayanlardan’ Allah korusun… 

Üstat Nuri Pakdil’in de meşhur bir selamı var. Selman Ada’ya ve onun gibi düşünenlere gelsin: 

‘’Hepinizi anti emperyalist, anti kapitalist, anti sosyalist, anti nazizst, anti firavunist bilinçle selamlıyorum.’’

 

Carmina Burana  2500 kişilik salonu doldurdu 

Geçen Cuma akşamı İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) tarafından galası yapılan ve benim en sevdiğim sahne kantatlarından olan Carl Orff'un "Carmina Burana" konseri için Zorlu PSM’nin yolunu tuttum. 2500 kişilik büyük salonun neredeyse tamamını dolu görüce hem şaşırdım hem sevindim. Yağmurlu ve soğukça bir İstanbul akşamında sanat merkezini dolduran sanatseverlere güzel bir akşam yaşattı İDOB. 

C. Orff’un Carmina Burana’sı aslında hepimizin kulağının aşına olduğu çok tanınmış bir eser. En çok da giriş ve bitiş bölümlerindeki ‘Frotuna İmperatrix Mundi’ bölümü… İnsana coşkunluk ve zafer duygusu veren bir beste. 

İDOB’un sahnesi de göz kamaştırıcıydı. Konserde, orkestra, koro ve solistler dahil 260 kişi sahnede performans sergiledi.      

Müzik yönetmenliğini Serdar Yalçın'ın, koro şefliğini Paolo Villa'nın üstlendiği etkinlikte, soprano Nazlı Deniz Süren, tenor Caner Akın ve bariton Murat Güney'in yanı sıra İDOB Orkestrası ve Korosu, İDOB Çocuk Korosu ve Beşiktaş Çocuk Korosu da sahne aldı. Emeği geçenlere tebrikler. Konseri kaçıranlar için tekrarının 20 Nisan’da yapılacağını da hatırlatalım.