Fransızlar geç kaldı

Fransa’da, altında siyasetçi, yazar, şarkıcı ve artistlerin imzası bulunan bir bildiri yayımlandı. 300 imzalı bildiride, Kur’an-ı Kerîm’den, şiddete ve Yahudi düşmanlığına sebep olduğu iddia edilen âyet-i kerîmelerin çıkartılması isteniyor.

Kendi kutsal kitaplarını heva ve heveslerine göre değiştiren, tahrif edenlerin çocuklarının bugün Kur’an-ı Kerîm’i de değiştirmek istemelerine, değiştirilmesini talep etmelerine şaşırmıyorum; nihayetinde alışıklar ve aşağılıklar!

Fransa’da yayımlanan tahrif bildirisine tepki gösteren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan net tavrını koydu. TBMM’de Ak Parti’nin grup konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, dinimize saldıran Batı’ya “Sizi alaşağı edeceğiz” dedi: “Önceki gün Fransa'da kendini bilmez bir grup çıkmış, Kur'an-ı Kerîm'den bazı âyetlerin çıkartılmasını isteyen bir bildiri yayınlamış. Bunu söyleyenlerin Kur'an-ı Kerîm'den haberlerinin olmadığı çok belli de acaba ömürlerinde kendi kitapları İncil'i hiç okumuşlar mıdır veya Tevrat'ı okumuşlar mıdır veya Zebur'u okumuşlar mıdır? Okusalar herhalde İncil'in de yasaklanmasını isterler. Ama bunların böyle bir sorunu, böyle bir derdi asla yok. Biz batı ülkelerini, İslam düşmanlığı, Türk düşmanlığı, yabancı düşmanlığı, ırkçılık konusunda uyardıkça adımız kötüye çıkıyor. Ey Batı bak; bizim kutsal kitabımıza saldırdıkça şunu bilesiniz ki biz sizin kutsallarınıza saldırmayacağız ama sizi alaşağı edeceğiz. Bunu da bilin. Siz her şeyden önce kimsiniz de bizim kutsalımıza veya kutsallarımıza saldırıyorsunuz. Biz sizin ne denli aşağılık olduğunuzu biliyoruz. Bunu zaten her yerde yaptınız, yapıyorsunuz, yeni tanımadık sizi."

Sadece Cumhurbaşkanımız değil diğer siyasiler de Fransa’da yayımlanan tahrif bildirisine tepki gösterdiler. Kendi kutsal kitaplarını tahrif edenlerin çocuklarına hep birlikte öfkelendik, kınadık. Gayet güzel de yalnız konuşmamız gereken bir başka husus var. Kur’an-ı Kerîm’i tahrif etme talebi sadece Fransa’dan gelmiyor. İçimizde de Kur’an-ı Kerîm’i tahrif etmek isteyenler var. Durun, hemen aklınıza laikler, solcular vd. gelmesin. Onları kastetmiyorum. Daha içeriden, çocuklarımıza din öğrettiğini iddia edenlerden bahsediyorum.

Ne demek istediğimi müşahhas bir misâlle anlatmaya çalışayım. Ankara’da bir ilahiyatçı, Kur’an-ı Kerîm’deki Hazreti Musa ile Hazreti Hızır kıssasını, kölelikle ilgili âyet-i kerîmlerin Kur’an’da çıkartılmasını söylüyor. İlahiyatçının adı İlhami Güler. İftira atmıyorum, Kur’an’ın tahrif edilmesine yönelik konuşmasının videosunu tekrar seyrettikten sonra yazıyorum…

Bir başkası, Mustafa Öztürk. Bu da ilahiyatçı. Kur’an-ı Kerîm’in bir kenara bırakılmasını söylüyor!

Bu isimler ve gibileri İlahiyat fakültelerinde din dersi veriyorlar! Vâhameti görebiliyor musunuz?

“Asrın idrakine İslâmı söyletme” dalâletinin geldiği son noktadır burası!

Fransızlara kızıyoruz ama Fransızlar’a ‘rahmet’ okutacaklara okulları, televizyonları, gazeteleri ardına kadar açıp din adı altında din ifsadını anlattırıyoruz!

Bu nasıl bir dilemmadır ya Rabbi!..