Irkçılığın ABD’deki yüzü

ABD Başkanı Trump’ın iktidara gelmesi, bir siyahi olarak Obama’nın iktidara gelmesinden daha büyük bir kırılmaya işaret edecek gibi.

Virginia eyaletinde, Konfederasyon Ordusu komutanının heykelinin kaldırılma girişimi nedeniyle çatışmalar çıktı. 1860’da Abraham Lincoln Başkan seçilince köleliği kaldırma sözünü yerine getirmiş, tarım zengini güney eyaletleri ise büyük tarlalarda çalışan bedava işgücü avantajlarını yitirecekleri gerekçesiyle Jefferson Davis liderliğinde birleşerek bağımsızlık ilan etmişlerdi. 11 Güney eyaletin oluşturduğu ayrılma yanlısı Konfederasyon ile Union (Birlik) arasında 1861’de savaş başlamış, tarafların büyük kayıplar verdiği iç savaş, Güney’in, yani Konfederasyon’un ünlü komutanı Robert Edward Lee’nin birliklerinin bozguna uğratılmasıyla 1865’de sonlanmıştı.

Bu tarihte köleliğin kaldırılması Kongre’den geçmiş, ancak yasa çıktıktan beş gün sonra Lincoln öldürülmüştü. Dolayısıyla ırkçılık yasa ile yasaklanmış, ancak fiilen yaşayacağına dair ilk izini bırakmıştı.

Geçen hafta heykel nedeniyle yaşanan olaylar, Güney’in taşıdığı milliyetçi ve ırkçı ruhun ABD’de 150 yıldır var olduğunu gösteriyor.

Trump’ın verdiği cesaret

Obama, ABD’de ırkçılığın sadece hukuken değil, siyaseten de sonlanmasının işareti olmuştu. Ancak neredeyse “beyaz Amerikalının en beyaz olanı” durumundaki Trump’ın iktidara taşınması, sosyolojik olarak ırkçılığın hiç ağırlık kaybetmediğine işaret etti.

Trump, ırkçıları öncelikle Latin Amerikalılara karşı tutumu nedeniyle cesaretlendirdi. Ardından yaptığı hemen her açılmada zengin-beyaz-Hristiyan ve erkek olmayan kesimleri, en hafif ifadeyle, altta gören ifadeler kullandı. Oyları da büyük ölçüde tam da böyle düşünenlerden aldı.

Söz konusu cesaret ortamı, Virginia’da patladı ve burası Kuzey-Güney ayırımın yaşandığı yıllar açısından bir tür sınır bölgesi olarak düşünülebilir. Başkent’in çok yakınındaki bu bölge iç savaştaki büyük kayıpların da yaşandığı yer. Dolayısıyla tarihi ve ideolojik referansı oldukça yüksek.

Heykel tartışmasının büyüyerek milliyetçi-ırkçıların silahlarla meydanlara gelmesi ve karşıtlarıyla çatışmaya girmeleri, söz konusu eğilimin ABD’de ne denli hazır kuvvet halinde varlık sürdürdüğünün en önemli göstergesi.

Silah-savaş-ırkçılık bağı

Venezuela’da iç çatışma var diye ABD’nin bu ülkeye askeri müdahale yapabileceğinden söz eden Trump, Virginia’da OHAL ilan edilmesini yeterli buldu. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde giderek daha fazla OHAL ilanlarıyla karşılaştığımız gerçeği de, bir kez daha teyit oldu.

Gelişmiş batılı ülkeleri dışındaki yerlerde terör, şiddet ve iç savaş neredeyse olağan hale geldiğinden midir, yoksa insanların birbirlerini öldürmeleri karşısında alınacak önlemlere pak yaşanılmadığından mıdır bilinmez, artık hemen her sorun silahla ifade buluyor, çözüm yollarında da silaha dayanan caydırıcılık aranıyor.

Trump’ın Kuzey Kore’yi, İdlib’i, Venezuela’yı, Küba’yı, Meksika’yı sürekli vurma tehdidinde bulunması, ırkçıların da karşıtlarını vurabileceklerini düşünmelerine yol açmış olmalı.

Bununla birlikte, ABD’deki Müslüman ve Yahudi kuruluşlarının ırkçı gösteri ve saldırıları şiddetle kınadıklarını da hatırlatmak gerekiyor. Bu kınama, dünyada yükselen aşırı milliyetçi ve ırkçı eğilimlerin panzehir üretme ihtimaline de işaret ediyor.

Umalım ki, ırkçı ve aşırı milliyetçi eğilimlerin daha da yükselmesi halinde neler olabileceğini, silahlarla devletlerin tehdit edildiği ortamların insanlığı nelere sürükleyeceğini hatırlayan, bilen ya da tahmin eden liderler seslerini daha fazla çıkarma imkanı bulurlar.