İşte Erdoğan liderliği ve Türkiye ekseni bu!

Türkiye, Rusya ve İran üçlüsüyle yapılan Suriye Zirvesi başta ABD olmak üzere Batılı ülkeleri fena halde rahatsız etti. 

Ankara’da yapılan zirvenin akabinde tekrar Türkiye’nin eksenini tartışmaya açanlar oldu. 

İçimizdeki ABD unsurları tek adres olarak ABD’yi gösterirken, Rusçu unsurlar da Rusya eksenini salık verdiler. 

AB eksenine Türkiye’yi oturtmaktan başka kutsalları olmayan mankurtlar da ayrı bir telden çalmaya devam ediyorlar. 

Kuşkusuz AB üyeliğinden yanayız. 

AB hedefinden vazgeçmiş değiliz. 

Yalnız bu hedef bir mecburiyet ve mahkûmiyet şeklinde değil, kendimiz gibi kalarak kendi çıkarlarımızı eksene alan bir gönüllülük ilişkisine dayanıyor. 

ABD ile düşman değiliz. 

ABD ile NATO çerçevesinde dost ve müttefik iki ülkeyiz. 

Lakin son zamanlarda ABD’nin dostluk ve müttefiklik ilişkisiyle bağdaşmayan siyaseti bizi tarifsiz rahatsız ediyor. 

FETÖ ve PKK üzerinden sergilenen aleni düşmanlık ilişkisini not etmiş durumdayız. 

Rusya bizim komşumuz ve müttefikimiz. 

Ne ABD ile her konuda aynı düşünüyoruz ne de Rusya ile. 

Her iki süper gücün peyki de değiliz. 

Onlar kendi eksenlerine dayalı çıkar ilişkilerini esas alıyorlar. 

Biz de kendi milli çıkarlarımızı eksene alan bir diyalog ve işbirliği anlayışını benimsiyoruz. 

İşte buna parti sözcümüz sevgili Mahir Ünal’ın  dediği gibi “Türkiye ekseni” diyoruz. 

Evet, herkes bilsin ki bizim kendi eksenimiz var. 

O da “Türkiye ekseni”dir. 

Erdoğan liderliğine yaslanan bu eksen çoklu dış politika başarısıyla göz dolduruyor. 

Son Suriye krizinde de görüldüğü üzere iki süper devlet arasında “arabuluculuk” gibi çok önemli bir misyonu ifa ediyor. 

Bize ısrarla birileri kendi eksenlerini dayatmak istediler. 

ABD/AB yandaşı mankurtlar, “Sakın Afrin’e girmeyin!” dediler. 

ABD aleni biçimde bayrak kaldırdı. 

Ama Türkiye kendi bildiğini yaptı. 

Sonuç ortada. 

Türkiye ABD’ye rağmen Suriye denkleminde güçlü bir aktör haline geldi. 

O birileri bu süreçte  AK Parti hükümetimizin Esed’le işbirliği yapmasının zorunlu olduğu tezini işlediler. 

Liderimiz, “Esed eli kanlı bir diktatördür. Suriye’nin geleceğinde Esed’e yer olmamalıdır” diyerek Türkiye’nin eksenini kaydırmaya çalışanların önünü kesti. 

***

Bugün Suriye sahası üzerinde yeni bir bilek güreşi yapılıyor. 

Türkiye bundan rahatsız. 

Türkiye’nin ekseni belli. 

Türkiye siyasi bir çözümden yana. 

Bir: Esed ve rejimi gitmeli. 

İki: Suriye halkının bütününü kucaklayan demokratik bir anayasa yapılmalı. 

Üç: Demokratik seçimler yapılmalı. Suriye halkı kendi rejimini de, kendi yöneticilerini de doğrudan kendisi belirlemeli. 

Dört: Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlanmalı. 

Beş: Sadece Türkiye’nin varlığı için değil bölge barışı için de tehdit oluşturan PKK/terör devletçiliklerine hangi kisve altında olursa olsun izin verilmemeli. 

AK Parti hükümetimiz “Suriye devleti” ile “Suriye rejimi”ni bir tutmamakta, bir tutanları da çözümsüzlüğü derinleştirenler safına dahil etmektedir. 

Suriye devletinin toprak bütünlüğünü savunmak, Suriye rejiminin devamını savunmak anlamına gelmiyor. 

Türkiye, Suriye için bir rejim dayatmıyor. 

Sadece ve yalnızca Suriye halkının demokratik bir anayasayla belirlenmiş hür bir seçimde kendi geleceğini kendisinin belirlemesi gerektiğini söylüyor. 

Türkiye ekseni işte bu siyasi çözüm isteği üzerine oturuyor.  

ABD ve Rusya isterse bu çözüm hayata geçirilebilir. 

Lakin Suriye sahası üzerinde, Suriye halkının çıkarlarına uygun demokratik bir çözüm bulmak yerine bilek güreşine tutuşanların safında yer almak Türkiye’nin eksenine ters düşer. 

Birileri “Esed karşıtlığı” dolayısıyla Türkiye’nin ABD’nin başını çektiği koalisyona dahil olacağını düşünüyorsa yanlış hesap yapıyor demektir. 

Biz, başkalarının kirli ve kanlı eksenlerin oyuncağı olmadık. 

Olmayacağız…