Kahraman Mehmetçik’i kucaklayanlara rezil diyen zavallı

CHP Genel Başkanı K. Kılıçdaroğlu “Afrin el Bab gibi değildir” diye göz korkuttu, “aman ha girmeyin” uyarısı yaptı, risklerden tehlikelerden bahsetti ama silahlı kuvvetlerimiz çok başarılı bir operasyonla Afrin’i düşürdü. Kılıçdaroğlu’ndan tık yok! Ne bir takdir var, ne bir tebrik, ne bir kucaklama… Üstüne üstlük kahraman Mehmetçiği kucaklayan sanatçılara, sporculara ‘rezil adamlar’ diye hakaretler yağdırdı.

Kendisi kahraman askerlerimizi bağrına basıp yanında yer alamıyor; kahraman evlatlarımızı kucaklayan insanları da yerden yere vuruyor. Bu nasıl bir pervasızlıktır? Neymiş efendim, sanatçı ‘savaştan değil barıştan yana’ olurmuş. Zeytin Dalı Harekâtını ve terörle mücadeleyi anlayamayan zavallı bir zihniyettir bu. Türkiye’nin haklı davasına destek veren, canı pahasına mücadele eden askerlerimize moral aşılayan insanlara hakaret etmek ana muhalefet partisi liderine yakışmayacak bir çiğliktir. 

Ülkenin geleceği herkesin geleceğidir… Sizin için yardan/serden geçerek hayatını hiçe sayan kahramanlara destek vermek, moral aşılamak sadece siyasi söylemleri tekrarlayarak olmaz. O kahramanlar nasıl ölümüne toprağı kucaklıyorlarsa, sizin de onları öyle candan, öyle samimiyetle kucaklamanız gerekir. Mücadele eden insanlara moral destek vermekten onların uğruna mücadele ettikleri değerleri sahiplenmeye kadar her alanda bu desteği sergilemek önem taşır. Elbette bu mücadeleyi yansıtan politikalara inanmak, onların haklılığını teyid etmek, her ortamda savunmak işin esasıdır. Sanatçısından sporcuna, köylüsünden emekçisine nasıl herkes büyük bir toplumsal mutabakatla Mehmetçiği bağrına basıyorsa, siyaset kurumu bir bütün olarak bu duruşu sergilemelidir. 

Türkiye’nin terörist unsurlara karşı yürüttüğü gerek iç güvenlik harekâtı, gerek Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyindeki sınır ötesi terörle mücadele operasyonları büyük bir haklılık zemininde gerçekleşiyor. Terörle mücadelede en önemli destek hiç şüphesiz toplumsal destektir. Türkiye toplumu Fırat Kalkanı veZeytin Dalı operasyonlarına çok yüksek düzeyde destek veriyor. 

“Terörle mücadelede ortak hareket”, uluslararası diplomaside en çok kullanılan ama konu Türkiye’nin maruz kaldığı tehditlere gelince kimsenin taşın altına eline koymadığı beylik bir ifadeden ibarettir. Ortak hareket ortak bir ruh, duygu ve hassasiyetle duruş geliştirmeyi gerektirir. Dış siyasette eksik kalan bu ortak hareket ve ortak duruş, toplumsal zeminde abidevi bir şekilde yükseliyor. Türkiye toplumu milli mutabakat düzeyinde bir hassasiyetle güvenlik güçlerimizin yürüttüğü operasyonları destekliyor. 

Sanatçıların, sporcuların, kanaat önderlerinin, sivil toplum örgütlerinin Zeytin Dalı Harekatı’na ve Mehmetçiğe destek için sergilediği duruş takdire şayandır. Askeri konvoy geçerken koyununu, tavuğunu kesip Mehmetçiğe ikram eden sıradan Anadolu insanının alicenap tavrının da, sınır karakolunda nöbet tutan askeri gönülden bağrına basan şöhretli isimlerin de yaptıkları bu milli davaya hizmet etmektir. Türkiye’nin ulusal çıkarlarıyla ve 80 milyonun geleceğiyle şekillenen bu davayı küçümsemek, piar çalışması gibi sakil ifadelerle gözden düşürmeye çalışmak son derece yanlıştır. 

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın izlediği yüksek siyaset toplumla birlikte yol almayı öne çıkarır. Tüm toplum kesimlerini süreçlere dahil etmek, milli bir ruh ve heyecan oluşturarak yol yürümek Erdoğan’ın yönetim tarzıdır.

Hatırlarsanız Alevilerden Kürtlere, Romanlar’dan azınlıklara kadar tüm kesimlerin meselelerini çözmek için başlatılan demokratikleşme süreçlerinde sanatçılar, sporcular, aydınlar, gazeteciler gibi kanaat önderleriyle görüşmeler yapılmış, onların taşın altına elini koyması sağlanmıştı. 

Sanatçının, sporcunun, aydının demokratikleşme ve reform süreçlerinde de, terörle mücadele süreçlerinde de aynı duyarlılığı ve milli bir duruşu sergilemesi büyük önem taşır.

Bu yüzden Cumhurbaşkanımız, Genelkurmay Başkanımız ve geniş bir ziyaretçi kadrosunun Hatay’da sergilediği tablo sadece asker-sivil kucaklaşması değil, devlet-toplum kucaklaşması açısından çok manidardır. 

CHP yönetiminin böyle bir görüntü verememesi ise büyük bir eksikliktir. Sınır ötesinde görev yapan veya çatışma bölgelerinin yanıbaşında hudut nöbeti tutan askere motivasyon ziyaretleri yapmak çok mu zor? Çatışma ortasında Esed’i ziyarete giden CHP’liler sınır boylarında görev yapan kahraman askerlerimizi kucaklamaya niçin gitmezler?

Türkiye’nin Suriye politikasındakendi hükümetinden çok Esed’i savunan CHP yönetiminin Suriye’deki askeri harekâta destek vermekten bigane kalamadığını biliyoruz. Amabu bigane kalamama hali, kendi askerini gönülden kucaklamaya ve alkışlamaya mani olmamalı. CHP lideri bu kucaklamayı yapamasa dahi yapanlara hakaretler yağdırmamalı.