Kudüs: Neden şimdi?

ABD Kongresi, ABD Büyükelçiliğinin -Tel-Aviv’den- İsrail’in başkenti Kudüs’e taşınmasını öngören Kudüs Büyükelçilik Yasasını 1995’te kabul ediyor. Ama aynı yasa Başkanlara bu kararı her altı ayda bir erteleme imkanı da tanıyor.

Clinton dönemi alınan karar neden 22 yıl sonra şimdi hayata geçirilmek isteniyor? İzninizle önce ABD Kongresi’nin siyasi amacına ve uzun erimli takvimine bir bakalım.

Kongre şunu yapıyor. Bir; adını koyuyor, İsrail’in başkenti Kudüs’tür, Kudüs İsrail’in diyor.

İki;Başkanları bu hukuksuzluğu ilanla yetkilendiriyor ama dünyaya da arkasında ben varım diyor.

Üç;Yasaya itiraz edeceklere alışma, kanıksama, gevşeme zamanı veriyor.

Dört;ABD Başkanlarına gevşeme imkanı vermiyor. Yasayı erteleme kararını geniş zamana yayabilecekken her altı ayda bir o dosyayı Başkan masasına getirterek Başkan’ı baskı altında tutuyor.

Beş;Bu esnada her Başkan Yahudi lobilerinin, İsrail devletinin, Evangelistlerin, Siyonistlerin bitmeyen talepleriyle de karşılaştığı için 1995 Yasası ABD Başkanı’nın burnuna takılan halka işlevi görüyor.

Peki, neden şimdi?

22 yılda 44 defa“şu an doğru zaman değil” gerekçesiyle ertelenen Kudüs Yasası ne oldu da şimdi ilan edildi? Neden üç Başkan’ın -Clinton, W. Bush ve Obama’nın- yapmaktan imtina ettiğini Trump yapmaya yelteniyor? ABD ve İsrail için doğru zaman neden şimdi?

Birkaç parametre var takip etmemiz gereken.

 

BİR-İslam aleminin Parçalanması:

Daha önce İsrail yayılmacılığına itiraz eden bir İslam dünyası yok bugün. Mısır darbeci Sisi yönetiminde İsrail’in emrine amade vaziyette. Suriye büyük iç savaşın ardından parçalanma riskiyle baş başa. Irak işgal edildi, terör yatağı kılındı, siyasi askeri ekonomik olarak parçalandı. Daha önce alan açılan İran şimdi budanmak isteniyor. S. Arabistan ve BAE tam İsrail ve ABD uydusu. Afganistan ve Pakistan var olan sıkıntılardan sonra bir de nakliye edilen DEAŞ’lılarla ıslah edilecek. Neticede İslam dünyasının zayıflığı ve parçalanmışlığında doğrudan katkısı olan ABD tarihi bir fırsat olarak görüyor Kudüs kararını.

Reddiyesi en güçlü ve muhatabında karşılığı olan tek Müslüman ülke Türkiye. İlk andan itibaren Trump’a one minute, Kudüs kararı hükümsüzdür, Kudüs kırmızı çizgimizdir, diyen lider Erdoğan oldu. İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak acil koduyla çağırdı İİT’yi. Devletlerle tek tek görüşerek, BM’yi, uluslararası kamuoyunu harekete geçirdi.

 

İKİ-Filistin’in adım adım işgali:

Kudüs Yasası 1995 tarihli ama İsrail’in Filistinlilerin topraklarını gasp etmeye başladığı tarih 80 yıl geriye gidiyor. 1947’ye kadar haritalara Filistin toprağı olarak kaydedilen bölgeler aradan geçen zaman içinde sistematik şekilde işgal edildi. Özellikle 1967’deki Altı Gün savaşlarının ardından İsrail devlet politikası olarak Filistinlileri sürüyor, evlerini buldozerlerle yıkıyor, zeytin ağaçlarını kesiyor ve dünyanın dört yanından İsrail’e taşıdığı Yahudileri yerleştiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hatırlattığı o harita İsrail’in işgal haritası. O haritaları öyle değiştirdiler ki artık “Kudüs bizimdir, bakın” diyecek noktaya geldiler. Trump’ın kararında bu neticenin de etkisi olmalı.

 

ÜÇ: Uluslararası Hukukun İflası:

Küresel çalkalanmanın iyiden iyiye arttığı bir dönemde uluslararası hukuk hikaye oldu. BM başta olmak üzere uluslararası kurumların hiçbir yaptırım gücü olmadığı Suriye iç savaşında görkemli şekilde ispatlandı. Trump ve İsrail için kolaylaştırıcı faktörlerden biri bu.

 

DÖRT: Evangelizm ve Siyonizm:

ABD Başkanı Donald Trump’ın sanki kendi mülküymüş gibi Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesinde onu destekleyen Yahudi lobilerinin, sayılarının 80 milyon civarı olduğu tahmin edilen Evangelistlerin etkisini unutmamak gerek. Kudüs Yasasını hayata geçirmek seçim vaadiydi zaten. Siyonistlere ve Evangelistlere verdiği sözünü tutmuş oldu. İç dengelerde ihtiyaç hissettiği desteği buldu. Başkanlıktan azledileceğinin sıklıkla konuşulduğu bir evrede ABD’nin yumuşak karnına sığınarak bir tür dokunulmazlık edinmiş oldu Trump.