Okuyucuyu kandırmayın! (1)

Son zamanlarda çevremdeki insanlardan da sık sık duyduğum bir konu: internette “TIK TUZAĞI”. Diğer internet sitelerinin bu yönteme başvurmasını çok dert edinmiyorum ama haber sitelerinin hele hele de en çok takip edilen sitelerinin bunu yapması doğrusu beni üzüyor. Bu meseleyi daha önce de birkaç defa yazdım ama dikkat çekmek adına bir kez daha yazayım istedim.
*
İnternet siteleri bir “TIK” daha fazla almak uğruna okuyucuları kandırmaktan vazgeçmiyor. Olmadık başlıklar, olmadık görseller kullanılarak okuyucuya resmen tuzak kuruluyor. Kısa vadede bu yöntemle sonuç alabilirsiniz ama bilin ki uzun vadede habercilik kaybedecektir. Okuyucunun size olan güvenini kaybederseniz verdiğiniz haberin de inandırıcılığı kalmaz.
*
“şok gelişme”, “flaş açıklama”, “bakın o ünlü kim çıktı”, “okuyunca inanamayacaksınız” gibi sıradan, gazetecilik ahlakı ve etiğinden uzak yöntemlerle okuyucuyu kandırmak, aptal yerine koymak çok ayıp.
*
Bakın size bir örnek vereyim de ne demek istediğim iyice anlaşılsın. Hürriyet.com.tr’de bugün (dün) yayınlanan bir haber.
 
Haberin başlığı: Herkes çaresiz! İlçenin yüzde 90’ını kapladı.
Haberin alt başlığı: Karasu ve Kocaeli ilçelerinde büyük panik yaşanıyor.
Haberi tıklamadan önce insanda şöyle bir izlenim doğuyor: Galiba insan sağlığını tehdit eden ciddi bir sorun var. Ancak linki tıklayıp içeriğin tamamını gördüğünüzde ağaçlara zarar veren bir böcek haberi olduğunu anlıyorsunuz. Tamamen “TIK” almak için kurgulanan bir cinlikle yazılmış başlıklar. Okuyucular bunu haketmiyor kesinlikle.
 
*
Eğer daha fazla “TIK” almak istiyorsanız faklı ve kaliteli içerik üretin. Bakın nasıl ilgi görüyor okuyucudan. Kalite deyince insan faktörü devreye giriyor. Kaliteli içeriği iyi donanımlı haberciler ancak üretebilir. Klasik medyada olduğu gibi dijital medyada da durum pek parlak değil. Bu meseleyi şimdilik burada bırakayım. Yarın, “medyada neden kaliteyi yakalayamıyoruz?” sorununu etraflıca yazacağım.
 
Cem yılmaz haklı mı?
 
Bu köşede bugüne kadar hiç magazin haberciliği ile ilgili yazmadım. Ancak Cem Yılmaz’ın Bodrum’da sevgilisi Defne Samyeli ile MFÖ konserini izlerken korumalarının etten duvar ördüğü o kareyi görünce dayanamadım.
Birincisi; konsere giden biri neden etrafına etten duvar örer? Eğlenmeye mi gittin kasılmaya mı!
İkincisi; sayelerinde varolduğun hayranlarınla arana neden bu duvarı ördün?
Üçüncüsü; bunu haber yapan habercileri neden suçluyorsun?
Son olarak, senin gibi bir ünlü her zaman takip edilir ve haber yapılır. Tabi ki özel hayata saygı çerçevesinde.