Seçim tartışmaları

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: 

Seçimin ne zaman yapılacağıyla ilgili konu öncelikle Meclis çoğunluğuna sahip olan AK Parti’nin ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın kararına bağlıdır. AK Parti açısından ise asıl odaklanılması gereken seçimin takviminden ziyade sonucudur; yani seçimin büyük bir oy farkıyla sonuçlanması ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin sağlıklı şekilde hayata geçirilmesidir. Normal şartlarda 2019 Kasım’ında yapılması öngörülen seçimin anlam ve önemi iyi anlaşılmalıdır.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın rakipleri kim olursa olsun seçimi kazanacağından şüphe duyulmuyor. Ancak hayati olan hem Cumhurbaşkanımızın büyük bir oyla seçilmesidir, hem de AK Parti Meclis grubunun sayısal açıdan çoğunluğa ulaşmasıdır. Çünkü yeni bir sistem kuruluyor. 

Bu sistemin sağlıklı bir şekilde inşa edilmesi, işlemesi ve oturması güçlü bir Cumhurbaşkanı ve Meclis grubuyla mümkündür. AK Parti kadrolarına düşen, seçimde en yüksek oyu alacak şekilde çalışmaları sürdürmek ve var gücüyle sürece asılmaktır. Bizim odaklanmamız gereken husus öncelikle budur. 

Bu seçim bir iktidarı belirlemenin ötesinde halkımızın onay verdiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin inşasını gerçekleştirecek siyasi tabloyu belirleyecek. Bu yüzden sistemin aksamadan işlemesi, yürütme ve yasamada iktidar partisinin güçlü olmasına bağlı… 

Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimini parlamenter sisteme geçiş için bir referandum gibi takdim ediyor. Bundan dolayı, seçimlerinde çıkacak sonuç bir kişiyi seçmenin ötesinde sisteme duyulan güveni de teyid etmiş, farklı arayışlarda olanlara da en güzel cevabı vermiş olacak. 

Halihazır gündeme gelirsek şunları söyleyebiliriz; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dünkü grup konuşmasında seçimle ilgili önerisini şöyle takdim etti: “Önümüzde 2 seçim vardır. Ya normal tarihi beklenecek. Ya da Milli mecburiyetten dolayı seçimleri erkene çekilecektir. Bilinmelidir ki gerekli uyum yasalarının çıkarılmasının akabinde MHP takdir ve tercih hakkını seçimlerin erkene alınmasından yana kullanacaktır”. 

Bahçeli’nin iki hususu vurguladığının altı çizilebilir:  1. “Seçim zamanında da olabilir ama kaosa oynayanların oyununu bozmak için erkene çekmek tercih edilebilir” görüşü. 2. “Türkiye'nin bekası açısından Cumhur ittifakının korunması elzemdir” ifadesinde görülenittifaka bağlılık vurgusu.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın ve AK Parti’nin genel prensibi seçimlerin zamanında olmasıdır. Ancak ülkenin ali menfaatlerinin gerektirdiği durumlarda erken seçim, olağanüstü kongre gibi adımların atıldığı da biliniyor. Türkiye’nin ulusal menfaati neyi gerektiriyorsa, AK Parti kurulları bunun değerlendirmesini en iyi şekilde yapacaktır. Bu yüzden Erdoğan’ın açıklamalarına odaklanmak yerinde olur. 

Cumhur ittifakının sadece sandıkta değil, öncesinde ve sonrasındaki süreçlerde de etkili olması tabii olandır. Bu yüzden süreç yönetiminin ittifakın ruhuna uygun olarak yapılması büyük önem taşıyor. Sürecin selameti için fikir teatisi ve istişare ile hareket elzemdir.

İki parti ilgili kurullarında meseleyi değerlendirip kurumsal görüşünü olgunlaştırdığı gibi, birbiriyle de görüşüp ortak kanaatini ortaya koyar. Bu yüzden AK Parti’nin açıklaması durumu net olarak ortaya koyacaktır.

Cumhur İttifakı zamanın ruhunun gerektirdiği bir durumdur ve süreçler bunun hassasiyetine uygun şekilde devam edecektir. Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli arasında bugün gerçekleşecek görüşme de bu hassasiyeti yansıtmaktadır.