Sofra Sırları gerçek bir Ümit Ünal filmi

Ümit Ünal benim çok sevdiğim bir yönetmen. Her şeyden önce kentli olmanın özelliklerini taşıyan, belirli bir kaliteyi ve bakış açısını filmlerine işleyen bir isim. Köy, taşra, kasaba sıkıntısına sıkışmış sinemamız için büyük bir eksiği kapatan Ünal, yönetmen olarak başarılı. Ama onun asıl mucizesi senaryolarında saklı. Zaten yönetmenin senaryolarıyla çektiği filmleri karşılaştırdığınızda bu dediklerimin gerçekliği ortaya çıkıyor. Berlin Berlin, Teyzem, Arkadaşım Şeytan, Hayallerim Aşkım ve Sen Ünal’ın yazdığı filmlerden. Yönetmenliğe başladıktan sonra ise inişli çıkışlı bir kariyer çizdi. Kendi senaryosunu yazdığı filmler kariyerinde hep bir adım öne çıktı, 9, Ara, Nar diğer filmlerinden farklıdır. Özellikle Ara filmi benim için onun kariyer zirvesidir şimdilik. Çünkü Ara kentli insanın duygu dünyasını aralamıştır. Daha önce söylediğim gibi sinemamız tarafından çoğunlukla es geçilen bu sınıf aslında toplumun entelektüel kısmının da geldiği yerdir. Genel itibariyle Türkiye’de edebiyat olsun sinema olsun bu sınıfın dünyasına bakmakta hep yetersizdir. Bu sınıftan hiç mi yönetmen veya senarist çıkmaz ve kendi hikayelerini anlatmazlar? Yok tabii öyle bir şey. Birçok isim var ama onlar da  entelektüel baskıdan çekindikleri veya yine bu sınıf tarafından kabul görme endişesi ile hiç bilmedikleri taşra hikayelerine sıkışırlar. Çünkü entelektüel mahalle bütün yönetmenlerin bir Yılmaz Güney kopyası olmasını bekler. Halbuki Yılmaz Güney de bir tanedir, Nuri Bilge Ceylan da. Bu aynı sürüye ait olma güdüsü yönetmenlerimizin başına beladır ve Ümit Ünal bu noktada önemli bir yönetmendir. 

Bu hafta vizyona giren Sofra Sırları da söylediklerimizi kanıtlar nitelikte. Filmin öyküsünü kısaca şöyle; Neslihan hayatını kocasına ve evine adamış, utangaç ve sevimli bir kadındır. Günü ne pişireceğini düşünerek geçer. Kocası, aile dostları Neslihan’ın yemeklerine çok düşkündür. Çevresindekilerin esrarengiz ölümü tüm gözleri ona çevirir. Şehre yeni atanmış komiser, Neslihan’ın bir şeyler çevirdiğini anlar ama bir kanıt bulup yakalayamaz. Neslihan her cinayetten tereyağından kıl çeker gibi, masum, saf, hafif çatlak görünerek sıyrılmayı başarır. Yazının başında yeni soluk dedik, nedir bu yeni soluk? Her şeyden önce birçok denemesi yapılmış ama neredeyse hiç tutturulamamış bir karamizah denemesi söz konusu. Özellikle bir kadının en önemli yeteneği kabul edilen yemeklerle bunu yapması mizahın ana unsuru. Her kocanın kalbine giden yol midesinden geçerse o kalplerin günahı da mide yoluyla ödettiriliyor filmde. Bu filmin senaryosu yıllar önce yazılmış ve asıl hikaye İngiltere’de yaşayan bir kadının başından geçermiş. Ama Ünal hem hikayeyi günümüze uyarlamak hem de Demet Evgar’ın projeye dahil olması sebebiyle projeyi elden geçirmiş. Ve iş yüzünden taşraya göçen bir aile üzerine kurmuş. Demet Evgar gerçekten özel bir oyuncu. Sinemamızda onun gibi bir iki isim daha var. Yani elde böylesi gerçek yeteneğe sahip çok az isim var. Gerisi televizyon dizilerinin ve magazin kültürünün dolduruşuyla yürüyor. Ünal bu role Evgar’ı seçerek ve ona göre düzenleyerek filmdeki asıl becerisini göstermiş.