Şentop: AK Parti-MHP ittifakı 15 Temmuz’da kuruldu

ŞENTOP: Barajı aşmak yahut AK Parti-MHP ittifakı başarısız olsun diye ittifak arayışındalar. Olabilir. Ama AK Parti ile MHP ittifakı yüzde 50+1 için yapılmış değildir. Arkasında 15 Temmuz’da oluşmuş anlamlı bir birliktelik var. 

15 TEMMUZ DURUŞU TAPUYA TESCİL EDİLİYOR

Haftaya bugün 16 Nisan’ın sene-i devriyesi. Bir yandan da 2019 seçimleri yaklaşmakta. Referandumda anayasal hüküm haline gelen cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin mevcut sisteme uyumu için Meclis çalışmakta. Uyum yasalarının ilki seçim güvenliğini ve seçim ittifakına ilişkin 26 maddelik kanun TBMM’nden geçti. Yürütmeye dair düzenlemeler dahil kapsamlı bir çalışma sürüyor. Tamamlandığında Nisan sonuna dek Meclis’e gelmesi bekleniyor. Geriye doğru en az on yıllık bir sürecin netice evresindeyiz lakin esasen biz bu işin neresindeyiz? AK Parti İstanbul Milletvekili, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı, AK Parti-MHP arasında üçer kişiden oluşan Milli Mutabakat Komisyonu’nun üyesi Prof. Dr. Mustafa Şentop’a sordum. 

Türkiye 16 Nisan 2017’de cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karar verdi. Referandumdan önce başlayan AK Parti MHP ittifakının devamı da getirildi, uyum yasaları için birlikte çalışılıyor? 

Somut olarak yaptığımız ilk değişiklik, yerel seçimlerle ve seçim güvenliğiyle ilgili değişikliklerdi. Bir bölümü de seçim ittifakıyla ilgiliydi. Seçim ittifakı doğru açıdan bakarsak sistem değişikliğiyle alakalıdır. Basitçe ifade edersek Cumhurbaşkanlığı yani iktidarın belirlendiği yürütme seçiminde yüzde 50’nin üzerinde bir oy gerekli. Bu, siyasi partilerin birlikte hareket etmesini zorunlu kılıyor. Devamı mahiyetinde, milletvekili seçimlerine de sarkacak. Hükümet sistemi değişikliği Türkiye’de siyasi partilerin birlikte hareket etmesini zorunlu kılacak bir tablo ortaya çıkaracak. 

İTTİFAK DÜZENLEMESİ HİLEYİ BİTİRMEK İÇİN

- Mevcutta durum nasıldı?

Mevcut sistemdeki hükümlere dokunmadan aynı normun devamına izin verseydik siyasi partilerin birlikte hareketinin legal bir zemini olmayacağı gibi, kanunen yasak olduğu için kanuna karşı hile yoluyla bunların yapılmasını temin etmiş olacaktık. Bu bakımdan sistem değişikliğinin zorunlu bir sonucudur ittifak konusu. Biz kanunlardaki partilerin birlikte hareket etmesini yasaklayan hükümleri kaldırdık ve birlikte harekete imkan sağlayan kılavuz mahiyetinde bazı düzenlemeler yaptık. Partilerin tercihlerine göre belirleyebilecekleri geniş bir alan bırakıyoruz. 

YASAKTI AMA İTTİFAKLAR HEP VARDI

- Geçmiş dönemlerde meclisin, vekilin, milli iradenin onuruna dokunan vekil pazarlıkları gibi durumların önü ilelebet alınmış mı olacak? 

Tabii, yasak olmasına rağmen ittifaklar yapıldı bugüne dek. 1991’den beri seçimlerin hemen hepsinde ittifaklar vardı. Refah Partisi ile Milliyetçi Çalışma Partisi, SHP ile HEP vardı. 95’te ANAP ve BBP fiili ittifakı var. 99’da var, 2007’de var; DSP ile CHP ittifakı var. Sebeplerden biri seçim barajı. Bizim yaptığımız, kanunen yasakları kaldırmak ve ittifaka izin veren zemini hazırlamak. Seçim barajıyla ilgili zorluğu aşmak konusunda bir alternatif yol açıyor o da. 

SEÇİM İTTİFAKI DÜZENLEMESİ OBJEKTİFTİR 

- Muhalefetin yüzde 10 barajına yönelik keskin eleştirileri var. Birisi şu: AK Parti ve MHP öyle bir ittifak kurdu ki sağ kesimde diğer partilerin önü kesildi. Cevabınız nedir?

MHP ile AK Parti’nin seçim ittifakı yapmasına yönelik çalışma ayrı bir çalışma olacak ve seçime doğru yapılacak. Meclisten geçirdiğimiz seçim ittifakıyla ilgili çalışma bir kanun çalışması. Objektif, ilkeleri, çerçeveyi belirleyen bir çalışma. İttifak yapan bütün partiler açısından geçerli hükümler getiriyor. AK Parti, MHP ittifak yaparken de bunlar uygulanacak, CHP veya HDP için de uygulanacak. Bu hükümlerde belli bir ittifak lehine sonuçlar doğuracak özel düzenlemeler yok. Böyle iddialar ortaya atılabilir ama onları temellendirecek, hususları, ilkeleri, cümleleri kanun metninde bulmak mümkün değil. Bu açıdan bu iddialar tamamen çarpıtma. Ama AK Parti ile MHP arasındaki mesele üzerinde biraz durmak lazım. 

MİLLİ MUTABAKAT 15 TEMMUZ’DA KURULDU

- Duralım buyurun…

Malumunuz 15 Temmuz’dan sonra AK Parti ile Milliyetçi Hareket Partisi birçok temel konuda birlikte hareket etti, etmeye başladı. 15 Temmuz siyasi tarihimizde bir milat. Yok sayarak Türkiye’de siyaset yapabilmek mümkün değil. Dolayısıyla partiler pozisyonlarını ve Türkiye’nin, bölgenin, dünyanın meselelerine bakışlarını 15 Temmuz’la beraber yeniden gözden geçirdiler. Bu çerçevede 15 Temmuz sonrası Yenikapı’da çıkan o Türkiye’nin temel meselelerinde birlikte hareket etme kararlılığını kısa süre sonra Sayın Bahçeli’nin yaptığı açıklamalarla Türkiye’de hükümet sistemini değiştirme noktasında birlikte çalışmaya çevirdik. 

Bu şekle döndü bu mesele çünkü 15 Temmuz’da devlete ve millete karşı bir saldırı vardı. Bunun karşılığında bizim milleti ve devleti tahkim etmemiz lazım. Türkiye’deki parlamenter sistem başlangıcından itibaren darbelere kolaylık sağlayan, imkan veren bir tablo ortaya koydu. Bunu imkansızlaştıracak bir sistemi, anayasal sistemi belirlememiz lazım diye düşündük. Uzun zamandır siyasetin tavır alışlarıyla beraber vesayetçi sistem de büyük ölçüde geriledi ama bunu anayasal teminata kavuşturmamız lazımdı.

AK PARTİ VE MHP İTTİFAKININ BİR HİKAYESİ VAR

Dolayısıyla 15 Temmuz sonrasında alınan tedbir devletin, istikrarın, millet iradesinin tahkim edilmesi yönündeydi. MHP ile beraber bunu yaptık ve 16 Nisan’da milletimizin teveccühüyle anayasa değişikliği gerçekleşti. Türkiye’de sistem değişikliği sadece anayasal düzeyde yapmak yeterli değil. Bu değişikliğin kanun değişiklikleriyle uygulanabilir hale getirilmesi lazım. Dolayısıyla uyum kanunları buradan çıktı. Anayasa değişikliği sonrası MHP ile kanun değişikliklerinde uyum çalışmalarını da birlikte yapma kararı verince Milli Mutakabat Komisyonu oluşturuldu. O komisyon çalışmalarının ilk meyvesi Meclisten geçen Seçim Kanunları değişikliği oldu. Dolayısıyla MHP ile AK Parti arasındaki o ittifak meselesi, konuyu gündeme getirdikten, kanun değişikliği Meclisten geçtikten sonra ortaya çıkmadı. Mesela “Biz de ilkeler ittifakı yapacağız” diyorlar. Hangi ilkeler üzerinden yapacaklarını merak ediyorum. Ama bizim MHP ile ittifakımız bu şekilde ortaya çıkan bir ittifak değil. Bir hikayesi var. 15 Temmuz’dan sonra bir birliktelik var. Belli konularda bir perspektif ortaklığı var. Bunun devamı mahiyetinde, somutlaştırılması mahiyetinde ortaya çıkan bir ittifak. Tabii herkes istediği gibi yapabilir. Kimisi barajı aşmak için yapabilir. Kimisi AK Parti- MHP ittifakı başarısız olsun diye yapabilir. Herkesin niyeti farklı olabilir. Kanun bunlara bir emir getirmiyor ama AK Parti-MHP ittifakının diğerlerinden farklı olduğunu, birlikte yol yürümenin arka planında böyle bir hikâyesi olduğunu söylemek isterim.

ARADIKLARI İTTİFAK DEĞİL ‘KARŞI İTTİFAK’

“Hükümet sistemi değişikliğine CHP’nin tavrı baştan beri toptan ret. Anayasa değişikliği sürecinde de gördük, katkı yapmayı seçmediler. Son kanun teklifi değişikliğinde verdikleri önergeler “madde kanun metninden çıkartılsın” şeklindeydi. Bunu bir katkı olarak değerlendirmek imkansız. Çalışmaları sabote etme amacına yorumlanabilir ancak. Kanaatimce CHP daha önce olduğu gibi AK Parti-MHP ittifakının getirdiği tekliflere karşı çıkmak üzerinden bir siyaset yürütüyor sadece. Kendisinin tezi yok, sadece eleştiriyor. Ama ittifak çalışmasına da başladılar, bazı partilerle görüşüyorlar. Elbette, biz kanun değişikliğini yaptık, dileyen ittifak yapabilir -de bu bir ittifak değil, ‘karşı ittifak’. Öncesi olmayan, hikayesi olmayan, ilkeleri, parametresi ve paradigması olmayan bir ittifak.” 

CHP ANLAMIYOR, SİSTEMİ ANAYASAL AKIŞ DEĞİŞTİRDİ

- CHP’nin vaadi, parlamenter sisteme dönüş. Ne demek istersiniz?

Benzer bir şeyi CHP Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine dair anayasa değişikliği yapıldıktan sonra da dile getirdi. Değişiklik 2007 Ekim’inde referandumdan geçmişti hal bu ki. CHP sürekli “geri çevirelim” diyordu. Anayasa değişikliği yaptık, referandumdan geçti dediğimizde de “henüz uygulanmadı, değiştirebiliriz” modundaydı. Değişikliği anlamadılar.

- Ne manada? 

Cumhurbaşkanının 2007’de Meclis’te seçilememesi anayasa değişikliğini tetikledi ama konjonktürel sebepten değildi. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi Türkiye’de uzun zamandır tartışılıyordu. Başkanlık sistemi tartışması 1923’e dek gider. Ama Türkiye’deki anayasa değişiklikleri sürecine bakarsak 1961’de cumhurbaşkanını Meclis seçiyor, yetkileri sembolik. 1982 Anayasasında Meclis seçiyor ama yetkileri artırılmış. 2007 değişikliğiyle halk seçiyor, yetkileri geniş. Yani sistem, yetkileri cumhurbaşkanında toplayan bir çizgi izlemiş bu güne dek. Sonraki adım zaten başkanlık sistemi. 

1961 Anayasasıyla getirilen vesayetçi sistemin tasfiyesi için AK Parti 2002’den beri mücadele ediyor. Siyasetin gücüyle yürütülen bir mücadele ama kazanılan noktalarda hukuki değişikliklerle teminat altına alınan bir mücadele. 15 Temmuz’un başarısız olmasının sebebi de budur. 16 Nisan’daki değişiklik o mücadeleyi bir bakıma tapuya tescil ettirmekti. Akışın getirdiği bu sonuç varken tekrar parlamenter sisteme dönelim iddiası, suyun akışını tersine çevirmeyi istemek gibi. Olayı fotoğraf karesi gibi değil film şeridi gibi görmekte fayda var.

ÖNCE İTTİFAK VARDI, YÜZDE 50 + 1 SONRA

- Yüzde 50 artı 1 barajı AK Parti’yi zorluyor mu? 

Hayır, AK Parti’de sıkıntı yok, tereddüt yok. AK Parti-MHP ittifakı, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı riskler bakımından Türkiye’de daha güçlü bir siyasi iktidar, birlik beraberlik tablosu ortaya koymak içindir. Her konuda mutabık değiliz ama Türkiye’yi alakadar eden konularda mutabakatımız var. Bunun yapılacak seçimde yüzde 50 artı 1 gerekiyor şeklindeki noktadan hareketle ortaya çıkmadığını söyleyeyim peşinen. Zaten bu sistem değişikliğini MHP ile beraber yaptık. 

SİYASETE YATAY GEÇENLERİN İTİRAZI CAHİLCE

- Seçimleri boykot etmeyi konuştu CHP’liler. Böyle bir olasılık var mı sizce?

Eski TBMM Başkanımız Cemil Çiçek’in bir tabiri var, “Bu tür teklifleri siyasete yatay geçişle gelenler yapıyor” der. Bu öneri de CHP’ye yatay geçişle gelenlerin teklifleri. Siyasetin içinden gelmemiş, soyut, teorik, parlak zannettiği fikirleri ortaya atanlar. Öyle bir şey söz konusu olmaz. Olamayacağını CHP yetkilileri söylediler. CHP’nin getirdiği eleştirilerin gerçekte temeli yoktur. Seçim hukukunu, kanunu bilmemelerinden kaynaklanan itirazlar.

RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ