Yetenekli ‘Bay Rami’

‘Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ deyince, akla Suriye'de ekipleri, merkezde analistleri ve gönüllüleri bulunan, tarafsız profesyonellerden oluşan bir grup; hummalı çalışmalar yapılan, telefonların çaldığı, dosyaların uçuştuğu bir ofis geliyor. 

Haliyle; 

Çünkü uluslararası haber ajansları, CNN, BBC, DW gibi haber kanalları ve NYT, Independent gibi etkin Batılı gazeteler onların Suriye raporlarını ‘kaynak’ kabul ederek yayınlıyorlar. 

Dünyada birçok gazeteci de merak etmiş, araştırmış. 

Ortaya şöyle bir şey çıkmış:                                             

SİHG (SHOR) Londra’ya iki saatlik mesafedeki Coventry’de sıradan bir tuğla apartmandaki küçük bir dairede oturan ‘bir’ kişiden ibaret! 

Asıl adı Ossama Süleyman

Takma adı Rami Abdulrahman

47 yaşında. 

Suriye’de tuhafiyecilik yaparken Esad karşıtı gruplara katılmış, 3 kez tutuklanmış; o günden bu yana Rami Abdurrahman adıyla ‘sahne’ almış. 

2000’de -iddiasına göre- insan kaçakçılarına para ödeyerek İngiltere’ye kaçmış. 

Mayıs 2006'da Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ni kurmuş. 

2011’den bu yana Suriye iç savaşı ile ilgili raporlar yayınlıyor. 

New York Times’a göre İngiltere Hükümeti onu bu binaya yerleştirmiş. 

Yine NYT’e göre, İngiltere’de iki giyim mağazası ile Avrupa Birliği ve adı açıklanmayan bir Avrupa ülkesinden gelen paralarla ‘masrafları’ karşılıyor. 

Bir ‘ekibi’ yok. 

Suriye'de adını vermediği 4 bağlantısı ve onların da bağlantıda olduğu 200 civarında muhbiri var. 

Elbette kim olduklarına dair bilgi bulunmuyor. 

DEAŞ, YPG veya CIA ya da MI6 ajanı olup olmadıklarına dair de… 

Aslında gerçekte var olup olmadıklarına dair de… 

Güvenilirlik veya objektiflik sorularını doğrulamanın yolu yok. 

Ancak Batı medyası ‘güvenilir’ buluyor. 

Ortaya koyduğu kanıtlardan dolayı mı? 

Hayır; 

Zira hiçbir raporunda gerçekliği kanıtlanmış fotoğraf, video, doğrudan tanıklık veya geçerliliği kabul edilmiş kanıtlar bulunmuyor. 

Tek kanıt ‘bölgeden gelen bilgiler’… 

Esad rejimine karşı olduğu açık; aynı zamanda Rusya ve İran’a da. 

Elbette Türkiye’ye de. 

Raporlarına bakıldığında Suriye’de ‘ABD safında yer almayan’ her ülke ve grupla ilgili suçlamalar var. 

Böyle olunca Batı medyasında da ‘kanıt aranmaksızın’ haber yapılabiliyor. 

Türkiye’yi ‘sivil katliamı’ ile suçlayan raporlarından birini 27 Şubat 2018’de yayınladı. 

Önceki raporlarında ‘sivil ölümüne’ neden olmakla suçluyordu! 

Raporlar, terör örgütü YPG’nin iddialarıyla neredeyse ‘aynı cümleleri’ taşıyor. 

Zaman zaman Esad karşıtı veya ‘YPG’nin kayıpları’na ilişkin raporları ile Türkiye medyasına ‘gidecek’ raporlar da yayınlıyor. Haliyle bazı medya organlarında yer de buluyor! 

Bu da, hakkında araştırma yayınlayan bağımsız gazetecilerin tespitiyle, ‘ücretli bir propagandacı ve dezenformasyon elemanı’ olmanın gereğini yerine getirdiğini gösteriyor. 

Özetle; 

İddiasına göre 30 yaşında İngiltere’ye kaçmış; 

Hükümet tarafından bir apartmana yerleştirilmiş; 

İki tuhafiyeci dükkanı açmış; 

AB ve ‘bir Avrupa ülkesi’nden maddi destek alan; 

Telefon ve Skype ile Suriye’den 4 kişiden bilgi aldığını iddia eden; 

Tek kişilik bir ‘insan hakları gözlem evi’… 

Ancak (NYT’a göre) İngiltere hükümeti ile doğrudan görüşebiliyor. 

Ana akım Batı medyası raporlarını ‘kanıt aramaksızın’ haber yapıyor. 

Böyle ‘yetenekler’ varken Suriye’nin aptalca iç savaşa nasıl girdiğine mi şaşıralım; 

Yoksa baskıcı Esad rejimini 2011’e kadar nasıl değiştiremediklerine mi? 

Not:Bay Rami ve yalan raporlarına ilişkin kaynaklarla yazıyı uzatmak istemedim. Dileyen google’a gerçek veya sahne adını; SOHR ve ‘kim’ yazarak onlarcasına ulaşabilir.