"15 Temmuz, birliğimizi, beraberliğimizi gösterdi"

Genel Haberleri

"15 Temmuz, birliğimizi, beraberliğimizi gösterdi"

- FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığına yapılan saldırıda şehit olan polis memuru Akif Altay'ın ailesi, hüznü ve gururu bir arada yaşıyor - Şehidin eşi Gülsüm Altay: "O gece ben de vatanımızı düşünmüştüm. Kötü bir şey. Allah bir daha kimsenin başına vermesin. 15 Temmuz, birliğimizi, beraberliğimizi gösterdi" - Şehidin oğlu Niyazi Altay: "Biz ateşten gömleği çıkardık, cennetten gömleği giydik" - Şehidin annesi Fadime Altay: "Bu süre zarfında görevliler hep yanımızdaydı. Acılar paylaştıkça azalıyor. Onlar geldiler, bizim acımızı paylaştılar. Allah hepsinden razı olsun"

ISPARTA/BURDUR (AA) - MUSTAFA ÜNAL UYSAL/BİLAL ALTIOK - Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığına yapılan saldırıda şehit olan polis memuru Akif Altay'ın ailesi, hüznü ve gururu bir arada yaşıyor.

Şehit Altay'ın Isparta'da yaşayan eşi ve çocuklarıyla, Burdur'da ikamet eden annesi, aradan geçen iki yılı ve Akif Altay ile anılarını AA muhabirlerine anlattı.

Şehidin eşi Gülsüm Altay, çocuklarıyla beraber hüzünlü zamanlar geçirdiklerini belirterek, "Eşim bir gün, 'Ben vatan için, sen çocuklarım için varız' demişti. Ben 'Emekli ol' dediğim zaman, 'Emekli olamam, devletimi yüz üstü bırakamam' diye söylüyordu. 'Vatan' dedi, başka bir şey söylemedi. 'Biz açlığımızdan öleceksek bile emekli ol' dedim. 'Ben dönemem benim adım yazıldı' dedi. Demek ki adı 15 Temmuz için yazılmıştı. Belki içine malum olmuştu." dedi.

Eşinin Ankara'ya geçici görevle gitmesinden 5 gün sonra 15 Temmuz'un yaşandığını dile getiren Altay, "En son o gün öğleden sonra konuşmuştuk. Sesi gitmişti. 'Gel bu akşam' dedim. 'Yollar da beni yordu, yorgunum gelemeyeceğim' dedi. Akşam da böyle şeyler oldu." diye konuştu.

- "15 Temmuz beraberliğimizi gösterdi"

Altay, bu hain darbe girişimini gerçekleştirenlerin, iki cihanda gülmemesini ve kanlarının yerde kalmamasını istediklerini ifade etti.

O gece çocuklarının da vatan için dışarı çıktığını dile getiren Altay, "Çocuklarıma, 'Baban da yok yavrum' dediğim de 'Anne ne babası, vatan elden gidiyor' dediğinde içim paramparça olmuştu. O gece ben de vatanımızı düşünmüştüm. Kötü bir şey. Allah bir daha kimsenin başına vermesin. 15 Temmuz birliğimizi, beraberliğimizi gösterdi." ifadelerini kullandı.

Şehidin oğlu Muhammet Altay ise babasının sürekli farklı görevlere gittiğini ve bu duruma alışık olduklarını, nasıl olsa bir gün geleceğini bildiklerini söyledi.

Bu olaydan sonra babalarının gelmemesini kabullenemediklerini ifade eden Altay, bu durumun çok zor olduğunu aktardı.

Aile olarak birlikte olmayı ve paylaşmayı çok sevdiklerini dile getiren Altay, "Hafta sonları pikniğe giderdik ve beraber zaman geçirmeyi çok severdik. Babamla futbol maçı izlemeyi çok severdik. Çok özlüyorum. Kendi vatandaşına kurşun sıkan, tanklarla ezen öyle hainlere ne diyebilirsiniz ki? Ne kadar laf söylerseniz söyleyin, onlar için az olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.

Altay, küçüklükten beri polis olmayı istediğini ve babasının şehit olmasının ardından bu isteğin daha da arttığını, babasının kaldığı yerden bu mesleği devam ettirmek istediğini söyledi.

"Onun yattığı yerden doğup, ben devam edeyim" diyen Altay, polislik hayallerinin gerçekleşmesi için çok çalıştığını ifade etti.

Şehidin en küçük oğlu Niyazi Altay da bu süreç içerisinde hep babalarını beklediklerini ve hala da büyük beklenti içerisinde olduklarını vurguladı.

Babasını sürekli rüyasında gördüğünü ve bu durumdan etkilendiğini dile getiren Altay, şunları söyledi:

"Babamı rüyamda gördüğümde üniformalı görüyorum. Geçen gördüğüm rüyada ise babamın etrafında 5-10 polis var, bir şeyler anlatıyordu. Babamın yanına gittim. 'Baba nasılsın, neler yapıyorsun' dedim. 'Günün 3-4 saati operasyon yapıyorum, geri kalan 20 saatte de o hainlerden intikam almak için operasyon yapıyorum' dedi. 2 yıl oldu. Eğer bunlar yaşamaya devam ederse benim hala da rüyalarıma gelecek. Yalvarıyorum, onları orada durdurmayın, barındırmayın."

- "Aslan babam diye kayıtlı hala"

Babasının numarasının hala telefonunda kayıtlı olduğunu ifade eden Altay, aile olarak vatan ve bayrak aşklarının üst seviyede olduğunu belirtti.

Altay, babasının vatan için şehit olmasının gururunu yaşadıklarına işaret ederek, "Benim telefonumda 'Aslan babam' diye kayıtlı hala. Çünkü kendisi de 'Aslan çocuklarım' diye seslenirdi bize. Onun bir parçasıyız. Farklı şehirlerde görev yaptı, hocalık yaptı. Ben de onun izinden gidiyorum. Öğretmen olacağım. Babam gibi eğitmen olup, çocuklarıma, geleceğime, devletin bekası için onlara vatan aşkını aşılayacağım." ifadelerini kullandı.

- "Cennetten gömleği giydik"

Altay, "Babamın varlığı evde hissediliyor, kokusu hala gitmedi, onunla olan anılarım da gözümden gitmiyor. 'İyi bir insan olsaydım şehit olurdum' demişti bize. Gerçekten de Allah layık olduğu yeri bahşetti. Başka türlü ölüm yakışmazdı babama. Şehit olmasının ardından teşhis için morga gittik. Morgu açtığımızda babamın hafif bir gülümsemesi vardı. Zafer gülümsemesi. Zafer benim ve bizim diyen bir gülümseme. Biz ateşten gömleği çıkardık, cennetten gömleği giydik." dedi.

Şehit Altay'ın Burdur'da yaşayan annesi Fadime Altay da 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen acısının hala taze olduğunu söyledi.

Oğlunun iyi yürekli, merhametli, memleketine ve ülkesine bağlı, her an şehit olmayı isteyen bir insan olduğunu dile getiren Altay, "Hatta bir seferinde 'Oğlum artık emekli ol' dedim. O da 'Anne devletin bize en çok ihtiyacı olduğu zamanda ben nasıl emekli olurum, şimdi devletin bize ihtiyacı var, ben emekli olamam' dedi. Son derece memleketine, vatanına, milletine bağlı, çok dürüst bir insandı. Onun gibisi az bulunur." diye konuştu.

Oğlunun yokluğunu her an içinde hissettiğini aktaran Altay, şöyle devam etti:

"Polis evlatlarımı, onların üniformalarını gördükçe evladımı görüyormuş gibi oluyorum. Her zaman duygu seli içindeyim. Genellikle namaz kılarken aklıma geliyor. O hainlere de kin besliyorum. O gece orada olsaydım ben de oğlumun yanına giderdim. O hainler benim için yok, Türkiye için de yok çünkü bir ülkenin evladı birbirine silah sıkar mı? Onlar benim gönlümde, kalbimde yok. Beraber görev yapmışsın, bu ülkenin, bu devletin ekmeğini yemişsin sonra da bu memlekete böyle hainlik yaptıysan bu ülkede yaşamayacaksın. Memlekete bu hainlik yapılmaz. Bu memleketin her şeyini paylaşan nasıl böyle bir kin besleyebilir? Nasıl böyle bir oyun oynar? Onlara karşı sonsuza kadar kin ve nefret duyuyorum."

- "Devletimiz yalnız bırakmadı"

Oğlunun şehit olarak bu dünyadan tertemiz gittiğini vurgulayan Altay, oğlu adına gurur duyduğunu belirtti.

Altay, Türkiye çapında devlet büyüklerinin ve yöneticilerin kendilerini hiçbir zaman yalnız bırakmadığına dikkati çekerek, "Bu süre zarfında görevliler hep yanımızdaydı. Acılar paylaştıkça azalıyor. Onlar geldiler, bizim acımızı paylaştılar. Allah hepsinden razı olsun." dedi.

Hainlerin sonuna kadar yargılanmasını ve bunu sadece oğlu için değil Türkiye için istediğini vurgulayan Altay, "O hain olaydan sonra Türkiye çabuk toparlandı, ayağa kalktı. Ben bunun için Türkiye'yle gurur duyuyorum. Birbirimize destek olduk, ayaktayız, yıkılmadık çok şükür." şeklinde konuştu.