"15 Temmuz: Ne Oldu? Ne İçin Oldu?" paneli

Genel Haberleri

"15 Temmuz: Ne Oldu? Ne İçin Oldu?" paneli

- İbn Haldun Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Halil Berktay: - "Örgütsel planda umudu üst komuta kademesinin katılmasına vesaire bağlı olduğu gibi radyodan okuttuğu bildiride de kendisini neredeyse Atatürkçü gibi sunuyor. Kendi iç ideolojisinin yerine başka bir dış ideoloji, ikame ediyor" - 15 Temmuz Gazisi Mustafa Uygun: - "Ey Batı, 40 yıl başımıza çorap ördün ama bak bunu 4 saatte hallettik. Sana bu coğrafyada bir daha ameliyat yaptırmayız. Bu da sana dert olsun"

İSTANBUL (AA) - İbn Haldun Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Halil Berktay, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimini değerlendirirken "Örgütsel planda umudu üst komuta kademesinin katılmasına vesaire bağlı olduğu gibi radyodan okuttuğu bildiride de kendisini neredeyse Atatürkçü gibi sunuyor. Kendi iç ideolojisinin yerine başka bir dış ideoloji, ikame ediyor." dedi.

Berktay, İbn Haldun Üniversitesi Başakşehir Kampüsü Mukaddime Salonu'nda düzenlenen "15 Temmuz: Ne Oldu? Ne İçin Oldu?" panelinde konuştu.

Panelin moderatörlüğünü de yapan Berktay, 27 Mayıs darbesinin hiyerarşik değil, özel ve gizli bir cuntanın darbesi olduğunu, başkalarının kendilerine katılması hesabı içinde olmadığını belirterek, "Doğrudan doğruya kendilerinin gidip bütün sinir merkezlerini ele geçirebileceklerini ve bütün silahlı kuvvetlere hakim olabileceklerini düşünüyorlardı." diye konuştu.

Berktay, 15 Temmuz darbecilerinin ise öz güçlerinin yeterli olmadığını ve bunun da son derece farkında olduklarını anlatarak, şunları kaydetti:

"Hesaplarını Genelkurmay'ın, kuvvet komutanlarının, üst komuta kademesinin kendilerine katılması üzerine kurmuşlardı. Çok yüksek bir iç bağlılığı var fakat bir kitle örgütü değil. Dolayısıyla dış ideolojisi yok. Yani kitlelerin, halkın önüne ve mesela 15 Temmuz gecesi darbe yapmaya kalktığında biz aslında şuyuz diye çıkmıyor memleketin önüne. Tam tersine örgütsel planda umudu üst komuta kademesinin katılmasına vesaire bağlı olduğu gibi radyodan okuttuğu bildiride de kendisini neredeyse Atatürkçü gibi sunuyor. Kendi iç ideolojisinin yerine başka bir dış ideoloji, ikame ediyor. Böyle bir gözlem eklenebilir."

Türkiye'deki ve 20. yüzyıl tarihindeki darbeleri düşündüğünde, bunun kendi örgütlenme tarzı bakımından çok tuhaf ve benzersiz bir darbe girişimi olduğunu dile getiren Berktay, darbe girişiminin, net, hiyerarşik, mutlak bir emir-komuta zinciri, net bir merkezi olmadığını aktardı.

- "Tarihte ilk kez darbeye ciddi şekilde tepki gösterildi"

İbn Haldun Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Üzeyir Ok, halkın arasına giren örgüt mensuplarının amaçlarının farklı olduğunu bugün anladıklarını söyledi.

Güç ve iktidar elde etmek isteyenlerin kapalı kapılar arkasında, ayrı dünyalarla oluşturulan bir sistemle bir şekilde askeriyeye de sızdığını anlatan Ok, "Bunun belli bir saatte yapılması, Allah korudu önceden alınan haberlerle birlikte başarısız olma riskini yükseltti. Bunun arkasında ülkede bir lider vardı ve bu lider gerçekten halkı arkasına almıştı. Bu lider dürüstlüğü ve adaletiyle inandırıcı olduğu için insanlar kimin yanında yer alabileceklerinin çok farkındalardı. Böylece tarihte ilk kez darbeye ciddi bir şekilde tepki gösterildi." ifadelerini kullandı.

- "Kaosun devam etmesi de kendileri açısından kabul edilebilir bir durumdu"

İbn Haldun Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Talha Köse, vesayet odaklarının her türlü imkanı denediğini ve en sonunda darbeyi yapmak zorunda kaldığını ifade ederek, "Türkiye'nin yaşadığı süreci analiz edersek bu vesayet odaklarıyla mücadelede ne gibi adımlar atıldığına bakılırsa aslında 15 Temmuz'un bir zorunluluk olarak ortaya çıktığını görüyoruz." dedi.

FETÖ'nün asıl derdinin tamamen ele geçirmekten ziyade bir kaos oluşturmak olduğunu kaydeden Köse, şöyle konuştu:

"O kaos esnasında Türkiye'yi bir türbülansa sokmaktı. Yani sonuçta illaki vesayeti kendileri yönetecekler gibi bir durum yok. Kendilerine daha yakın bir yönetim yapısının oluşması da veya kaosun devam etmesi de kendileri açısından kabul edilebilir bir durumdu."

- "Bu birikim modernitenin sonucudur"

İbn Haldun Üniversitesi İletişim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Hakkı Öcal, 15 Temmuz Şehidi Prof. Dr. İlhan Varank'ın darbe girişimi gecesi her şeyi bir tarafa bırakarak sokağa çıkıp şehit olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Bunu hiçbir teoriyle açıklayamazsınız. Evinde oturabilirdi pekala, 'Bu darbeyi halk önleyebilir.' derdi. Nasıl olsa insanlar sokağa çıkmışlar, Cumhurbaşkanı çağrıda bulunmuş, televizyonlar gösteriyor. Darbe önlenebilir halde, 'O zaman ben rahatımı gözetebilirim.' diyebilirdi, öyle demedi. Tamamen kendi menfaatini bir kenara atarak, hayatını ön plana koyarak gitti ve müdahale etti. Bu birikim modernitenin sonucudur. WhatsApp'ta örgütlendiler, Twitter'la konuştular, sokağa çıktılar. Twitter'da verdikleri mesaj, 'Burası Çanakkale' diyor İlhan Hoca, başka bir şey söylemiyor. Galeyana getirdiği duygu, bizim 100 yıl evvelki duygumuz."

İbn Haldun Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Nursem Keskin Aksay, 15 Temmuz darbe girişimindeki direnişi çok önemli bulduğunu kaydetti.

15 Temmuz Gazisi Mustafa Uygun, panel öncesi yaptığı konuşmada, 15 Temmuz darbe girişiminde yaşadıklarını anlattı.

Beykoz'a gitmek için Üsküdar'a, oradan da Çengelköy'e geçtiğini dile getiren Uygun, Çengelköy Polis Karakolu'nun bulunduğu ana caddeye yürüdüğünü, burada silah seslerinin duyulduğunu ve halkın sokağa indiğini ifade etti.

Bir gence neler olduğunu soran Uygun, gencin "Ağabey darbe oldu, halk sokağa indi." dediğini, o anda şoka uğradığını aktardı. Uygun, Çengelköy'de halkla beraber aynı fikir doğrultusunda darbeye karşı koymak için hareket ettiklerini vurguladı.

Darbe girişimi gecesinde bel hizasından tüfekle vurulduğunu dile getiren Uygun, bilincinin açık olduğunu, o an kelime-i şehadet getirdiğini, ölüm meleğini beklediğini ifade etti.

- "Sana bu coğrafyada bir daha ameliyat yaptırmayız"

Uygun, daha sonra Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirildiğini belirterek, şöyle devam etti:

"En son bir sağlık memurunun beni tokatladığını hatırlıyorum, Mustafa bizimle kal diye. O an bayılmışım. Sonra yoğun bakımda gözümü açtım, açılar içinde, bağırarak, kıvranarak ama vurulma anında hiçbir acı hissetmedim. 17 yaşında iki şey için çok dua ettim. Biri şehit olmak içindi. Her darbenin arkasında mutlaka Batılıların, emperyalistlerin ve Amerikalıların olduğunu, en son 1980 darbesinde 'Bizim çocuklar darbeyi yaptı' demeleri... Onun bilincindeyiz. Ey Batı, 40 yıl başımıza çorap ördün ama bak bunu 4 saatte hallettik. Sana bu coğrafyada bir daha ameliyat yaptırmayız. Bu da sana dert olsun. Kesinlikle bir daha yok. Bundan sonra bu halk bilinçlendi, sana burada daha operasyon yaptırmayız."