Eski emniyet görevlileri hakkındaki FETÖ/PDY davası

Genel Haberleri

Eski emniyet görevlileri hakkındaki FETÖ/PDY davası

- Bir grup eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısının da aralarında bulunduğu 16 sanığın "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan on beşer yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davada ara karar açıklandı - Mahkeme, eski EGM Personel Daire Başkanı Selvi'nin de aralarında olduğu 5 kişinin tahliyesine hükmetti - Selvi, "2008'de, 57 kişilik 'FETÖ'nün etkin elemanları listesini' hazırladığımıza dair haberler basına yansıyınca FETÖ'cülerin hedefi haline geldik. Ergenekon dosyasına eklendim. FETÖ ile mücadele etmeme rağmen tutuklanmamı bir türlü hazmedemedim ve tansiyon hastası oldum" savunmasını yaptı - Eski Ankara Mali Şube Müdürü Yalçınkaya, "darbeyi kimin yaptığının" sorulması üzerine, "Şu an size gazete haberleriyle cevap veririm" dedi - Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Başkanı ve Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Buçak, "15 Temmuz'dan sonra binlerce polis memuru görevden atıldı. Size Personel Başkanı olarak cemaat yapılanmasıyla ilgili hiç bilgi, belge ulaşmadı mı?" sorusuna, "Hayır, ulaşmadı" karşılığını verdi

ANKARA (AA) - Bazı eski Emniyet Genel Müdür Yardımcılarının da aralarında olduğu 16 eski emniyet görevlisinin, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) üye olmak suçundan on beşer yıla kadar hapis talebiyle yargılandığı davada ara kararını açıklayan mahkeme, eski Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Personel Daire Başkanı İbrahim Selvi dahil 5 tutukluyu tahliye etti.

Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanıklar ve avukatları katıldı.

İddianamede, FETÖ/PDY üyesi emniyet personelinin Terörle Mücadele, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele, İstihbarat Şube gibi aktif görevlerde, örgüt üyesi olmayanların pasif görevlerde çalışmasını sağladıkları, Polis Koleji ve Polis Akademisinin kapatılmasına ilişkin olarak örgütün talimatı ile toplantı, gösteri, yürüyüş ve eylemlere katıldıkları, ayrıca örgütün şifreli haberleşme programı ByLock kullandıkları belirtilen sanıklar suçlamaları reddetti.

Sanıklardan asayişten sorumlu eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Arif Canlı, "Darbe girişimiyle beraber insanlar kendi hesaplarını kapatmaya çalıştılar." iddiasında bulundu.

Eşi ve kendisinin hattında ByLock tespit edildiğinin belirtilmesi üzerine Canlı, "ByLock kullanmadığını" savundu.

Eski Ankara Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürü Adem Yalçınkaya da 17-25 Aralık sürecinde şube müdürü olduğunu hatırlatarak, "19 Aralık'ta, daha 25 Aralık olmadan görevden alındım." dedi. Meslekten ihraç edildiğini anlatan Yalçınkaya, ByLock kullanmadığını iddia etti.

"Dört farklı IMEI numarasından ByLock kullandığın görülüyor. Kullandığın telefonlar nelerdi?" denilmesi üzerine Yalçınkaya, "Sattığım telefonlar da oldu, bozulan da. Hatırlamıyorum." diye konuştu.

ByLock yazışmalarında geçen isimlerin okunmasının ardından, "İsimleri tanıyorum ancak yazışmadım." diyen Yalçınkaya, soru üzerine Ankara'da iki ayrı asliye ceza mahkemesinde de usulsüz dinlemelere ilişkin yargılandığını bildirdi.

Mahkeme heyetinin "Darbeyi kim yaptı?" sorusuna Yalçınkaya, "Ben bilemiyorum efendim. Bunlar incelendikten sonra... Şu an size gazete haberiyle cevap veririm." yanıtını verdi.

- "Cemaat yapılanmasıyla ilgili hiç bilgi, belge ulaşmadı mı?"

Eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Muammer Buçak ise öz geçmişinden bahsetti, Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Daire Başkanlığı da yaptığını belirtti ve bu görevlere terör örgütünün telkini veya yardımıyla gelmediğini öne sürdü.

"Milli Görüş temelinden geldiğini" ifade eden Buçak, "cemaat" ile geçmişte mücadele ettiğini anlattı.

Buçak, mahkeme başkanının, "15 Temmuz ve FETÖ ile ilgili ne düşünüyorsun?" sorusu üzerine "Hain darbe girişimini lanetliyorum. Bu devlete yapılan en büyük kötülük." ifadelerini kullandı.

"Fetullah Gülen'e ilişkin kanaatin nedir? Karşında olsa ne dersin?" sorusuna ise Buçak, "Bu kadar şeye sebep olmak yerine gelip her şeyi açıklasa memnun oluruz." karşılığını verdi.

Buçak, sanık avukatlarından Serdar Öztürk'ün, "15 Temmuz'dan sonra binlerce polis memuru görevden atıldı. Size Personel Başkanı olarak cemaat yapılanmasıyla ilgili hiç bilgi, belge ulaşmadı mı?" sorusu üzerine, "Hayır, ulaşmadı." diye konuştu.

- "Haberlerden duyduk"

Sanıklardan, geçmişte olay yeri ve foto filmden sorumlu Ankara Emniyet Müdür Yardımcılığı da yapan İsmail Oktay Özyardımcı da suçlamaları kabul etmedi, tahliye talebinde bulundu.

Özyardımcı, "15 Temmuz'u lanetlediğini ve yapanların cezalandırılmasını istediğini" söyledi.

"Fetullah Gülen burada olsa ne demek istersin?" sorusu üzerine Özyardımcı, "Fetullah Gülen'i en son bu olaylardan sonra haberlerden duyduk. 'Terör örgütü lideri' deniyor. Herhalde öyledir. Mahkemeler ne diyecek, bilemiyorum." savunmasını yaptı.

Sanık polis memuru Bayram Küçüksarıyıldız ise FETÖ ile herhangi bir bağı bulunmadığını iddia etti.

Halen açıkta olduğunu, ihraç edilmediğini anlatan Küçüksarıyıldız, soru üzerine Bank Asya'da hesabı olduğunu ancak kapattığını belirtti.

Küçüksarıyıldız, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hakkında soruşturma yürüttüğü polis memuru Osman Beyter'in, kendisinin örgütle bağının bulunduğu yönündeki beyanının okunmasının ardından, "Bana husumeti olduğunu, ismimi kasıtlı verdiğini düşünüyorum." iddiasını ortaya attı.

"Darbe girişiminde kimler varsa en ağır şekilde cezalandırılmasını istediğini" söyleyen Küçüksarıyıldız, "Basın ve televizyonda gördüğümüz kadarıyla FETÖ varsa bu işin içinde Allah belasını versin. Sadece FETÖ değil kim varsa Allah belasını versin. Bu kadar insanın suçsuz yere yatmasına sebepse Fetullah Gülen'in de Allah belasını versin." dedi.

Birinci sınıf emniyet müdürü iken 17-25 Aralık sürecinden sonra resen emekli edilen Sanık Ahmet Yediparmak, hakkındaki iddiaları reddetti. Mahkeme başkanının, ByLock kullanıcısı olduğu yönündeki belgeleri okuması üzerine Yediparmak, ByLock kelimesini ilk kez gözaltındayken duyduğunu iddia etti.

FETÖ/PDY üyesi olduğu yönünde ifade veren gizli tanık "Kartal"ın beyanlarını da kabul etmeyen sanık Ahmet Yediparmak, gizli tanığın tekrar dinlenilmesini ve onunla yüzleşmek istediğini belirtti.

Birinci sınıf emniyet müdürü iken resen emekli edilen, ByLock kullandığı belirlenen, Bank Asya'da hesapları bulunan sanık eski Samsun Emniyet Müdürü İsmail Türkmenli de hakkındaki iddiaları kabul etmedi.

Türkmenli, "cemaat"in sohbet toplantılarına katılmadığını, yer aldığı toplantıların "kentin ileri gelenlerinin katıldığı herkese açık yemekli toplantılar" olduğunu ileri sürerek, bunlarda örgüt propagandası yapıldığına şahit olmadığını iddia etti. ByLock kullandığına ilişkin kayıtları okunan Türkmenli de uygulamayı indirmediğini, kullanmadığını, adını ilk kez 15 Temmuz'dan sonra duyduğunu ileri sürdü.

- "Desteklemem mümkün değil"

Sanık eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Tokgöz ise vatanını, milletini seven biri olarak hain darbe teşebbüsünü desteklemesinin mümkün olmadığını, teşebbüsü gerçekleştiren hainleri, katilleri lanetle kınadığını söyledi.

Görevi süresince kimseye iltimas geçmediğini öne süren Tokgöz, FETÖ/PDY'nin "tepe" yöneticileri Osman Karakuş, Önder Aytaç, Şerif Ali Tekalan ile görüşmesine ilişkin, "Ben bu şahısların terör örgütünün tepe yöneticileri olduğunu bilmiyordum." dedi.

Aytaç'ın Polis Akademisinde ders verdiğini, Karakuş'un emniyette görev yaptığını anlatarak, bu kişilerle iş nedeniyle görüştüğünü savunan Tokgöz, Tekalan'ın da polislik eğitimi aldıktan sonra tıp bitirdiğini, dini bayramlarda haberleştiklerini ifade etti.

Tokgöz, soru üzerine, emeklilikten sonra Polis Bakım Yardım Sandığında birikmiş parasını ve emekli aylığını da alarak merak ettiği için New York'a gittiğini aktardı.

Eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı sanık Feridun Taşçı, iddianamede örgütün emniyette etkin olduğu dönemlerde üst görevde bulunan herkesi itham ettiğini savunarak, "Görevle örgüt arasında bağ kurulması doğru değil." ifadesini kullandı.

Hiçbir zaman, hiçbir personeli arasında ayrım yapmadığını, liyakat ve güvenilirliği ölçüt aldığını ifade eden Taşçı, tahliye talebinde bulundu.

Taşçı, 15 Temmuz sonrası devletin aldığı tedbirleri tutuklu olmasına rağmen anlayış ve itidalle karşıladığını söyleyerek, "15 Temmuz, içerisinde cemaatçilerin çok yoğun bulunduğu bir darbe girişimidir." değerlendirmesini yaptı.

- "Ben de yargı kararını bekliyorum"

Sanıklardan Özer Zeyrek de FETÖ üyeliği iddiası gerçek dışı olduğunu, hiçbir terör örgütü ile ilgisinin bulunmadığını savundu.

Zeyrek, kızının Turgut Özal Üniversitesine girmesinin terör örgütü üyeliğine delil gösterildiğini ancak kızının bu okula ÖSS ile girdiğini, puanının devlet okulu kazanmaya yetmediğini öne sürdü.

"15 Temmuz'daki darbe girişimini kim yaptı?" sorusuna karşılık Zeyrek, "Ben de yargı kararını bekliyorum." savunmasını yaptı.

Sanık Necmettin Ulusal da çocuklarının Eskişehir'de örgüte bağlı Gülbahar Kolejinde okuduğunu, o dönem popüler olduğu için bu okulu tercih ettiklerini,17-25 Aralık sürecinden sonra çocuklarının okulda kaydının olmadığını belirtti.

7 Haziran 2015 genel seçiminde CHP'den milletvekili aday adayı olduğunu, Polis Koleji Derneği üyeleriyle toplantılara katılıp birinde konuşma yaptığını anlatan Ulusal, seçimlerden hemen sonra göreve başladığı gün resen emekli edildiğini aktardı.

Ulusal, savunmasını şöyle sürdürdü:

"O andan sonra olaylar buralara kadar geldi. Hayatımın hiçbir döneminde irtibatımın olmadığı FETÖ üyeliği iddiasıyla hakkımda bu toplantılar gerekçe gösterilerek soruşturma başlatıldı. Net bir şekilde bu darbenin FETÖ tarafından yapıldığını düşünüyorum. Bu suçlama canımı çok yakıyor. Bu zamana kadar devletimden başka kimseye hizmet etmedim, kimsenin adamı olmadım. Kimsenin vesayeti altına girmedim, aklımı kimsenin emrine vermedim. Sefil bir terör örgütüne üyelik suçlamasıyla hak etmediğim şekilde tutukluyum. Tahliye talep ediyorum."

- "FETÖ ile mücadele ettim"

Sanıklardan eski EGM Personel Daire Başkanı İbrahim Selvi de FETÖ ile mücadele ettiğini, bu mücadelesinin basına da yansıdığını söyledi.

İsminin Ergenekon iddianamesine dahil edildiğini ve 2009'da FETÖ tarafından kızak bir göreve çekildiğini, daha sonra da kadrosuzluktan emekli edildiğini anlatan Selvi, şunları söyledi:

"2001 ila 2003 yıllarında raportör olarak görev aldığım Emniyet Yüksek Değerlendirme Kurulunda FETÖ üyesi olduğu tespit edilen polislerin terfi etmemeleri önerildi. Bu kişiler daha sonra bir şekilde terfi ettirildiler. 2004 yılında yurt dışı eğitim için gönderilen emniyetçilerin FETÖ'cü olduğunu tespit etmiştim. Yurt dışı görevlerini bahane ederek şark görevi yapmadan hızla yükselmenin yolunu bulmuşlardı. Bunun önüne geçmek için yönetmelikte düzenlemeler yapmak istedim. 2008'de, 57 kişilik 'FETÖ'nün etkin elemanları listesini' hazırladığımıza dair haberler basına yansıyınca, FETÖ'cülerin hedefi haline geldik. Ergenekon dosyasına eklendim. 17-25 Aralık sürecinde göreve çağrılarak İstanbul'a teftişe gönderildim. FETÖ ile mücadele etmeme rağmen tutuklanmamı bir türlü hazmedemedim ve tansiyon hastası oldum."

Sanıklardan eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Mahmut Azmaz ise hiçbir terör örgütüyle bağlantısının bulunmadığını belirterek, üzerine atılı suçları reddetti. Hakkındaki iddiaların soyut ve asılsız olduğunu öne süren Azmaz, "Meslek hayatımın yarısını toplumsal olaylarla mücadele ile geçirdim. Başta Gezi eylemleri olmak üzere birçok olayda güvenlik güçlerimizi koordine ettim. Gezi eylemlerindeki başarımız devlet büyükleri tarafından takdir edildi." diye konuştu. Aleyhindeki tanık ifadelerini reddeden ve ByLock kullanmadığını öne süren Azmaz, tahliye ve beraatini istedi.

Azmaz, telefonuna yüklü olduğu öne sürülen ByLock programında, kullanıcı şifresinde doğum yerinin plakası, kullanıcı adında da isminin bulunması konusunun sorulması üzerine, "Bilmiyorum." karşılığını verdi.

Eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Oktay Keskin de resen emekli edildiğini, kendisi gibi emekli edilenlerle kurdukları bir derneğe başkanlık ettiğini, dernek adına basın açıklaması yaptıklarını belirtti.

Hakkındaki gizli tanık ifadelerini kabul etmeyen Keskin, iddiaların hiçbir somut delile dayanmadığını ileri sürdü. ByLock kullandığı yönündeki iddiayı da reddeden Keskin, bu uygulamada atılmış mesajlarının kendisine ait olmadığını savundu. Keskin, evinde terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'e ait kitap bulunmasına ilişkin, "300 kitap bulunan bir kütüphanede bulunan bir kitap. Merak saikiyle aldım." savunmasını yaptı.

- Ara karar

Savunmalardan sonra mütalaası sorulan duruşma savcısı, sanıklardan Ali Fuat Akdemir ve İbrahim Selvi'nin adli kontrol şartıyla tahliyesini, diğer sanıkların tutukluluk halinin devamını istedi.

Müzakerenin ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklar Ali Fuat Akdemir, İbrahim Selvi, Bayram Küçüksarıyıldız, Mehmet Tokgöz ve Feridun Taşçı'nın adli kontrol şartıyla tahliyesine hükmederek duruşmayı 10 Kasım'a erteledi.