"Kanalizasyon suyunda uyuşturucu takibi yapacağız"

Genel Haberleri

"Kanalizasyon suyunda uyuşturucu takibi yapacağız"

- Başbakan Yardımcısı Akdağ: -"Atık sularda, yani kanalizasyon sularında uyuşturucu madde takibi yapacağız. Bunlar kullanıldığı zaman idrarla atılıyorlar ve idrardaki son ürünlerini bilimsel yöntemle takip etmek, böylece nereden nereye geldiğimizi, miktar azaldı mı azalmadı mı görmek mümkün" - "Zaman zaman istemeyerek de olsa özendirici yayınlar yapılabiliyor. Bunların özendirme maksadıyla yapılmadığına ben yüzde 100 eminim. Ama yeterli bilgi olmazsa ya da biraz alelacele yayınlar yapılırsa yanlışlar yapılabiliyor. Mesela 'altın vuruş' diye bir kelime var. Ya da 'keyif verici madde' diye bir ifade var. Buna benzer ifadeler asla kullanamayız, kullanmamalıyız" - "Avrupalı bir çok ülke, ABD, dünyanın bir çok ülkesi bir salgının tam orta yerindedir. Biz bu salgının arfesindeyiz. Dolayısıyla önümüzdeki birkaç yıl, 2019-2020 yıllarında göstereceğimiz performans ülkemizin geleceğini çok önemli ölçüde etkileyecektir.”

İSTANBUL (AA) - Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, Uyuşturucuyla Mücadele Strateji Belgesi eylem planlarını, amaçlarına uygun göstergelerle takip edeceklerini, amaca ulaşmak için göstergeler oluşturduklarını belirterek, "Mesela atık sularda, yani kanalizasyon sularında uyuşturucu madde takibi yapacağız. Bunlar kullanıldığı zaman idrarla atılıyorlar ve idrardaki son ürünlerini bilimsel yöntemle takip etmek, böylece nereden nereye geldiğimizi, miktar azaldı mı azalmadı mı görmek mümkün." dedi.

İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, Gaziantep, Adana illerinin Vali Yardımcıları, Sağlık İl Müdürleri ile bakanlıkların Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu üyesi uzman teknik ekipleri, Başbakan Yardımcısı Akdağ'ın koordinasyonunda, "Uyuşturucuyla Mücadele, Merkezdeki Çalışmaların Yerele Yaygınlaştırılması ve İller Arası Bilgi Paylaşımı Toplantısı"nda bir araya geldi.

Akdağ, toplantının açılışında, Başbakan Binali Yıldırım'ın genelgesiyle kurulan Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu olarak, bir kaç farklı alanda çalışmaları yürüttüklerini anlattı.

Bağımlılığın bütüncül olarak mücadele edilmesi gereken bir alan olduğunu, dünyadaki eğilimin de bağımlılık türlerinin hepsiyle birlikte mücadele edilmesi olduğunu dile getiren Akdağ, genellikle bağımlılığa, sigara ya da daha kolay ulaşılabilen diğer bağımlılık yapıcı maddelerle başlandığını, bunlara başlayan herkesin daha ağır maddelerle bağımlı olmadığını ancak bunun hazırlayıcı faktör olduğunu vurguladı.

Ardından alkol, uyuşturucu bağımlılıklarının gelebildiğini ifade eden Akdağ, bunların yanı sıra çalışma alanları içinde davranışsal bağımlılık denen kumar ve teknolojinin kötüye kullanımı ya da yanlış kullanımıyla ilgili bağımlılık türlerinin de yer aldığını kaydetti.

Kurulda 11 bakanlığın ve farklı kurumların yer aldığını belirten Akdağ, Yeşilay'ın da önemli bir paydaş ve tarihsel bir değer olarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla konunun içine yoğun olarak katıldığını söyledi.

- Strateji belgesinin tanıtımını Cumhurbaşkanı Erdoğan yapacak

Başbakan Yardımcısı Akdağ, sırasıyla uyuşturucu bağımlılığından başlayarak sigara, alkol, kumar ve teknoloji bağımlılığı konularında ulusal strateji belgeleri ve eylem planları hazırladıklarını, dünya örneklerini incelediklerini, literatürden farklı bilgileri toparladıklarını, konunun paydaşlarıyla konu başlıklarını ortaya koyarak politika laboratuvarları yaptıklarını, böylece bu strateji belgelerini 2018-2023 belgeleri olarak hazırladıklarını söyledi.

Bu strateji belgelerinin ilkini Uyuşturucuyla Mücadele Strateji Belgesi olarak hazırladıklarını belirten Akdağ, "Sayın Cumhurbaşkanımızla da ben görüştüm. Lütfettiler. Bu strateji belgesinin muhtevasıyla ilgili tanıtımı kendileri yapacaklar. Belge ve içeriğini kamuoyuna açıklamış olacağız." dedi.

Birer, ikişer ay arayla bu yıl içinde bütün strateji belgelerini beşer yıllık hazırlayacaklarını aktaran Akdağ, sözlerine şöyle devam etti:

"Burada 5 ilimizle beraberiz. Adana, İzmir, Ankara, Bursa, Gaziantep illerimizle. Aslında uyuşturucu konusu konuşulduğu zaman en başta bu illeri konuşmak gerekiyor. Bu beş ilin nüfusunun toplamı, aşağı yukarı genel nüfusumuzun yarısı. Ama sadece nüfusumuzun yarısı şeklinde ele almamak lazım. Bu beş ilimiz uyuşturucuyla mücadele açısından da bizim en önemli illerimiz. Riskli illerimiz. Çünkü bu metropol illerimizde hızlı şehirleşme var, hızlı endüstrileşmenin getirdiği bazı sorunlar var. Dolayısıyla büyük şehirlerin insanları psikolojik olarak savurabildiği alanlar var. Hepsini yan yana getirince bu şehirlerimizde yapılacak mücadelenin önemi ortaya çıkıyor."

Uyuşturucuyla Mücadele Strateji Belgesi eylem planlarını, amaçlarına uygun göstergelerle takip edeceklerini belirten Akdağ, "Amaçlarımıza ulaşmak için göstergeler oluşturuyoruz. Mesela atık sularda, yani kanalizasyon sularında uyuşturucu madde takibi yapacağız. Bunlar kullanıldığı zaman idrarla atılıyorlar ve idrardaki son ürünlerini bilimsel yöntemle takip etmek, böylece nereden nereye geldiğimizi, miktar azaldı mı azalmadı mı görmek mümkün." değerlendirmesini yaptı.

İkinci olarak da arzla ilgili yani piyasada satışa çıkarılan uyuşturucunun azaltılmasıyla ilgili de çok önemli bir gösterge oluşturduklarını dile getiren Akdağ, "O da piyasadaki satış fiyatı. Özellikle satılan uyuşturucunun saflığı da dikkate alınarak, satış fiyatlarını yakından takip edeceğiz. Böylece aynı saflık derecesinden satış fiyatlarının artması, piyasada uyuşturucunun azaldığı anlamına geliyor. Bunu da takip etmiş olacağız." dedi.

- "Türkiye bir salgının arefesindedir"

Başbakan Yardımcısı Akdağ, bugün 5 ille toplantı yapmalarının sebebini, bu illerde yapılacak işleri tartışıp, rehber hazırlamak olduğunu belirterek, "Bu rehber doğrultusunda 5 yıllık hedeflerini hazırlayacaklar. İl Uyuşturucuyla Mücadele Yüksek Kurullarını hazırlayacağı bu hedefleri takip edeceğiz. Uyuşturucuyla kıyasıya mücadele etmeye hazırız, çünkü uyuşturucu çocuklarımızı, gençlerimizi ve geleceğimizi tehdit ediyor. Daha önce de ifade etmiştim, Türkiye bir salgının arefesindedir, uyuşturucu salgınının. Avrupalı bir çok ülke, ABD, dünyanın bir çok ülkesi bir salgının tam orta yerindedir. Biz bu salgının arefesindeyiz. Dolayısıyla önümüzdeki birkaç yıl, 2019-2020 yıllarında göstereceğimiz performans ülkemizin geleceğini çok önemli ölçüde etkileyecektir.” ifadelerini kullandı.

Çok yerinde ve bütün dünyaya örnek olacak bir “Strateji ve Eylem Planı” hazırladıklarına inandığını söyleyen Akdağ, “Ancak şunu açıkça ifade edeyim, hazırlanan strateji ve eylem planları uygulanmadıkça, doğru zamanda doğru yerde uygulanmadıkça sayfalar arasında kalmaya mahkumdur. Hangi hedeflerimiz varsa, doğru zamanda ve doğru yerde yerine getirmeliyiz.” dedi.

Uyuşturucuyla mücadelenin kolay olmadığını, gelişmiş ülkelerin bu salgının pençesinde olduklarını ve hatta çoğu ülkenin bazı uyuşturucu türlerini serbest bırakacak hale geldiklerine dikkati çeken Akdağ, devleti ve hükümeti temsil eden kişiler olarak gayret göstereceklerini ama toplumun diğer bileşenlerinden de destek gelmesi gerektiğini dile getirdi:

Akdağ, "Elbette sivil toplumumuz ve bütün paydaşlarımız da bize destek olacak. Buradan bütün Türk milletine, Türkiye’ye seslenmek isterim; biz elimizden gelen gayreti göstereceğiz, vazifemizdir ancak şu bilinmelidir; toplumun her kesiminden, üniversitelerden, sivil toplumdan, iş dünyasından, sendikalardan, bilim dünyasından yeterli desteği alamazsak bu mücadelede başarılı olma şansımız azalır. Omuz omuza vereceğiz. Siyaset tarafında iktidar-muhalefet bir arada, söylediğim gibi bütün paydaşlar bir araya gelerek Allah’ın izniyle kazanacağız. Ya kazanacağız, ya kazanacağız. 'Çünkü'sü yok." diye konuştu.

Uyuşturucuyla mücadelede basına düşen çok önemli hizmetler olduğunu belirten Recep Akdağ, zaman zaman istemeyerek de olsa özendirici yayınlar yapılabildiğini aktararak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bunların özendirme maksadıyla yapılmadığına ben yüzde 100 eminim. Ama yeterli bilgi olmazsa ya da biraz alelacele yayınlar yapılırsa yanlışlar yapılabiliyor. Mesela 'altın vuruş' diye bir kelime var. Ya da 'keyif verici madde' diye bir ifade var. Buna benzer ifadeler asla kullanamayız, kullanmamalıyız. Alışkanlıklarla bunlar devam ediyor. Bu sürecin bir parçası da çok önemli bir paydaş olarak hem görsel hem yazılı basınımız hem de internet medyasıyla birlikte hareket etmek ve çalışmaktır."