İsrail’in yeni Ortadoğu  stratejisi
ABONE OL

İttifaklar netleşiyor mu?

Anlaşılan o ki, Washington DC’de hiçbir şey eskisi gibi değil. Jeopolitik yaklaşım, politik karar alma süreçleri ve liderin inisiyatifi gibi başlıklar geçmişin uzun ve karışık bürokratik süreçlerinden geçen politika şekillendirme anlayışından epeyce uzaklaşıldığını gösteriyor. Aslına bakılırsa Trump’ın temel önceliği başından beri Asya-Pasifik hattında yeni mücadele hatları oluşturmaktı. Ortadoğu gün geçtikçe ABD’nin geri çekileceği bir jeopolitik havzaya evriliyor. “Peki, ABD’nin boşluğunu kimler dolduracak?” sorusu bu merhalede oldukça önem kazanıyor. ABD’nin Ortadoğu’dan çekilmesi bazı bölge ülkelerinin politik ve askeri hegemonyasını diğer ülkeler üzerinde dikte ettirmesi veya nüfuz dalgaları oluşturmasını mı sağlaya-cak yoksa bölgesel ittifakların netleştiği bir döneme mi girilecek? Bence sanırım doğru cevap ikincisi.

İsrail cephesinden bakıldığında, Trump’ın Suriye’den çekilmesi kendileri açısından bölgede düzenleyecekleri hızlı, kısıtlı ve etkili askeri hava operasyonlarının sıklaşması anlamına gelebilir. Diğer önemli bir gelişme ise İsrail’in Ortadoğu politikalarını şekillendirirken ABD’den ziyade Rus-ya’yla daha yakından bir ilişki kurgulaması olacak. Rusya ise Akdeniz’i kendisi için hayati bir jeopolitik kanal olarak görmekte ve yaklaşık 5 bin kişilik askeri personeli ile Suriye’de yer alıyor. İran da etno-dinsel motivasyonları temel alan fakat bölgesel jeopolitiğin bir gerçekliği olarak olası Arap milliyetçi yükselişe ve yayılışa karşı şimdiden bir “Şii hilali”ni tahkimleştirme peşinde.

İç siyaset kızışıyor

İsrail’in son günlerde kuzey sınırlarını koruma altına almayı temel endişe tutan askeri operasyonlarının arkasında da Trump’ın taze geri çekilme bilgisinin olduğuna dair bir kanaat oluşmuyor değil. İsrail bir yandan büyük ve karmaşık jeopolitik dönüşümlere şahit olurken diğer yandan ülkede iç siyaset her geçen gün kızışıyor. Bu hafta İsrail’de Benyamin Netanyahu başkanlığındaki kabine erken seçim kararı alarak kamuoyunu şaşırttı. Ne-tanyahu’nun seçim konusunda sıcak bir tutum almasının belli başlı sebepleri var. Öncelikle İsrail’de Netanyahu’ya karşı yürütülen epeyce soruştur-manın varlığı söz konusu. Bununla ilintili olarak İsrail Başsavcısı Avichai Manderbilt’in Netanyahu’ya karşı açılan davalara ilişkin kendisine düşen süreci yönetme konusundaki hızlılığı, Netanyahu’nun kamuoyu desteğini arkasına alarak tekrar seçilmesinin meşruiyetini yeniden yayabileceğinin bir işareti olarak okunuyordu. Muhalefetin zayıflığı, İsrail’in zorlaşan ekonomik koşulları, Trump’ın yüzyılın anlaşması planını açıklamayı ertelemesi gibi gerçekler de erken seçim kararı alınmasında yatan motivasyonlar olarak görülebilir.

İsrail ise yaklaşık 50 yıldan bu yana bölgesel ülkelere dönük “çevre” stratejisini aktörler değişse de devam ettiriyor. Şimdinin ittifak bloğu olarak Arap ülkelerinin öne çıktığını görmekteyiz. İsrail’in Birleşik Arap Emirlikleri de dahil olmak üzere birçok bölge ülkesiyle resmi diplomatik ilişkileri tesis etmeye dönük karşılıklı adımların atılacağına dair haberler artık günümüzün bölge uzmanları için çok da şaşırtıcı gelişmeler değil. Aslında burada temel mesele İsrail’in jeopolitik çevrelemesi ile kendi iç siyasal gelişmeleri arasındaki eğilim ve tercih seçeneklerinin eşleşip eşleşmeyeceği. Orta-vadede İsrail’in politik formasyonu, toplumsal yapısı ve kültürel tercihlerinin Batı’dan ziyade Doğu’dan olacağı yönünde bir düşünceye varmamız mümkün.

Ülkeler arasında temel stratejik hedef, devlet denilen sistemin belirlenmiş politik coğrafi sınırlar içinde sürdürülmesi diyebiliriz. Kısacası her ülke kendi çıkarının peşinden giderken öte yandan bu partiküler hedeflerine ulaşmak için ittifak blokları oluşturmak ya da hasım aktörlerle uğraşmak zorunda. İsrail için şimdi bu seçenekler arasında tercih edileni Körfez ülkeleriyle oluşturmayı hedeflediği bir güvenlik cephesini anlamlı kılmak. Bu cephe için en temel sorun, Arap sokağının dinmek bilmeyen öfkesinin temelinde yatan Filistinlilerin bir devlete sahip olamaması meselesi.

Rusya için masraflı olacak

İsrail’de mevcut ve gelecek iktidar için iki devletli bir çözüme doğru ilerlemek ise şu an için pek mümkün gözükmese de Filistinlilerin devletleşme süreçlerini tamamlayabilmelerine yapılabilecek katkılar alternatif ülkelerin öne çıkmasına yardımcı oluyor denilebilir.

Suriye’de Beşer Esad ise bu çıkmazdan kendisine yeni bir jeopolitik hayat kanalı açma derdinde. Temel hedefi Körfez ülkeleriyle yeni bir sürece girip, ülkesindeki İran nüfuzunu oldukça sınırlamak olacak. Küresel siyasetin ironik yanlarından birisi de bu olsa gerek. Belki de İsrail ve Suriye arasında örtük bir görüşmenin devam ettiğini söylemek bile mümkün. İsrail için kuzey sınırı oldukça önemli ve bu sınır hattında iki ülke oldukça kritik pozisyonda bulunuyor: Suriye ve Lübnan. Tüm bunlar göz önüne alındığında ABD’nin Suriye’den çekilişi aslında bizlere yeni bir dönemin işaretini veriyor. Şunu da eklemek sanırım önemli olacak: Rusya’nın Ortadoğu’daki varlığını sürdürmesinin var olan ekonomik dengeler göz önüne alındığında oldukça masraflı hale geleceği kesin gibi.

İsrail’in Akdeniz ve Hazar Denizi etrafında yoğunlaşan yeni çevre konsepti, Türkiye için de oldukça önemli. Enerji konusunda bölge üzerinde hedefleri olan Türkiye için ayrıca Kıbrıs oldukça kritik bir coğrafi alan. Akdeniz’de oluşacak yeni ittifak bloklarını yakından takip etmek ve buna uygun yeni manevralar geliştirmek 2019’da en önemli gündemlerimizden olacak.

Türkiye’nin tercihleri

2019 bölgesel jeopolitiği göz önüne alındığında, Türkiye’nin tercihleri ve inisiyatiflerinin küresel makro-siyasetin esas belirleyici aktörlerinden bi-risi olacağını gösteriyor. Türkiye’nin politik sistemindeki değişim, jeopolitik manevra kabiliyetini oldukça kolaylaştırmışa benziyor. Bölgesel gerçeklik-ler ve yapısal problemler arasında Türkiye’nin tercihlerinin geleceği şekillendirme etkisi gün geçtikçe artacağa benziyor.

@gcinkara