Ali Yalçýn - MEMUR-SEN Genel Baþkaný
1 Mayýs; emek kesiminin birlik, dayanýþma ve mücadele günü... Bugün her ne kadar kimi ülkelerde iþçi bayramý, emek bayramý gibi adlarla kutlansa da 1 Mayýs, Amerika’da 1 Mayýs 1886’da Albert Parsons, August Spies, Adolph Fischer ve George Engel adlý iþçi liderlerinin idamýnýn yýl dönümüdür ayný zamanda. Bu açýdan bakýldýðýnda, sendikal mücadelenin cari düzen içinde kat ettiði yolun sembolüdür 1 Mayýs.
Fakat burada bir hususun altýný çizmek durumundayým; ideolojik entegristlerin bu trajedi üzerinden emek kesiminin topyekûn mücadelesini ve elde edilen kazanýmlarý kendi mülkleriymiþ gibi görmeleri, ülkemiz açýsýndan bu günün uzun süre sakýncalý bir gün olarak algýlanmasýna sebep olmuþtur. Oysa kapitalist dünya sistemi içinde sendikal mücadele farklý farklý kesimler tarafýndan sürdürülmüþtür. Çünkü emek kavramý ve emek için verilen mücadele, ideolojik entegristlerin dar kalýp deðerlendirmelerinin çok ötesinde bir anlam taþýmaktadýr. Dolayýsýyla, insanlýðýn emek mücadelesi ideolojik entegrizme kurban edilmemelidir.
1 Mayýs, ezberlerin tekrarlandýðý/tarihin bugüne getirme çabasýnýn aracý deðil emeðin hizmet boyutuyla da ele alýndýðý bütüncül bir perspektifte tartýþýlmasýnýn miladý olmalýdýr. Nitekim MEMUR-SEN olarak son dört yýl içinde gerçekleþtirdiðimiz uluslararasý faaliyetlerde, özellikle neoliberal teorinin denklem dýþýna ittiði emek ve paylaþým kavramlarýnýn finans kapital karþýsýnda direncini artýrmak için dünyanýn birçok yerinde yeni arayýþlarýn olduðunu görmek bizi umutlandýrmaktadýr.
Ülkemizde durum ne?
Maalesef ülkemizde ezberlerin oluþturduðu aðý aþmak için de mücadele etmek zorunda kalan bir emek örgütüyüz. Uluslararasý arenada, bazý emek üst kuruluþlarýna genelde ülkemiz özelde ise Memur-Sen hakkýnda dezenformasyona dayalý bilgi aktaran sözde emek örgütlerinin gerçek niyetlerini de ifþa etmemizi saðlýyor bu mücadele. Bir zamanlar 1 Mayýs’ý vandalizmin aracý haline getirenlerin, bugünkü að içinde hangi iþlevi gördüðünü daha net görmüþ oluyoruz böylece.
Biz, söz konusu denklemi aþmak için 1 Mayýs gündemimizi ülkemizin deðiþik þehirlerine taþýyoruz. Bu yýl “Emeðin Soylu Direniþçileri Þanlýurfa’da” temasýyla Þanlý Urfa’da kutlayacaðýz emek ve dayanýþma gününü.
Ýdeolojik sendikacýlýk, bir Soðuk Savaþ dönemi aparatýdýr oysa. Ýki kutuplu dünya söylemi ile þekillenen Soðuk Savaþ dönemi de nihayetinden Amerikan hegemonyasýnýn meþruiyet kaynaklarýndan biriydi. Bu açýdan bakýldýðýnda, hem emperyalizme karþý olduklarýný söyleyen hem de meþruiyet kaynaðýnýn Amerikan hegemonyasýnýn oluþturduðu dilde bulanlarýn, bugün, ayný dilde ýsrarcý olmalarý düþündürücü deðil mi? Biz buna entegrist að diyoruz iþte.
Sendikal kriz ve 1 Mayýs
Soðuk Savaþ döneminde Amerikan hegemonyasýnýn meþruiyet kaynaklarý olan uluslararasý yapýlarýn bile sorgulandýðý bir dönemden geçiyoruz. Dolayýsýyla, tarihi ýskalamadan ama tarihe de saplanmadan yeni tanýmlar yapmak zorundayýz. Yeni arayýþlar dememizin sebebi bu. Hadi açýk bir þekilde itiraf edelim; bugün bir “sendikal kriz” yaþanmaktadýr. Neden? Çünkü finans kapitalin yeni yeni teoriler ürettiði bir zeminde sendikalar kendilerini dönüþtürememiþtir. Bunun da sebebi açýktýr; tarih boyunca emek kavramý hep sermaye merkezli tanýma tabi tutulmuþtur. Emek kesiminin ana gündem maddelerinden olan “iþin geleceði” konusunda sürdürülen tartýþmalara baktýðýmýzda yine ayný hakim dil kullanýlmaktadýr. Ortodoks sendikal anlayýþ da bu noktada, hakim dilin taþýyýcýsý, hatta meþrulaþtýrýcýsý olmaktan baþka bir iþlev görmediði gerçeði ortadadýr. Bu konuyu biraz açalým;
ILO’nun yüzüncü yýlýnýn temasý olan “Ýþin Geleceði” konusunu tartýþmak için, sendikalarýn ilk önce cevap bulmasý gereken bir konu var. Bugün, 26 kiþinin serveti dünya nüfusunun en fakirini oluþturan 3.8 milyar kiþi yani dünyanýn yarýsýnýn servetine eþit. Öte yandan 2018 yýlýnda en zenginler servetlerini günde 2.5 milyar dolar arttýrdý. Bu çeliþki ortadayken, geliþmiþ ülkelerde oluþturulan sendikal gündem dünyanýn birçok yerinde karþýlýk bulabilir mi? Daha açýk bir ifadeyle, bir tarafta suya bile ulaþamayan insanlar, bir tarafta görece refahýn hâkim olduðu bölgelerde yürütülen yapay zekanýn oluþturduðu tehditler.
Geçen yýl 106. düzenlenen ÝLO Çalýþma Konferansý’nda Türkiye’yi emek kesimi adýna Memur-Sen temsil etmiþti malum. Biz o toplantýda emek kesiminin gerçek gündemine atýf yapmak için iktisadýn kýt kaynaklar teorisini eleþtirmiþtik. Demiþtik ki; “Kýt kaynaklar teorisi büyük bir kandýrmacadýr. Eðer adil bir dünya kurulursa, kaynaklar hepimize yeter.” Köklü çözüm önerisi budur. Bu teoriyi sorgulamadan ve buna karþý bir öneri getirmeden ne emperyalizme ne kapitalist oligarþiye karþý yol alabilirsiniz.
Bizce 1 Mayýslarýn ana gündemi bu olmalý. Yoksa emek ve dayanýþma gününü, keskin inançlarla belirlenmiþ sloganlara indirgeyen anlayýþ, emeðin ve emekçinin gerçek gündemini gizlemiþ olur.
Sendikalar arasý mücadele
Evet, gerçek sendikal gündem her geçen gün dünyamýzý kaosa sürükleyen emperyalizmin temelindeki teorileri sorgulamak ve son 40 yýldýr denklem dýþýna itilen emek ve paylaþým sorunlarýný merkeze almaktýr. Yoksa bugün yaþanan krizin bir parçasý olan sendikal krizi aþmamýz mümkün deðildir.
Biz, bir taraftan cari sistem içinde kamu görevlilerinin mali ve hukuki haklarýný geliþtirmeye çalýþýrken, diðer taraftan bugünkü sistemin oluþturduðu kaosu aþacak yollar bulmaya çalýþýyoruz. Gerçekleþtirdiðimiz uluslararasý toplantýlarla da bu arayýþýmýzý dünyanýn birçok ülkesindeki emek örgütleriyle paylaþýyoruz. 18-19 Nisan tarihlerinde gerçekleþtirdiðimiz ve 13’ü bölgesel üst yapý olmak üzere 107 ülkeden sendikal örgütün katýlýmýyla Ankara’da gerçekleþtirdiðimiz “Ýþin Geleceði” konferansýyla güçlü bir adým attýk. Cumhurbaþkaný Sayýn Recep Tayyip Erdoðan’ýn da bir konuþma yaptýðý konferansýmýzda “Baþýndan itibaren çeliþkiler üreten, deyim yerindeyse geniþ kitleleri yönetmek için kurgulanan teorilerin yerine, emek kesiminin güçlü bir katýlýmýný saðlayacak bir anlayýþla, insanlýðýn sorunlarýnýn gerçek bir zeminde tartýþýlabileceðine inanýyoruz. Ýnsan onuruna yarýþýr sürdürülebilir iþin hayata geçirilebilmesi için ‘adalet ve adil paylaþým’ ilkelerinin bütün ülke politikalarýnýn merkezine alýnmasý gerekir” diyerek fikirlerimizi dostlarýmýzla paylaþtýk.
Biz, ezbere deðil gerçeklere yaslanarak hareket eden ve mücadele stratejisini de gerçek gündem üzerinden geliþtiren bir emek örgütüyüz. Ne var ki, beyinlerinde yaftadan baþka bir þeyi olmayan, her neresinden bakarsanýz emeði ve sendikayý ideolojilerinin stratejik aparatý olarak gören saðýmýzdaki ve solumuzdaki örgütler, bizimle rekabeti ana gündemleri haline getirerek emeðin gerçek gündemini gizliyorlar.
Özellikle, 31 Mart Yerel Seçimlerinden sonra oluþan dengeleri, kendi çýkar hanelerine yazmak için, gizlendikleri mevzilerden çýktýklarýný görüyoruz. 1 Nisan’dan bu yana, üyelerimize karþý baský ve psikolojik þiddet, tehdit ve yýldýrma politikalarýyla emek hakkýnda ne düþündüklerini ortaya koyuyorlar. O kadar ileri gidiyorlar ki, üyelerimizi ekmeðini tehdit aracý olarak kullanýyorlar. 1 Mayýs’a giderken yaþanan bu olaylar dahi bu örgütlerin neyi kimin için yaptýklarýný açýk-seçik ortaya koydu. Hep söyleyegeldiðimiz üzere, sendikayý ve sendikacýlýðý ideolojik kýlýf altýnda istismar ettikleri bir kere daha anlaþýlmýþ oldu.
Önümüzde bir toplu sözleþme süreci var. Yasanýn ve masanýn bütün zaaflarýna karþýn, bu toplu sözleþmede de kazanýmlarýmýzý koruyacak, yeni kazanýmlara imza atacaðýz inþallah. Mesela; sözleþmeli istihdam konusu… Kamuda tek istihdam þekli kadrolu olmalý; sözleþmeli istihdam son bulmalý diyoruz. 3600 ek gösterge tüm kamu görevlilerini kapsayacak þekilde yeniden düzenlenmeli; kadro ve derece sýnýrlamalarý kaldýrýlmalý. 4688 Sayýlý Toplu Sözleþme Kanunu deðiþtirilmeli, hem masa, hem de yasa daha adil bir toplu pazarlýk düzeneðine kavuþmalý.
Memura grev hakký
Kamu görevlilerinin bütçeden aldýðý pay artmalý ve haksýzlýklara yol açan mülakat sistemi kaldýrýlmalý. Görevde yükselme ve unvan deðiþikliði sýnavlarý tüm kurumlarda açýlmalý. KÝT’lerde de sicil uygulamasýna son verilmeli; bir defaya mahsus olmak üzere baþarý ücreti oraný olan yüzde 8 temel ücrete eklenmeli. Emekliye ayrýlan kamu görevlileri, Aile Yardýmý Ödeneði almaya devam etmeli. Gelir Vergisinde Oran yüzde 15’de sabitlenmeli. Kamu görevlilerine, emeklilerde olduðu gibi Dini Bayram Ýkramiyesi verilmeli. Harcýrahlar, günün þartlarýna göre belirlenmeli. Ýzinler iþ günü esasýna göre verilmeli. Kamu personel sisteminde sýkýntý olan performans, rotasyon gibi uygulamalara son verilmeli. Mazerete dayalý tayin talepleri öncelikli olarak deðerlendirilmeli. Devlet memurlarýnýn siyaset ve grev haklarý tanýnmalý. Bu ve benzeri birçok beklentimizin hayata geçmesi için 1 Mayýs alanlarýnda olduðu gibi toplu sözleþme masasýnda da mücadele edeceðiz.
@_aliyalcin_