ABD-İran geriliminde İsrail’in Haşdi Şabi hamlesi
ABONE OL

1 Temmuz’da Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi, Haşdi Şabi (HŞ) içerisinde faaliyet gösteren grupların siyasi ilişki kurmalarını yasaklayan, Haşdi Şabi gruplarını Irak Güvenlik Güçleri bünyesine katan, güvenlik kontrol noktaları kurmalarını engelleyen ve ekonomik kazanç sağlayan ofislerini kapatmayı öngören kararnameyi ilan etti. Bu hamle kuşkusuz Irak’ta İran’ın sahadan devletin üst kademelerine (bottom up) nüfuz kurma stratejisine yönelikti. ABD, Irak politikasının yukarıdan inmeci (top down) temel stratejisine uygun olarak, Irak’ta İran nüfuzunu kırmak için resmi kurumlar üzerinden HŞ’yi sınırlandırmaya gitmiş oldu. 

İki aylık ek süre

Kararnamenin tam anlamıyla uygulanabileceği hususunda soru işaretleri dururken, 19 Temmuz’da Salahaddin vilayetinde Amirli nahiyesindeki Şüheda askeri kampına drone ile saldırı düzenlendi. Şüheda askeri kampında zaman zaman Irak Hizbullahı milisleri ve İranlı askeri yetkililerin konuşlandığı, mühimmat deposunda ise İran yapımı balistik füzelerin bulunduğu iddia edilmişti. İki drone ile gerçekleştirilen saldırılarda iki kişinin yaralandığı açıklandı. İranlı askeri danışmanlarının öldüğü iddia edilse de Tahran yönetimi açıklama yapmadı. Bu saldırının teknik arıza nedeniyle meydana geldiği düşünüldüğü için üzerine gidilmedi. İkinci saldırı, 28 Temmuz’da Bağdat’ın kuzey doğusundaki Eşref kampına düzenlendi. Bu askeri kampta İran’dan Irak’a getirilen balistik füze rampaları ile İranlı iki danışmanın bulunduğu deponun hedef alındığı iddia edildi. Bu iki saldırı meydana gelirken, HŞ’yi tamamen devlet kontrolü altına almayı hedefleyen kararnamenin yürürlüğe girmesinden bir gün önce 30 Temmuz’da Irak Ulusal Güvenlik Müsteşarı ve Haşdi Şabi Heyeti başkanı Falih Feyyad, Haşdi Şabi’ye bağlı büroların tüm vilayetlerde kapandığını ancak teşkilatların birleştirilmesi için iki aylık ek süreye ihtiyaç duyulduğunu açıkladı. 

Finans ayağı 

Başbakanlık kararnamesi yürürlüğe girdikten sonra Musul’daki HŞ’nin karara direnmesi kararnamenin tam anlamıyla uygulanmasının zorluğunu gösterdi. HŞ’nin 30’uncu tugayı başında, insan hakları ihlalleri ve yolsuzluklar gerekçesiyle ABD’nin yaptırım listesine aldığı Musullu Şebek asıllı Vaad Kaddo bulunuyor. Tugay karara tepki göstermek için Musul ve Erbil arasındaki kara yolunu trafiğe kapatmıştı. Falih Feyyad ise bölgede güvenliğin 30. tugay, yerel polis ve ordudan müteşekkil ortak güç tarafından sağlanacağını açıkladı. Bu hadise, HŞ’nin bazı grupları ile devlet kademeleri arasındaki pürüzlenmeleri göstermesi açısından dikkat çekiciydi. HŞ’nin finans ayağını kesme hususunda HŞ’nin destekçisi olduğu iddia edilen uyuşturucu ticareti yaptığı ileri sürülen en büyük organizasyon liderlerinden Hamza Şimeri yakalandı. HŞ’yi sınırlandıracak kararnameye karşı çıkacağı beklenen ve Hizbullah Nuceba hareketi sözcüsü Nesir Şemeri, Tahran’da İran ulusal güvenlik meclisi üyesi Said Celili ile bir araya geldi. Şemeri, İran karşıtlığı yapacak her Irak hükümetinin birkaç haftada yıkılacağı yönünde tehdit savurdu. (Geçtiğimiz Mart ayında ABD, Nuceba hareketi ve lideri Ekrem Abbas Kabi’yi yaptırım listesinde almıştı.) 

Bütün dikkatler kararname üzerindeyken, 12 Ağustos’ta Bağdat’tın Dora nahiyesinde Sakr askeri kampında silah deposunda patlama meydana geldi. Irak Sağlık Bakanlığı açıklamasına göre saldırı nedeniyle cephanelikte meydana gelen patlamada bir kişi öldü, 29 kişi yaralandı. Ölen ve yaralananların Haşdi Şabi mensubu olup olmadığına ilişkin ise herhangi bir bilgi paylaşılmadı. Başbakan Abdülmehdi, saldırının soruşturulması direktifini verdi. 15 Ağustos’ta başbakan Abdülmehdi hava sahasında her türlü askeri uçakla ilgili verilen izinlerin iptal edilmesini içeren karar aldı. Irak Meclisi Güvenlik ve Savunma Komisyonu Üyesi Kerim İleyvi(Fetih koalisyonu milletvekili) İsrail’in HŞ’ye ait askeri üsleri ABD’den aldığı tam istihbarat ile vurduğunu ileri sürdü. 15 Ağustos’ta Abdülmehdi tüm askeri uçuşları askıya almasına rağmen, 20 Ağustos’ta Ketaib İmam Ali Birliği’nin konuşlandığı Beled askeri hava üssü yakınlarındaki askeri üssün cephaneliğinde art arda patlamalar meydana geldi. Patlamanın nasıl meydana geldiğine dair Bağdat yönetiminden herhangi bir açıklama yapılmazken, Salahaddin Milletvekili Muhammed Bildavi görgü tanıklarına dayandırdığı açıklamada “Saldırı öncesi askeri kampın semalarında uçakların görüldüğünü” ifade etti. Saka askeri kampında meydana gelen ikinci patlamayı soruşturan Iraklı heyet, patlamanın drone saldırısı sonucu meydana geldiğini açıkladı. Saldırıların İsrail tarafından yapıldığı iddia edilirken, 20 Ağustos’ta Ukrayna ziyaretinde bulunan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, saldırılar hakkında “İran hiçbir yerde dokunulmaz değildir.” şeklinde cevap verdi. HŞ Heyet başkanı yardımcısı Ebu Mehdi Mühendis, ABD’yi suçlayarak İsrail’e ait dört nsansız hava aracının Azerbaycan üzerinden ABD’nin Irak’taki filosuna bu yıl dahil edildiğini ve askeri üsler üzerinde uçuş yaptığını iddia etti. Ayrıca, bugünden itibaren meydana gelecek hadiselerden ABD’nin sorumlu tutulacağını açıkladı. Bunun üzerine ABD savunma bakanlığı Pentagon, ABD’nin saldırılara dahil olmadığını açıkladı. Haşdi Şabi Heyeti Başkanı ve Irak Ulusal Güvenlik Danışmanı Falih Feyyad, Mühendis’in açıklamalarının HŞ’nin resmi görüşünü yansıtmadığını ifade ederek ve ABD ile İsrail’i suçlamayarak, saldırıların üstünün bir şekilde kapatılıp ABD ile Irak arasındaki ilişkilere zarar vermesini önlemek istedi. 

Saldırıları kim yaptı?

25 Ağustos’ta Hizbullah lideri Hassan Nasrullah, İsrail saldırganlığını kınadığı bir açıklama yaparken, Irak-Suriye sınırında Iraklı milislere ait iki araç silahlı insansız hava aracı ile vuruldu. Saldırı,  Suriye’ye savaşmaya giden milislerin Kaim sınır kapısının Anbar tarafında takriben 15 km yakınında gerçekleşti. İki İHA’dan biri HŞ askeri kampına, diğeri bu askeri kamptan ayrılan konvoya saldırı gerçekleştirdi. Bu saldırıyı da İsrail yönetimi üstlenmedi. Saldırıların İsrail tarafından gerçekleştirildiği halihazırda belirsizliğini koruyor. Ancak bu saldırılar İsrail’in Suriye ve Lübnan’da düzenlediği binlerce saldırıyı üstlenmemesi anlamına gelen İsrail’in sükunet politikası ile uyumlu. Son zamanlarda Mossad’ın başındaki isim Yossi Cohen, İran’ın Suriye’de zemin kazanmasını önlemek için az sayıda aleni ve gizli tedbirler aldıklarını açıklamıştı. Bu çerçevede saldırıların İsrail tarafından yapıldığını iddia edenlerin eli güçleniyor. 

Fetva yayınlandı 

26 Ağustos’ta Fetih koalisyonu, İsrail’in saldırılarından ABD’nin sorumlu olduğunu ve Irak’ta ABD askerlerine artık gerek kalmadığını açıkladı. Ayrıca, İran’ın Kum kentinde ikamet eden Irak’ın Şii dini mercilerden Kazım Hüseyni Hairi, ABD askerleri ve diğer ülkelerin askeri danışman, eğitmen ve terörle mücadele bahanesiyle Irak’ta kalmalarının haram olduğuna dair fetva yayınladı. Bu fetva ABD’nin askeri varlığını tartışmaya açan ve aynı zamanda İran yanlısı milislerin ABD askerlerine karşı harekete geçmesine meşruiyet sağlayacak niteliktedir. HŞ heyet başkanı yardımcısı Mühendis’in, saldırılara artık sessiz kalmayacaklarını ifade etmesi, İsrail menşeli olduğu düşünülen bu saldırıların ABD’nin askeri varlığını tehlikeye attığını göstermiştir. Bu saldırıların Irak açısından önemi ise Irak’ın savunma kapasitesinin gelişmiş hava saldırılarına karşı savunmasız kaldığını ortaya çıkarmış olmasıdır. Bu durum Irak’ı uzun zamandır almak istediği S-400 hava savunma sistemini almaya yanaştıracaktır. Nitekim, Rusya Federasyon Konseyi Savunma ve Güvenlik Komitesi Başkanı Viktor Bondarev de Irak’ın S-400 alabilecek potansiyel ülkeler arasında bulunduğunu ifade ederek Irak ile askeri anlaşma imzalamak istediklerini göstermiştir. 

[email protected]