Adanmış bir entelektüel olarak İbnü'l Arabî
ABONE OL

İslam düşüncesi tarihinde eserleri etrafında en yoğun tartışmaların gerçekleştiği figürlerden biri sayılabilir İbnü'l Arabî. Özellikle İbn Teymiyye ve Aliyy-ül Kari gibi alimler tarafından şedid bir şekilde eleştirilen Füsus'ul Hikem'e literatürde 30'dan fazla reddiye ve hemen hemen aynı sayıda da müdafaaname yazılmıştır. Her ne kadar kendisi açıkça "vahdet-i vücud" dememişse de "varlığın birliği" anlamına gelen bu ifade İbnü'l Arabî'nin ekolünü tarif eden bir deyim olarak ilgili literatüre kaydedilmiştir.

Fütühat-ül Mekkiyye ve Füsus'ul Hikem gibi temel eserleri yanında birçok risale de kaleme alan İbnü'l Arabî'nin meşrebinin klasik tasavvufi anlayıştan kısmen de olsa farklılaştığı da iddia edilmiştir. Bu iddialar arasında en ilginci elbette İbnü'l Arabî'ye tam anlamıyla bir filozof denip denemeyeceği hususu gelir. Özellikle modern zamanlarda bazı araştırmacıların "İbn Eflatun" olarak andığı İbnü'l Arabî'ye böyle denip denemeyeceği de tartışmalıdır. Bu ifadenin belki de sadece övgü için kullanıldığını kabul etmek mümkündür.

Ortaçağ İslam medeniyetinin entelektüel ve sosyal tarihine ilişkin yirmi beşe yakın kitap ve yüzün üzerinde makale yazmış Yahudi bir oryantalist olan Franz Rosenthal, Türkçe'ye "Felsefe ile Tasavvuf Arasında İbnü'l Arabi" adıyla çevrilmiş eserinde İbnü'l Arabî'nin düşünce tarihindeki yerini ve kimliğini tam olarak tespit etmek için önemli bir çaba sarf ediyor. İbnü'l Arabî'ye filozof denip denemeyeceği, eserlerindeki felsefi atıfların nasıl okunması gerektiği, onun hangi felsefi gelenekle yakından ilişkilendirilebileceği, felsefeye ve filozoflara nasıl yaklaştığı, onları nasıl değerlendirdiği, eserlerinde hangi felsefi temaların ne sıklıkla ve hangi şekilde kullanıldığı, felsefi bilginin mahiyeti ve değerine ilişkin neler düşündüğü gibi bir takım önemli sorular eşliğinde İbnü'l Arabî'nin düşünce tarihinde kaynaklık teşkil ettiği önemli sentezin boyutlarını serimlemeye çalışan Rosenthal, Arabi'nin geride bıraktığı külliyat karşısında da hayretini gizleyemez.

Felsefi tasavvuf

Henrik Samuel Nyberg, Ebu'l Ala Afifi, Henri Corbin gibi modern araştırmacıların genelde İbnü'l Arabî'nin eserleri üzerinden bir "tasavvuf felsefesi" ya da bir "felsefi tasavvuf" sistemi kurgulayarak İbnü'l Arabî'nin öğretileri için teosofi, felsefi panteizm, sudurcu panteizm, panenteizm, doğal mistisizm, varoluşçu monizm vb. kavramları kullandıkları söylenebilir. Onların ileri sürdüğü tezleri büyük bir dikkatle değerlendirmeye tabi tutan Rosenthal'e göre monizm ya da gnostik monizm deyişi İbnü'l Arabî'nin öğretilerini nitelemede yeterli gelebilir.

Hikmet ve hakim kavramlarının çağrışımları etrafında İbnü'l Arabî'nin metinsel düzeyde hangi bağlamlarda Eflatun ve Aristoteles'le ilişkilendirilebileceğine ilişkin çeşitli düşünceler serdeden Rosenthal, Farabi, İbn Sina, İbn Rüşd, İbn Bacce ve Fahreddin er-Razi ile İbnü'l Arabî arasında kurulabilecek ilintileri de tartışır. Rosenthal'in bu konulardaki nihai kanaatinin İbnü'l Arabî'nin düşüncelerini irdeleyip onların kökeni ve karakteri hakkında yapılabilecek bazı sorgulamalar onun felsefi sayılabilecek bazı düşüncelerle sıkı sıkıya sahip olduğunu ortaya koymaya imkân tanır. Kendisini "muhakkik bir sufi" olarak niteleyen İbnü'l Arabî'nin görüşlerinin felsefileştirilebilecek ima ve içerimleri olduğu düşünülebilir bu yüzden.

Son olarak, Rosenthal'in İbnü'l Arabî'yi nihai kertede bir "liberal" değilse de "adanmış bir entelektüel, kararlı, bağımsız bir düşünür" olarak nitelediğine ve onun entelektüel objektivizmi benimsediğini vurguladığına işaret edelim.

Felsefe ile Tasavvuf Arasında İbnü'l Arabî Franz Rosenthal haz. Ercan Kalkan Pinhan, 2021

Asya insanlığa neler kazandırmıştı?

Moğol İmparatorluğu, Ming Hanedanlığı, Khmer İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu, Safevi İmparatorluğu, Babür İmparatorluğu ve Meiji Restorasyonu gibi Milattan sonra 800'lü yıllardan 20. yüzyılın ortalarına kadar tarihe damgasını vurmuş yedi büyük Asya imparatorluğunu irdeleyen makalelerden oluşmuş bir kitap. Makalelerde Asya krallıklarının küresel siyasî coğrafyaya hangi yollarla hakim olduğu, Avrupa devletlerine her alanda nasıl meydan okudukları gösterilirken bu imparatorlukları şekillendiren kişilere, olaylara ve etkilere dair de kapsamlı analizler yer alıyor. Ayrıca bu devletlerin yüzlerce yıl, dünyaya liderlik ettikleri vurgulanarak bıraktıkları miras da irdeleniyor.

Asya'nın Büyük İmparatorlukları, haz. Jim Masselos, çev. ed. Erkan Göksu, Kronik, 2021

II. Meşrutiyet'in meşhur fedaisi Atıf Bey

Yirminci yüzyıl başlarında Osmanlı devletinde II. Abdülhamid'in hakimiyetinin son yıllarında vuku bulan Şemsi Paşa Suikastı II. Meşrutiyet'in ilanında çok önemli bir rol oynar. Bu suikastı gerçekleştiren isim ise Mülâzım Atıf Bey'dir. Atıf Bey'in hayatını anlatan biyografisinde Talha Burak Ünlü, II. Abdülhamid döneminin en kritik aşamalarını ele alarak Enver Paşa'nın kurduğu Teşkilat-ı Mahsusa'da başkan yardımcılığı yapan, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin merkez-i umumisinde yer alan, Malta sürgününe gönderilen, Meclis-i Mebûsan'da mebusluk, TBMM'de milletvekilliği yapan Atıf Bey'i arşiv belgelerinin yanısıra Atıf Bey'in şahsi evrakına ve fotoğraflarına yer vererek ele alıyor.

İttihatçı Bir Fedai: Mülazım Atıf Bey, Talha Burak Ünlü, Timaş, 2021

Franz Rosenthal, 'Felsefe ile Tasavvuf Arasında İbnü'l Arabî' isimli kitabında İbnü'l Arabî'yi bir "liberal" değilse de "adanmış bir entelektüel, kararlı, bağımsız bir düşünür" olarak niteliyor ve onun entelektüel objektivizmi benimsediğini vurguluyor.

@uzakkoku