Engin Özekinci/ Araþtýrmacý, Yazar
Bugün milyonlarca insanýn yaþamýný sürdürdüðü þehirler; ekonomik ve kültürel birikimin yoðunlaþtýðý ve ayný zamanda fiziksel ve sosyal çevresiyle birlikte toplumsal hayatýn merkezi olan yerleþim alanlarýdýr.
Bu yüzden bir þehir kurmak elbette çok büyük gayretlerle, çok büyük iþ birliði ve dayanýþmayla mümkün olur.
Ýklim ve coðrafi þartlarýn etkisiyle þekillenen her bir þehrin kendine özgü bir kimliði ve bir ruhu vardýr. Ýþte bu kimliði oluþturan etkenlerin en baþýnda kültürel birikim gelmektedir.
Þehircilikte merkezine insaný alan medeniyet tasavvurumuza baktýðýmýzda þehir ve devletin birbirine sýmsýkýya baðlý olduðunu görürüz. Þehir olmadan devlet olmaz, devlet olmadan da þehirler olmaz. Yani devlet olmanýn bizzat kendisi þehri ve þehirleþmeyi beraberinde getirir. Ve devlet, kurduðu þehirlerle vatandaþlarýný güvenliðe, rahatlýða, refaha, huzurlu ve sakin bir hayata yönlendirir.
Buradan hareketle þunu rahatlýkla söyleyebiliriz. Bir þehrin geliþmesi, varlýðýný sürdürmesi devletin gücüyle doðrudan orantýlýdýr. Devlet geliþirse þehirler geliþir, þehirler geliþirse de devlet güçlenir.
Özgün kültür
Tarihsel köklerimize özgü bir yaklaþýmla þehir ve medeniyet kavramýný birbiriyle iliþkilendiren Ýbni Haldun, "Bir þehir ancak ticareti, ekonomisi, tarihi, mimarisi kýsacasý özgün kültürü ve kimliðiyle birlikte var olur." diyor.
Þayet bu durum olmadýðýnda orada teknik olarak bir kentten bahsedebiliriz ama medeniyetten bir iz taþýmadýðý için ona þehir diyemeyiz.
Bu anlamda þehirler de týpký insanlar gibi doðarlar, büyürler. Ve bir þehre iyi bakýlýrsa ömrü uzar, aksi durumda ise zamanla yok olmaya doðru sürüklenir.
Eðer bir þehre gözümüz gibi bakar, yatýrým yapar, onu imar ve ihya edersek; dört baþý mamur olarak kýyamete dek yaþarlar.
Ancak yaþadýðýmýz þehri ihmal edersek, ihtimamla yaklaþmazsak dünyanýn en kadim þehri de olsa nafile. O ihtiþamlý þehirler önce cazibe merkezi olmaktan çýkar, birer küçük kasaba haline gelir, daha sonra çok az sayýda insanýn yaþadýðý bir yerleþim alanýna dönüþür. Kaderine terk edildiklerinde ise tarihten tamamen silinip giderler. Þehirler, o þehrin eminlerinin ellerinde ya harap olurlar ya da geliþerek büyürler. Þehrin eminleri ne kadar ufuk sahibi olursa, hedefler koyup o hedeflere doðru gayret ederse, þehirler de bir o kadar büyür ve geliþir.
Bu yüzden þehrin eminleri, yöneticileri þehirlerine adeta öz evlatlarý gibi bakmak, onlarý gözlerinden sakýnmak mecburiyetindedir. Çünkü artýk þehir onlara emanettir.
Tabii þu da bir gerçek. Toplumlar geliþtikçe, þehirler yerleþim merkezleri olarak önemli rol oynadýklarý gibi ayný zamanda ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel hayatýn da merkezi haline gelirler.
Dünya nüfusunun yarýsý þehirde
Toplumlarýn geliþmesiyle birlikte insanlarýn þehirlerde yaþama oraný da artar. Günümüzde, dünya nüfusunun neredeyse yarýsý þehirlerde yaþýyor. Þehirler, gün geçtikçe büyümeye devam ediyor.
Bugün þehirleþmenin en önemli yönlerinden biri de þehrin insan doðasýna, insan deðerlerine ve ihtiyaçlarýna uyumlu olarak inþa edilmesidir.
Bu yüzden artan nüfusla birlikte þehir sakinlerinin, huzurlu, konforlu, güvenli ve kaliteli bir yaþam alanýna kavuþmasý saðlanmalýdýr.
Ýþte bunlardan biri de konuta eriþim imkanýdýr, vatandaþlarýn barýnma ihtiyacýnýn karþýlanmasýdýr.
Devletin, yöneticilerin en büyük görevlerinden biri þehrin sakinleri için afetlere dirençli güvenli, konforlu konutlar inþa etmektir.
Yakýn tarihimize baktýðýmýzda bu vazifenin yerine getirilmesi için çok büyük bir gayret gösterildiðine þahit oluruz.
Konut seferberliði
Son 20 yýl içerisinde devlet, Toplu Konut Ýdaresi Baþkanlýðý (TOKÝ) eliyle 1,5 milyon konutu vatandaþý için inþa etmiþtir. Bu da 6 milyon vatandaþýn konforlu ve güvenli konuta ulaþmasý anlamýna geliyor.
Bugüne kadar yapýlanlarýn yaný sýra 6 Þubat'ta meydana gelen asrýn felaketi sonrasýnda evleri yýkýlan afetzede vatandaþlar için baþlatýlan konut seferberliði, bu noktada atýlan en kapsamlý adýmdýr.
En kapsamlý diyorum. Çünkü asrýn felaketi olarak tarihe geçen depremler, öyle büyüktü ki tam 500 atom bombasý gücündeydi.
Dünyanýn 90 ülkesinden daha büyük, yani 120 bin kilometrekarelik alaný etkileyen bu depremler maalesef 11 ilimizde büyük yýkýmlara yol açtý, 14 milyon vatandaþýmýzý etkiledi.
Öyle ki Avrupa baþta olmak üzere birçok Batýlý ülke tarafýndan; Türkiye'nin bu depremin altýndan asla kalkamayacaðý, ekonomik olarak depremin yol açtýðý hasarý karþýlayamayacaðý yorumlarý yapýldý.
Ancak asrýn felaketinden bu yana gerek sahayý gerekse yönetim alanýný yakýndan takip eden biri olarak þunu ifade etmeliyim ki; devletin tüm birimlerinin uyumu ve kriz anýnda nasýl bir planlamayla hareket edeceðini bilmesi bu büyük felaketin yaralarýný çok daha hýzlý bir þekilde sarmamýzý saðladý.
Burada hamasi bir bakýþ açýsý deðil tamamen nesnel bir durum söz konusu.
Asrýn felaketinin ardýndan sergilenen baþarý ve þehirlerin yeniden imar ve ihyasý dünya tarihinde ender rastlanan bir durumdur.
Ancak Türkiye'de devlet, bir taraftan enkaz kaldýrma ve hasar tespit çalýþmalarýný sürdürürken eþ zamanlý olarak depremzede vatandaþlarýn yeni konutlarýný, yeni yaþam alanlarýný inþa etmeye baþladý.
Köklü devlet aklý
Bugün asrýn felaketinin üzerinden 24 ay bile geçmeden depremin izlerinin silinmesi, bölgenin yeniden ayaða kaldýrýlmasý köklü bir devlet aklýnýn ve birikiminin, kadim bir millet ruhunun ve karakterinin ürünüdür.
Türkiye, asrýn felaketinin ardýndan gösterdiði operasyon kabiliyeti sayesinde kriz yönetiminde dünyada sayýlý ülkeler arasýnda olduðunu bir kez daha göstermiþtir.
Nitekim deprem bölgesindeki 11 þehrimizin bu kadar hýzlý sürede ayaða kaldýrýlmasýnýn ardýnda elbette ki devletimizin köklü kurum ve kuruluþlarý vardýr.
Bunlardan biri de hiç þüphesiz Çevre, Þehircilik ve Ýklim Deðiþikliði Bakanlýðý'dýr.
Zira deprem bölgesindeki yaþam alanlarýmýzýn az evvel ifade ettiðim insaný merkeze alan kadim þehircilik kültürümüzle, medeniyet birikimimizle uyumlu bir þekilde inþa edilmesinde Bakanlýðýn rolü son derece büyüktür.
Bugün devlet, afetzede vatandaþlar için yatay mimariyle ve yaþayan þehirler anlayýþýyla inþa ettiði 150 bininci yeni konutu teslim etmeye hazýrlanýyor.
Sadece konut deðil bununla beraber parklar, bisiklet ve yürüyüþ yollarý, okullar, camiler, hastaneler inþa ediyor, þehirlerin altyapýsýný bütünüyle dönüþtürüyor ve güvenli bir geleceðe hazýrlýyor. Þehirlerimizin yok olup gitmesine asla izin vermiyor.
Evet, burada amasýz, fakatsýz bir hakký teslim etmemiz gerekiyor.
Dünyada bu kadar kýsa sürede bu kadar konutu inþa edebilecek, yeni yaþam alanlarýný bu kadar kýsa sürede hazýrlayacak, bunu da eþ zamanlý olarak yürütecek çok az sayýda ülke var.
Bu baþarýyý takdir etmek her bir vatandaþýn boynunun borcudur.