Ankara ile kurulacak ilişki herkesin faydasına
ABONE OL

G20 liderler zirvesi bu yıl Endonezya'ya bağlı Bali Adası'nda 15-16 Kasım'da gerçekleştirildi. Zirvede; küresel enflasyon, enerji krizi, Rusya-Ukrayna savaşı, Ukrayna tahılının sevkiyatı ve enerji dönüşümü ana başlıkları ön plana çıkmıştır.

Ekonomide büyük tedirginlik

Gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere enflasyon oranları son kırk yılın zirvesinde ve üstüne artırılan faiz oranları büyük tedirginlik yaratmaktadır. Gerek Dünya Bankası Başkanı gerekse Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı faiz artırımının "gerçek bir tehlike" olduğu yönünde açıklamalar yapmıştır. Ayrıca önümüzdeki yıl için dünyada resesyon riskinin oldukça yüksek olduğu belirtilmektedir. IMF Başkanı Kristalina Georgieva dünya ekonomisinin yaklaşık üçte birinin bu yıl veya gelecek yıl art arda en az iki çeyrek, negatif büyüme göstereceğini (resesyona girme)hesapladıklarını vurgulamıştır. Bu durumun dünya ekonomisinde 2026'ya kadar yaklaşık 4 trilyon dolarlık kayba neden olması beklenmektedir. ABD, Avrupa, İngiltere ve Çin'de büyüme oranları yavaşlamaktadır. Rusya-Ukrayna savaşı ile baş gösteren yüksek gıda fiyatları ve enerji faturaları Afrika, Orta Doğu ve Asya'daki fakir milletleri daha da borç batağına sürüklemektedir. Bu doğrultuda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın arabuluculuğunda yeniden uygulamaya geçirilen "Tahıl Koridoru Anlaşması" büyük önem arz etmektedir. Zira anlaşmaya varılan mutabakat gereği tahılın, öncelikli olarak az gelişmiş Afrika ülkelerine ücretsiz olarak sevki sağlanacaktır. Bu hamle küresel gıda enflasyonuna karşı atılmış önemli bir adım olmuştur. G20 ülkeleri liderleri bu küresel sorunlar gölgesinde bir araya gelmiştir.

G20 zirvesi başlamadan önce ABD Başkanı Biden ve Çin Devlet Başkanı Şi Jinping üç saatlik bir görüşme gerçekleştirmiştir. Elbette buluşmanın odak noktası Tayvan meselesidir. Şi Jinping, muhatabına Tayvan sorununun aşılmaması gereken bir kırmızı çizgi olduğunu bildirmiştir. "Tayvan'ı Çin'den ayırma arayışında olan her kimse, Çin ulusunun temel çıkarlarını ihlal ediyor demektir ve Çin halkı buna müsaade etmeyecektir." Bu sözler üzerine Biden'ın "Tek Çin" vurgusu dikkate değerdir. Daha sonra yaptığı yorumda Çin'in yakın zamanda Tayvan'ı işgal etmek gibi bir girişimi olduğunu düşünmediğini de belirtmiştir. Rusya-Çin ilişkilerinin seyri konusunda da Biden, Jinping'ten beklentilerini karşılamış görünmemektedir.

Putin ile fotoğraf vermek

Hareketli günlerin yaşandığı bir dönemde gerçekleşen G20 zirvesine Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, katılmama kararı almıştır. Rus medyasında yer alan haberlere göre, bazı ülke liderlerinin Putin ile birlikte fotoğraf vermeyi reddetme girişiminde bulunma niyetinde oldukları ve Rusya Devlet Başkanını izole etmeye çalışacakları belirtilmiştir. Kremlin ise yaptığı açıklamada Putin'in yoğun programı ve Rusya'da kalması gerektiğinden dolayı G20 zirvesine katılamayacağını vurgulamıştır. Putin'i temsilen Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov katılım sağlamıştır. Bu noktada ilginç bir olay da yaşanmıştır. Zirve henüz başlamadan dünyanın önde gelen haber kuruluşları Lavrov'un kalp sorunundan dolayı hastaneye kaldırıldığı haberini geçmiştir. Bu haberler kısa süre içinde Rus Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova tarafından paylaşılan bir video ile (Lavrov'un otel balkonunda çalışır halde iken) yalanlanmıştır.

Amerikan medya organı Bloomberg, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın G20 Bali zirvesine güçlü şekilde geldiğini yazmıştır. Pek çok öngörünün aksine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Ukrayna'nın deniz yoluyla tahıl ihracatına izin veren ve kontrolden çıkmış küresel gıda fiyatları enflasyonuna karşı koyan Tahıl anlaşmasının imzalanmasındaki önemli katkısından övgüyle bahsedilmiştir. Ayrıca yakın bir zamanda, Kremlin'in anlaşmayı -tek taraflı- askıya almasından birkaç gün sonra Putin'i anlaşmaya yeniden katılmaya ikna etmesinin büyük bir başarı olduğu dile getirilmiştir. Rusya-Ukrayna arasındaki esir takasının gerçekleştirilmesi de, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın -bir başka diplomatik başarısı olarak- dünya siyasi tarihi kayıtlarına geçmiştir. 19 Kasım'da süresi dolacak olan mutabakatın bir yıl daha uzatılması için görüşmeler hız kazanmış durumdadır. Bunun yanında Erdoğan, gübre ve amonyak nakliyatının Putin ile yapılacak görüşmede ele alınacağını belirtmiştir. Kremlin Sözcüsü Peskov, Putin ve Erdoğan'ın sürekli iletişim halinde olduklarını, gerektiğinde saatler içinde koordine olup gereken görüşmeleri yapabildiklerini duyurmuştur. Enerji ve gıda krizinin had safhada olduğu bir süreçte bu iletişim son derece değerlidir.

Küresel barışa katkı

G20 zirvesi öncesinde dünya kamuoyunun dikkatlerini çeken çok önemli bir olay daha yaşanmıştır. Ankara'da Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) ev sahipliğinde ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Başkanı William Burns ve Rus Dış İstihbarat Servisi (SVR) Başkanı Sergey Narışkin arasında bir görüşme gerçekleşmiştir. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, kritik buluşmayı teyit ederek; görüşmenin Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın küresel barışa sunduğu önemli katkıların bir yenisi olduğunu değerlendirmiştir. Dünyanın en güçlü istihbarat kurumlarının MİT çatısı altında buluşmasında gündem sadece Ukrayna krizi değildi şüphesiz. İki ülke arasında karşılıklı mahkûm takası da görüşmenin öne çıkan maddelerinden biridir. ABD'li basketbol yıldızı Brittney Griner uyuşturucu suçlamasıyla Rusya'da dokuz yıl hapis cezasına çarptırılırken, ABD Deniz Kuvvetleri üyesi Paul Whelan casusluk suçlamasıyla 16 yıl hüküm giymiştir. Diğer yandan Rus silah tüccarı Viktor Bout da, ABD'de 25 yıl hapis cezası almıştır. Eğer yakın zamana bir takas gerçekleşirse bu da Ankara'nın başarısı olarak kayıtlara geçecektir. Bu gelişmeler yaşanırken, G20 zirvesinin devam ettiği saatlerde NATO üyesi olan Polonya topraklarına iki füzenin düşmesi sonucunda iki Polonyalı köylü hayatını kaybetmiştir. Rusya Savunma Bakanlığı, Rusya tarafından Polonya-Ukrayna sınırındaki hedeflere hiçbir saldırı yapılmadığını açıklamıştır. Kiev yönetimi ise doğrudan Moskova'yı itham etmiştir. Ek olarak, Estonya ve Letonya'dan da sıcağı sıcağına sert açıklamalar gelmiştir. NATO topraklarını korumaya yönelik tutumlarını teyit eden Beyaz Saray, ilk anda ihtiyatlı açıklamalarda bulunma yolunu seçmiştir. Zaten NATO'nun 5. Maddesinin işlevsel hale getirilmesi için tüm üye ülkelerin söz konusu saldırının kaynağı konusunda ikna edilmesi gerekmektedir. Bu olay sonrası Ukrayna sınırlarına yakın NATO topraklarına daha fazla füze savunma sistemleri yerleştirilmesi gündeme gelecektir. Zaten Polonya, Estonya ve Letonya'nın bu kapsamda daha önceden talepleri bulunmaktadır.

Krizler ve fırsatlar

Son yaşanan kriz sonrası ilk açıklamalar genel olarak itidalli olmuştur. ABD Başkanı Biden, füzenin çıkış noktasının Rusya olup olmadığına dair sorulan bir soru karşılığında, "elimizdeki ilk veriler bu sonucu vermiyor. Soruşturma tamamlanana kadar net bir şey söyleyemem ancak füzenin Rusya'dan fırlatılmış olma ihtimali düşük görünüyor" cevabını vermiştir. Bu noktada gözler bir kez daha Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çevrilmiştir. Rusya-Ukrayna'yı barış masasına oturtmak için büyük bir mücadele veren Erdoğan da meydana gelen bu yeni krizin daha fazla derinleşmemesi adına sözler sarf etmiştir. " Rusya'nın yaptığı açıklamaya saygı duymak durumundayım. Rusya'nın 'Bizimle bu işin alakası yoktur' demesi bizim için önemli." AP'ye konuşan üç ABD'li yetkili de füzenin Ukrayna güçleri tarafından ateşlendiğini belirtmişlerdir.

Her yeni kriz yeni bir fırsatı doğurur. Bu doğrultuda Ukrayna-Rusya savaşının son bulması için arabuluculuk faaliyetleri hız kazanacaktır. Mevcut durumda hem Ukrayna hem de Rusya ile görüşebilen tek ülke Türkiye'dir. Fransa Cumhubaşkanı Emmanuel Macron da bu süreçte Ankara ile yakın ilişkiler kurmanın faydalı olacağının farkındadır. Türkçe yaptığı paylaşımla da bu durumu teyit etmektedir. "Ukrayna'daki savaş dünyada açlık risklerini arttırmaktadır. Türkiye ve Fransa, ihracatların engelsiz şekilde devam etmesi için çalışmaya devam edeceklerdir."

G20 çerçevesinde Erdoğan-Biden görüşmesi de olumlu bir havada gerçekleşmiştir. Biden, F16 satışı ve modernizasyonu teklifinin Kongre'den geçmesi için gereken desteği sürdüreceğini bildirmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu olumlu havaya vurgu yapmıştır. Öte yandan İtalya'nın yeni Başbakanı Giorgia Meloni ile yapılan ilk görüşme de önemlidir. Ankara ve Roma'nın başta Libya olmak üzere, Akdeniz'deki enerji potansiyeli ve düzensiz göçmen sorunu gibi konularda birlikte çalışma ve ilişkileri daha ileri götürme noktasında görüş birliğinde olması gözden kaçırılmaması gereken bir durumdur. Şüphesiz hem Biden'ın sözleri hem de Roma ile yakınlaşma Atina yönetiminin de tepkisini çekmiştir. Özbekistan'da gerçekleştirilen Türk Devletleri Zirvesi'nde alınan karar gereği, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin "gözlemci üye" olarak kabul edilmesi de Atina'yı fazlasıyla rahatsız eden bir gelişmeydi. G20 zirvesinde de bu konu üst perdeden olmasa da gündeme gelmiştir. Erdoğan'ın zirve sonrasında konu ile alakalı, "bu kararla ilgili herhangi bir yerden, herhangi ülkeden icazet almamıza da gerek yoktur. O iş bitmiştir. Bundan sonraki süreçte de olumsuz yaklaşan ülkelere gerekli olan yerde gerekli cevabı vermeye devam ederiz" sözleri dikkat çekicidir. Zira önümüzdeki süreçte KKTC'nin uluslararası arenada daha geniş kapsamda tanınması yolunda çok önemli bir adım atılmıştır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'nın G20 Bali Zirvesi kapsamında ABD, Fransa, Almanya, İtalya, Endonezya, MİKTA (Endonezya, Güney Kore, Avustralya ve Meksika) liderleriyle ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ile önemli görüşmeler gerçekleştirmiştir. Endonezya'da gerçekleştirilen zirvede üst düzey yetkililerin beyan ettiği şu görüş geldiğimiz noktayı izah etmesi noktasında oldukça önemlidir: Erdoğan, Ukrayna'dan Suriye ve Libya'ya kadar giderek artan rolüyle bölgesel bir güç olan Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'dır. Sadece bölgesel değil küresel bir güç olarak da adından daha fazla söz ettirecektir.

[email protected]