Başarının Quadriga'sı
ABONE OL

İnsanın varlığını anlama ve ona anlam bulma çabası dünya hayatının süregelirliğini temsil ediyor diyebilir miyiz? Bu yolculuğunda fizik bedenden ötesinin fizik dünyadaki ölümsüzlük izdüşümlerine şahitliği, insan olarak var oluşunu teyit eden nefsinin ölümle çekişmesini hatırlatıyor olabilir mi? Savaşı kazanma stratejilerindeki aczini ise tanımladığı ölümsüzlük temsilleri ve o temsillere dair olanları kavramsallaştırarak çözümlemeye çalışması ile ifşa ediyor. Ölümle rekabet sürecinde, ölümsüzleşmiş veya ölümsüzleşme potansiyeli olanları irdeleyerek taklit etmek istiyor. İnsanın, ölümsüzleştirdiği inancıyla peşinden sürüklendiği temsiller düşünüldüğünde başarı kavramı ve başarılı insan tanımı akla geliyor. Başarıyı, şartların sınırlarına teslim olmaksızın sonucunun kitlesel yararı olduğu ön görülen hedeflere ulaşmak olarak tanımlayabiliriz. Üstesinden gelinen meselenin, nail olunan amacın insanlığa faydasının derecesi, başaranın nefsine, fizik dünyadaki ölümsüzlüğünün mekânsal ve kitlesel boyutlarını ve zamanını bahşeden teminattır.

Einstein, Mozart, İbn-i Sina ve daha niceleri zamana ve mekâna hükmeden başarılarıyla ölümsüzlüğe kavuşmuş isimler değiller mi? Sizin başaranlarınız kimler? Neden ve nasıl başardılar? Kavramları anlamak üzere teşebbüs edileceği gibi çözümlenebilir, analiz edilebilir, üzerinde düşünülebilir olduğu idrak edilirse öğrenilir, öğretilir, temsilinden kopya edilebilir, ya da bir benzeri olmaya soyunulabilinir ve bu yollarla vaat edilebilir bir kavram mı başarı?

Bir öğrenme yöntemi olarak taklit

En temel öğrenme biçimi ustayı taklittir. Hocayı taklit ederek öğrenmek konuyla ilgili başlangıç bilgi düzeyi, genel alt yapı oluşturabilir. Hocanın hangi mekanizmalarını taklit ettiğiniz önemlidir. Çalışma, araştırma, uygulama yöntemi ya da icra üslubu taklit edilebilir. Örneğin sanat eğitimindeki kullanımında öğrenci hocasının çaldığını ya da çizdiğini, resmettiğini taklit ederek öğrenir. Süreç ustanın gözetiminde, yönlendirmeleriyle ve referanslarıyla yürütülür. Bu yöntemle öğrenen her kişinin mutlak başarıya gideceği söylenemez.

Peki ustanın eserinin/yaratısının/icrasının başarısı kendi başarmışçasına kopya ederek sahiplenilebilir mi? Temellerini kendi atmadığı söylemi kişi ne kadar taklit edebilir? Teknolojik gelişmeler sayesinde söz ya da ses olup uçmaktan, kulaktan kulağa devşirilmekten kurtularak kalıcılığı sağlanan öğreti, geniş kitlelere sunulabilmesiyle, taklit edenin kişisel donanımı, algısı, kavrama becerisi çerçevesinde kendini zuhur ettireceğinden başarı idrakini tehlikeye atabilir. Çünkü kişi elindeki malzemeyi, sahiplendiği söylemi kavrayacak alt yapıya sahip değilse yaptığını/başardığını ya da muhataplarını yaptığına ikna ettiğini sanabilir. Örneğin müzik eğitiminde kayıt teknolojileri sayesinde ses ve görüntüsüne ulaşılan ustalıklı icralar, öğrencinin tek başına yönettiği süreçlerde ancak bildiği kadarını tahlil ederek öğrenmesine yardımcı olabilir. Bu koşullarda başarıyla anılan usta, öğrencisinin taklit ettiği yaratısında onun dünyası kadar başarmış gibidir. Ya da bir müzik eleştirmeninin defalarca dinleyebileceği bir kaydın değerlendirmesini yapması ile duyulanın anda kaybolduğu canlı konser icrasını tahlil kabiliyeti arasında oluşabilecek fark ve icracının başarısını algılayabilmesiyle yazısında geçerli temellere oturtarak yansıtabilmesinin dayandığı donanımının seviyesi hem icracının başarısı algısında hem kendi başarısında kritiktir. Herkesin kendisinin anladığı kadarını anlayacağını var saymak, anlamadıklarını da fütursuzca var sayımlarla sıralamak cehaletinin üstlenmeye cesaret edeceği risktir. Biliyor taklidi, bilmediğini bilmeyen kitlelerce alkışlanabilir ama ait olmaya özendiği kulvarda ciddiye alınmaz. Bilimsel çalışmalar da aynı kısıttan muzdariptir. Bir eser teknoloji vasıtasıyla seviyesini idrak edecek geniş çevrelere küresel bağlamda ulaşarak öğrenene fayda üretip ışık olabilirken, donanımının yetersizliğine hapsolan bir diğerini, okuduğu metindeki tartışmayı kavrayamadığından, bilimin sorusu "neden"in cevabının aranma yöntemini çözümleyebilmek, model alabilmek, içselleştirebilmek ya da yöntemi taklit ederek bir başka "neden?" sorusuna cevap bulabilmek üzere kafa yormak, düşünmek ve çalışmak yerine, sınırlama tembelliğinde ısrarcı olduğu dünyasının algıladığı kadarıyla anlamlandırabildiği iki kelimeyi metinden çekerek, üstelik bir de özümseyemediği içeriği yerme küstahlığıyla yeniden kopyalayarak yeni bir üretim yaptığını ilan etme havailiğiyle başarı yarattığı sanrısına düşürecektir.

Girişimcilik ve liderlik

Başarılı insanların kişilik özelliklerini, öz benliklerini, içgüdülerini, akıllarını ve hedeflerine ulaşma sürecindeki tavırlarını kopyalamak veya klişe bir şablonununu tasarlamak mümkün olmadığından, insan, başarma becerilerini destekleyen, tanımlanabilir, somutlaştırılabilir ve tek tipleşebilir unsurların peşine düşmüştür. Çünkü ona göre metalaşan anlaşılır, standartlaşan uygulanabilir, öğretilebilir ve öğrenilebilir. Başından güneş ışıkları saçan insan figürlü tanrı veya tanrıçanın (Örneğin Yunan mitolojisindeki erkek figür Helios'un ya da modern yorumlarda kadın figür Nike'nin) sürdüğü, zaferlerinin simgesi savaş arabası, artık, kendini tanrılaştıran insanı başarıya taşıyacak müşahhas vasıtayı çeken dört atın yaratıcılık, inovasyon, girişimcilik ve liderlik olduğu çağdaş (!) quadriga mıdır? Tıpkı hükmettiği arabanın bir çekeninin eksikliğinde yenileceği gibi birbirinden beslenen ve birbirini tamamlayan bu dört koldan birinin noksanlığı mekanikleştirilme ütopyasındaki başarı imgesinin büyüsünü bozacak, insanı sıradanın görünmezliğine bürüyerek adeta ölüleştirecek mi? Başarı yolculuğunda yeni ve değer katan somut veya soyut bir yaratının ardında inovasyon, girişimcilik ve o yeniye teşebbüs cesaretini bilgi, sezgi, zeka ve öngörüleriyle yöneten, tümünün ortak ürününü kendi bünyesinde barındıran liderlik vardır.

Başarının anahtarı

Yeni nesil quadriga'nın dörtlüsü herkese eğitimle kazandırılabilir mi? İnsanın yüzyıllardır hayatta kalma becerisi yaratıcılığının, girişimciliğinin ve inovasyon becerilerinin bariz göstergesidir. Her birinin derecesi ve uygulama alanı bireysel farklılık gösterebilir. İlk insan karnını doyurmak için avlandı, çalı çırpıdan yatacak yer dokudu, ağaçtan yuva yaptı. Ateşi buldu, yemeğini pişirdi, tekerleği buldu mesafeleri kat etti. Bunları iç sesiyle, deneyerek, yanılarak, yeniye teşebbüs cesaretiyle, vazgeçmeyerek, yılmayarak başardı.

Liderlik özel yetenek gibi doğuştan kişiye bahşedilmiştir. Kulağı iyi olmayan birine müzik, resim yeteneği olmayan birine çizim öğretilebildiği kadar liderlik vasfını içinde taşımayan birine lider olmanın kavramsal özellikleri ve pratikleri öğretilebilir. Liderlik yaratıcılık, inovasyon ve girişimciliği kapsar ama diğer üçünün varlığı liderliği teyit etmez. İnsanın evrimine hizmet etmiş üçlü becerileri kısmen ya da tamamen örtülü olabilir. Bu kavramların öğretilmesi, kişiyi özüne kavuşturma, kendini hatırlatma ve fark ettirme yöntemlerinden biri olarak anlamlı olabilir. Fakat öğretme inisiyatifinin en büyük sorumluluğu, kişinin öğrendikleriyle yaratacağı ürünleri ortaya koymasının teşvik edileceği ortamlar yaratmaktır. Diğer türlüsü zaman ve enerji kaybıdır. Sabırla işlenip birikimle beslenen başarı sürdürülebilirdir. Başarılı insan sürdürülebilirlik tavrının rol modelidir. Başarının boyutu çalışmayla da ilişkilidir; fakat neye çalışmak dendiği görecelidir. Başkalarının başarıları ilham ve motivasyon kaynağı olarak değerlidir. Kişi kendine özgülüğün eşsizliğini fark edip "dair"lerini güçlendirebildiği ve uygulamaya koyabildiği kadar başarılı, var ve ölümsüz olur.

[email protected]