Bir sosyal terörizm örneði olarak LGBTÝ hareketleri
ABONE OL

Hamza Dað/ AK Parti Genel Baþkan Yardýmcýsý

Korku, sindirme, tehdit olarak bilinen terörizm, günümüzde eylemlerini farklý yöntemlerle de uyguluyor. Sadece silahlý deðil, siyasi, ekonomik, psikolojik ve sosyolojik alanlarda da kendini gerçekleþtirebilme potansiyelini içinde barýndýrýyor. Terörizm, eylemlerini uzun vadeye yayarak karanlýk bir operasyonel süreci takip eder, içten içe kemirici, "Bir gün deðil, her gün öldüren" bir strateji izler. Terörizm, musallat olduðu devlet ve milletlerin huzurunu, düzenini bozan, bölücü ve dönüþtürücü bir zihniyetle onlarýn deðerlerini de delmeyi hedefleyen sinsi bir düþmandýr. Nitekim bu ayaðýyla terörizm, sosyal yaþamý da kuþatmaya çalýþan yýkýcý bir eylemdir. Son dönemde milletimizin de sosyal düzenini tahrip etmeye yönelik seyreden bu giriþimler, deðerlerimizi hedef alan sosyal terörizm olarak ortaya çýkmaktadýr.

Öyle ki günümüzde yaygýnlaþan küreselleþme eðilimleri beraberinde birtakým yeni savaþ tekniklerini de sürükleyip getirmiþtir. Devletlerin sýnýr mahremiyeti, onlarýn toplumsal deðerleri hedef alýnarak aþýndýrýlmaya çalýþýlýyor. Farklý kültürleri tek bir standart altýnda birleþtirmeyi hedefleyen bu hareket, geliþen teknolojik yeniliklerle yeni bir boyut da kazanýyor. Özellikle genç kuþak arasýnda özendirici ve yönlendirici etkenler medya aracýlýðýyla daha da hýzlý yayýlýyor. Dolayýsýyla devletlerin sýnýr kapýlarý, sosyal terörizm stratejisinin çeþitli yöntemleri özelinde zihniyet dönüþtürme projeleriyle, kýrýlmaya çalýþýlýyor.

Hafýza köprüsü

Ülkemize yönelik gerçekleþtirilen bu deðer düþmanlýðý, milli ve kültürel mirasýmýzýn en önemli taþýyýcýlarý olan genç kuþaðý ve sosyal alanýn nüvesi olan aile yapýmýzý hedef alýyor. Oysa tarihin en dip köþelerinden günümüze kadar süzülüp gelen tüm maddi ve manevi deðerlerimiz ile örf ve adetlerimiz, tarihsel mirasýmýzý da ihtiva eden önemli birer kimlik belirleyisidir. Bu belirleyiciler, mazimiz ile atimizi baðlayan hafýza köprüsü görevini üstlenir.

Hal böyleyken kimlik belirleyici bu deðerleri kýrmaya teþebbüs eden içimizdeki ve dýþýmýzdaki deðer karþýtý hareketler, farklý kültürlerin tek bir küresel potada eritilmesine zemin oluþturmayý hedefliyor. Bu yöntemlerle kültürel sýnýrýmýzý eriterek içerideki birliðimizi zayýf düþürmeyi amaçlýyorlar. Zira günümüzde manipülatif eylemlerle dolaylý bir sosyal psikolojik savaþ yürütülüyor. Bu savaþla hafýza köprümüzün yýkýlmasý ve toplumsal birlikteliðimizin çökertilmesi, milli deðerlerimizin yerinin küresel unsurlarla ikame edilmesi isteniyor.

Böylece sosyal terörizm; dolaylý, gizli ve uzun vadeli bir süreci takip ederek, bizi biz yapan sosyal ve manevi deðerlerimizi tasfiye etmeyi planlýyor. Dolayýsýyla tek bir "Güç"ün elinde birleþen ve kolayca yönlendirilerek þekillendirilebilen bir kültürel yapý ortaya konmaya çalýþýlýyor.

Bu baðlamda, küreselleþen dünyayla birlikte kültürel, davranýþsal bir "standart" fikri ortaya atýlmýþtýr. Bugün öne sürülen bu "standart", adeta en "üstün" tabakayý belirleyen kaideler topluluðu olarak sürekli bize dayatýlmaya çalýþýlýyor. Bu "standart" içeriðinin eleþtirilmesi ise antidemokratik bir eylem olarak deðerlendiriliyor.

Kültürel dayatma

Yýllarca süren bu kültürel dayatma kültürler arasýnda tam anlamýyla bir uyumun saðlanmasýna müsaade etmediði gibi dini- manevi saðduyu ve karþýlýklý anlayýþ gibi deðerleri de baltalamaya devam ediyor. Sözüm ona standardý kabullenmeme durumu ise, "Sen bizdensin o deðil" tarzýnda bir konjonktür oluþturarak, çifte standart dediðimiz etik dýþý politik bir süreci de önümüze engel olarak çýkarýyor. Bununla da sýnýrlý kalmayan, kültürel asimilasyon olarak nitelendirebileceðimiz bu süreç, ayný zamanda kýlýk kýyafete de sirayet ediyor. Dýþ görünüþle de sözüm ona "standart", gözle görülür bir hale dönüþtürülmeye çalýþýlýyor. Ve en kötüsü ise belirledikleri bu "standart" ayný zamanda "demokratik paket" içeriði olarak dünyaya servis ediliyor.

Son dönemlerde maruz kaldýðýmýz sosyal terörizmin en etkin ayaklarýndan biri de LGBTÝ eksenli hareket ve eylemler oldu. Aile mefhumuna, deðer ve inançlarýna zýt, ahlak dýþý bir zihniyetin, hem yurtiçi hem de yurtdýþý kaynaklardan nasýl bir maddi ve siyasi destek saðlayarak yol almaya çalýþtýðýna hep birlikte þahit olduk. Ancak biz, ayný zamanda tüm bu giriþimlerin toplumsal düzeyde ne gibi bir tahribat ve parçalanmaya sebebiyet verebileceðinin de farkýndayýz. Bu yüzden sosyal alanýmýzý bu gibi deðer düþmanlýðýna odaklanmýþ sosyal terör yapýlanmalarýndan muhafaza etmekte de bir o kadar kararlý ve ýsrarcýyýz. Zira özendirme özelinde söz konusu akýmlara kazandýrýlmaya çalýþýlan prim, sosyal alanýmýz için zehirleyici ve bulaþýcý olmakla birlikte, ilerleyen dönemlerde demografik sorunlarý da beraberinde getirebilecek bir nüfus baltalayýcýsý olma potansiyelini içinde barýndýrmaktadýr.

Tam da bu noktada devletimiz, geleneksel aile anlayýþýmýzla hiçbir þekilde baðdaþmayan ve birden fazla toplumsal tehdit ve tehlikeyi taþýyan bir akýmla mücadelede kararlýlýk gösteriyor. Ayný zamanda bu sadece devletin deðil, tüm vatandaþlarýmýzýn ortaklaþa hareketini talep eden bir durum olarak ortaya çýkýyor. Sosyal kesimlerimiz arasýnda oluþacak kopmalara karþýn kültürel yapýmýzý koruyarak, el birliði ile toplumumuzun inanç ve deðerlerini her türlü zehirleyici etkene karþý savunmamýz önem arz ediyor.

Bu hassasiyetlerimizin yaný sýra devletimiz, tarihi kimliðini ve mirasýný koruyarak, yýllardýr Batý ile süregelen bir entegrasyon sürecini de ilerletmeye çalýþýyor. Evrenselliðin olumlu yönlerinden faydalanabileceðimiz bir sürecin içinde bulunabileceðimizi her fýrsatta belirtiyor, gösteriyoruz.

Siyasi rant beklentisi

Ancak ne yazýk ki, toplumsal düzen açýsýndan önem arz eden istikrarýn korunmasý, sadece küresel saldýrýlarla da sýnýrlý kalmýyor. Milli ve yerli duruþumuzu siyasi çýkarlara peþkeþ çekmeye hazýr olan içimizdeki akým ve örgütler bunu siyaseten fýrsata dönüþtürmeye çalýþýyor. Bugün, bazý muhalif cephelerdeki tutum, bizi içler acýsý bir tabloyla karþý karþýya getiriyor. Siyasi rant uðruna her yolun mübah olduðu bir ahlak sergileyerek, sosyal yaþantýmýzý bozan bu zihniyetle iþbirliði içinde olmaktan kaçýnmýyorlar. Sözde demokrasi adý altýnda deðerlerimize zarar veren her türlü eylemi siyaseten desteklemeye devam ediyorlar.

Özellikle LGBTÝ hareketini siyasallaþtýrarak bunu devletimize ve iktidarýmýza karþý yýpratýcý bir silah olarak kullanmaya çalýþýyorlar. Her alanda memlekete ve millete faydalý bir siyasi çizgide olmasý icap eden siyasi muhalefet erkleri de maalesef bu deðirmene su taþýmaktan geri durmuyor. Bilhassa bu meselede, lobilerin ve küresel bazda cereyan eden bu örgütlenmenin desteðini almak gayesiyle, siyasi muhalefet cephesinden kurumsal olarak sosyal terörizmle el sýkýþýldýðýna dair görüntüler hafýzalarýmýzdaki tazeliðini koruyor. Ne yazýk ki muhalefetin kronikleþen bu siyaset etme biçimi, ülkenin ve toplumun kadim deðerlerini de görmezden gelmesine sebebiyet veriyor. Muhalefetin, kýsa vadede sergilediði oportünist yaklaþýmlarýn toplumun deðer normlarýna uzun vadede zarar verdiðini fark etmesi ve buna mukabil bir yaklaþým içerisinde olmasý gerekiyor.

Nitekim biz sadece dýþarýda deðil, içerideki çýkarcý zihniyetle de mücadele ederek, milli deðerlerimizi ve gençliðimizi muhafaza etmeye çalýþýyoruz. Bu kirli zihniyetin tahribat boyutlarýný milletimize anlatarak, aslýnda hedefin basit bir cinsiyet eylemi olmadýðýný, büyük bir zihniyet dönüþtürme politikasýnýn küçük bir ayaðý olduðunu göstermeye gayret ediyoruz. Deðerlerimize zýt hareketlere alan açarak toplumsal yapýmýzý hedef alan stratejilere destek verenlerle mücadelemizi kararlýlýkla sürdürmeliyiz.

Nitekim, mevcut durumda kendi kabullerine itiraz edenlere karþý büyük bir baský oluþturmaya çalýþan, onlarý susturmayý amaçlayan, siyasi ve sosyal linç çabalarý içerisine giren, antidemokratik olarak yaftalayan bir güruh oluþtuðunu görmekteyiz. Bu güruhun sesi de olduðundan çok daha yüksek çýkmaktadýr. Sesleri mevcut kütlelerinden çok daha fazla çýkan bu güruh sistematik bir þekilde karþýmýzda durmakta, toplumun sinir uçlarýna dokunmakta ve bunun üzerinden de bir tahakküm oluþturma çabasý içine girmektedir.

Burada dikkat edilmesi gereken bir husus da küresel boyutta olduðu gibi ülkemizde de birtakým deðer ifade eden kavramlarýn kullanýlmasý ve bunlarýn içinin boþaltýlmaya çalýþýlmasýdýr. "Sevgi ve onur" gibi toplumumuzda büyük bir karþýlýðý olan deðer yargýlarýný ön plana çýkararak kullanmakta olduklarýný görüyoruz. Bugün moda, siyaset ve sanat gibi birçok sektörde söz konusu dayatmanýn çok net bir þekilde vuku bulduðunun farkýndayýz. Bu duruma itiraz edenlere ise, büyük bir baský oluþturulmakta ve sözüm ona "tercih etmeme" hakký sunulmaktadýr. Ancak böylesine bir kuþatma karþýsýnda toplumsal kesimlerin maruz kalmama ve etkilenmemesi gibi bir durum maalesef söz konusu olmamaktadýr.

Hal böyleyken küresel ve ulusal düzeyde sosyal terörizm boyutuna ulaþmýþ bu kirli zihniyete karþý en güçlü itirazýn Recep Tayyip Erdoðan ve AK Parti'den geldiðini hatýrlatmakta fayda bulunmaktadýr. Cumhurbaþkanýmýz birçok konuþmasýnda sosyal terörizme iþaret etmiþ, geleneksel aile yapýsýnýn korunmasý ve güçlendirilmesinin ne kadar hayati bir mesele olduðunu ortaya koymuþtur. Cumhurbaþkanýmýzýn ve AK Parti'nin ortaya koyduðu irade, toplumsal olarak da bu dayatmacý anlayýþtan ve sosyal terörizmden duyulan rahatsýzlýðýn ifade edildiði bir ortamýn doðmasýna vesile olmuþtur. Ýstanbul'da sivil toplum kuruluþlarý, aileler ve bireylerin meydana getirdiði bir sivil inisiyatif, bu husustaki rahatsýzlýðýný "Büyük Aile Buluþmasý"yla gerçekleþtirdi.

Bu meselenin barýndýrdýðý olumsuzluklara ve karþýmýza çýkardýðý sorunlara karþýlýk milli ve manevi deðerler üzerine bina edilen kimliðimizi, örf ve adetler üzerine kurulan kutsal aile yapýmýzý korumak, gençliði bu deðerler doðrultusunda yetiþtirmek, gelecek nesillere derin tarihsel köklere sahip olan bir miras býrakmak bizlerin, devletimizin en asli görevlerinden biridir. Bu hassasiyetlerimizin korunmasý ve sürdürebilirliði, gelecek kuþaklarýn istikbali açýsýndan da hayati önem arz ediyor. Keza istikbal istikrarla saðlanýr, kimlik deðerlerle muhafaza edilir, geçmiþimiz ise tarihi mirasýmýzla can bulur.