Cevat Rıfat Atilhan ve Siyonizm meselesi
ABONE OL

Doç. Dr. Akif Çarkçı/ Düzce Üniversitesi

1892 yılında İstanbul Vefa'da doğan Cevat Rıfat Atilhan'ın babası Rıfat Paşa, dönemin Şam mutasarrıfıdır. Dedesi Hurşit Paşa ise Bosna-Hersek beyidir. Çocukluğunun ilk yılları Şam'da geçmiştir. Daha sonra İstanbul'a gelen Atilhan ilk okulu Fatih'te bitirmiştir. Atilhan Harbiye'den (Kuleli Askeri Lisesi ve Harp okulu) mezun olduktan sonra Arnavutluk harekatına katılmış, sonrasında Birinci ve İkinci Balkan Harplerinde bulunmuş, Edirne muhasarasında Bulgarlara esir düşerek iki yıl esaret hayatı yaşamıştır.

Esaretinin ardından İstanbul'a dönen Atilhan, Birinci Dünya Savaşı başlayınca Sina cephesine gitmiş, burada gösterdiği kahramanlıklar neticesinde Ordu Zat İşleri Müdürlüğü ile onurlandırılmıştır. Filistin cephesinde Türk ordusunu arkadan vurmak isteyen Yahudi Casusları ile büyük bir mücadeleye girmiş, Simi Simon, Ara Aranson, Sara Aranson, Suzi Liberman gibi casusları yakalayarak Merce Meydanı'nda kurşuna dizdirmiştir. Atilhan burada verdiği mücadeleyi kitap haline getirmiş ve "Filistin Cephesinde Yahudi Casuslar" isimli bir eser yazarak Siyonist NİLİ Örgütü etrafında dönen olayların detaylarını anlatmıştır. Cumhuriyet döneminde basılan bu eserin giriş kısmında şöyle bir ithaf yazısı kaleme almıştır: "Bu eseri bugün milli hudutlarımız dışında kalan, Sina ve Filistin Cephelerinde vatan aşkı, vazife aşkı uğrunda, merhametsiz kızgın çöllerin kumlarını mübarek kanlarıyla sulamış şimdi mezarları değil isimleri bile unutulmuş, büyük kahramanlara, şehit Mehmetçiğin asil ruhlarına ithaf ediyorum."

Bu eserinde Atilhan Gazze Meydan Muharebelerinde verdikleri mücadelenin detaylarına değinmiş, Osmanlı ordusunu arkadan vurmaya kalkan Yahudi casuslarını nasıl tespit ettiklerini ne şekilde etkisiz hale getirdiklerini anlatmıştır.

Milli Mücadele'ye destek

Atilhan Cihan harbi bozgunundan sonra Anadolu'ya gelerek Milli Mücadele'nin örgütlenmesinde de yararlılık göstermiştir. Mersinli Cemal Paşayla Konya'ya gelerek milli cepheyi kurmuşlardır. Daha sonra İstanbul'a gelen Atilhan Sultan Vahdettin ile görüşmüş ve halifenin makamdan ayrılışı sonrasında Ferid Paşa kabinesinin kararıyla tutuklanarak hapsedilmiş ve sonrasında hakkında idam kararı verilmiştir. 1918 yılının Ekim ayında idamına iki saat kala Mersinli Cemal Paşa'nın Ferid Paşa kabinesini devirmesi neticesinde Harbiye Nezaretine Yaver olarak görevlendirilmiştir.

Cevat Rıfat Atilhan Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıktığı günlerde Sadıkzade Arslan Bey'in gemisine gizli şekilde binerek Zonguldak'a gelmiş ve Fransız kuvvetlerine karşı 12.000 kişilik bir ordu organize ederek Fransızları bulunduğu yerde etkisiz hale getirmiştir. Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlandıktan sonra ordudan istifa etmiştir.

Cevat Rıfat Atilhan sivil hayata döndükten sonra kendisini başka bir mücadeleye adamış, İslam ve Türk düşmanlarına karşı bu defa kalemini silah olarak kullanmıştır.

Sebilürreşad yazarlarından biri

Ayrıca Mogadişu'da toplanan İslam Devletleri Kongresine davet edilmiş burada kendisine icra komitesi başkanlığına seçilmiştir. Bu büyük vazifeden sonra Atilhan 4 Şubat 1967 günü, vefat etmiştir.

Atilhan ordudan ayrıldıktan sonra basın hayatına da girmiş, Bugün ve Sebilürreşad gibi dergilerde ve gazetelerde çok sayıda makalesi yayınlanmıştır. Cevat Rıfat Atilhan 74 kitap kaleme almış bu eserlerde Milli Mücadele Yılları, Türk ve Dünya Politikası, Dini Konular, Masonluk ve Siyonizm gibi konuları işlemiştir. Milli Kalkınma Partisi ve Demokrat Parti'nin kurucuları arasında da yer alan Atilhan'ın özellikle siyonizmle ilgili olarak kaleme aldığı kitaplar ilgi çekicidir.

Mesela İğneli Fıçı ya da Tarih Boyunca Yahudi Mezalimi isimleriyle bilinen kitabında Kabbalistik Yahudilerin çocukları kaçırarak kanlarını akıtıp Hamursuz imal ettiklerine dair çeşitli belgeler ortaya koymuş, çeşitli ülkelerde bu ritüele kurban giden çocukların polis kayıtlarından ve mahkeme kayıtlarından yola çıkarak elde ettiği bulguları eserinde ortaya koymuştur. Bu eserinden dolayı sık sık Türkiye'deki Siyonist çevrelerin hücumuna uğrayan Atilhan, masonluk ile ilgili yazdığı eserlerinde de masonluğun Türkiye'deki tarihsel gelişimine ve içinde bulundukları yıkıcı girişimlere yer vermiştir.

Tek Parti döneminde, hükümete karşı planlandığı iddia edilen bir darbe girişimi ile ilişkilendirilerek 11 ay hapis yatan Atilhan Fevzi Çakmak Paşa'nın yaptırdığı incelemeyle serbest bırakılmış ancak 1952 yılında malatya'da Ahmet Emin Yalman'a düzenlenen suikastla ilişkilendirilerek tekrar 11 aylık bir hapis cezasına çarptırılmıştır. Tek Parti dönemi ve sonrasında İslami düşüncenin esaslı savunucuları arasında yer alan Atilhan bir dönem Necip Fazıl ile de cezaevinde kalmıştır.

Ey Türk! Düşmanını Tanı!, İslamı Saran Tehlike ve Siyonizim, İğneli Fıçı-Tarih Boyunca Yahudi Mezalimi- Masonluk Nedir?, Tarihte ve Günümüzde Masonluk, Türk Oğlu! Düşmanını Tanı!, Bütün Açıklığıyla İnönü Savaşları ve Gerçek Kahramanlar, Menemen Hadisesinin İç Yüzü, Sultan Abdulhamid Han Ve İttihatı Terakkicilerin Cinayetler, Yahudiler Dünyayı Nasıl İstila Ediyorlar?, Medeniyetin Batışı, Siyonizm ve Protokolları, Tarih Boyunca İslam Hakimiyeti ve Uğradığı Suikastlar, Gizli Devlet ve Fesat Programı, Tarihte ve Günümüzde Masonluk , İslam ve Beni İsrail, Dünya İstilacıları, Çağ Açan Hükümdar Fatih, 31 Mart Faciası, Türk! İşte Düşmanın, Musa Dağı, Suzi Liberman'ın Hatıra Defteri, Filistin Cephesinde Yahudi Casusları, Farmasonluk Nedir? 24 Sina Cephesinde Yahudi Casusları, Dünya İhtilalcileri İsrail, Farmasonluk İnsanlığın Kanseri, Farmasonlar İslamiyeti ve Türklüğü Yıkmak İçin Nasıl Çalıştılar, İstiklal Harbi'nde Sarıklı Kahramanlar gibi eserleri kaleme alan Cevat Rıfat Atilhan özellikle Siyonizm konusunda o günlerde yazılması güç konuları kaleme alarak içinde bulunduğu mücadelenin zorlu şartlarına göğüs germeye çalışmıştır.

Eserlerinin yeni baskılarını bulmakta zorlandığımız, belki de pek çok yayınevinin basmaya cesaret edemediği Cevat Rıfat Atilhan'ı Türkiye'nin tanıması, hatta Gazze'de yaşanan olaylarla birlikte Siyonizm meselesine ilgi duyan insanımızın eserlerini bularak okuması okuyan-araştıran kesime yararlı bilgiler sağlayacaktır. Yaşar Kutluay gibi Atilhan da Siyonizm ve Yahudiliğin anlaşılması için ciddi emek sarf etmiştir. Ancak Türkiye'deki bazı çevreler kendisini antisemitist olmakla suçlamış, Atilhan'ın kaleminden ortaya dökülen gerçeklerden rahatsızlık duymuşlardır. Hatta Türkiye'de Atilhan'ı Nazi taraftarı olmakla suçlayan, İğneli Fıçı meselesinin bir uydurma olduğunu iddia eden kimseler de bulunmaktadır. Şüphesiz tarih, yaşanan hadiselerin en büyük tanığıdır. Tarihin tanıklığını arkasına alanlar bugün Gazze'de yaşananları gördükten sonra Atilhan'ın yazdıklarının hiç de abartılı olmadığını ve yabana atılmayacağını göreceklerdir.

  • Akif Çarkçı
  • açık görüş
  • israil