DEAŞ tekrar sahaya mı sürülüyor?
ABONE OL

Kıran, Kapan, Yıldırım, Pençe, Pençe-Kartal, Pençe-Kaplan operasyonları ile terör örgütü PKK’ya, yurtiçi ve yurtdışında ağır darbeler vurulurken diğer yandan terör örgütü DEAŞ’a yönelik operasyonlar da hız kesmeden devam diyor. Son olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sosyal medya hesabından yaptığı, “DEAŞ’ın sözde Türkiye Emiri önemli planlarla yakalandı ve tutuklandı” paylaşımı bir anda gündemin zirvesine oturdu.

Ayasofya’ya saldırı

Açıklamadaki “önemli planlar” detayında; Türkiye ekonomisine zarar verme, kaos ortamı meydana getirme amaçlı; bazı devlet adamlarını, farklı partilerden milletvekillerini, hukuk insanlarını, STK temsilcilerini kaçırma, Ayasofya’ya saldırı gibi tüm dünyada ses getirecek eylem planları ortaya çıktı. Bir süre önce, istihbarat ve emniyetin DEAŞ’ın eylem hareketliliğini tespit ettiğini belirten Süleyman Soylu, “İstanbul’da kalaşnikofla eylem yapacağını değerlendirdiğimiz bir DEAŞ terör örgütü mensubu kalaşnikofuyla beraber ele geçirildi. Onun üzerine ciddi bir araştırma başlattık, talimatı kimden aldı, nereden almış ve netice itibariyle Türkiye’de DEAŞ’ın sözde emiri Mahmut Özden’e ulaşıldı” bilgisini vermişti. Bakan Soylu’nun sözünü ettiği şahıs da –muhtemelen-, DEAŞ terör örgütü adına, eylem yapmak amacıyla Gaziantep’ten geldiği İstanbul’da gerçekleştirilen operasyonda, bir adet Kalaşnikof marka silah, beş adet şarjör ve 150 adet fişek ile birlikte ele geçirilen zanlı idi. Yine aynı hafta Gaziantep’te Sivil Toplum Kuruluşlarına yönelik sansasyonel eylem hazırladığındaki bir DEAŞ’lı yakalanarak tutuklanmıştı. 

Etkili istihbarat, emniyet ve jandarmanın başarılı operasyonlarıyla şehirlerde eylem yapamayan DEAŞ, PKK, DHKP-C gibi terör örgütleri ormanları yakma, fabrikaları, iş yerlerini, araçları kundaklama eylemlerine ağırlık vermeye başladılar. İki hafta önce, Bursa ilinin İnegöl ilçesinde, işyerlerini yakıp ardından öz çekim yaparak Telegram üzerinden Suriye’ye gönderen şahıs mobeselerden tespit edilip yakalanmıştı.

Tüyler ürperten ifade

Zanlının el yapımı bomba yaparken çektiği fotoğrafların yanında, çekyatın bazası astarına saklanmış halde, canlı bomba eyleminde kullanılmak üzere canlı bomba yeleği, patlayıcı madde, barut, gücünü arttırmak için saçma ve saldırı esnasında kaybı arttırmak için kullanılacak olan çiviler bulundu. Yapılan sorgusunda çok daha büyük bir eylem hazırlığında olduğu belirlendi. İfadesinde: “Ben DEAŞ örgüt üyesiyim. Beş işyerini de ben yaktım. Yaktığım yerlerin önünde çekildiğim fotoğrafları örgüte Telegram üzerinden gönderdim. 2017-2018 yılında Deyrzor’da bir yıl boyunca DEAŞ’la çatıştım. 2018 yılında Türkiye’ye kaçak yollarla girerek buraya yerleştim. En büyük amacım; eğer siz beni bu akşam yakalamasaydınız patlayıcı maddeleri topladıktan sonra girişi en kolay bir polis merkezi belirleyip oraya girerek kendimi patlatmaktı.” 30 Temmuz’da Kurban bayramından önce de, DEAŞ terör örgütüne önemli bir operasyon daha yapıldı. Diyarbakır’da bayramı kana bulamak için eylem planlayan 9 örgüt mensubu eş zamanlı baskınla gözaltına alındı. Yine Temmuz ayında INTERPOL tarafından aranan Rusya vatandaşı 4 kadın ile kırmızı bültenle aranan Fransa vatandaşı şüpheli Kilis-Suriye sınır hattında yakalandı. Adana, Samsun, Konya, Osmaniye, Malatya, Bursa, Kayseri, Uşak, Bolu, Bilecik, Sakarya dahil yurdun birçok yerinde DEAŞ’a yapılan operasyonlarla saldırı hazırlığındaki yüzlerce kişi gözaltına alındı, birçoğu sınır dışı edildi. Güvenlik ve istihbarat birimlerinin dikkati sayesinde bertaraf edilen yüzlerce saldırı girişiminden sadece bazıları bunlar… Geçtiğimiz Temmuz ayında 23 DEAŞ mensubu etkisiz hale getirildi.

Nokta istihbarat

Düne kadar, devlet içine sızmış ihanet şebekesi FETÖ yüzünden yüzlerce şehit verdik. Acısını unutamadığımız Reyhanlı saldırısı, Gaziantep saldırısı gibi katliamların yaşanmasından günlerce önce Milli İstihbarat Teşkilatı’nın adres teslim, araç plakalarına kadar “nokta istihbarat” vermesine rağmen, FETÖcü savcı ve güvenlik güçlerinin verilen istihbarı sümen altı etmeleri yüzünden çok kötü günler yaşadık. Dış güçlerin taşeronu bu alçaklar temizlendikçe çok daha etkin operasyonlar yapılmaya başlandı, terör kaynağında yok edildi, edilmeye devam ediyor.

29 Nisan 2019 tarihinde Telegram üzerinden “Allah tarafından korunası Müminlerin Emiri İbrahim İbn Avvad el-Bedri el-Haşimi el Huseyni el Kureyşi el Bağdadi’nin huzurunda” başlıklı 18 dakikalık bir video paylaşılmıştı. Söz konusu videonun son bölümünde DEAŞ terör örgütü lideri Ebubekir el Bağdadi elinde –sözde- “Türkiye Vilayeti” yazan bir dosyanın da olduğu (ayrıca sözde “Horasan vilayeti”, “Orta Afrika vilayeti” isimlerinde dosyalar da hazırlanmıştı) incelerken görünüyordu. Videoda geçen alt yazıda da, sözde örgüt lideri Bağdadi’nin, ”çabaları iki katına çıkarın, haçlıları, kâfirleri ve onlara yardım edenlere yönelik saldırıları yoğunlaştırın” talimatları veriliyordu. Bu video kaydından yaklaşık üç ay sonra, 10 Temmuz 2019 tarihinde beş dakikalık bir video daha yayınlandı. Kendilerini sözde “Türkiye Vilayeti’nin” sorumluları olarak tanıtan beş DEAŞ teröristinin bulunduğu söz konusu videoda Türkçe konuşan bir terörist, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Türkiye’yi açıkça tehdit etti. Kasım 2016’da Musul’u DEAŞ’ın elinden kurtarma operasyonu öncesinde de Bağdadi yayınlanan ses kaydıyla Türkiye’yi açıkça tehdit etme cüretini göstermişti.

‘Türkiye’yi işgal edin’

“Türkiye’yi işgal edin. Güvenini paniğe, rahatını korkuya çevirin. Sıcak çekişme alanlarınızın içine alın. Şam’daki savaşçılarımıza sesleniyorum. Kâfir Türk askerler sizin ayağınıza kadar geldi. Şiddetinizi onlara gösterin. Öfke alevlerinizle onları yakın. Bu şeytan kardeşlerinden, dinden dönenlerin rol modelinden, ateist müttefiklerinden intikamınızı alın.” Ebubekir el Bağdadi’nin öldürülmesine giden süreçte izinin bulunmasına da en büyük katkıyı Türkiye sağlamıştı. Bağdadi’nin sağ kolu İsmail Alvan el İtavi, Türk güvenlik güçleri tarafından Şubat 2018’de Sakarya’da düzenlenen operasyonla ele geçirilmiş daha sonra Irak’a sınır dışı edilmişti. Akabinde örgütün önemli sözde üst düzey isimleri Saddam el-Cemal, Muhammed el-Kadir, Ömer el Karbuli ve Essam el Zevbai de yakalanmış hatta Trump bu konu ile ilgili tweet atmıştı. Irak istihbaratı da Türkiye’nin teslim ettiği el İtavi’nin verdiği “değerli bilgiler” sayesinde Bağdadi’nin izinin bulunduğunu açıklamıştı. Türkiye’nin etkin katkısını görmezden gelen ABD bu operasyonu kendi lehine bir propaganda malzemesi yapmaya çalıştı. Zira Türk güvenlik güçleri, Bağdadi’nin öldürülmesinden yaklaşık 20 ay önce, ilk eşi Esma Feysi Muhammed el Kubeysi, kızı Leyla ve beraberindeki 10 DEAŞ örgüt üyesini, Hatay’da yakalamış, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tabiriyle bunun “yaygarasını” yapmamıştı. Daha sonra Kırşehir merkezli yapılan operasyon ile örgüt lideri Bağdadi’nin 20’den fazla yakın akrabası gözaltına alınmıştı.

Zekat adı altında...

Ebu Bekir el-Bağdadi ve örgütün sözde sözcüsü ve Bağdadi’nin halefi Ebu Hasan el-Muhacir’in öldürülmesinden sonra dağılan örgüt mensuplarının birçoğu şu an PKK/YPG kamplarında. PKK, bu kişileri, “Türkiye’nin müdahale ederse serbest bırakırız” diyerek bir nevi koz olarak kullanıyor ki zaten yüzlercesi serbest bırakıldı, yüzlercesi de PKK saflarında kullanılıyor. Yakalanan örgüt üyelerinin verdikleri bilgiye göre Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan vatandaşı kişilerin, “zekât” adı altında getirdikleri çantalardaki dolarlarla silah ve mühimmat aldıkları ise artık sır değil. Bu noktada Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed’in yakın adamı ve danışmanı Muhammed Dahlan ismi ortaya çıkıyor. Gerek PKK gerekse DEAŞ ile bağlantılar onun aracılığıyla kuruluyor. Somali’deki Türk şirketleri ya da Türk askeri üssü kurulmasına izin verdikleri için Somali Hükümeti’ne yönelik saldırılarda, taşeron olarak kullandıkları DEAŞ’a biat eden Şebab terör örgütünü yönlendiren de yine aynı adres. Misal olarak; hem BAE hem de Suudi Arabistan’ın Mogadişu limanı üzerinde büyük emelleri var. Somali için önem arz eden Mogadişu limanı - Afgoye yolunun finansmanı Katar tarafından yapımı ise Türk inşaat şirketi Enez Holding tarafından yapılıyor. El-Şebab, sürekli burada çalışan işçilere yönelik saldırılar düzenliyor. Hatta, Enez inşaatın sorumlusu Şeracettin Aksun da 2014 yılı sonlarında silahlı saldırıya uğramış, aracına 100’den fazla kurşun isabet etmişti. Araç zırhlı olduğu için Aksun ve şoförü terör saldırısından yara almadan kurtulmuştu.

‘Yenilmez’ diyorlardı

Türkiye, dünyaya korku pompalayan “yenilmez” olarak gösterdikleri DEAŞ’ı Fırat Kalkanı Harekâtı ile yerle yeksan etti, cilalayıp parlattıkları PKK/YPG/SDG’nin boyasını Zeytin Dalı Harekatı ile döktü. En uzun kıyısı olan Akdeniz’de, Türkiye’yi Antalya Körfezi’ne hapsetme planlarını, yaptığı stratejik hamlelerle yırtıp attı. Sponsor oldukları DEAŞ eliyle, Mısır’dan koparacakları Sina Yarımadası’na Filistinlileri sürme hesapları, Türkiye sayesinde gerçekleştirilemedi. Washington Post’ta yayınlanan analizde belirtildiği gibi; “Osmanlı günlerinden bu yana Türk ordusu bu kadar geniş bir küresel ayak izine sahip değildi. İddialı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetiminde Türkiye, savaşın gidişatını değiştirmek için Libya’ya asker gönderdi; Suriye, Irak, Katar, Somali ve Afganistan’da askeri varlığını sürdürdü. Aynı zamanda Yunanistan ve Kıbrıs ile artan gerilimin ortasında, Akdeniz ve Ege denizlerinde devriye geziyor.”

Obama dönemi Dışişleri Bakanı John Kerry sızdırılan ses kaydında, “Obama, DEAŞ’ın büyümesini istedi” derken, Hudson Enstitüsü’nden Michael Doran ise son analizinde “Obama, ABD’yi Suriye’de PKK ile ittifaka soktu’ değerlendirmesinde bulunmuştu. DEAŞ üzerinden PKK’yı meşrulaştıran (!) ABD ve yine hem PKK hem de DEAŞ’a para vererek Türkiye’ye karşı kullanmaya çalışan BAE, Suudi Arabistan… Oynanmakta olan oyun o kadar pis ki! Ve şüphesiz ki, gün gün ağırlığını daha da hissettiren Türkiye’nin, yükselişini durdurmak için DEAŞ gibi, PKK gibi, FETÖ gibi taşeron terör örgütlerini kullanmaya devam edecekler. Biz buradayız, bekleriz. Vel hasılı kelam: topunuz gelin!

[email protected]