Doðu Anadolu Fay zonundaki depremler, Ýstanbul depremini tetikler mi?
ABONE OL

Mustafa Serhat Durmuþ / Jeofizik Yüksek Mühendisi, Deprem ve Zemin Mekaniði Uzmaný

Doðu Anadolu Fay zonu yaklaþýk 500 kilometre uzunluðunda , Hatay'dan Bingöl Karlýova'ya kadar uzanan ülkemizin ikinci büyük deprem üreten fay zonudur. Bu hat üzerinde, daha önceki tarihsel deprem sürecini incelediðimizde 1905-2020 yýllarý arasýnda magnitüdü (6-6,8) aralýðýnda depremler ürettiðini görüyoruz. Oysa, 6 Þubat gününde meydana gelen depremleri incelediðimizde son 100 yýlda ülkemizde meydana gelen ve ciddi enerji üreten ikinci ve üçüncü depremlerin olduðunu görüyoruz.

Bakýnýz 1939'da Erzincan'da meydana gelen depremde tek seferde 360 kilometre boyunca bir kýrýk oluþmuþ ve 7,9 magnitünde bir enerji açýða çýkmýþtý. Yaklaþýk 33 bin kiþi hayatýný kaybederken bölgeye ancak 2 gün sonra ulaþýlabilmiþti.

Deprem bekleniyordu ama...

Burada olaðandýþý olan þey bölgede bu tarz büyük depremlerin olmasý deðildi þüphesiz. Elbette bu tarz kuvvetli yer hareketleri bekleniyordu. Ancak kimse bu depremlerle birlikte enerjinin, domino taþý etkisi yaratarak aktarýlmasýný ve 180 kilometre bir yýrtýlma olmasýna raðmen, yüzeyde 300 kilometre uzunluðunda bir enerji etki alaný yaratmasýný beklemiyordu.

Jeofizikçiler bu tarz olaðan dýþý tektonik aktivitelerde sistemin enerji aktarýmlarýndan endiþe duyarlar. Bu enerji aktarýmlarý baþka bir fay segmentini harekete geçirecek güce sahipse, kimse "Burada deprem olmaz rahatça uyuyabilirsiniz" diyemez .

Ülkemizdeki depremlerin odak derinliði aðýrlýklý olarak 0-20 kilometre arasýndadýr. Bu bölgede oluþan depremlerin yüzeye oldukça yakýn olduðunu görüyoruz ortalama 5 kilometre derinlikte meydana gelen bu depremlerde açýða çýkan elastik deformasyon enerjisinin yüzeyde daha yýkýcý , daha fazla öldürücü olmasýna neden olurken, bu durum bir hafta içinde netleþecek olan olasý can kaybý sayýsýný artýracaktýr.

Bölgede yýkýlan binalarý incelediðimizde özellikle beton kalitesinin çok düþük olduðunu kolon ve kiriþlerde kullanýlan demirin korozyona uðrayarak mukavemetinin azaldýðýný görüyoruz.

Ülke için milat

1999 Adapazarý – Gölcük depremi, ülkemizin yer bilimleri ve Ýnþaat Mühendisliði tarihinde bir milat olarak kabul edilir.

Neden mi ?

Bu deprem öncesinde yapýlan binalarda zemin etüdü yapýlma zorunluluðu olmadýðý için kimse bu iþin ciddiyetinin farkýnda deðildi.

Hazýr beton kullanýlmadýðý için binanýn tamamýnda kullanýlan çimento ve deniz kumu karýþýmý harç, farklý bir dayaným mukavemeti gösteriyordu.

Kullanýlan demir nervürlü deðildi.

Yapý denetim firmalarý henüz kurulmamýþtý.

Binalar cahil müteahhitler tarafýndan kalfalara yaptýrýlýp hiçbir mühendislik hizmeti alýnmýyordu.

Belediye ve Bakanlýk tarafýndan sadece kamu binalarýnýn kontrolü yapýlýrken diðer binalarda denetleme yapýlýyordu.

Kýsaca binalar, zeminin özelliklerine göre yapýlmýyor ve denetlenmiyorlardý.

Sonra, 17 Aðustos 1999 günü geldi çattý. Gece saat 3:02'de yerin 17 kilometre altýndan gelen derin bir uðultu her yeri kapladý. Büyük sarsýntý 45 saniye sürmesine raðmen 133,683 bina çöktü, binlerce insanýmýz hayatýný kaybetti. Sadece Ýstanbul'da 981 kiþi hayatýný kaybetti. Resmi rakamlara göre ölü sayýsý 17 bin 480.

Bolu, Bursa, Eskiþehir, Ýstanbul, Kocaeli, Sakarya, Yalova, Zonguldak'ta toplamda 8 ilde insanlarýmýzýn ocaklarý söndü. Hayatta kalanlar en sevdiklerini topraða gömdüler.

JICA ile iþ birliði

Ve bu can kayýplarý, 1999 depremini ülke olarak ciddiye alarak mühendislik anlamda gereken bazý iyileþtirmeleri yapmamýz için bir baþlangýç olmuþtur.

JICA Japonlarýn afetler konusunda en önemli kuruluþlarýndan biridir. Dünyada 180 ülkede faaliyet gösteren 8,5 milyar dolar bütçesi olan, bu önemli kuruluþ 1800'den fazla çalýþaný ile dünyayý bir laboratuar olarak görerek meydana gelen tüm afetleri inceleyip bu afetlerden nasýl daha iyi korunabiliriz sorusunu cevaplamaya çalýþarak önemli bir misyon üslenmiþtir. Bizim depremler konusundaki çalýþmalarýmýzda iþ birliði yaptýðýmýz önemli bir kuruluþtur. Burada çalýþan bir mühendise, afetler konusunda nasýl bu kadar ileri seviyede bir bilince ulaþtýklarýný sorduðumda bana acý bir þekilde bakýp þöyle demiþti: "O kadar ciddi sayýda insan kaybettik, o kadar tarifsiz acýlar yaþadýk ki sonunda afetlerle birlikte nasýl yaþamamýz gerektiðini öðrenebildik".

Ülkemizde yaþanan tüm afetler arasýnda depremlerin neden bu kadar ön plana çýktýðýný özetleyecek olursak;

Afetler neticesi hayatýný kaybeden tüm insanlar,

Yüzde 58 depremler

Yüzde 28 heyelanlar

Yüzde 8 sel

Yüzde 2 çýð

sonucunda hayatýný kaybediyor, elbette ki depremler bu nedenle hep daha ürkütücü olmuþtur.

Ülkemizde son 100 yýlda magnitüdü 4,9'dan büyük olan 128 deprem yaþanmýþtýr. Bu depremler neticesinde 83 bin 818 kiþi hayatýný kaybetmiþtir. Beklediðimiz Ýstanbul depreminde ise tek seferde en az 100 bin kiþinin öleceði öngörülüyor. Bu rakam elbette ki minimum rakamdýr.

Ayrýca bu depremin mali anlamda 150-200 milyar dolarlýk bir kayba neden olacaðý da hesaplanmýþtýr.

Bu nedenlerden dolayý Ýstanbul'da olmasý beklenen deprem ülkemizin en önemli sorunudur.

Bu depremin önemini ve bizi bekleyen tehlikenin büyüklüðünü detaylandýracak olursak,

1999 depreminin aslýnda Ýstanbul depremi olmadýðý ile baþlamak gerekir. Çünkü bu depremin odak noktasý Ýstanbul'a 200 kilometre mesafede Gölcük'tedir. Oysa þu an ( 7,2-7,6) magnitüd aralýðýnda beklediðimiz depremin Ýstanbul þehir merkezine olan uzaklýðý 20 km. mesafededir.

1999 depreminin enerji karþýlýðý, 1945 yýlýnda Hiroþimaya atýlan atom bombasýnýn 133 katýdýr.

O zaman artýk kendimize þu soruyu sormalýyýz: 1999 depremi ile ayný magnitüdde bir deprem olsa, Ýstanbul'a 20 kilometre mesafade, 133 adet atom bombasý patlatmak mý daha büyük bir yýkým ve ölüm yaratýr yoksa 200 kilometre mesafeye atýlan 133 atom bombasý mý ?

Elbette ki 20 kilometre mesafede oluþacak deprem olasý maksimum yýkým ve ölümü bize yaþatacaktýr. Bu nedenle beklediðimiz Ýstanbul depremi tüm jeofizik mühendislerinin uykusunu kaçýrmaktadýr.

Benim bu deprem ile ilgili olan takýntým ise olabilecekleri bilip, susarak hayatýma devam edemeyeceðimi anlamamla baþladý.

99 öncesi yapýlan binalar

Bilmek elbette ki insana etik bir sorumluluk yüklüyor. Onca insan olaðan hayatýna, sýradan iþlerini yaparak devam ederken tüm bu olasý ihtimalleri bir tarafa býrakýp hayatýma devam edemeyeceðimi anladýðýmda, Ýstanbul Depremi kitabýný yazmaya karar verdim. Bu kitapta bir akademisyenin gözünden bir insan, bir apartman, bir mahalle, bir þehir, bir ülke ne yapmalý? sorusunu cevaplamaya çalýþtým. Elbette ki içinde bir çözümleme ve felsefe vardý. Yaklaþýk 3000 sayfalýk 39 ilçe kayýp tahmin oranlarý çalýþmasýný analiz ettim. Ayrýca 39 ilçenin tüm bina ve zemin risklerini analiz edip bir yazý dizi halinde gazetedeki köþemde yazdým . Ve tüm bunlarý tamamladýðýmda gördüm ki iyi niyetliyiz, bu konuda ciddi mesafe kaydettik ancak halen Ýstanbul gibi bir mega kentte 1 milyon 528 bin 782 binanýn olduðu, kilometre kareye 3 bin 49 kiþinin düþtüðü bu kadim þehirde mevcut yapý stoðunun yüzde 70'inin 1999 öncesi yapýlmýþ ve gerekli mühendislik hizmetini almamýþ, malzeme ömrünü tamamlamaya yüz tutmuþ yorgun binalardan oluþtuðunu gördüm ve üzüldüm.

Depremler maalesef basýn tarafýndan sadece yýkým yaptýklarý dönemde gündeme alýnan onun dýþýnda pek bir haberi deðeri olmayan eðitim ve bilinçlendirme faaliyetlerini çök, kapan, tutun gibi basit tatbikatlara indirgediðimiz ancak çok ciddiye alýnmasý gereken doða olaylarýdýr.

Sadece maddi problemlerden dolayý çoðu insanýmýz, binasýnýn analizini yaptýrarak gerçekle yüzleþmeye cesaret edemeyince aradan 24 yýl geçmesine raðmen halen deprem riskimiz yüzde 70 olarak devam ediyor.

Her þeyi hükümetten beklemek ya da her þeyi vatandaþtan beklemek ile bu problemin çözülemeyeceði aþikar.

Gelelim asýl sorumuza;

Doðu Anadolu fay zonundaki depremler, Ýstanbul depremini tetikler mi ?

Bu soruyu cevaplamak için çok daha fazla veriye ve analize ihtiyacýmýz var ancak Kuzey Anadolu fay zonu 1100 kilometre uzunluðunda doðrultu atýmlý bir fay sistemidir. Bu enerji aktarýmý baþka bir fay segmenti olduðu için ve zemin jeolojik olarak deðiþiklik göstereceðinden dolayý bu kadar uzun bir mesafede etkili olamaz. Zaten böyle bir hareket baþlarsa batýya doðru oluþacak her adýmda enerji açýða çýkacaðý için deprem oluþacaktýr.

Ancak yine de, Ýstanbul'da beklediðimiz depremin, hiç beklemediðimiz bir zamanda olacaðýný aklýmýzdan çýkarmamamýz gerekiyor.

  • deprem
  • istanbul depremi
  • mustafa serhat durmuþ