Dr. Murat Yýlmaz / Siyaset Bilimci
Türkiye'nin etrafýndaki birinci ve ikinci kuþak bölgeler baþta olmak üzere bütün dünyada güvenlik tehditlerinin, güvenlik politikalarýnýn ve güvenlik reformlarýnýn hayati öncelikle tartýþýldýðý bir döneme girdik. Ukrayna Savaþý ile zirveye taþýnan bu tartýþma ülkelerin, ittifaklarýn duruþlarýný, dýþ politikadan enerjiye, eðitimden turizme birçok alaný tayin edici bir þekilde etkisi altýna alýyor. Hava Kuvvetleri eski istihbarat baþkaný ve stratejist Gürsel Tokmakoðlu dünyadaki bu durumu "stratejik kasýrga" olarak adlandýrýyor. Bu stratejik kasýrgaya hangi devlet ve ittifaklarýn hazýr bir þekilde girdiði, hangilerinin hazýrlýksýz yakalandýðý ve fark ettikten sonraki hazýrlýk süreci devletlerin ve ittifaklarýn kaderini tayin edecek. Türkiye kendi etrafýndaki ilk iki kuþakta güçlü etkileri hissedilen bu küresel "stratejik kasýrga"yý ne zaman fark etti, ne tür hazýrlýklar yaptý?
Güvenlik politikalarý niçin eleþtirildi?
Türkiye bir süredir içeriden ve dýþarýdan demokratikleþme ve reform sürecini terk ederek, buna karþýt bir güvenlikçi politikaya döndüðü iddiasýyla eleþtiriliyordu. Bu iddialarýn gerçekçi bir zeminden ziyade Türkiye'nin dýþ politikasýna, savunma politikasýna ve terörle mücadele politikasýna yönelik bir eleþtiriyi, demokratikleþme paravanýyla gizleme amacýna matuf olduðu açýktýr. Bu iddialarý dile getiren iç ve dýþ odaklarýn Türkiye'ye yönelik terörden darbeye büyük güvenlik meseleleri yokmuþ ve sanki bütün bu tehditler, terör örgütleri, darbeci güçler ve onlarý destekleyen dýþ ülkeler yokmuþ da, hükümet tarafýndan otoriterleþme için uydurulmuþ sanal tehditlermiþ gibi yazýp çizebilmeleri dikkat çekicidir.
Hatta 15 Temmuz kanlý darbe teþebbüsüne dahi "tiyatro" diyebilmeleri, bu grubun büyük kýsmýnýn güvenlik tehdidi yaratanlarla ayný siyasi perspektifi paylaþtýklarýný ve kalan kýsmýnýn da ciddiye alýnamayacak þekilde dünya ve Türkiye gerçekliklerinden uzak olduklarýný göstermektedir. Demokratikleþme ve reformlarýn temel amaçlarýný unutunca, tarihçi Tony Judt'ýn fanatik tanýmýna benzeyecek þekilde "maksadý unutan gayretkeþlikler" ortaya çýkabilmektedir. Aydýn ve siyasetçilerin bir kýsmý, bu tür bir gayretkeþlikle reform ve demokratikleþmenin amaçlarýný unutabilmektedir. Türkiye'deki demokratikleþme ve reformlarýn amaçlarýný hatýrla(t)mak için Osmanlýdaki hiç olmazsa Nizam-ý Cedit, Tanzimat, Meþrutiyet, Milli Mücadele ve 14 Mayýs 1950 demokrasiye geçiþ süreçlerine iliþkin hafýzayý deðerlendirmek elzem. Reform ve demokratikleþmenin amacý vatandaþlarýn hürriyet ve haklarýný garanti altýna almak, seçilmiþ otoritenin yönetebilmesini, bürokrasiyi denetleyebilmesini yani demokratik yönetimi tesis edebilmektir. Demokratik yönetim ile ülkeye karþý geliþen milli güvenlik, milli egemenliðe ve müþterek milli kimliðe karþý tehditlerle baþa çýkabilecek etkin ve verimli bir "devlet kapasitesi" inþa edebilmek, jeopolitik risk ve uluslararasý tehditlere karþý tedbir alabilmek reformlarýn unutulmamasý gereken hedefleridir. Türkiye'deki bazý kesimler bütün bunlarýn milli ve demokratik ölçekte gerçekleþtirilemeyeceðini ve Türkiye'nin ya tamamen Batý sistemine itaat etmesi yahut otoriter bir þekilde dünyadan kopmasý gerektiðini veyahut da milli devlet olmayý terk ederek etnik, dini, mezhebi bir tür Lübnanlaþma projesinin en isabetli siyaset olacaðýný iddia etmektedirler. Türkiye'deki siyasi mücadelenin temel meselesi, bu farklý tezlerde yatmaktadýr. Bu genel çerçeveden son 20 yýlýn siyasi mücadele, demokratikleþme ve reform sürecine baktýðýmýzda, bir kýrýlma görmeyiz. Dünyadaki ve Türkiye'deki þartlarýn politik durum deðerlendirmesi çerçevesinde yeniden revize edilmesi, dengelenmesi ve tahkim edilmesi dönemlerinden bahsedebiliriz. Çünkü dünya, bölge ve ülke þartlarý "Türkiye reform yapýyor ve demokratikleþiyor" diye laboratuvar þartlarý gibi dýþ alemden korunmuþ bir reform, demokratikleþme ve ülke gündemi sunmuyor siyasetin önüne. Siyaset bu dengeyi kuramazsa ne kendini, ne reform sürecini ne de ülkeyi koruyabilir. Türkiye, 27 Mayýs darbesiyle milli egemenlik bakýmýndan ciddi bir mücadelenin içine girdi. Darbenin amacý, Türkiye'yi çoðunluðun ve demokratik otoritenin yönetemeyeceði bürokratik vesayetin altýna almak ve dýþ politikada da yine bürokratik kurumlar üzerinden Batý ittifakýný her þeye raðmen destekleyen bir rotaya yerleþtirmekti. 27 Mayýs'tan sonra seçilmiþ siyasi otoriteler ve milletin çoðunluðu bu vesayetle fitneye, iç çatýþmaya yol açmayacak bir sabýrla mücadeleye giriþti. Bu mücadele en nihayet 15 Temmuz darbe teþebbüsünün milletin yardýmýyla seçilmiþ demokratik otorite tarafýndan bastýrýlmasýyla vesayetin yýkýlmasýyla neticelendi. Bu süreçte 27 Mayýs sonrasý demokratik mücadelenin ve bilhassa 3 Mayýs 2002 sonrasýnda hayata geçen demokratikleþme ve reformlarýn da ciddi bir desteðinin olduðu kaydedilmeli.
Siyaset alanýnýn geniþlemesi
Bu þekilde yürütülen uzun soluklu mücadeleyle siyasetin alaný bürokratik vesayet aleyhine hem hukuken hem de fiilen geniþledi. Bu mücadele ve geniþleme, siyasetin ufkunu açmasý, siyasetçiler sýnýfýnýn tecrübe ve özgüvenini arttýrmasý, güvenlik sektöründeki reformlarýn hayata geçmesi bakýmýndan çok kýymetlidir.
3 Kasým 2002 sonrasý gerçekleþtirilen reformlar ve fiilen siyasetin alanýnýn bürokratik vesayet kurumlarý aleyhine büyümesi, Türkiye'deki temel meselelerin seçilmiþ siyasetçiler tarafýndan tartýþýlabilmesi, teklifler getirilebilmesi ve nihayet onlar tarafýndan karara baðlanmasý imkanýný getirdi. Bu yeni imkan ayný zamanda 27 Mayýs'tan itibaren devam edegelen egemenlik savaþýnýn, içeride egemenliðin demokrasi ve hürriyetler zeminde, dýþarýda baðýmsýzlýk ve milli menfaatler zemininde kazanýlmasý anlamýna da geliyordu. Bu, beraberinde Türkiye'nin Batý ittifakýyla çatýþan milli menfaat ve milli güvenlik endiþelerini Batý'ya raðmen savunma ve zaman zaman Batýlý müttefikleriyle mücadele etme mecburiyetini de gündeme taþýdý. Bu durumda Türkiye, bir bütün olarak dýþ politika, savunma politikasý ve savunma sanayiinde milli güvenliðini saðlayacak bir "stratejik özerklik" inþa etme düþüncesini içeride engelsiz bir þekilde daha hýzla hayata geçirmek ve tahkim etmek için "siyasi temel" ve "siyasi liderlik" þansýný yakaladý. Türkiye siyasi iradenin kararlýðý ve bu dönemde kurulan siyasi istikrar sayesinde, 2007 gibi erken bir tarihten itibaren savunma sanayiinde Türkiye'yi Batý'ya baðýmlý olmaktan kurtaracak büyük savunma sanayii projelerini hayata geçirecek bir politika deðiþikliðine yöneldi. Bu politika deðiþikliðinin sonuçlarý bir süre sonra þaþýrtýcý ve giderek ivmesi artan bir seri ürün ve doktrin deðiþikliðine yol açtý. Türkiye bu sayede savunma sanayiindeki dýþa baðýmlýðýný yüzde 30 nispetine kadar düþürebildi. Bu sayede stratejik özerkliðin maddi temelleri de ortaya çýkmaya baþladý.
Ýstihbarat reformu
Türkiye Ortadoðu'da Arap baharý öncesindeki sýnýrlarý deðiþtirebilecek, rejim, hatta ve devletleri çökertebilecek küresel stratejik kasýrga öncesinde bölgesel iklim deðiþikliðiyle yaþanabilecek türbülanslarý öngörerek, evin içini düzenleyerek dýþ politikadaki deðiþime hazýrlanmak ve iç meselelerin dýþarýyla baðlantýsýný kesebilmek için milli birlik ve kardeþlik sürecini baþlattý. Demokratik siyasi iradenin devlet aklý ve kurumlarýyla beraber iþ kotarma tecrübesi bakýmýndan da kýymetli olan ve istihbarat eliyle yürütülen bu süreç iç ve dýþ vesayet odaklarýnýn kampanyasýyla sona erse de, terör örgütünün tecrit edilmesi ve meselelerin milli sýnýrlar içinde kamasý bakýmýnda ciddi bir baþarý örneðidir. Bu dönemde MÝT'in içeride ve dýþarýda kampanyalarýn hedefi haline gelmesi, stratejik özerkliðin görme, duyma ve tedbir alma imkanlarýna yönelik bir saldýrý olarak okunmalýdýr. Bu saldýrý savuþturulduðu gibi MÝT bu süreçte demokratik otoritenin emrinde olduðunu gösterdi ve bir dizi istihbarat reformuyla güvenlik reformlarýnýn zemini pekiþtirildi. MÝT'in sinyal istihbaratý, siyasi iktidarýn emriyle yapabileceði görüþme alanýnýn zenginleþmesi, dýþarýda operasyon yapabilme yetkisi ve zaman içerisinde kabiliyeti kazanmasýyla stratejik özerkliðin "istihbari akýl" ve "istihbari kapasitesi" geliþtirilmiþ oldu.
Türkiye'nin terörle mücadeledeki tecrübesiyle polis özel harekat, jandarma özel harekat, jandarma komanda ve kara kuvvetleri komanda birliklerinin güçlendirilmesi ve bilhassa FETÖ'nün 17-24 Aralýk yargý darbesi teþebbüsünden sonra hýzla özel harekat polisleri ve polis yetiþtirilmesi FETÖ'nün darbe teþebbüsünün engellenmesinde tarihi tedbirler olarak hazýrlanacaktýr. 15 Temmuz darbe teþebbüsünün baþarýsýz olmasýndan sonra güvenlik kuvvetlerinden FETÖ unsurlarýnýn tasfiyesi ve jandarmanýn tamamen Ýçiþleri Bakanlýðýna baðlanmasý, terörle mücadelenin sivil otorite tarafýndan yürütülmesi bakýmýndan, hala takdir edilmeyi bekleyen bir reform olarak tarihteki yerini almýþtýr. Bu reformlar ve güçlü iç güvenlik mimarisi, stratejik özerkliðin "iç güvenlik dinamiðini" teþkil etmektedir. 15 Temmuz sonrasýnda tasfiyelerle beraber seçilmiþ demokratik ve sivil otoritenin denetimi altýna giren bir dizi reformla ordunun yaþadýðý büyük dönüþümle stratejik özerkliðin, "askeri ayaðý" da tamamlanmýþ oldu. Askeri yüksek mahkemelerin kaldýrýlmasý, askeri eðitimin Milli Savunma Üniversitesine devri, Genelkurmay Baþkaný ve Kuvvet Komutanlýklarýnýn Milli Savunma Bakanlýðýna baðlanmasý, Milli Savunma Bakanlýðý bürokrasisinin sivilleþmesi, askeri liselerin kaldýrýlmasý gibi reformlar hem demokratikleþme hem de ordunun kendi görev alanýna çekilerek etkinlik ve verimliliðin artmasý bakýmýndan çok önemli sonuçlar doðurdu. Bu arada daha önce baþlayan ordudaki profesyonelleþmenin ivmesini artmasý da, ordunun gücünü arttýrdý.
Reformlar ve milli güç çarpaný
Irak, Suriye, Libya, Karabað, Doðu Akdeniz harekatlarý ordu, istihbarat, savunma sanayi ve iç güvenlik reformlarýnýn sadece kaðýt üzerinde kalmadýðýný, sahayý deðiþtirecek bir milli güç çarpaný ürettiðini, milli güç unsurlarýnýn siyasi iradenin yönetimindeki iþbirliðinin ürettiði sinerjiyi, özgüveni ve bu haliyle de stratejik özerkliði ete kemiðe büründürdüðünü bütün dünya görmüþ oldu. Türkiye dünyanýn içine girdiði stratejik kasýrga ve bilinmezlik iklimine demokratikleþme, reformlar ve güçlü güvenlik mimarisiyle hazýr bir þekilde giriyor. Bu bakýmdan Türkiye'nin þimdiye kadar haksýz ve ölçüsüz þekilde eleþtirilen güvenlik reformlarý ve güvenlik politikasýnýn haklýlýðý, öngörme kabiliyeti ve Türkiye'yi koruma kapasitesi bugün açýk bir þekilde takdir edilecek bir milli güç ve baþarý üretmiþ durumdadýr.
muratyilmaz67yahoo.com