Geçmiþin kadar güçlüsün
ABONE OL

Prof. Dr. Hamit Emrah Beriþ / Ankara Hacý Bayram Veli Üniversitesi Öðretim Üyesi

8 Eylül 2022 Perþembe günü öðle saatlerinde, sosyal medyada Ýngiltere Kraliçesi II. Elizabeth'in hayatýný kaybettiðine iliþkin haberler dolaþmaya baþladý. Sosyal medya, bir kez daha konvansiyonel basýnýn önüne geçerek Kraliçe'nin ölümünü dünyaya duyurdu. Pek çok konuda katý protokol kurallarý olan Ýngiliz devlet yönetimi de sosyal medyanýn hýzýna ayak uyduramadý. Kraliçenin muhtemel ölümüne iliþkin daha önce en ince detayýna kadar hazýrlanan planlar bir anda devre dýþý kaldý. Bu nedenle, resmî açýklama daha önceki örneklerinin aksine kýsa sürede yapýldý ve hemen akabinde Prens Charles'ýn, Kral III. Charles adýyla Birleþik Krallýk'ýn yeni hükümdarý olduðu duyuruldu. II. Elizabeth'in ölümüyle tarihteki en uzun süreli monarklardan birinin devri sona erdi.

Monarþi sembolik mi?

Kuþkusuz bir devlet baþkanýnýn ölümü siyasetle ilgilenen herkes için önemli bir olaydýr. Ancak II. Elizabeth'in ölümü, ilerleyen yaþý nedeniyle beklenmedik bir hadise olmamasýna raðmen dünyanýn hemen her yerinde olaðandan çok daha fazla ilgi çekti. Ýngiltere'nin siyasal kültürü açýsýndan bakýldýðýndan bu durum oldukça anlaþýlabilir. Bu vesileyle monarþinin Ýngilizler için çokça söylendiðinin aksine hiç de sembolik olmadýðýný bir kere daha gördük. Her siyasî görüþten insan açýsýndan monarþi, ülkenin gücünün ve büyüklüðünün sembolü durumunda. Dolayýsýyla kraliyet söz konusu olduðunda aradaki görüþ ayrýlýklarý ortadan kayboluyor ve birlik duygusu doðuyor. Kraliçenin ölümünün ilan edilmesiyle ülke genelinde geniþ bir yas dalgasý yaþanmaya baþladý. Pek çok insan, Kraliçenin cenazesi orada olmamasýna raðmen Buckingham Sarayý baþta olmak üzere kraliyet ailesini temsil eden yerlerde toplanarak taziyelerini sundu.

Meþruluðun yeniden üretimi

Ýngiltere'de kraliyet ailesine yönelik ilgi, doðrudan iç bir mesele olduðu için gayet makul karþýlanabilir. Peki diðer ülkelerde bu ilginin ayný þekilde görülmesi nasýl açýklanabilir? Özellikle kendi etki alanýndaki ülkelerde yalnýzca kraliçenin ölümüne deðil, kraliyet ailesiyle ilgili her türlü olaya ve sürece yoðun ilgi, aslýnda güçlü bir hegemonyanýn gündelik hayata yansýmasý.

Evlilik merasimlerinden çocuklarýn doðumuna kadar kraliyet ailesine ait her konu belirli yollarla kamuoyu gündemine taþýnýyor. Bu süreç, aslýnda kültürel alanda kraliyet ailesinin meþruluðunun sürekli olarak yeniden üretilmesini beraberinde getiriyor. Windsor hanedanýnýn konumu, hâlâ dünya genelinde önemli bir etki alanýna sahip Krallýðýn daðýlmamasý açýsýndan anlam ifade ediyor. Kral veya kraliçe, bu anlamda devlet politikalarýnýn en önemli taþýyýcýsý durumunda. III. Charles, annesi döneminde izlenen iç ve dýþ politikalarý ayný þekilde devam ettirecek. Aslýnda neredeyse I. Elizabeth'ten bu yana ana hatlarý deðiþmeden gelen bir süreç devam edecek. "Kral öldü, yaþasýn yeni kral" ifadesi bu sürekliliðin mottosu.

Ýngiliz Uluslar Topluluðu

Daha çok Ýngiltere ismiyle bildiðimiz Büyük Britanya ve Kuzey Ýrlanda Birleþik Krallýðý tarihteki en büyük imparatorluk. Devlet, en geniþ sýnýrlarýna I. Dünya Savaþý öncesinde ulaþtý. O dönemde dünyanýn dörtte birinden fazlasý Birleþik Krallýk'ýn kontrolündeydi. Zaman içinde geliþen baðýmsýzlýk hareketleri Birleþik Krallýk'ýn doðrudan kendi yönetiminde olan topraklarý daralttý. Ancak ilginç þekilde Ýngiltere'den baðýmsýzlýklarýný kazanan pek çok ülke Ýngiliz Uluslar Topluluðu (commonwealth) içinde kalmayý tercih ettiler. Günümüzde irili ufaklý elliden fazla ülke, ticarî ya da siyasî kaygýlarla, üyesi olduklarý commonwealth'den ayrýlmak istemiyor. Dolayýsýyla II. Elizabeth, günümüzde elliden fazla ülkenin doðrudan veya dolaylý olarak kraliçesiydi ki bu 2,5 milyardan fazla insana tekabül ediyor. Daha açýk bir ifadeyle bu insanlarla Ýngiltere arasýndaki en önemli manevî bað kraliyet ailesi. Ayný zamanda kral veya kraliçe, Anglikan kilisesi için de hayatî bir rol oynuyor. Dünyanýn her yerinde örgütlenen Anglikan kilisesinin baþýnda kraliçe bulunuyordu. Doðal olarak bu rolü þimdi Kral III. Charles devralacak. Yani krallýðýn dünyevî iktidar yapýsýnýn dýþýnda, hükmettiði dinî bir alan da var. Bu bakýmdan, din de baþka coðrafyalarda Britanya'nýn hegemonyasýný tahkim eden unsurlardan biri.

Birleþik Krallýk, emperyalizmin tarihteki belki en önemli temsilcisi. Geçmiþte Ýngiltere dâhil, emperyalist devletler iþgal ettikleri yerlerde sadece siyasî ve ekonomik kaynaklarý kendi ellerine almakla yetinmediler. Bunun yanýnda gündelik hayatý da kapsayacak bir hegemonya kurdular. Mesela Ýngilizce ele geçirilen topraklardaki herkese zorunlu olarak öðretildi. Ýnsanlarýn dinlerini deðiþtirmesi için Anglikan kilisesi aracýlýðýyla çalýþmalar yürütüldü. Toplumlarýn kendi geçmiþleriyle baðlantýlarý ortadan kaldýrýlmaya çalýþýldý. Bu amaçla, yerel ve millî kültürel deðerler önemsizleþtirildi, bunun yerine Anglosakson kültürünün ögeleri yerleþtirildi. Daha açýk bir ifadeyle, insanlarýn çoðu, yaþanan her türlü hadiseyi farkýnda olmadan emperyalistlerin kendileri için belirlediði perspektiften izlemek zorunda kaldýlar. Hegemonya mücadelesinde bu devletler yalnýzca zor kullanmadý, insanlarýn rýzalarýný kazanmayý da amaçladý. Bu amaçla önceleri doðrudan askerî yöntemler benimsenirken daha sonraki dönemlerde bunlara kültürel unsurlar eklendi. Ýçinde bulunulan birliðin gücü ve ihtiþamý insanlarda aidiyet duygusunun güçlendirilmesi açýsýndan kullanýldý.

II. Elizabeth, elliden fazla ülkenin doðrudan veya dolaylý olarak kraliçesiydi ki bu 2,5 milyardan fazla insana tekabül ediyor.

Semboller ve ritüeller

Semboller ve ritüeller, hegemonya oluþturma ve sürdürme sürecinin en önemli destekleyicisi durumundadýr. Bunlarýn kullanýlmasý ve sürekli tekrarlanmasý aracýlýðýyla kraliyetin gücünün zihinlere kazanmasý ve adeta kutsallýk kazanmasý saðlanýyor. Kraliyete dair her türlü programýn en ince ayrýntýsýna kadar düzenlenmesi, aslýnda kolektif hafýzanýn gelecek nesillere taþýnmasý bakýmýndan anlam taþýyor. Ayrýca hegemonya, yalnýzca kiþilerin rýzasýna dayanmýyor, ayný zaman onlarý belirli þekillerde davranmaya zorluyor. Alternaitf bir tavrýn hukuk dýþý olmasa bile uygun görülmeyeceði mesajý ýsrarla veriliyor. Kraliçenin ölümünü resmî açýklamadan önce kendi Twitter hesabýndan veren bir BBC muhabirine yoðun eleþtiriler bu durumun en basit göstergelerinden biri. Israrlý müdahaleler aracýlýðýyla hegemonya süreklilik kazanýyor. Bu süreç, emperyalizmin farklý coðrafyalarda neden olduðu yýkýcý etkilerin gözden kaçýrýlmasý sonucunu doðuruyor.

Tunç Soyer, Ýzmir'in düþman iþgalinden kurtuluþunun yüzüncü yýlý nedeniyle düzenlenen konserde Osmanlý'yý hedef alan ifadeler kullandý. Ýzmir sanki Yunan deðil Osmanlý iþgalinden kurtulmuþtu.

Ýzmir kimden kurtuldu?

Öte yandan dünya kraliçenin ölümüyle meþgulken 9 Eylül günü Ýzmir Büyükþehir Belediye Baþkaný Tunç Soyer'in sözleri gündeme damgasýný vurdu. Soyer, Ýzmir'in düþman iþgalinden kurtuluþunun yüzüncü yýlý nedeniyle düzenlenen konserde Osmanlý Devletini hedef alan ifadeler kullandý. Öyle ki Ýzmir sanki Yunan deðil Osmanlý iþgalinden kurtulmuþtu. Soyer, daha sonraki açýklamalarýnda da sözlerinin arkasýnda durdu ve bunlarý tevil etme ihtiyacý dahi hissetmedi. Aslýnda Soyer'in açýklamalarý arkaik bir tarih anlayýþýnýn yansýmasý þeklinde görülebilir. Bu anlayýþ, pozitivist bir yaklaþýmla, tarihi sýfýrdan baþlatarak Cumhuriyet öncesi dönemleri adeta yaþanmamýþ kabul ediyor. Geçmiþi yok sayan bu yaklaþýmýn bilimsel yönü bir tarafa Türkiye'ye ne kadar fayda saðlayacaðý da tartýþmalý. Zira bu þekilde Türkiye'nin devraldýðý mirastan gelen tüm haklarýnýn rafa kaldýrýlmasý söz konusu. On Ýki Ada ilgili tartýþmalar hâlâ güncelken devletin Osmanlý geçmiþinin inkâr edilmesi ayrýca dikkat çekici. Öte yandan Soyer'in bu açýklamalarýna belirli kesimlerden aldýðý destek hiç de yalnýz olmadýðýný gösteriyor. Nitekim Soyer'e kendi partisinden neredeyse hiç itiraz gelmedi.

Devletlerin gücünü belirleyen en önemli unsurlardan biri geçmiþle kurduklarý iliþki. Türkiye, 29 Ekim 1923 tarihinde gerçekleþtirdiði rejim deðiþikliðiyle Cumhuriyet idaresine geçti. Günümüzde Cumhuriyet rejimi açýsýndan geniþ bir toplumsal mutabakat var. Herkesin eþit vatandaþlar olarak görüldüðü ve imtiyazlý kesimlerin bulunmadýðý Cumhuriyet rejimi, tarihimizin en önemli kazanýmlarýndan biri. Cumhuriyetin ilk yýllarý da dâhil olmak üzere, hiçbir dönem saltanat yanlýsý ciddi bir hareket ortaya çýkmadý. Kýsacasý Cumhuriyet rejimine destek her zaman en üst düzeyde seyrediyor. Ancak bu durum, geçmiþle baðýmýzýn kesilmesini gerektirmiyor. Üzerinde yaþadýðýmýz vataný, önce bu topraklarý fetheden, sonra da tüm iþgal giriþimlerine direnen atalarýmýza borçluyuz. "Kuruluþ"tan "kurtuluþ"a giden yol süreklilik arz ediyor. Bu gerçeði görmezden gelip Osmanlý ve Cumhuriyet arasýnda bir karþýtlýk var gibi göstermenin kimseye faydasý yok. Devletler, rejimleri deðiþse de belirli bir devamlýlýk içinde ilerlerler. Rejim deðiþikliði, devletin topraklarý üzerindeki hükmetme yetkisini veya geçmiþin mirasýný tevarüs etme haklarýný ortadan kaldýrmaz. Anadolu topraklarýnda kurulan Osmanlý devleti, kendisinden önce bu coðrafyaya hükmeden Selçuklulardan aldýðý bayraðý Cumhuriyete devretti. Devlette sürekliliði saðlayan en önemli unsur, geçmiþten gelen kurumlarýn ve kurallarýn belirli bir sistematik çerçevesinde yeni nesillere aktarýlmasý. Devlet yönetimine iliþkin geçmiþte yapýlan hatalarla yüzleþilmesi de bu sürecin bir parçasý. Ancak sürekli hatalarý öne çýkarýp geçmiþteki her þey sanki yanlýþ gibi göstermek hiç de iyi niyetli bir tutum deðil.

Tarihteki en büyük devlet geleneklerinden birine sahip olan ve kültürel coðrafyasý dünyanýn önemli bir alanýný kapsayan bir ülke için en makul yaklaþým, geçmiþin deðerlerine sahip çýkmaktýr. Türkiye'nin geçmiþiyle kavga etmeye ihtiyacý yok. Millî devletin kurulma aþamasýnda benimsenen, geçmiþle olan baðlarýn mümkün olduðunca zayýflatýlmasýna yönelik yaklaþýmýn hâlâ ayný þekilde sürdürülmesinin hiçbir anlamý bulunmuyor. Üstelik geçmiþ üzerinden toplumu kutuplaþtýrmaya çalýþmak somut siyasî sorunlarýn çözümü açýsýndan hiçbir fayda saðlamayacak. Dahasý Türkiye'nin uluslararasý alandaki iddialarý açýsýndan geçmiþteki iliþkiler oldukça verimli bir kaynak. Ýngiltere'nin yukarýda deðinildiði gibi geçmiþten gelen pek çok ritüeli ýsrarla korumasý bile aslýnda bize çok þey anlatýyor. Bu bakýmdan, Osmanlý mirasýný reddetmek deðil, sahiplenmek geleceði daha saðlam inþa etmek için önem taþýyor. Devletin gücü de zaten geçmiþi bugüne taþýma becerisiyle ölçülüyor.

@heberis