Sıkışmış siyaset gündemine yeni bir nefes: Gelecek nesiller yasası
ABONE OL

Küresel düzlemde devletler ve siyasi aktörler uzunca bir süredir büyük bir sıkışmışlık içindeler. Batı demokrasilerinde 2008 mali kriziyle başlayan sosyo-ekonomik sorunlar pandeminin de etkisiyle giderek derinleşerek içinden çıkılamaz bir buhrana dönüştü. Liberal paradigma ekonomiyi yeniden canlandırma, siyasette uzlaşma üretme ve biriken yapısal sorunları çözmede artık yetersiz kalıyor. Üstelik kısa vadeli çıkarlara ve seçim döngüsüne odaklı siyaset anlayışı da iklim değişikliği, çevre sorunları, göç ve teknoloji yoğun üretim süreçlerinin (tekno-kapitalizm ya da endüstri 4.0) yarattığı derin ekonomik eşitsizlikler gibi devasa sorunlarla uğraşmaya pek fırsat vermiyor. Diğer yandan toplumlar da sadece demografik olarak değil, dijitalleşmenin yarattığı yeni iletişim ortamının da büyüleyici etkisi altında hızlandırılmış bir "değerler kayması" (value shift) yaşıyor. Bu nedenle geleneksel sağ-sol ayrımına dayalı siyasi partilerin siyaset yapma tarzları, karar alma süreçleri ve kamu politikaları tercihleri hem yeni dünyanın sorunlarına cevap vermede hem de farklı bir değerler düzleminde yaşayan yeni neslin ilgisini çekmede yetersiz kalıyor. Bu bağlamda siyasal hayatta ve entelektüel çevrelerde hem yeni dönemin toplumsal ihtiyaçlarına cevap verebilmek hem de yeni gerçeklere uygun siyaset anlayışını yeniden inşa edebilmek için kurucu norm ve değerlere dayalı yeni paradigma arayışları hızlanmış görünüyor.

Uzunca bir süredir BM'nin de gündeminde olan "sürdürülebilirlik" kavramı ekseninde biçimlenen yeni "gelecek siyaseti", kalkınma, eğitim, kentleşme, çevre yönetimi ve borçlanma gibi konularda hükümetlerin karar alırken toplumların uzun vadeli çıkarlarının gözetilerek, bugünkü neslin çıkarları için yarınki nesillerin refahının kurban edilmemesi anlayışına dayanıyor. Bir anlamda nesiller arası adalet arayışını da yansıtan bu yaklaşım, pandemi döneminde yaşanan "aşılama algoritmaları" tartışmaları, eğitim süreçlerinin ciddi şekilde aksaması ve artan genç işsizlik oranları gibi gelişmelerle ciddi şekilde önem kazandı. Artık "gençlik gündemi" toplum, medya ve demokratik siyaseti de meşgul etmektedir. Zira, dünya genelinde 2 milyar genç Z Kuşağı kategorisinde yer alırken, Türkiye'de ise nüfusun yüzde 39'unu teşkil eden gençler; 20-30 yaş aralığında 13 milyona; 18-35 yaş aralığında ise 20 milyona ulaşıyor. Önümüzdeki (2023) seçimlerinde ilk kez oy kullanacak olan 7 milyona yakın gencin (seçmenlerin yüzde 12'si) yapacakları siyasi tercihlerin seçim sonuçlarını belirleyeceği aşikardır. Dolayısıyla hem kamu politikaları üretiminde hem de siyaset yapımında gençleri merkeze almak ortak siyasi aklın gereği gibi görünüyor. Bu çerçevede hem gençlik politikaları enstrümanı olarak hem de uzun vadeli küresel sorunlarla etkin mücadele için "Gelecek Nesillerin Haklarını Korumaya" yönelik yasal ve idari düzenlemeler küresel düzlemde popüler bir trende dönüşmeye başlamıştır.

Politika süreçlerine katkı

Gelecek Nesiller Yasası örnekleri, özü itibariyle genç nesillerin politika oluşturma süreçlerine dahil edilmeleriyle ilgilidir. "nesiller arası adalet" sağlama düşüncesine dayanan örneklerin, nesiller arasındaki çıkar çatışmasını ortadan kaldırmak ve toplumsal bütünleşmeyi yeniden sağlayabilmek adına bir alternatif siyaset arayışı veya karşı anlatı olarak yükseldiği söylenebilir. Şimdiki karar alıcıların gelecek nesilleri düşünmeden kısa vadeli aldıkları kararlar üzerinden uygulamaya koydukları politikalar yerine, gençlerin derin endişe duyduğu ve tüm insanlığın geleceğini yakından ilgilendiren sorunlara güçlü yasalar, etkin kurumlar ve ciddi bütçeler ile köklü çözümler aranması stratejisini yansıtır. Bu açıdan tüm kamu otoriteleri, BM'nin "sürdürülebilir kalkınma" ve "ortak refah" hedefleri çerçevesinde halkın ekonomik, sosyal, kültürel ve demokratik refahının iyileştirilerek "toplumsal dayanıklılığın" güçlendirilmesi yönünde teşvik edilir. Böylece "Nesiller Arası Sözleşme" anlayışıyla toplumun uyum kapasitesinin geliştirilmesi yoluyla tüm kesimlerin kabul edeceği ortak bir siyasal iklimin ortaya çıkacağı varsayılır. Gelecek Nesiller Yasası gündemleri, gençlikle pozitif bir gündemde buluşmayı hedeflerken; bugünün nesillerinin çıkarlarını da BM'nin 2015'te yayınlanan "Dünyamızı Dönüştürmek: Sürdürülebilir Kalkınma İçin 2030 Gündemi" başlıklı planda ortaya konulan 17 sürdürülebilir kalkınma hedefiyle birleştirmişlerdir. 2030 yılına kadar dünya çapında yoksulluğu ortadan kaldırmak ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için küresel girişimleri harekete geçirmeyi ve kimsenin geride kalmamasını sağlamayı amaçlayan bu sürdürülebilir hedefleri merkezine alan Gelecek Nesiller Yasası örnekleri, pandemiyle birlikte OECD, Avrupa Konseyi, AB gibi uluslararası örgütlerin raporlarıyla da desteklenmektedir. Tüm Gelecek Nesiller Yasası çalışmalarında yoksulluğu ve diğer yoksunlukları sona erdirmek için, iklim değişikliğiyle mücadele ederken veya okyanusları ve ormanları korumaya çalışırken; sağlığı ve eğitimi iyileştiren, eşitsizliği azaltan ve ekonomik büyümeyi teşvik eden stratejilerle birlikte ilerlenmesi gerektiğinin farkında olan bir yaklaşım sergilenmiştir.

Galler modeli örneği

Gelecek Nesiller Yasası adına teorik ve pratik birçok örneğe atıfta bulunabilir. Ancak hayata geçirilme bağlamında belki de en önemli örnek Galler'in 2015 tarihli Gelecek Nesillerin Refahı Yasası deneyimidir. Metodoloji olarak iş birliğine dayanan, birleştirici, katılımcı, uzun dönemli ve önleyici politikalar üretmeyi merkeze alan Galler modeli, diğer yandan yedi refah hedefi olarak daha müreffeh, daha sağlıklı, daha dayanıklı, daha eşit, daha uyumlu, küresel olarak sorumlu ve dinamik kültüre sahip bir Galler tahayyülüyle inşa edilmiştir. Burada dayanıklılık ile pandemi döneminde zayıflayan devlet kapasiteleri işaret edilmişken; artan eşitsizlik ve kutuplaşmaya karşı daha eşit ve uyumlu bir toplum vurgusu yapılmaktadır. Küresel olarak sorumlu bir Galler anlayışı ile de tüm dünyayı uzun vadeli bekleyen krizlerle ilgili politika üretiminin altı çizilmektedir. Uygulama safhasını takip için oluşturulan Gelecek Nesiller Komiserliği ve yıllık raporlamalarla belli derecede kurumsallaştığı gözlenen Galler deneyimi, politika yapımında nesiller arası adalet fikrinin nasıl hayata geçirilebileceği konusunda ilham verici bir örneklik teşkil etmektedir.

Farklı ülke örnekleri

Galler deneyimi Gelecek Nesiller Yasası örnekleri açısından en önemli modeli temsil etse de örnek olacak farklı düzenlemeler de bulunmaktadır. Bu açıdan 2021'de İskoç Ulusal Partisi'nin manifestosuna eklediği "Refah ve Sürdürülebilir Kalkınma Yasası" ve yakında İngiliz parlamentosunda oylanacak olan "Gelecek Nesiller Yasası" tartışılmaya devam eden diğer örneklerdir. Ancak bu örneklerin dışında pandemi öncesi dönemde de kimi ülkelerin politika süreçlerine gençlik konusunu dahil ettiği de görülmektedir. Almanya'dan Fransa'ya ve Kanada'dan Avustralya'ya kadar birçok ülke gelecek nesiller konusunu bir politika alanı olarak siyasal gündemlerine almışlardır. Tüm bu farklı örnekler küresel bir trend olarak ortaya çıkan Gelecek Nesillerin Refahını korumaya yönelik düzenlemelerin, ülkelerin iç siyasi yapılarına ve ihtiyaçlarına göre yerele özgü farklı biçim ve muhtevada ortaya çıksalar da, hepsinin benzer saiklerle yapıldığını ortaya koymaktadır. Bu kapsamda "Nesiller Arası Adalet" çerçevesinde BM'nin 2015 sürdürülebilir refah hedeflerinden ilham alan ülkelerin, ulusal göstergeler, dönüm noktaları ve gelecek trendleri üzerinden kendi mevcut durumlarını analiz ettikten sonra kendi refah hedeflerini belirledikleri ve akabinde bu hedefleri gerçekleştirmede rol alacak kamu kurumların görevlerini belirledikleri görülmektedir. Tüm bu süreç, Gelecek Nesiller Komisyonu ya da Ulusal Denetim Ofisi gibi kamu kurumlarını inceleme, refah hedeflerine ve gelecek nesiller ilkesine göre eylemlerini değerlendirme ve sonuçları raporlama yetkisine sahip bir kurum tarafından yönetilmektedir. Ulusal refah göstergelerine ne ölçüde ulaşıldığını değerlendirmek için daha geniş bir görev alanına sahip Bütçe Sorumluluğu Ofisi gibi kurumsal oluşumlarla da desteklenebilmektedir. Bazen de uygulamayı izlemek için Gelecek Nesiller Komiseri ya da Genel Denetçi gibi yetkililer atanmaktadır.

Ülke Kurumsal Düzenleme

Yeni Zelanda Parlamento Çevre Komisyonu (1986)

Finlandiya Gelecek Komitesi (1993)

Fransa Gelecek Nesillerin Hakları Konseyi (1993-2013)

Kanada Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu (1995)

İsrail Gelecek Nesiller Meclis Komisyonu (2001-2006)

Almanya Parlamento Sürdürülebilir Kalkınma Danışma Konseyi

Macaristan Parlamento Gelecek Nesiller Komisyonu (2008)

Avustralya Sürdürülebilirlik ve Çevre Komisyonu (1993)

Malta Gelecek Nesiller Muhafızlığı (2012)

Kaynak: www.oecd.org

Yükselen yeni politika alanları

Gelecek nesillerin çıkarları toplumların gündemine dahil oldukça özellikle Z Kuşağı değerleri üzerinden yeni politika alanlarına olan ilginin arttığı söylenebilir. Örneğin iklim değişimi, çevre sorunları, göç ve dünyada artmaya başlayan afetler gençlerin kaygı ve korkularını arttırmıştır. Z Kuşağı'nın pandemi süreciyle birlikte maruz kaldığı yalnızlık duygusuna yönelik Japonya'da Yalnızlık Bakanlığı kurulmuşken; birçok ülkede Yalnızlık Enstitüsü ya da araştırma merkezleri açılmıştır. Ülkemizde de gençlerin üniversitelerin psikoloji bölümlerine yönelik artan ilgisini ve televizyon kanallarında psikolojik sorunları işleyen dizilerin oldukça revaçta olmasını bu bağlamda aynı trendin doğal bir yansıması olarak görmek gerekir. Yine gençlerin en önemli bilgi kaynaklarından birinin sosyal medya olmasıyla ilgili olarak bu platformlardaki dezenformasyon kampanyalarına yönelik sadece resmi düzenleme ya da hakikat kampanyaları organize edilmemiş, aynı zamanda en az sosyal medya kadar bilginin kaynağı olan aile, okul ve akranlarla ilişkilerine yönelik politikalar üretilmiştir. Ayrıca gençlerin sosyal adalet ve eşitsizlik konularına olan ilgileriyle ilgili olarak konut ve kira politikaları, gelir ve servet düzenlemeleri ve bölgesel dengesizlikler yeniden ele alınabilmektedir. Sonuç olarak bebek politikalarından çocuk yoksunluğuna, hava ve su kalitesinden adil ücret ve hane gelirine ve de zihinsel konfor ve esenlikten topluluk duygusu ve uyumuna kadar geniş bir politika spektrumunun demokratik siyaset gündemine dahil edildiği söylenebilir.

Yeni kurucu siyaset

Gelecek Nesiller Yasası bağlamında yeni dönem gençlik politikalarının en önemli yanı, şüphesiz hem siyaset yapım süreçleri için yeni bir imkan sunması hem de zayıflayan demokratik siyasetin yeniden inşası için paradigma değişimini tetikleyecek bir potansiyele ve gündeme sahip olmasıyla ilgilidir. Toplumların kültür savaşları bağlamında kutuplaşıp parçalandığı bir siyasal iklimde siyaset yapıcılar için en kritik mesele tüm kesimleri bir araya getirerek siyasal toplumu yeniden inşa edebilecek uzun vadeli siyasi projeleri ortaya koyabilmektir. Tüm ülkeler bu bağlamda yeniden kurucu bir felsefeye dayanarak, bir taraftan kültürel değişimi yönetmek diğer taraftan da sosyo-politik düzlemde ortaya çıkan problemlere kalıcı çözümler üreterek toplumların büyük uzlaşılara dayanan ortak gelecek tasavvurlarını güçlendirme arayışı içindedirler. Böyle bir uzlaşı için geleceğin liderleri ve yöneticileri olacak olan gençleri ikna etmek ise bugünkü siyasetçilerin en büyük sınavıdır. Gençlerin gelecek kaygılarının üzerine gidilerek, katılımcı bir yöntemle geliştirilebilecek yeni siyasal projeksiyonlar onları değişim kadar istikrarın aktörü haline de getirebilir.

Bu çerçevede Gelecek Nesiller Yasası pratiği lehine güçlü bir teorik ve tecrübi zemin mevcuttur. Şüphesiz politika yapımını kökten değiştirmenin faydaları, insanların yaşamlarında ortaya çıkardığı pratik farklarla değerlendirilecektir. Galler modeli gibi deneyimler bize toplumsal uzlaşı yaratma potansiyeli ve gelecek nesillerin haklarının korunması bakımından cesaret verici sonuçlar sunmaktadır. Negatif siyasetin kısır ve kutuplaştırıcı etkisinden kurtulabilmek için çözüm odaklı, yenilikçi ve vizyoner siyasete ihtiyacımız var. Pozitif gündem yaratarak, gençlerin tedirginliklerini gidermek için onları dikkate aldığımızı gösteren somut adımlar atmak, hayatlarının odağına fırsat eşitliği, özgürlük, adalet, çevreyi korumak ve saygı görme gibi post-materyalist değerleri koyan Z Kuşağı'nı kazanmanın da en kestirme yoludur. Böyle bir yaklaşım tüm dünyayı etkisi altına alan küresel sistemik sorunları aşmak ve insanlığı sarsan varoluşsal krizlerden çıkış için de yeni ve ümit verici bir adım olacaktır.

[email protected]