Hayalet başkentler Ortadoğu'yu hatırlatıyor mu?
ABONE OL

2019 yılının son günlerinde Çin’in Hubei eyaletinin başkenti Vuhan’da kentinde ortaya çıkan ve Covid-19 adı verilen hastalığa yol açan koro-navirüs, buzullar kıtası Antarktika hariç dünyanın tamamına yayıldı. Şu ana kadar 500 bin insanın enfekte olduğu 20 binden fazla insa-nın hayatını kaybettiği bu pandemi (salgın hastalık) dünya siyasetinin tamamen tek noktaya odaklanmasına neden oldu. Yüz milyonlar-ca insan evlerinde karantina altında. Amerika kıtasından Uzak Doğu’ya birçok ülke kısmi ya da genel sokağa çıkma yasağı kararları aldı.

Uluslararası para fonu IMF, Covid-19’un en önemli etkisinin petrol fiyatlarının düşüşüne neden olduğunu bu durumunda başta Or-tadoğu’da olmak üzere çifte şok yaşattığını belirtti. Sene başında 70 dolar civarında seyreden Brent petrolün varil fiyatı 20 dolara kadar geriledi. Salgından dolayı petrole olan küresel talebin düşmesi üzerine Suudi Arabistan’ın “petrol üretimini azaltalım” teklifine Rus-ya’dan olumsuz cevap gelince, Suudiler rest çekerek petrol üretimini günlük 10 milyon varilin (günlük 9,7 milyon varil üretiyordu) üzeri-ne çıkaracağını açıkladı. Bu kararın ardından Birleşik Arap Emirlikleri günlük 200 bin varil, Kuveyt de günlük 110 bin varil petrol üretimi-ni artıracaklarını ilan etti. Rusya da reste rest ile karşılık vererek, petrol şirketi Rosneft’in Nisan ayı itibariyle petrol üretimini günlük 300 bin varil artırılacağını belirtti.

Suud’u kriz bekliyor

Suudilerin Rusya’yı masaya yeniden döndürme hamlesi karşısında Rus Maliye Bakanlığı düşük fiyatlara 10 yıla kadar dayanabile-ceklerini belirtti. Bu blöf tutmazsa ya da devam ederlerse Suudi Arabistan’ı orta vadede büyük bir kriz bekliyor.

Bir yandan içeride darbe söylentileri ve Suudi prenslerin tutuklanması, öte yandan Yemen Savaşı, Libya’da Hafter’e verilen destek, Mısır’da Sisi rejimi-ni ayakta tutabilmek için gösterilen gayret, Suriye’ye (Trump’ın baskısıyla) akıtılan para ve ayrıca Cemal Kaşıkcı cinayetinin üzerini kapatmak için harcanan milyarlarca dolar. O yüzdendir ki, Suudi Arabistan’ın daha fazla sürdüremeyeceği görülmekte. Geçtiğimiz hafta Kral Selman da koronavi-rüs ile yapılan mücadelenin daha da zorlaşacağını belirtip şöyle söyledi; “Dürüstlüğüme alışkın olduğunuz için sözlerime, tüm dünyayla birlikte zor bir aşamadan geçtiğimizi söyleyerek başladım. Bir sonraki aşamanın bu salgının, küresel düzeyde bu hızlı yayılımı nedeniyle mücadele konusunda daha zor olacağını söylüyorum.”

Yemen’de insani dram

IMF, Covid-19 etkisiyle düşen petrol fiyatlarının Sudan, Yemen, Irak gibi kırılgan ülkeler için korkutucu boyuta gelebileceğini, küresel ticaretteki kesintiler nedeniyle azalan ithalatla durumun daha da güçleşebileceğini açıkladı. Ayrıca tıbbi malzeme ve diğer mallara erişimdeki zorluğun önemli fiyat artışlarına neden olabileceğini belirtildi. Arap Birliği Genel Sekreteri Ebu Gayt da, 22 Mart’ta yaptığı açıklama ile Yemen, Libya ve Suriye’de çatışmaların durdurulması çağrısında bulundu. Suudi Arabistan, BAE öncülüğündeki Arap koalisyonu ve İran’ın bitmek tükenmek bilmeyen hırsları arasında sıkışan Yemen’de son beş yıldır tam bir insani dram yaşanıyor. Açlık, ilaç sıkıntısı ve kolera salgınından çoğu çocuk ve kadın binlerce insan hayatını kaybetti. Şimdi daha da bulaşıcı ve bağışıklık sistemi zayıf insanları etkileyen koronavirüs hastalığının Yemen’e yayılmasında büyük bir endişe duyuluyor.

Coğrafyada pandemiyi en ağır yaşayan ülke şüphesiz İran. Türk Sağlık Bakanlığının ilk başlarda yaptığı uyarılara kulak asmayan İran bölgede virüsün yayılmasının sebeplerinden biri haline geldi. Nevruz tatilinde bile on binlerce insan tatil bölgelerine hareket etti. Vaka sayısının açıklanandan çok daha fazlası olduğu iddia ediliyor. Birçok üst düzey isim, milletvekili, komutan virüs sebebiyle hayatını kaybetti. Bunlara rağmen türbe ziyaretle-ri ancak yakın zamanda yasaklanabildi. Ülkenin kaynaklarını “Şii yayılmacılığı” hedefleri doğrultusunda Suriye, Irak, Lübnan, Yemen, Afrika ülkelerinde harcayan İran, bir yandan da ambargolar karşısında zor zamanlar yaşıyor. Şimdi, gerek direkt gerekse arabulucular aracılığıyla Ameri-ka’dan ambargoların kaldırılmasını talep ediyorlar. Dünyanın en büyük 3. Petrol rezervine sahip aynı zamanda en büyük 5. Petrol üreticisi durumun-da olmasına rağmen İran, ağır bir ekonomik kriz altında. Amerika’nın ilaç yardımı teklifine Dini lider Hamaney şöyle cevap verdi. “Öncelikle siz kendi derdinize çare bulun. Eğer elinizde varsa kendiniz için kullanın. Siz bu virüsü üretmekle suçlanıyorsunuz. Bu iddianın ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum ama böyle bir iddia söz konusuyken, hangi mantık sahibi sizin vereceğiniz ilaca güvenir. İlacınız hastalığı daha da arttırabilir veya kalıcı hale getirebilir. Sizin buraya doktor olarak göndereceğiniz kişiler, ürettikleri zehrin etkilerini yakından görmek için geleceklerdir. Söylendiğine göre İranlıların genetiğine uygun olarak virüsün bir bölümü İranlılar için üretilmiş. İranlılardan kimse, Amerikalıların bu teklifini kabul etmedi, etmeyecek-tir.”

Birleşik Arap Emirlikleri koronavirüs vakası tespit edilen ilk körfez ülkesi. 29 Ocak’ta BAE Sağlık Bakanlığının yaptığı açıklamaya göre Çin kenti Wuhan’dan gelen Çinli bir ailenin dört üyesinin virüs testinin pozitif çıktığı açıklanmıştı. Petrol gelirleri ile ayakta duran bunun yanında turizmde de önemli kazançlar sağlayan BAE, pandemi sonrası petrol fiyatlarının düşmesi ve turizmin sıfırlanması ile ekonomik krizi çok daha derinden hisse-debilir. Tabii normale dönünceye kadar da Sudan limanı, Eritre Assab, Cibuti, Somaliland Berbara limanı, Somali Bosaso limanı, Yemen açıkların-daki Sokotra adası, Yemen el-Mukalla Limanı üzerinde hâkimiyet kurup, Kızıldeniz boyunca Afrika Boynuzu, Babul Mendep boğazı ve Aden Körfezi’nde güçlü bir Emirlik etkisi oluşturma planlarını bir süre ertelemek zorunda kalacak. BAE’nin son iki yılda ekonomik olarak sıkıntıya girdiği de bir gerçek. Dünyanın en büyük girişim sermayesi şirketi Abraaj Capital’in, dev inşaat şirketi Drake-Scull’un iflas etmesi, Emirates Hava Yolları’nın geçen yıl yüzde 69 zararı üzerine genel müdürü Fransız Thierry Antinori’nin istifa etmesi, BAE’nin can damarı en büyük şirketi DP World sermaye sıkıntısında olması yanında Reuters’te de çıkan bir habere göre Şeyh Maktum’un, günü gelince dünyanın en büyük binası Burj el-Halife’nin sadece seyir teraslarını değil tamamını da satmak zorunda kalacak olması…

Sisi’nin meşruiyeti için…

Yüz milyonluk nüfusu ile Akdeniz’in en kalabalık ülkesi Mısır da Covid-19’un küresel etkilerinden en fazla etkilenen ülkelerden. Bildirilen vaka sayısı 500’lü rakamlarda. Oysa diğer Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi verilen rakamların gerçeği yansıtmadığı aşikar. Çarşamba günü Mısır’ın baş-kenti Kahire’de bir basın toplantısı düzenleyen Dünya Sağlık Örgütü Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Ahmet el-Mandhari salgını önlemek için doğru bilgilere ihtiyacı olduklarını, bu doğrultuda Ortadoğu ülkelerinden daha fazla bilgi ve şeffaflık istediklerini açıkladı. Körfez ülkelerinin desteğiyle ancak ayakta durabilen, halkı yoksullukla boğuşan Mısır, önlem alınmazsa pandeminin etkisini maalesef oldukça ağır yaşayacak. Gelirlerinin bü-yük çoğunluğunu meşruiyeti tanınsın diye askeri harcamalara ayıran Sisi, Fransa’dan; çok pahalı olan Rafale jetleri ve bunlarda kullanmak için havadan karaya seyir füzeleri, Rusya’dan; 46 tane KA-52 saldırı helikopteri, MİG-29 savaş uçakları, yüzlerce füze, Almanya’dan;2 adet Meko A200 fırkateyn, havadan havaya füzeler Abd’den; iki adet askeri nakliye uçağı, Abrams savaş tankları, kıyı devriye gemileri, füzeler Çin’den; İHA’lar aldı. Ve bugün hala bunların borçlarını ödemeye çalışıyor.

Petrol ve doğal gaz geliri olmayan, geliri daha çok turizm, hizmet sektörü ve dış yardımlara bağlı olan Ürdün, pandemiden yakın vadede en çok etkilenecek körfez ülkelerinin başında geliyor. Şu an ülkede sokağa çıkma yasağı var. Suriye krizi de Ürdün’ü yakından etkiledi. 500 binden fazla mülteci bu ülkeye sığındı. Diğer yandan da Kudüs’ün İsrail’in başkenti olması, yüzyılın anlaşmasına destek vermesi için gerek Amerika gerekse ma-lum körfez ülkeleri tarafından baskı altındalar. Hatta 2019’un bahar aylarında darbe söylentileri dahi ayyuka çıkmıştı. Mayıs ayının başında da Kral Abdullah Ürdün İstihbarat Servisi (GID) şefi Adnan el-Cundi’yi görevden alarak yerine Ahmet el-Hüsni’yi atamıştı. Şüphesiz bu pandemin artçıları ilerleyen dönemlerde, Ürdün dış politikasını keskin şekilde etkileyecek.

Hafter ihlale devam ediyor

Koronavirüs pandemisi Libya iç savaşını da etkiledi. Suudi Arabistan liderliğindeki körfez ülkelerinin yanı sıra Fransa’nın da destek verdiği dar-beci General Hafter ateşkese razı oldu. Hem son başlattığı saldırılarda başarılı olamayışı hem de kendine destek veren ülkelerin tüm enerjilerini pan-demi ile mücadeleye vermesi bu adımı atmak zorunda bıraktı. Ancak yoğun şekilde olmasa da Trablus’u füzelerle vurarak ateşkes ihlallerinden de geri durmuyor. Bu arada, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Fayiz es-Serrac, 21 Mart’ta akşam saat 18.00’den sabah 06.00’ya kadar sokağa çıkma yasağı ilan etti. İlk koronavirüs vakası da geçtiğimiz günlerde, Suudi Arabistan’dan Tunus’a oradan da Trablus’a geçen 73 yaşındaki bir kişide tespit edildi.

Aylardır siyasi kaos yaşayan Irak’ta Cumhurbaşkanı Berham Salih’in hükümeti kurması için yetki verdiği Adnan Zurfi, hükümeti kurabilecek mi ya da krizin içindeki İran’ın bunu engellemek için nefesi yetecek mi göreceğiz. Hakeza Afganistan seçim sonrası yemin eden Cumhurbaşkanı Eşref Gani, yenilgiyi kabul etmeyip kendi alternatif yemin törenini düzenleyen Abdullah Abdullah ve her ikisini de tanımayan Taliban yönetimi. Şu an Afganistan’da üç “paralel devlet” var. Dokuz yıldır kanlı bir iç savaşın içindeki Suriye, sınırlarımız ötesinde bekleyen on binlerce mülteci. Yıllardır zaten zorlu şartlar altında olan bu ülkelerde de maalesef sağlıklı bir şekilde koronavirüsile mücadele yapılamamakta, yeterli ve doğru test uygulana-madığı için hastalığın yayılımı ile ilgili gerçek verilere ulaşılamamaktadır. Bunun yanında Pakistan’daki virüsün yüzde 80’e yakanı İran kaynaklı. Afganistan’da da testler yapılabilse burada aynı sonucun çıkması muhtemeldir.

Sokağa çıkma yasağının ilan edildiği, İsrail’de de korona vakaları artış göstermeye başladı. Uzun bir süredir ard arda gelen erken seçimlerle bir türlü hükümetin kurulamaması yanındaNetanyahu hakkındaki yolsuzluk duruşmaları da mahkemenin kapatılmasıyla görülemiyor. Bunun yanında, koronavirüs ile mücadele kapsamında tüm cep telefonlarının izlenmesi, kayıt altına alınması talimatı, İsrail kamuoyunda “virüsle mücadele mi, demokrasiyi riske etmek mi?” sorusunun sorulmasına neden oluyor. Bu durum da muhalefetin tepkilerine tepkisini çekiyor. Netanyahu’nun Covid-19 krizini kendi lehine fırsata çevirdiğini iddia ediyorlar.

Pandemi, gelir kaynağı petrol ve turizme bağlı ülkeleri daha fazla vuracak gibi görünüyor. Uluslararası Para Fonu IMF tarafından geçen ay yapı-lan bir araştırmaya göre , dört yıl boyunca, altı Körfez ülkesinin(Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Kuveyt, Umman ve Katar) sahip olduğu net finansal varlıklar yarım trilyon dolar kayıplayaklaşık 2 trilyon dolara düştü. Koronavirüspandemisinin etkilerinin 2008 küresel krizinden daha büyük olacağı söylemlerinin gölgesinde körfez monarşileri için durum pek iç acıcı görünmüyor.

O görkemli ve süslü dünya başkentlerinin karantina altında adeta hayalet kentlere bürünmesi, dünya kamuoyuna; Gazze’nin 14 yıldır ablu-ka/karantina altında yaşadığını, Filistin topraklarının adım adım işgal edilişini, Yemen’de binlerce çocuğun açlıktan, hastalıktan öldüğünü, Ara-kan’da binlerce mazlumun katledilmesini, tecavüze uğramasını, yerlerinden edilip tecrit edilmesini, Suriye’de milyonlarca insanın 9 yıldır çektiği çileyi, Doğu Türkistan’da yapılan zulmü sorgulatır mı?

[email protected]