Ýsrail'in Refah iþgali: Gazze'nin ölüm-kalým savaþý
ABONE OL

Doç. Dr. Abdulgani Bozkurt/ Recep Tayyip Erdoðan Üniversitesi, Uluslararasý Ýliþkiler Bölümü

Ýsrail iþgal devletinin Gazze'de uyguladýðý soykýrýmda yedinci ayý geride býraktýk. Ýsrail saldýrganlýðý, 7 Ekim'de baþlayan Aksa Tufaný Operasyonu'ndan bugüne dek geçen süre zarfýnda Gazze için aðýr bir maliyete yol açmýþ vaziyette. Birleþmiþ Milletlerin hesaplamalarýna göre Gazze'deki molozlarýn kaldýrýlmasý 14 yýlý, Gazze'nin yeniden inþa edilmesi ise 80 yýlý bulacak. Üstelik neredeyse tamamen tahrip edilen alt-üst yapý bir yana çoðu kadýn ve çocuk olmak üzere hayatýný kaybeden yaklaþýk 35 bin insanýn ise hala hesabý sorulmuþ deðil.

Dün Ýsrail savaþ kabinesi, Ýsrail ordusunun Refah'a yönelik kara operasyonunu onayladý. Refah þehri kabaca Gazze þeridinin 5'te birine tekabül etmektedir. Toplamda 2,3 milyon nüfusun 1,7 milyonu bugün Refah þehrine sýkýþmýþ durumda. Bu nüfusun 1,4 milyonu Gazze içindeki mültecilerden oluþmaktadýr. Ýsrail hava kuvvetleri Refah'ýn güneydoðusu þeklinde tanýmlayabileceðimiz alanýn tahliye edilmesi için broþürler daðýttý. Bu bölge tam olarak meskûn mahal deðil, nispeten arazilerden müteþekkil. Ancak buna raðmen Refah sýnýr kapýsýný da içinde barýndýrmaktadýr. Ýsrail'in bu hamleyle, çok fazla bedel ödemeden Refah sýnýr kapýsýnýn kontrolünü saðlamak istediði gibi bir çýkarýmda bulunmak mümkün görünmektedir.

Refah'ýn güneydoðusunu hedefleyen bu ilk dalgadan sonra Ýsrail, muhtemelen nüfusu Refah'ýn kuzeybatýsýna doðru sýkýþtýrarak yoluna devam etmek ve nihai olarak Refah'ta yer alan nüfusun tahliye edilmesini saðlamak isteyecektir. Eðer gerçekleþirse bu tahliyenin iki farklý yolla vuku bulmasý mümkündür. Buna göre Ýsrail Gazze nüfusunun önemli bir bölümünün Refah'ýn hemen diðer tarafýna, ya da baþka bir ifadeyle Sina'ya tahliye edilmesi için uðraþacaktýr. Ýkinci yol ise bölge ülkelerinin insani yardým harekâtý kapsamýnda Gazzelilerden bir kýsmýný ülkelerinde aðýrlamalarý þeklinde gerçekleþecektir.

Masa baþýnda yapýlan hesaplar

Tüm bunlara raðmen Ýsrail'in Gazze'yi insansýzlaþtýrmaya dönük masa baþýnda yaptýðý hesaplarýn tutmamasýný saðlayacak birçok parametre bulunmaktadýr. Öncelikle, operasyonun ilk dalgasý meskun mahalleri kapsamamaktadýr; belki çok az bir kýsmýný kapsamaktadýr da denebilir. Nüfusun ve evlerin yoðunlaþtýðý bölge Refah'ýn kuzeyidir. Ýsrail, ikinci aþamaya geçmeye karar verdiðinde meskun mahal operasyonu yapmak mecburiyetindedir. Yukarýdan bombalamak ve binlerce insan öldürmek ne savaþýn kazanýlmasý ne Hamas'ýn kaybetmesi ne de Gazze'deki hedeflere ulaþýlmasý anlamýna gelmektedir. Bundan dolayý Ýsrail'in 1,7 milyon insanýn yaþadýðý sokaklara girmesi, asýl hedefine ulaþmasý için kaçýnýlmazdýr. Ýsrail askerlerinin böyle bir operasyon gerçekleþirse deðil Kassam mücahitleri, sýradan halk karþýsýnda ne yapacaðý bile belirsizdir. Diðer taraftan Ýsrail, savaþ endüstrisinde iki alanda kuvvetli bir ülkedir: Savunma sanayi ve hava kuvvetleri. Bu durum, ordunun karada oldukça tecrübesiz olduðu anlamýna gelmektedir. Diðer taraftan karada savaþmaya alýþmýþ bir milis güç bulunmaktadýr: Kassam. Türkiye, dünyada meskûn mahal çatýþmalarýnda en tecrübeli ordulardan birine sahip olmasýna raðmen Hendek olaylarýnýn yaþandýðý Cizre, Nusaybin ve Sur ilçelerinde vuku bulan meskun mahal çatýþmalarýnda 839 þehit vermiþtir. Üstelik Refah bu üç ilçenin yüzölçümlerinin toplamýndan en az 15 kat daha geniþ bir alaný kapsamaktadýr. Bütün bu istatistiki veriler, Hamas'ýn bir varoluþ ya da baþka bir ifadeyle hayatta kalma mücadelesine giriþeceði gerçeði ile birlikte deðerlendirilmelidir. Çünkü bölgesel geniþleme ihtimali baki olmak þartýyla Gazze özelinde savaþýn sonlarýna doðru gelinmektedir. Refah'ta elde edilecek bir yenilgiden sonra Hamas'ýn hayatta kalma ihtimali tamamen siyasal araçlar üzerinden devam edecektir ki böyle bir durumda Gazze düþmüþ demektir; askeri açýndan nüfuzunu kaybeden Hamas'ýn Filistin'in geleceðinde söz sahibi olmasý neredeyse imkansýzdýr.

Ýsrail'e geri adým attýracak ihtimaller

Ýsrail'in Refah'a düzenlediði operasyonda geri adým atma ihtimali, Gazze'nin düþmesi ve Hamas'ýn kaybetme ihtimalinden daha fazla görünmektedir. Ýsrail'in geri çekilmesini saðlayacak, Kassam'ýn bütün varlýðýyla mücadeleye giriþecek olmasýna ilaveten, birtakým dýþ geliþmeler de mevcuttur. Bunlardan ilki kuzey cephesindeki geliþmelerdir. Ýsrail özellikle son bir aydýr kuzey cephesini tahkim etmektedir. Bu kapsamda Lübnan sýnýrýnda konuþlanmak üzere belli aralýklarla tank ve zýrhlý araç sevkiyatý devam etmektedir. Buna karþýn Hizbullah da çok kýsa bir süre önce Ýsrail'e yönelik saldýrýlarýnda derinliði arttýrmýþ vaziyettedir. Öyle ki 7 Ekim'den itibaren neredeyse 10 kilometre derinliði aþmayan Hizbullah, son bir haftadýr 30 kilometre derinlikteki noktalarý hedef almaya baþlamýþtýr. Hizbullah'ýn bu hamlesini iki farklý þekilde yorumlamak mümkündür.

Kahire'de devam eden ateþkes görüþmelerinden sonuç çýkarsa (çýksaydý), muhtemelen ateþkesin onaylandýðý gün Ýsrail-Hizbullah savaþý, 2006'daki angajman kurallarýnýn rafa kaldýrýlmasý suretiyle baþlayacaktý. Çünkü muhtemel bir ateþkesin Netanyahu ve ekibini zor bir duruma sokmasý þaþýrtýcý olmayacaktýr. Uluslararasý Ceza Mahkemesi baþta olmak üzere Netanyahu üzerinde artan baskýlar iþgal rejiminin daha sert ve saldýrgan olmasýný gerektirmektedir. Savaþýn sonlandýðý bir ortamda Gazze'deki yýkýma ve soykýrýma yol açanlarýn hesap vermesi konuþulacaktýr. Bu nedenle mevcut Ýsrail rejimi, Gazze ayaðýnda ateþkes olsa bile savaþtan vazgeçme lüksüne sahip deðildir. Hizbullah'ýn ateþkes görüþmelerinin gerçekleþtiði bir süreçte derinliði arttýrmasý "gördüm, kabul ediyorum" þeklinde yorumlanabilir.

Bölgedeki en tecrübeli liderlerden biri olan Hizbullah lideri Nasrallah, Gazze'nin düþmesi halinde Ýsrail'in tüm ordusuyla Lübnan'a yöneleceðinin farkýndadýr. Bu nedenle Gazze'nin düþmesi bölgede en çok Hizbullah'ý zora sokacaktýr. Hizbullah'ýn 30 kilometre derinliðe inmesi bir de bu açýdan deðerlendirilebilir. Tam bu noktada derinliði birkaç kilometre daha arttýrdýðýnda Ýsrail'in üçüncü büyük þehri ve en büyük liman kenti olan Hayfa'nýn menzile girdiðini belirtmekte fayda var. Hizbullah'ýn 2006'da vuku bulan 34 gün savaþýnda Hayfa'da yaþayan yaklaþýk 500 bin kiþiyi bir ay boyunca sýðýnaklarda yaþamaya mecbur býraktýðýný hatýrlamak gerekir.

Savaþýn geniþleme ihtimali

Gerekçe ne olursa olsun, savaþýn geniþleme ihtimali her geçen gün daha da artmaktadýr. Bu noktada Hizbullah-Ýsrail savaþýnýn denkleme girmesi ve Nasrallah'ýn topyekûn bir savaþ kararý almasý, Ýsrail'in Refah'taki operasyonlarýný istediði gibi rahat ve uzun sürdürememesini de beraberinde getirecektir.

Ýsrail'i Refah'tan çýkmaya mecbur edecek ikinci ihtimalde ise Türkiye baþrol oynayabilir. Gelinen noktada, ikili ticari iliþkiler tamamen rafa kaldýrýlmýþ ve dahasý iki ülke liderleri arasýnda hakaret ve beddualara varan atýþmalar yaþanmýþtýr. Ticaretin kesilmesine ilaveten, Türkiye'nin Ýsrail aleyhine Uluslararasý Adalet Divaný'nda açýlan davaya müdahil olma kararý, iyiden iyiye el yükselttiðini göstermektedir. Ýsrail'in Refah'a girip büyük katliamlar gerçekleþtirdiði bir ortamda Türkiye'nin eli biraz daha yükseltmesi bölgede kimsenin tahmin bile edemeyeceði geliþmelerin yaþanmasý anlamýna gelmektedir. Elin yükseltilip yükseltilmeyeceði ve eðer yükseltilecekse hangi söylem ve araçlar üzerinden gerçekleþeceðini kestirmek þimdilik kolay deðildir. Bununla birlikte ÝHH'nýn 20 gemiyi Mýsýr'ýn Ariþ Limaný üzerinden Refah'a sokmak için gerekli izinlerin Mýsýr makamlarýndan aldýðýný ve ilk geminin önümüzdeki birkaç gün içerisinde yola çýkacaðýný açýklamasý, Türkiye'nin elini yükseltmek mecburiyetinde kalmasýna zemin hazýrlayan geliþmeler olabilir.

Ceza günü geldiðinde...

Tarihte gerçekleþtirilen soykýrýmlarýn neredeyse tamamýnda katiller, yaptýklarý zulüm ve katliamlarýn bedellerini ödemiþtir. Hiç þüphe yok ki Netanyahu ve ekibi de 7 aydan fazla süredir gerçekleþtirdikleri soykýrýmýn cezasýný göreceklerdir. Ancak hesaplaþma günü geldiðinde dikkat edilmesi gereken çok mühim bir husus vardýr. O da soykýrýmýn hesabýnýn Netanyahu ve ekibine kesilerek dosyanýn kapatýlmasýdýr. Unutmamak gerekir ki, tarihin teyit ettiði gibi, Ýsrail'de baþa geçen liderlerin neredeyse tamamý Siyonist'tir; arz-ý mev'ud inancýna baðlýdýr. Bu da ülkemizin bir bölümü dahil bölgede birçok ülkenin Ýsrail tarafýndan iþgali anlamýna gelmektedir. Bu nedenle, hesap ve ceza günü geldiðinde sadece Netanyahu ve ekibi deðil, tam 75 yýldýr Filistin topraklarýný gasp eden Ýsrail bir devlet olarak cezalandýrýlmalýdýr. Aksi halde Filistinlerin çektikleri ýzdýraplarýn bir anlamý kalmamakta; Ýsrail devlet olarak cezalandýrýlmazsa 75 yýllýk iþgal sürecini geriye çevirmek zor görünmektedir.

[email protected]

  • Abdulgani Bozkurt
  • açýk görüþ
  • israil