Dr. Hülya Bulut/ Yazar
Her ne kadar dünya genelinde adil paylaþým yönü sorgulansa da, özellikle sanayileþme ile baþlayan ve onu takip eden teknolojik yeniliklerin beraberinde getirdiði büyüme ve kalkýnma, hiç kuþkusuz ki toplumlarýn refah seviyelerini derinden etkiledi. Bu durum, bir boyutuyla üretim ve tüketim hacimleri baðlamýnda arz ve talepte artýþ meydana getirirken, bir baþka boyutuyla da kullanýlan enerji birimlerini ve ekolojik sisteme zararý dokunan emisyon hacimlerini arttýrdý. Neticede, içinde yaþadýðýmýz ve tüm insanlýða ait olan gezegenimizi majör seviyede etkileyen olumsuz durumlardan biri olan iklim deðiþikliði (ki artýk çoðu zaman terminolojide iklim krizi olarak da anýlmakta) riskine maruz kalmadýðýmýz neredeyse tek bir günümüz bile yok!
Dünya Meteoroloji Örgütü'nün (The World Meteorological Organization) 2023 Ýklim Görünümü Raporu (State of the Global Climate 2023) bu bakýmdan oldukça önemli belli baþlý hususlara dikkat çekiyor: (I) 2023 yýlý açýk ara farkla tarihteki en sýcak yýl idi, maalesef bu tarz olaðandýþý sýcaklýk artýþlarý devam edecek, (II) Okyanus sularýndaki hýzlý ýsýnma, buzullardaki hýzlý erime, deniz seviyelerindeki hýzlý artýþ trendi sürecek, (III) Dünyanýn afetlere en yatkýn kýtasý olarak Asya öne çýkarken, sosyo-ekonomik kalkýnmaya ket vuran ve doðal afetler kapsamýnda deðerlendirilen ekstrem hava olaylarý dünya genelinde sürekli ve olaðan hale gelecek, (IV) Ýklim deðiþikliði ile mücadelede hiçbir eylemde bulunmamanýn maliyeti, eyleme geçmenin maliyetinden kat be kat daha yüksek olacak.
Gelelim, iklim deðiþikliðinin dünya genelindeki bazý ilginç ve beklenmedik tesirlerine...
Mesela, etkilerine göre politika, ekonomi ve finans, sosyoloji gibi farklý alanlarda ele aldýðý iklim deðiþikliðini, 'politika' kategorisinde incelerken The Economist þunlarý yazmýþ: 'Ýklim deðiþikliði, tarihi kanýtlarýn bir anda ortaya çýkmasýna ve bir anda ortadan kaybolmasýna neden oluyor! Çevre ve iklim konusundaki araþtýrmalarý ile bilinen James Hutton Enstitüsü'nün (The James Hutton Institute) yaptýðý bir araþtýrmaya göre, Ýskoçya için yapýlan uzun vadeli bir iklim projeksiyon çalýþmasýnýn sonuçlarý maalesef 2050 yýlý için tahmin edilenden daha fazla yaðýþýn þimdiden gerçekleþmeye baþladýðýný gösteriyor. Hatta, Ýskoçya'nýn kuzey kýyýsýndaki Orkney Adalarý'ndan biri olan ve her yaz arkeolojik kalýntýlarý incelemek isteyen arkeologlara ev sahipliði yapan Rousay Adasý'nda yükselen deniz seviyeleri ve daha sýk görülmeye baþlayan fýrtýnalar, arkeolojik alanýn bulunduðu yerdeki tortularý alýp götürüyor.'
The Economist, iklim deðiþikliðini 'ekonomi ve finans' bakýmýndan ele alýrken de þunlarý belirtmiþ:
'Kuzey Ýtalya'da yaþayanlar, 2023 yaz döneminde bölgelerini etkisi altýna alan fýrtýnaya benzer bir þeyi daha önce hiç yaþamamýþtý. Milano'ya, Parma'ya, Torino'ya ve Venedik'e 19 santimetre büyüklüðünde dolular yaðdý. Camlar kýrýldý, güneþ panelleri parçalandý, kiremitler çatladý ve arabalar zarar gördü. Dünyada, özellikle Temmuz-Eylül aylarýný kapsayan ve en büyük maddi kayýplý doðal afetlerden biri olan bu olayýn sigorta sektörüne maliyeti ise 4,8 milyar dolar olarak gerçekleþti. Ayrýca, iklim deðiþikliði, çoktandýr gayrimenkul sektöründeki satýþ ve kiralama fiyatlarýný belirleyen önemli bir parametre olarak dikkate alýnýyor bile!'.
Elbette ki iklim deðiþikliði sadece afet seviyesindeki yaðýþlardan ibaret deðil: Kuraklýk, kuraklýðýn neden olduðu açlýk, açlýðýn neden olduðu göçler, bu göçlerin sosyal dokuda ve ekonomik yapýda meydana getirdiði köklü deðiþiklikler.... tüm bu hareketliliklerin yol açacaðý olasý çatýþma ve savaþ gibi istenmeyen durumlar...Dolayýsýyla, iklim deðiþikliðinin politik sistemleri ve karar alma mekanizmalarýný kapsayan iç içe geçmiþ bu zincirleme etkilerini göz ardý etmek asla mümkün deðil.
Birleþmiþ Milletler'in iklim deðiþikliðiyle ilgili organý olan ve gýda güvenliðine yönelik çalýþmalar da yapan Hükümetler Arasý Ýklim Deðiþikliði Paneli'ne göre, (Intergovernmental Panel on Climate Change, IPCC), dünya çapýnda tüketilen kalori miktarýnýn yüzde 80'den fazlasý, 10 adet mahsulden oluþuyor. Pirinç, mýsýr, buðday gibi bu grupta yer alan mahsullerin verimliliðinde ise, havadaki her 1 santigrat derecelik sýcaklýk artýþýna karþýn yüzde 25'e varan düþüþler tahmin ediliyor. Dolayýsýyla iklim deðiþikliðinin kuraklýk boyutu oldukça hazin bir tablo ile karþýmýzda durmakta.
Dünya Saðlýk Örgütü'nün 'Dünyada Gýda Güvenliði ve Beslenmenin Durumu, 2023' (the Report of The World Health Organization: The State of the Food Security and Nutrition in the World 2023) raporuna göre, yetersiz beslenme ve açlýða iliþkin sonuçlar son derece iç karartýcý görünüyor:
Yetersiz beslenme bakýmýndan; 2022 yýlýnda, göreceli olarak daha fazla kadýn ve kýrsal kesimde yaþayanlardan oluþan 2,4 milyar insan, bütün bir yýl boyunca besleyici, güvenli ve yeterli gýdaya eriþme þansýna sahip olamadý. Covid-19 salgýnýnýn, insanlarýn harcanabilir geliri üzerindeki azalan, ancak halen devam eden negatif etkisi, enflasyondaki artýþla birleþince saðlýklý beslenmenin maliyetini daha da arttý ve milyarlarca insaný uygun fiyatlý saðlýklý beslenmeye eriþimden mahrum býraktý. Beþ yaþýn altýndaki 148 milyon çocuk bodurlukla, 45 milyon çocuk zayýflýkla ve 37 milyon çocuk obezite ile mücadele ediyor.
2023 yýlý itibarýyla açlýkla mücadele eden insan sayýsý yaklaþýk olarak 783 milyon kiþi olarak gerçekleþti. Bu rakam, COVID-19 salgýný öncesine, yani 2019'a kýyasla 122 milyon kiþi artmýþ durumda. Açlýktan muzdarip insan sayýsý, pandemi sonrasýnda biraz toparlanmasýna raðmen Ukrayna'daki savaþ, artan gýda ve enerji fiyatlarý bu mütevazý iyileþmeyi baltalýyor. Afrika, Batý Asya ve Karayipler hala açlýk riski en yüksek olan yerler. 2030 yýlýna kadar sürdürülebilir kalkýnma hedeflerinden biri olan 'Açlýða Son' amacýna ulaþmak maalesef pek de gerçekçi görünmüyor. Nitekim, salgýnlarýn ve savaþlarýn yaþanmadýðý bir senaryoda bile 2030 yýlýnda yaklaþýk 600 milyon insanýn hâlâ açlýkla karþý karþýya kalma riski söz konusu.
Birleþmiþ Milletler Tarým ve Gýda Örgütü (Food and Agriculture Organization) verilerine göre de 2 milyar yetiþkin insan aþýrý kilolu veya obezlik ile mücadele ediyor. Düþünsenize, her yýl dünyada üretilen gýdanýn üçte biri aktif bir þekilde kullanýlabilecek durumda olmasýna raðmen, israf edilmekte.
Görünen o ki, dünyadaki kaynaklar nitelikleri ve nicelikleri itibarýyla aslýnda hiç aç insan býrakmayacak düzeyde. Tam da bu cümleyi yazarken, Hz. Ali'nin 'Allah rýzka kefildir, ama imana kefil deðildir. Bu yüzden imanýnýzý dert edin, rýzkýnýzý deðil' sözü aklýma gelince, bu noktada israfýn, her þeyden önce yetersiz beslenen ve aç kalan insanlarýn beslenme hakkýný elinden alarak, onlarýn kul hakkýnýn, dolaysýyla da insan hakkýnýn ihlal edildiði anlamýna geldiðini düþünüyorum.
Ýsraf ayrýca, doðal kaynaklarýn kullanýmýný, sulamayý, tarýmsal arazi tahsislerini, biyolojik çeþitliliði, negatif dýþsallýklarý yüksek emisyonlarý ve benzerlerini beraberinde getirdiðinden sadece baþkalarýnýn beslenme haklarýný olumsuz yönde etkilemekle kalmýyor. Bu durum, her türlü gýdaya eriþebilen, dilediði gibi yiyip içebilen kiþilerin bu döngüdeki menfaatlerini de olumsuz yönde etkiliyor. Kaldý ki, olumsuzluk sadece bununla da sýnýrlý kalmýyor. Üretim, taþýma, iþleme, paketleme, depolama, perakende satýþ, tüketim, kayýp ve atýk gibi süreçleri içeren ve dünya nüfusunun büyük çoðunluðunu besleyen mevcut gýda sistemi 1 milyardan fazla insanýn geçimini desteklerken bu bakýmdan da ekonomik döngü zorlaþýyor.
Prof. Dr. Mehmet Emin Birpýnar'a göre, 'israf edilen gýda bir ülke olsa küresel sera gazý emisyonlarýnýn yüzde 8-10'undan sorumlu olurdu. Bu haliyle, Çin ve ABD'den sonra en çok salým yapan üçüncü büyük ülke olurdu. Her yýl israf edilen gýdayý üretmek için ihtiyaç duyulan tarým alanýnýn büyüklüðü ise 9,6 kilometrekare. Bu deðer Çin'in yüzölçümüne eþdeðer. Ayný þekilde, yýllýk israf edilen gýdayý üretmek için ihtiyaç duyulan su miktarý da 250 kilometreküp. Bu deðer, ülkemizin 4,5 yýllýk su ihtiyacýna denk geliyor.'
Yapýlan ekonometrik çalýþmalarýn sonuçlarýna, genel çerçeveden bakýlacak olursa, gelecekte dünyayý bekleyen pek çok sorunun olduðu görülüyor. NASA verilerine göre, özellikle sýcak hava dalgalarý ve yýllýk su seviyelerindeki azalýþlar nedeniyle, 2030 yýlý ve sonrasýnda Türkiye'nin de içinde bulunduðu Akdeniz Havzasý için kuraklýk çanlarý çoktan çalmaya baþladý bile.
Dünya geneline göz atýldýðýnda ise öngörülere göre, Çin 2040'tan 2099'a kadar tarým ve hayvancýlýk verimliliðinde ciddi azalmalar yaþayacak ve bu durum Orta Asya'nýn nüfus saðlýðýný negatif yönde etkileyecek. 2050 yýlýna kadar Afrika ve Güney Asya'da da benzer senaryolarýn yaþanmasý beklentiler arasýnda.
Dünya Bankasý, karbon gübreleme etkisi olmadan, iklim deðiþikliðinin darý, bezelye, þeker pancarý, tatlý patates, buðday, pirinç, mýsýr, soya fasulyesi, yer fýstýðý, ayçiçeði ve diðer 11 temel küresel ürünün ortalama verimini azaltacaðýný tahmin ediyor. Dolayýsýyla, ortaya çýkan iklim deðiþikliðinin tarýmsal ve hayvansal verimlilik üzerindeki olumsuz etkilerinin gýda fiyatlarýný yükseltmeye devam edeceðine de kesin gözüyle bakýlýyor. Kaldý ki, yapýlan projeksiyonlar tarým ürünlerine yönelik arz ve talep arasýndaki dengesizliðin, 2050 yýlýna kadar pirinç fiyatlarýný yüzde 31, tahýl fiyatlarýný yüzde 32, mýsýr fiyatlarýný ise yüzde 100 oranlarýnda arttýracaðýna iþaret etmekte.
Tüm bunlarýn, 2070 yýlýna kadar dünya gýda üretimi için risk oluþturacaðý gayet aþikar. Peki ya, gýda güvenliðinden kaynaklanabilecek olasý bir dünya savaþýnda ülkeler ne yapar, bloklar ve ittifaklar nasýl oluþturulur dersiniz? Sizce, 2070'e gelindiðinde daha adil bir dünya mümkün olur da, 'dünya beþten büyüktür' söylemi hala geçerliliðini korur mu, ne dersiniz?