Küresel çapta dijital diriliş: Siber vatan
ABONE OL
Küresel ölçekli dijital dönüşüm ve kamu yönetimi reform çalışmaları doğrultusunda ülkemizde önemli değişimlere imza atılmıştır. İki temel strateji belgesi hazırlanmış, bilgi toplumu ve e-devlet eylem planlarıyla teknolojinin olanaklarından faydalanılarak devrim niteliğinde dönüşümler başlatılmıştır. Değişim ve dönüşüm hedefli çalışmalar kapalı değil şeffaf ve açıklık içerisinde yürütülürken, fikir ve öneriler toplanarak, gerektiğinde bilgi paylaşımı yapılarak ilk viraj kazasız geçilmiştir. Bütüncül, sürdürülebilir stratejilerle tüm ekosistem paydaşlarının katılımı ile, merkezi yönetim birimleri, yerel yönetimler, vatandaşlar, özel sektör, meslek kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerin analiz çalışmalarına dahil olduğu ortak akıl ve bilimsel bakış açısı ile aşılmayacak virajın olmayacağı da gösterilmiştir. Ortaya konulan hedeflere ulaşılması, eylemlerin ilerleme durumlarının takip edilmesi ve değerlendirilmesi amacıyla izleme, değerlendirme ve değişim modelinin oluşturulması ise değişen koşullara uyumun sağlanması ve dönüşümün kontrollü bir şekilde gerçekleştirilmesine büyük katkı sunmuştur.

Dijital dönüşüm

Tabii, dijital dönüşümü birkaç teknolojiye indirgemek mümkün değildir. Web 2.0, mobil, genişbant internet, bulut bilişim, dijital medya, büyük veri, yapay zeka, artırılmış gerçeklik, nesnelerin interneti ve 3B yazıcıların çığır açan etkisi yeni bir dönem başlatmıştır. Dönüşüme odalar dolusu klasörlenmiş fatura arşivleri ve saklama masraflarının tarih olmasının bir avantaj olarak gösterilmesi yetersiz bir örnektir. Yine sıklıkla verilen bir başka örnek, iş yükünün azalması, verimliliğin artması, zamandan kazanılması ve ticaretin hızlanmasıdır ki bunlar da dönüşümün katkılarını ve amaçlarını anlatmaya yetersiz kalmaktadır. Kağıt, baskı, posta ve arşivleme maliyetlerinin sıfırlanacağı da bir gerçektir ancak şu an Türkiye’nin gündemi çok daha farklı ve doğrudur. İletişim Başkanlığı bu gündemin adını “Dijital Farkındalık” koydu ve düğmeye bastı. İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un açıklamalarına baktığımızda ana başlıkları görebiliyoruz: Siber vatan, Dijital vatandaş, Dijital diplomasi, Dijital algı yönetimi, Siber güvenlik, Yapay zekâ… Yine Fahrettin Altun’un, “Teknolojinin hayatımızın her alanında var olduğu, bireysel ve kurumsal iletişim ağlarının dijital mecralardan sürdürüldüğü günümüz dünyasında kara-deniz-hava sınır sahalarımıza siber sınırlarımızı da ekliyoruz. Vatandaşlarımıza dijital dünyayı tanıtıyoruz. Dijital dünya da 5’ten büyüktür diyoruz. Dijital dünyada uluslararası oyunun içeriğini ve yönünü değiştirmek bizim elimizde” sözleriyle hedefin nedenli büyük ve önemli olduğunu rahatlıkla anlıyoruz.

Dezenformasyon bataklığı

Bilginin her zamankinden daha fazla güce dönüşebildiği bir çağda, bilgi kirliliğinin de geleceğimizi nasıl hedef aldığı ortada… Dijital medyayı adım adım esir alan dezenformasyon ile mücadele siber vatan kapsamında ele alınıp, yalan haberle mücadele en üst seviyede yapılacaktır. Dezenformasyon bataklığının ortasında kalan gençliğimizin doğru bilgiye erişim hızı kolaylaştırılıp, doğru bilginin yalanın önüne geçecek şekilde yayılması planlanacaktır. İçeriklerin analizi yeni teknoloji ürünleri ile gerçekleştirilerek yalan bilginin anında doğrudan ayırt edilmesine olanak sağlayan sistemler geliştirilecektir. İnancım odur ki bu yönde çalışmalar kısa yönde tamamlanacaktır.

Küresel piyasalardan, askeri stratejilere kadar pek çok önemli alanda ve düzeyde, devletlerin yeni oyunlar kurmaya çalıştıkları bilinmektedir. Ve tabii küresel güçlerin tetikçiliğini yapan terör örgütlerinin oyun kurmaya çalışan bazı devletlerin maşası olarak kullanılması kaçınılmazdır. Dijtial platformlarda terör örgütleri bugün nasıl propaganda yapıp, beyinleri zehirleyip, sistematik psikolojik harekat yönetiyorsa yarın sistematik bir dijital savaşın askerleri olarak sanal dünyaya sürülmeleri mümkündür. Bu riske karşı başlatılan proje kapsamında geniş, caydırıcı, sadece savunmada kalan değil gerektiğinde etkisiz hale getirecek hamleler yapacak kapasiteye gelmek için çalışmalar yürütülmektedir.

ABD, Çin ve Rusya gibi bazı devletlerin dijital-politik alanda etkilerini daha güçlü kılmak için devlet dışı aktörlerden yani daha açık yazacak olursak binlerce hackerdan oluşan siber ordularını kuralı epey oldu. Üç devletin politik tartışmaları maniple edecek yazılımlar geliştirdiği bilinmektedir. Bilim kurgu olarak izlediğimiz senaryoların hayatımıza girmesi için aynı üç devlet, kavramsallaşma süreci tam anlamıyla tamamlanmamış “siber savaş” için siber saldırıda kullanılacak silahlara yatırım yaptıklarını gizlemiyorlar.

2007 yılının Nisan ayında, kamu hizmetlerinin yoğun olarak internet üzerinden sunulduğu ve büyük bir siber ekonomiye sahip olan Estonya’nın, Rusya’ya ait bir savaş anıtını kaldırmasının ardından, Rus siber saldırganlar tarafından ülkedeki birçok internet sitesi hizmet sunamaz hale getirilmişti… Bu sitelerde işlenen veriler silinmiş, altı bakanlığın internet sitesinin sistemleri çökertilmiş ve pek çok elektronik para transferinin gerçekleşmesi de engellendiği için ekonomide aksaklıklar yaşanmıştı. Estonya siber güvenlik birimlerinin yaptığı incelemelerde öncü saldırıların bizzat Rusya’daki kamu bilişim sistemlerinden geldiği tespit edilmiş, ayrıca, saldırılarda sahiplerinin haberi bile olmadan kontrol altına alınan yüz binlerce zombi bilgisayardan oluşan botnetlerin kullanıldığı ortaya çıkmıştı. Düşünün, bu olay 13 yıl önce yaşanmıştı.

Siber ordular

Bugün siber güvenliğin sağlanması ve kritik bilgi ve altyapıların korunmasının giderek artan önemi göz önüne alınarak; siber vatan ile hayati öneme sahip olan temel ilkelere dokunmadan, yöntemler ve adımlar gerektiği takdirde yeniden belirlenecektir. Siber güvenlik olaylarının etkilerinin en düşük düzeyde kalmasına, olayların ardından sistemlerin en kısa sürede normal çalışmalarına dönmesine yönelik stratejik siber güvenlik eylemlerinin yanı sıra, oluşan suçun adli makam ve kollukça daha hızlı, şeffaf, etkin araştırılmasının alt yapısı sağlanacaktır.

ABD, Çin ve Rusya dışında bir de BAE ve Suudi Arabistan var. Üretmek yerine tüketmeye kodlanmış iki ülkenin son beş yıldır sahaya sürdüğü elektronik sinekler adıyla bilinen trol ordusu ile yaptıkları algı operasyonları defalarca deşifre olmasına rağmen vazgeçmiyorlar. Kendilerine bir düşman seçiyorlar, sahte içerikler üretiyorlar, etiketler açıp itibar suikastı deniyorlar. Eş zamanlı besledikleri medya organlarından destek alarak bir yalan dalgası oluşturmaya çalışıyorlar. Katar da tek merkezden yönetilen bu sineklerle darbe bile denediler. Sinekler ordusuna son süreçte Mısır’ın da katıldığı bilinirken, ülkemizde benzer bir yapıyı kopyalayan CHP’nin, CHPnet sistemi ile sistematik saldırılar düzenlemek üzere elektronik sinekler ordusu kurduğu görülüyor. CHPnet adı verilen ve resmi olarak parti içi iletişim ve duyuruların paylaşıldığı sistemde İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve ailesine yönelik skandal talimatlar verildiği de ortaya çıktı. Bu deşifre tehlikenin bir başka boyutuyla yüzleşmemize neden oldu. Öyle ki CHPnet üzerinden başlatılan itibar suikastı kısa süre sonra terör örgütleriyle bağlantısı deşifre olan @isimsizhareket ve provokasyonların sosyal medyada merkez üssü olarak bilinen @TaksimGeziParki isimli sosyal medya hesapları üzerinden Fahrettin Altun ve ailesinin tehdit edilmesine, hedef gösterilmesine kadar vardı.

FETÖ ve DHKP-C üyeleri başta olmak üzere binlerce hesap üzerinden ise iftira ve küfür dalgası başlatıldı, elektronik sineklerle eşgüdüm içinde organize bir şekilde saldırılar gerçekleştirildi. Sosyal medya platformlarında kısa bir tarama yaptığınızda, organize güçlerin Cumhurbaşkanlığı Yeditepe Konserleri üzerinden algı operasyonlarına aynı hesaplarla, tek merkezden üretilen aynı içeriklerle devam ettiklerine, yalan, tehdit ve hakaretlerini sürdürdüklerine tanıklık edersiniz.

Örneğin kendisine Atatürkçü süsü veren Suna Varol isimli bir sosyal medya hesabı var. Fotoğrafı sahte, kimliği sahte, ideolojisi sahte, ürettiği içerikler sahte, hatta cinsiyeti sahte… Suna Varol isimli hesabı kullanan kişi, gerçekte 2010’da KPSS sorularını çalan firari FETÖ’cü Mehmet Hanefi Sözen. Firari FETÖ’cü Mehmet Hanefi Sözen bir yalan içerik üretiyor, fake hesabından paylaşıyor, aynı içeriği hiç değişmeden onlarca fake hesap paylaşım yaparak dolaşıma sokuyor. Sadece fake hesaplarda değil. FETÖ’cü Sözen’in ürettiği içeriği muhalefet partilerinde siyaset yapan bazı siyasiler, hafif değişerek paylaşım yapmaktan çekinmiyor. Tabi söz konusu siyasiler tamamıyla kurgu bir içerik üretip sosyal medya hesaplarından paylaştıklarında, FETÖ’cü Sözen de onların yardımına koşuyor, dağıtım işini üstleniyor. Fransa’da sosyal medyada bulunan olumsuz ve zararlı içeriklerin 60 dakika içinde kaldırılması mecburi iken ülkemizde bırakın kaldırılmasını muhalefet eliyle her gün bu onur kırıcı içeriklerin üretildiğine, terör örgütleri tarafından yaygınlaştırıldığına üzülerek şahit oluyoruz.

Veri güvenliği

Terör örgütlerinin propaganda, muhalefetin zehir saçtığı alan haline getirilen dijital medyaya bugüne kadar dokunmamak ayrı bir sorun. Ülkemize karşı her türlü sansürü reva gören dijital medya platformlarının alternatiflerini geliştirmek ve yeni bir dijital medya düzeni oluşturmak artık zorunluluktur. Bu olmazsa olmazlar siber vatan çerçevesinde ele alınacak, kısa süre içerisinde alternatif platformlar geliştirilecek, milletle birlikte hareket edilerek, terörizm ve yalanın dijital medyadan sökülüp atılması için gerekli tüm düzenlemeler için harekete geçilecektir. Konu siber vatan olunca, veri güvenliği es geçilemez, geçilmeyecektir. Devletin mahrem bilgileri, özel hayatın gizliliği ile temel hak ve özgürlüklerin korunması kapsamında daha kararlı bir duruş beklemek hepimizin hakkıdır. Anayasada öngörülen de budur. Farkındalık oluşturarak bilinç düzeyini geliştirmek şu an için bir çözüm değildir. Bilgi güvenliğinin sağlanması ve kişisel verilerin korunması ile beklenen farkındalığın da bilincin de oluşacağına inananlardanım. Bilgi güvenliğinin ve kişisel verilerin korunması siber vatan savunmasının en önemli saç ayağını oluşturacak, Türkiye’nin Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi topyekun genişletilecektir. Gençlere yönelik başlatılan 1 milyon yazılımcı projesiyle de siber vatan taçlandırılacaktır.