Metin ve ihtimal hesapları
ABONE OL

Metin, okumayı öğrenmeden evvel de kelimelere meraklıydı. Büyüklerin anlattıklarını süngerin suyu çektiği gibi dinlerdi. O zamanlar büyüklerin neler dediklerini hatırlamıyor ama yaşlı olanların daha çok baharı özlediğini iyi biliyor. Ölürüm diye korkuyorlar ihtiyarlar. Gelecek sene oruç tutabilecekleri meçhul olduğundan ihtiyarların bayramları son bayramları gibi geçiyor. İnsan son bir defa bayram kutladığını bilse neler olur merak ediyor. Büyüklere soru sormak ne zor. Halbuki rahatça sorularını sorabilse keşke. İlk sorusu şu olurdu. Hayat yılları alıyor da yerine ne veriyor? Yoksa bu bir alışveriş değil mi? Yoksa sadece harcıyorsunuz ama karşılığında bir şey almıyorsunuz mu? Eğer öyleyse ciddi bir şekilde kandırılıyorsunuz demek isterdi. Ama büyükler bu harcamadan hiç bahsetmek istemiyorlar. Ne zaman ömür meselesi açılsa her yaşlı kendince bir bahane ile konuyu değiştiriyor. Metin, herhalde diyor ihtiyarlık konuyu değiştirebilme gücüdür biraz da. O zaman Metin de konuyu değiştirmeyi deniyor. Arkadaşlarının sorularını taca atıyor. İstemediği konuyu değiştiriyor. Hiç laf bulamazsa şarkı söylüyor. Anlıyor ki şarkının sünger etkisi var. İşlerine sünger çekerek ilerliyor.

Ömür kumbarası

Bazen de yaşlıların çok hoşuna giden işleri oluyor Metin’in. Mesela kumbarasına “ömür” ismini veriyor. Bunu duyan yaşlılar gülüyor, gülümsüyor. O zaman fark ediyor gülen değil de gülümseyen yaşlılar daha az çizgiyle yaşıyor yüzlerinde. Gülmek derine dalmak oluyor, derine dalan nasıl nefes alsın diyor annesine. Annesi benim feylesof oğlum diye sarılıyor. Annelerin oğullarına sarılması için oğullarının feylesof olması yetiyormuş. Bundan sonra hep feylesof olacağım diyor Metin. Ömür kumbarasına attığı paraları çıkarıp bir kocaman kitap almak istiyor. Kitabın adı lugat imiş. Sözlük de diyorlarmış. Ama diyor annesi sözlük okunmaz ki dara düştüğünde bakılır. Belki de diyor Metin ben hep dardayım anne. Bu sefer kızıyor annesi söyleme öyle şeyler diyor. Benim darda olmam bir tek Annemi üzüyor diyor Metin. Yaşlıların anneleri nerede acaba diyor? Anneleri bırakıp gideli çok olmuş. Ne kadar özlüyorlardır annelerini hem de üzülüyorlardır yokluklarına. Yaşlılara bir daha acıyor. Anneleri olsa bu kadar ölümden korkmazlar galiba zannedersem diyor.

Yeteri kadar para birikince ömür kumbarasında bir sözlük alıyorlar Metin’e . Artık gecelerin bir ucu sabah bir ucu sözlük. Metin sözlükte kayboluyor. Kelimeler Metin’i hiç boş bırakmıyorlar. Her okuduğunda kelimeler arkadaşı oluyor Metin’in. Nereye gitse o sözlüğü götürmek istiyor. Annesi biraz da dışarı çıksana yavrum diyor. Dışarıda esen rüzgarları sevmiyor Metin. Dışarıda rüzgarın ıslığı beni sağır edecek. İster misin oğlun sağır olsun Anne diyor. Annesi bu sefer tekrar sarılıyor Metin’e söyleme öyle şeyler diyor. Dışarı çıkarsam işte hep böyle şeyler söylerim diyor Metin. Anlaşıyorlar annesiyle. Ne dışarı çıkacak ne de böyle şeyler söyleyecek.

Uyuyarak büyüyen baba

Babasına sözlükten bellediği kelimeleri tek tek sayıyor. Babası her yemekten sonra uyukluyor. Ve kelimeleri hiç yakalayamıyor. Yemekler kelimelere düşman herhalde diyor Metin. Düşman olmasalar bu kadar uykuyu salarlar mı babamın gözlerine diyor. Sözlüğe sorabilmeyi çok istiyor babam neden bu kadar çok uyuyor. Yaşlılara soruyor. Yaşlılar içinde yüzünde en az çizgi olan gülümsüyor diyor ki çocuklar uyuya uyuya büyür, yaşlılar uyuya uyuya ölür. Korkuyor Metin koşa koşa eve varıyor. İçeri girince babasını uyurken görüyor. Uyuma baba diye haykırınca babası sıçrıyor. O zaman Metin ağlamaya başlıyor. Senin büyümen durmuştur herhalde sen uyuyarak ölecek yaştasın ne olur uyan diyor. Babası anlamıyor bir şey ve tekrar uyku kuyusuna düşüp kayboluyor. Metin bu artık babasının başında bekçi oluyor. Ölüm gelir de babamı alırsa diye sözlük okuyarak bekçilik ediyor babasının uykusuna. Babası pilav yiyerek ve uyuyarak günler geçiriyor. O zaman Metin anlıyor ki babası uyuyarak ölen değil uyuyarak büyüyen bir babadır. Uykuya bekçi olmak ne zormuş diyor Metin ve sözlüğünü kucaklayıp ayrılıyor babasının başından.

Sonra yaz bitiyor. Sonbahar başlarken ayvalarla beraber Metin’in okula gitme ihtimali de büyüyor. İhtimal o kadar büyüyor ki sonunda gerçek oluyor. Okula başladığı gün öğretmenine müjde veriyorlar; Metin çoktan okumayı söktü, kucağında sözlükle geziyor diyorlar. Öğretmen benden habersiz kim açtı bu paketi der gibi bozuluyor ve imtihan ediyor Metin’i. Okuması zor sayfalar açıyor Metin’in önüne. Ama hangi sayfa açılsa Metin kulağına sayfalarda yazanlar fısıldanıyor sanki. Hepsini bir bir okuyor. Nasılmış diye ışıldayarak bakıyor Metin. Öğretmen o zaman onu diğer sınıfa gönderiyor. Birinci sınıfı okumayacak Metin. İkinci sınıfa varınca görüyor ki herkes çoktan arkadaş olmuş. Onları yapıştıran tutkal Metin’e hiç bulaşmıyor. Metin’i aralarına hiç almıyorlar. Metin bahçede, sırada, derste, teneffüste hep sözlüğü içinde kayboluyor. Onun bu hali öğretmenlere dert oluyor. Odalara çekip sorular soruyorlar. Neden arkadaşın yok? Neden dışarı çıkmıyorsun? Neden bu sözlüğün peşindesin? Ne bulmayı umuyorsun? Daha neler neler. Meğer öğretmenlerin ömür kumbarasında soru birikirmiş anlıyor. Metin her soruya, makul, mantıklı, vicdanlı, izanlı cevaplar veriyor. Sözlük okursanız cepleriniz cevap dolar diyor gururla. Öğretmenler tüm sorularını topluyorlar masadan ve usulca çıkıyorlar odadan.

Şair olursan aç kalırsın

Metin o sözlüğü fethedince bir başka sözlük alıyorlar. Bunun içinde resimler de var. Kuşların balıkların ve yıldızların adlarını defterlere yazıyor. Defterleri dolduruyor, tısıl tısıl dili dışarda bir tempoyla. Annesi pek mutlu oluyor oğlunun okuması yazmasından. Belki diyor ilerde şair olur benim paşam. O zaman Metin anlıyor ki oğullarının şair olma ihtimali en çok anneleri heyecanlandırıyor. Babasına koşup müjde veriyor Metin. Baba baba ben ileride şair olabilirmişim. Babası ağır bir pilav uykusundan güç bela uyanıyor. Şair olursan aç kalırsın diyor. Yiyecek bir kaşık pilavın olmaz ve uyuyamazsın böyle sıcak köşelerde, sürünürsün diyor. Metin babasından böyle şeyler duyacağını hiç hesaplamadığından ağlamaya başlıyor. Ağlamasına herkesi ortak ediyor. Yaşlılar, annesi ve komşular bir olup Metin’in şair olma ihtimaline ağlıyorlar.

[email protected]