Moskova saldırısı ve yükselen DEAŞ-Horasan tehdidi
ABONE OL

22 Mart tarihinde Rusya'nın başkenti Moskova'da bir konser salonuna düzenlenen ve çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan terör saldırısının ardından gözler yeniden DEAŞ'ın Horasan kanadına döndü. Moskova'daki saldırıyı üstlenen DEAŞ-Horasan örgütü son olarak 3 Ocak 2024'te İran'ın Kirman Vilayetinde ve 28 Ocak 2024'te İstanbul Sarıyer'deki kiliseye düzenlenen saldırıları gerçekleştirmişti. Üç saldırının da yöntem ve motivasyon benzerlikleriyle birlikte dikkat çeken tarafı saldırıların örgüt jargonunda Horasan Vilayeti olarak adlandırılan bölge etrafında İran, Türkiye ve Rusya gibi birincil ve ikincil çevresindeki ülkelerde gerçekleştirilmiş olmasıdır. Şüphesiz bunda örgütün bu ülkelerde geçirdiği yapısal dönüşümün doğrudan bir etkisi olduğu söylenebilir. Bununla birlikte bu ülkelerle Batı ittifakı arasındaki konjonktürel sürtüşmelerin de örgütün saldırıları için motivasyon etkisi yarattığı iddia edilebilir.

DEAŞ-Horasan örgütü Horasan Vilayeti'nin merkezinde gördüğü Afganistan ve Pakistan'da 2021 yılından bu yana bir seri saldırılarda bulunmuştu. Camiler, siyasi parti toplantıları, yabancı misyon ofisleri gibi yumuşak hedefleri tercih eden örgüt 2021 yılında ABD'nin Afganistan'dan tartışmalı tahliyesi sırasında Kabil Uluslararası Havalimanında düzenlediği saldırıda çok sayıda Amerikan askeri ve yerel sivili öldürmüştü. Örgüt 2022 yılında Rusya'nın Kabil Büyükelçiliğine ve 2023 yılında Pakistan'ın Hayber Pahtunhva eyalatinde bir siyasi partinin kongresine saldırı düzenlemiş çok sayıda insanın öldürmüştü. Bu bağlamda ele alındığında Pakistan'daki Tahrik-i Taliban ve Özbekistan İslami Hareketi öncülüğündeki militan gruplar tarafından 2015 yılında kurulan DEAŞ-Horasan örgütü ne ideolojisi ne de örgüt programı açısından DEAŞ'tan farklı bir örgüt değildir. DEAŞ'ın askeri etkililiğinin yok sayıldığı son 5-6 yıllık süreç içinde DEAŞ-Horasan örgütünün, merkezi DEAŞ örgütünün zayıflayan etkisini telafi etmeye çalıştığı söylenebilir. Taliban'ın Afganistan'da yeniden egemenlik inşa etme süreciyle birlikte DEAŞ-Horasan'ın etkisini artırmak için bir saldırı ivmesi geliştirdiği de söylenebilir.

Moskova saldırısı

DEAŞ-Horasan'ın Moskova'da düzenlediği saldırıda da yumuşak bir hedef seçilmiş ve maksimum zayiat verdirilerek sansasyonel bir etki hedeflenmiş. Dört teröristin otomatik silahlarla gerçekleştirdiği saldırı yaklaşık 20 dakika sürmüş ve hedef seçilen binada yangın çıkartmayı müteakip teröristlerin saldırı mahallinden bir araçla uzaklaştıkları görülmüştür. Teröristlerin hedef bölgesinde geçirdikleri zaman dikkate alındığında Rus güvenlik kuvvetlerinin olay yerine müdahalesiyle ilgili reaksiyon problemlerinin iyi analiz edildiği söylenebilir. Ayrıca saldırıyı gerçekleştiren teröristlerin Moskova'dan yaklaşık 400 km uzakta Ukrayna sınırına yakın bir bölgede yakalandıkları da göz önüne alındığında, teröristlerin iyi bir sıyrılma planı olduğu ve Rus güvenlik kuvvetlerinin belirlenen sıyrılma güzergâhındaki zafiyetlerinden büyük oranda istifade ettikleri anlaşılıyor. Teröristlerin Ukrayna sınırını geçmeden önce yakalanmış olmaları Rusya için taktik bir başarı gibi sunulsa da saldırının önlenememesi ve saldırıya anında reaksiyon gösterilmemesi stratejik bir istihbarat ve güvenlik zafiyeti olarak terörizm çalışmalarında örnek vaka olarak şimdiden yerini aldı. Konvansiyonel savaş halindeki bir ülkenin güvenlik mimarisi cepheye ve ötesine odaklanırken cephe berisinde devlet-dışı silahlı aktörlerden gelecek gayri-nizami tehditlere karşı farkındalığın olmaması cephe-iç cephe senkronizasyonu konusundaki sorunları da işaret ediyor.

Propaganda görselleri ve tartışmalar

DEAŞ-Horasan'ın Rusya'da gerçekleştirdiği son saldırının ardından yayınladığı bir seri propaganda görseli terörizm çalışan birçok çevrede çeşitli tartışmalar başlattı. Bu görsellerden ilki, teröristlerin saldırıyı gerçekleştirmeden silahlı ve maskeli bir şekilde örgüt sembolü önünde verdikleri mesajı içermekteydi. Teröristlerin sol eliyle tevhit sembolü yapması, maske takmaları ve teröristlerin isimlerinin açıklanmamış olması, DEAŞ'ın saldırı kültürüyle uyumsuz olduğu şeklinde yorumlandı. Saldırının DEAŞ tarafından değil, bu örgütün adının kullanılarak hasım devletlerin istihbarat örgütleri tarafından gerçekleştirdiği, örtülü bir saldırı olduğu iddia edildi. Komplo teorileri iddia edilen durumunun bütünüyle doğrusunu veya yanlışını yansıtmamakla birlikte, genel olarak değerlendirmeleri saptırıcı bir etki içerir. Fakat hiç şüphesiz saldırı Rus devletinin hasımları için bir fayda sağlamıştır. Teröristlerin maske kullanarak mesaj vermeleri ve isimlerinin açıklanmamış olması örgütün eleman zayiatından kaçınmasıyla ilgili olabilir. Her DEAŞ saldırısında saldırıyı gerçekleştiren terörist/teröristlerin örgüt jargonundaki "şehitlik" motivasyonuyla hareket ettiğini söylemek pek de doğru olmaz. Zira 2017 yılbaşında İstanbul'da gece kulübü saldırısını gerçekleştiren terörist ile Ocak ayında Sarıyer'deki kilisede düzenlenen saldırıyı gerçekleştiren teröristlerin de böyle bir maksatlarının olmadığı görülmüştür. Bu gerekçeler saldırıyı DEAŞ'ın gerçekleştirmediğini iddia etmek için yeterli değildir. Zaten DEAŞ-Horasan örgütü saldırıyı üstlenmiştir.

Örgüt saldırıdan sonra yayınladığı başka bir propaganda görselinde ise bir sonraki saldırının nerede olabileceğine dair Avrupa ve ABD ülkelerini işaret etse de, örgütün Afganistan-Pakistan merkezi ile bunların çevresindeki birincil ve ikincil çevre ülkelerininde içine alacak şekilde sosyal/kamusal alanı manipüle edecek bir etki peşinde olduğu söylenebilir. Zira DEAŞ-Horasan'ın, ABD Afganistan'dan çekildikten sonra Taliban ile egemenlik mücadelesine girdiği bilinmektedir. Bu bakımında örgütün eylem stratejisini Taliban rejiminin yaşamsallığını destekleyen ve Taliban ile işbirliği geliştiren Afganistan'ın etrafındaki birincil ve ikincil çevre ülkelerinin dışına çıkartamayacağı değerlendirilebilir. Bilindiği üzere Rusya ve İran'ın başını çektiği bazı bölge ülkeleri, Taliban rejiminin Afganistan'da DEAŞ-Horasan'a karşı koyabilecek şekilde kapasitesini arttırmak için Taliban ile güvenlik işbirliği yürütmektedir. Zaten DEAŞ-Horasan'ın yayınladığı üçüncü ve dördüncü propaganda görsellerinde, tehdit mesajlarında kullandığı dil genellikle bölge dillerinde yapılmaktadır. Moskova saldırısının ardından örgüt, yakalanan teröristlere gözaltı sürecinde yapılan muamelelerden dolayı İngilizce, Rusça, Tacikçe, Özbekçe, Türkçe, Peştuca ve Farsça dillerinde tehdit mesajı yayınladı. Mesaj içeriğinde Moskova saldırısı sonrası tüm hücreleri eyleme çağırdı.

DEAŞ-Horasan bölgesel bir güvenlik tehdidi olarak dikkatleri çekmektedir. Örgütün silahlı programı da şimdilik etki geliştirmek istediği Afganistan-Pakistan merkez olmak üzere bölgedeki birincil ve ikincil çevre ülkeler olarak görülebilir. Bu bağlamda İran, Rusya ve Türkiye başta olmak üzere birçok bölge ülkesinin Afganistan kaynaklı göç hareketlerinin kolaylaştırdığı Yabancı Terörist Savaşçı (YTŞ) mobilizasyonuyla ilgili önleyici istihbarat işbirliği geliştirmeleri faydalı olacaktır. Rusya ve Suriye Rejiminin, İdlib'e yönelik başlatmayı planladığı kapsamlı harekâtın, DEAŞ-Horasan tarafından çevre ülkelerde saldırı motivasyonu olarak kullanacağı da dikkate alınmalıdır.

@necdet4059

  • Necdet Özçelik
  • açık görüş
  • deaş