Nasýl bir baðýmsýzlýk?
ABONE OL

Ufuk Batum/Yönetim Danýþmaný ve Giriþim Mentoru

Mýsýr'da darbe ile Mursi'nin devrilerek Sisi'nin baþa geçirilmesi halen hafýzalarýmýzda. Venezuela devlet baþkaný benzer yöntemlerle denenip devrilemeyince, Batý'nýn yoktan gölge devlet baþkaný atamasý sonucunda ortaya nasýl bir garabet çýktýðý da unutulmadý. Irak'ta Saddam, Libya'da da Kaddafi'nin tepetaklak edilmesi sonucunda bu ülkeler hem bölünmüþ, hem de o toplumlarýn yaþam kalitesi 30-40 yýl gerilemiþ oldu. Komþumuz Suriye'de en az 700 bin kiþi yaþamýný kaybetti, 15 milyona yakýn insan ise mülteci, sýðýnmacý durumuna düþerek hayatýnýn belki de en kötü, en zor, en riskli dönemini yaþýyor. Uzun yýllardýr yolsuzluða, belirsizliðe, politik kilitlenmiþliðe teslim olan Lübnan ise Beyrut Limaný'nýn patlatýlmasýyla iyice içinden çýkýlmaz bir hale düþürülmedi mi? Rusya gibi bir askeri güçle kapýþtýrýlan Ukrayna'nýn durumuna hiç girmeyelim bile!

Hangi alanlar?

Baðýmsýz olmayan ülkelerin baþýna neler geldiðini veya gelebileceðini daha yakýndan gördüðümüz ürkütücü ve düþündürücü günlerden geçiyoruz. Þüphesiz ki bugünden 20'nci yüzyýla bakýp deðerlendirdiðimiz gibi geleceðin tarihçileri, aydýnlarý, yazar çizer takýmý da günümüzü ele alacak, iyi bir elekten geçirecek. Evet baðýmsýzlýk hem güvenlik hem de özgürlük anlamýna geliyor. Peki ama acaba nasýl ve hangi alandaki bir baðýmsýzlýktan bahsediyoruz? Kritik öneme sahip birçok alanda baðýmsýzlýk þart: Enerji arzýnda baðýmsýzlýk, tarým ve sürdürülebilir gýda güvenliðinde baðýmsýzlýk, havacýlýk ve savunma sanayinde baðýmsýzlýk, eðitim ve öðretimde baðýmsýzlýk, Ar-Ge ve teknoloji geliþtirmede baðýmsýzlýk... Örnekleri çoðaltmak mümkün elbette...

Türkiye, bu alanlarýn çoðunda kendisini kayda deðer baðýmlýlýklara hapsetmiþ bir durumdayken özellikle son 15-20 yýldýr aldýðý kararlar ve uyguladýðý politikalarla bu makasý kapatmaya ve baðýmlýlýklarý çok yüksek düzeyde düþürmeye çalýþýyor. Karadeniz Gazý'ndan Doðu Akdeniz'deki çabalara, TOGG'dan Filyos Tesisi'ne, havacýlýk ve savunma sanayinde yaþanan somut atýlýmdan OSB'lerin dolup taþmasýna kadar birçok alanda önemli ilerlemeler topluma hem güven hem de umut veriyor. Tabii bunun arka planýnda çok önemli bir Ar-Ge, inovasyon ve tekno giriþimcilik ekosistemi söz konusu.

Kamu politikalarý

Türkiye'nin Ar-Ge ve inovasyon alanýnýn arkasýnda bazý önemli kamu politikalarý var. Bunlardan ilki 4691 sayýlý teknoparklar (TGB) kanunu. Çoðu, üniversite kampüslerinde olmak üzere bugün Türkiye'nin hemen her bölgesinde toplamda 101 teknoparký var. Burada 10 bin civarýnda yazýlým ve teknoloji þirketi (startup) faaliyet gösteriyor. Teknoparkta bulunmayan startup'larýn da 10-12 bin civarýnda olduðu biliniyor. Yani 20-22 bin teknoloji þirketimiz var ama hedef aslýnda 2030'a kadar 100 bin olmalý. Sunulan destekler, vergi indirimleri ve hibeler sonucunda yaklaþýk 20 yýllýk bir süreçte önemli düzeyde ve hatta "uygulama, oyun, mobilite, lojistik, finansal teknolojiler gibi bazý teknoloji dikeylerinde" dünyanýn dikkatini çektiðimiz artýk herkesin malumu. Son 4-5 yýldýr hem Türkiye kaynaklý hem de yabancý fonlar yatýrým yapmak üzere iyi þirketlerimizin peþinden koþmaya baþladý. 2021 ve 2022 yýllarý pandemiyle de geçse, yüzlerce teknoloji þirketimize yapýlan toplam tutarýn yýllýk 1,5 milyar dolarý aþarak 2 milyar dolarý zorluyor olmasý ayrýca umut verici.

Kamunun uyguladýðý bir diðer önemli politika ise 5746 sayýlý Ar-Ge ve Tasarým Merkezleri kanunu. Son 10 yýlda bu politika vesilesiyle hýzlý bir farkýndalýk artýþý yaþandý ve çoðu özel sektör olmak üzere büyük þirketler kendi içlerinde Sanayi ve Teknoloji Bakanlýðý'ndan onaylý ve izinli Ar-Ge veya Tasarým Merkezleri'ni kurdu. Son yýllarda, bu mevzuatýn yürütülmesinden sorumlu olan bakanlýk bu merkezleri denetliyor, yeni talepler ve beklentiler çerçevesinde adeta onlara karne uyguluyor. Ayrýca eksikliklerin giderilmesine ve kapasitenin inþa edilmesine yönelik yol haritalarý belirleniyor. Bu merkezlerin derinleþmesi ve farklý iþbirlikleriyle çarpan etkiler saðlamasý amaçlanýyor.

101 teknopark, 1.600 Ar-Ge ve Tasarým Merkezi

Bu þartlarý saðlayamayan merkezlerin izin ve yetkileri geri alýnýyor. Performans odaklý bu bakýþ açýsý baþta zorlayýcý olsa da bugün bu merkezlerin gücü, uzmanlýðý, açýk inovasyona ve ekosisteme bakýþý, derinliði imza attýðý iþlerden ve kullandýðý yeni terminolojiden de anlaþýlýyor. Bu kurumlarý tanýyan ve zaman zaman bu merkezlerle beraber çalýþan, düþünen, proje geliþtiren biri olarak itiraf etmeliyim ki son yýllarda çok net bir sýçrama ve nitelik artýþý söz konusu. Bu baðlamda bugün 1.300'e yakýn Ar-Ge Merkezi ve 300 civarýndaki Tasarým Merkezi'nin -toplamda yaklaþýk 1.600 merkezin- çok yakýn gelecekte Türkiye'nin stratejik gücünü oluþturacaðý anlaþýlýyor

Öyleyse biraz da Türkiye'nin Ar-Ge harcamalarýna bakmakta fayda. Son 20 yýlda Ar-Ge harcamalarý (bence terminoloji olarak Ar-Ge yatýrýmý demek daha uygun) yukarý yönlü yapýlandýrýldý. Ar-Ge yatýrýmlarý gerçekten uzun dönemli bir planlama ve azmi gerektiriyor. Tabii istikrarlý bir ekosistem, güçlü eðitim kurumlarý, etkin üniversiteler, nitelikli personele eriþim kolaylýðý, ülkedeki yabancý ve yerli sanayinin (özellikle büyük þirketlerin) bu alandaki yetkinliði ve isteði, kolaylaþtýrýcý kamu politikalarý gibi birçok etken Ar-Ge ekosisteminin hýzlý kurulmasý ve doðru modellenmesi için çok belirleyici oluyor.

Yýllar içerisinde bu ekosistemde çok þey denedik, öðrenme sürecinde doðal olarak bazý hatalar yaptýk, yýlmadýk yeniden yapýlandýrdýk, sonrasýnda uzmanlýðýn önemini fark ederek farklý programlarý ve sektörleri önceledik. Bu geliþim içerisinde önce GSYÝH'dan pay olarak yüzde 0,5'leri, daha sonra da yüzde 1'leri yakaladýk, hatta aþtýk. TÜÝK'in yeni hesap sistemine göre yüzde 1,4 olduðunu söyleyebiliriz. yüzde 1 de olsa, yüzde 1,4 de olsa durum deðiþmiyor. Bugüne kadarki gayretler takdiri hak ediyor. Aslýnda Ar-Ge'ye yapýlan yatýrýmlarýn son 20 yýllýk verisine baktýðýmýzda Amerikan Dolarý bazýnda tam 25 kat arttýðýný söylemek bu alandaki zihniyet deðiþimini anlatmasý açýsýndan önemli. Bugün bu bütçenin yüzde 61,3'ü þirketler tarafýndan, yüzde 34,2'si ise üniversiteler üzerinden kullanýlýyor.

Role modeli bir sektör

Role modeli olarak deðerlendirilecek sektörlerin baþýnda þüphesiz ki "Havacýlýk ve Savunma Sanayi" geliyor. Kendisine has avantaj ve dezavantajlarý olan bir sektör olsa da, -belki Türkiye'ye uygulanan ambargonun da getirdiði bir zorunluluk sonucunda- bugün ortaya bir baþarý örneði çýktýðý kesinlikle söylenebilir. Kýsaca özetlemek için þu vurgulanmalý; bu sektörde her yýl ithalat için yurtdýþýna ödenen tutarlar bilakis yurtiçinde Ar-Ge yatýrýmý olarak harcandýkça aslýnda hem dýþa baðýmlýlýk azalýyor, mühendislik ve tasarým alanýnda özgüven ve yetenek artýyor, test ve üretim altyapýlarý kuruluyor, hem de katma deðerli ihracatýn önü açýlýyor.

Savunma sanayisi, 2023 yýlýný 6 milyar dolar tutarýnda bir ihracat ile kapatmayý hedefliyor. Bu tutar 2022'de 3,4 milyar dolar olarak gerçekleþmiþti. Öyleyse; net olarak anlaþýlýyor ki hem özel sektör hem de üniversiteler üzerinden Ar-Ge yatýrýmlarýna daha fazla destek vermeliyiz. GSYÝH üzerinden bakýldýðýnda Ar-Ge yatýrýmlarýnýn payýný kesinlikle yüzde 2,5'lere, hatta yüzde 3'e çýkartmalýyýz. Bugünkü rakamlar üzerinden bu 25-30 milyar dolar demek. Bunu gerçekleþtirmek hiç de imkansýz deðil.

Frene deðil, gaza basmak lazým

Her ne kadar dünyada veya Türkiye'de bir ekonomik kriz olduðu ya da olabileceði söylense de; biz ülke ekonomisi olarak birçok harcamadan tasarruf edelim ama yine de Ar-Ge yatýrýmlarýnýn önünü kesinlikle açalým. Burada frene deðil, gaza basalým. Çünkü biliyoruz ki toplam Ar-Ge bütçesinin zaten yarýsýna yakýný (yüzde 48,9) Ar-Ge personeli ve araþtýrmacýlara ödenen ücretlerden oluþuyor ve bu tutar tamamen ekonominin içinde kalýyor. Diðer giderler de dikkate alýndýðýnda bu oran yüzde 75'i aþýyor.

Bütün bir ekosistem olarak bu önemli konuyu her daim düþünelim, konuþalým, tartýþalým... Yapýcý ve yenilikçi öneriler getirelim... Hatta bu ekosistemi kamu himayesinde büyüyen bir yapýdan çýkartarak, daha ziyade özel sektör dinamiðini itici bir güç yapalým... Ama sonuçta kendi insanýna derinlikli ve yüksek nitelikli yatýrým yapan toplumlarýn hem refaha hem de baðýmsýzlýða daha hýzlý ulaþtýðý gerçeðini es geçmeyelim...

[email protected]