PKK terörünün son 15 yıllık bilançosu
ABONE OL

DHKP-C’den ASALA’ya, DEAŞ’tan el-Kaide’ye kadar birçok terör örgütünün hedefi haline getirilmiş Türkiye’nin yine de son 40 yılda en önemli güvenlik sorunu bölücü terör örgütü PKK’nın eylemleri olmuştur. Bununla beraber Türkiye’nin PKK terörüyle mücadelesi sürecinde yaşanan dönüşüm ve kırılmaların, değişim ve devamlılıkların aynı şekilde ele alındığını ise söyleyemeyiz. Oysa bu 40 yıl içinde ne PKK imkân ve araçları bakımından 40 yıl önceki terör örgütüdür ne de Türkiye PKK terörüyle mücadelesini 40 yıl önce başvurduğu yöntemler aracılığıyla sürdürmektedir. Genellikle PKK terörünün tarihsel ve toplumsal değişkenlerle arasındaki irtibat son 40 yıldaki toplumsal araştırmalarda değişik boyutlarıyla araştırılmış, Türk toplumuna etkileri kavramsal bakımdan ortaya konmaya çalışılmışsa da bizatihi olgunun kendisi yeterince analiz edilmemiştir. PKK terörünün sebepleri ve yol açtığı kötü sonuçları irdeleyen sosyolog ve siyaset bilimciler bu terörün ve bu teröre karşı aktif mücadelede benimsenen araç ve kaynaklarını çözümlemelerine yarayacak herhangi bir somut veriye yaslanmamışlardır. Bu da elbette gerek olguyu gerekse süreci anlama ve kavramada birtakım eksikliklere kendiliğinden yol açmıştır. Ampirik veri yokluğunda üretilen kavramsal spekülasyonların PKK terörünü anlamaya dönük yaklaşımları da kötü yönde etkilediğini biliyoruz.

Hasar tespiti

PKK terörünü anlamak ve bu terörle etkin bir şekilde mücadele edebilmek için öncelikle bu terörün ülkeye verdiği hasarın kapsamını, hedef ve yöntemlerini somut verilerle çalışmak gerektiği öngörüsüyle hazırlanmış Türkiye Terör Olayları Veri Tabanı (TTOV), ayrıntılı bir veri tabanı olarak PKK terörünün son 15 yıllık bilançosunu (2004-2018 arası) ortaya çıkarıyor.

PKK terörünün yol açtığı can kayıpları, bu terörün hedef seçtiği kesimler, saldırı taktik ve türleri, bu saldırılarda kullanılan silahlar ve silah tipleri gibi konulardaki somut verilerden yola çıkarak her bölümde PKK terörünün ve Türkiye’nin bu terörle mücadelesinin farklı bir boyutunun ele alındığı PKK Terörünün Analizi kitabı bu bakımdan PKK terörünü ve bu teröre karşı yürütülen mücadeleyi kavramada araştırmacılara kapsamlı bir bakış açısı kazandırıyor.

Şiddetin arttığı dönem

Kitap, bilimsel geçerlilik ve keskinliğe sahip olmayan fikir jimnastiklerinin sıkça yapıldığı bu alanda somut verilere dayalı çözümlemelere duyulan ihtiyaca bir cevap olmasının yanısıra, içerdiği her bölümde TTOV’a dayanarak yapılan analizler de dikkat çekiyor. Sözgelimi “PKK ile mücadelede yaşanan can kayıpları”nı konu edinen ve Hüseyin Alptekin, Tuğba Sezgin ve Muhammet Akkuş tarafından kaleme alınan ikinci bölümde son 15 yıl içinde 2007-2008, 2011-2012 ve 2015 sonrası zaman aralıklarının can kayıplarının en yoğun yaşandığı dönemler olduğu bulgusuna ulaşılıyor. Ulaşılan bu bulgunun Türkiye’deki siyasal hayatın ve uluslararası ilişkilerdeki önemli bazı dönüm noktalarıyla koşutluğunun dikkat çektiğini de yeri gelmişken vurgulamalı. 2007-2008 e-muhtıra ve sonrası yaşananları işaretlerken 2011-2012 ile 2015 sonrası dönemde de FETÖ’nün faaliyetlerindeki farklılaşmalarla PKK terörünün şiddetindeki artışlar göz önüne alınabilir.

Kitabın diğer bölümlerinde PKK’nın seçtiği hedefler, PKK’nın saldırı türleri ve bu türleri etkileyen faktörler, terörle mücadele operasyonları ve PKK’nın saldırılarında kullandığı silah türleri, İHA ve SİHA’ların terörle mücadeleye etkileri gibi konular analiz ediliyor. Bu analizleri gerçekleştiren isimler ise şunlar: Veysel Kurt, Merve Dilek Dağdelen, Talha Köse, Merve Şahin, Hasan Basri Yalçın, Ayşe İrem Aycan Özer, Abdullah Erboğa, Merve İrem Ayar.

@uzakkoku

Antik Yunan’dan bir felsefe ekolü

Presokratik felsefenin önemli ekollerinden birini oluşturur Atomcu Felsefe. Bu ekolün kurucu figürü sayılabilecek Leukippos, yaşayıp yaşamadığı bile tartışma konusu edilen bir filozoftur ve hayatı hakkında bildiğimiz şeyler çok azdır. Öğrencisi Abderalı olarak bilinen Demokritos hocası Leukippos’un teorisini daha çok kuşkucu ve daha az tümdengelimci bir tarzda geliştirmesiyle tanınır. Mısır, İran, Irak ve Hindistan’a da çeşitli seyahatler yaptığı bilinen Demokritos’tan kalan fragmanlar arasında etik olanlara da rastlanır. Demokritosçu atomculuğun çeşitli materyalist felsefelere de zemin oluşturduğunu kaydedelim. Kitap, Leukippos ile Demokritos’a atfedilen fragmanların çevirisini içeriyor.

Atomcu Felsefe Fragmanları, Leukippos- Demokritos, çev. C. Cengiz Çevik, 2019

Tolstoy’un hayat felsefesinin ayrıntıları

Savaş ve Barış, Anna Karanina, Diriliş gibi romanlarıyla ünlü Rus romancı L. N. Tolstoy’un hayatın ve varlığın, insanın ve insanın bu dünyadaki anlamının ne olduğunu sorguladığı kitabı Felsefe-i Hayat Türkçe’ye ilk kez 1914 yılında Ahmed Mithat Rifatof tarafından çevrilmiştir. Hayat hakkındaki görüşlerini “akli vicdan”, “insani hayat”, “hayvani hayat” vb. kavramlar aracılığıyla tartışan Tolstoy, kitabında hayatın anlamına ilişkin tartışmaları ancak din düşüncesiyle sona ereceğini, din düşüncesinin insanın mutluluğu bakımından bir anahtar rolü üstlendiğini belirtiyor. Osmanlı Felsefe Çalışmaları arasında çıkan kitabı transliterasyon yoluyla günümüz harflerine kazandıran ise Murat Kacıroğlu.

Felsefe-i Hayat, L. N. Tolstoy, çev. Ahmed Midhat Rifatof, Çizgi Kitabevi, 2019